KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli Komisyon üyeleri, öncelikle hepinizi saygıyla selamlarım.

Sözlerime başlamadan önce, başta Komisyonumuzda bulunan kadın milletvekilleri ve çalışma arkadaşlarımız olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarım.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ya, bak, centilmenlik başka bir şey yani arkadaşlar hiç aklımıza gelmedi.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Değerli milletvekilleri, Kahramanmaraş merkezli depremde 11 ilimizde çok ciddi can ve mal kayıpları meydana geldi; yaşamını yitirenleri tekrar saygıyla anıyor, Allah'tan rahmet diliyor, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ölümün karşısında söylenebilecek en basit cümlelerin bu olduğunu düşünüyorum çünkü başta iktidar milletvekilleri ve yürütmenin bizatihi kendisi bu ölümlerin, bu kayıpların önüne çok önceleri geçebilirdi, başta İmar Komisyonumuz bu hususta kendi ihtisas alanının verdiği yetki ve sorumlulukla bunu yapabilirdi.

Sayın Başkan, ben sizden özel bir çay sohbeti de olsa, bir ay geçti bu deprem üzerinden, en azından böyle bir gayriresmî bir toplantı da yapıp... Bir gerçek var ortada.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ya, deprem bölgesindeydik gerçekten, biz de geçen hafta geldik.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Yanlış yaptınız. Bu yanlışlar nelerdir?

Şimdi, tıpta bu böyledir, teşhisi doğru yapmazsanız tedavi de yapamazsınız; hata yaptığımız bariz ortada, bu hatalarımız ne, bunları nasıl düzeltebiliriz...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yeni araştırma komisyonu kurduk inşallah, kuruyoruz.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - İnşallah ama dönem bitti Sayın Başkan.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - "Araştırma ve yaptırım" falan mı demek lazım? Ağabey, sözümüzü yanlış anlamayın da hakikaten niye "Afet Yeniden İmar Fonu" diye söyledik Cemal Ağabey ya?

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - İkincisini kuruyoruz Sayın Başkan.

JÜLİDE İSKENDEROĞLU (Çanakkale) - Afet Sonrası Yeniden İmar Fonu...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Sadece bununla ilgili şu anda...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Şimdi, doğrusunu isterseniz bu konuyla ilgili ben de dedim ki: Ya, bu Türkçe yazım kurallarıyla çok uyum içinde görülmeyebilir, tartışmaya açık olabilir. Hazineden bize böyle geldi yani teklif böyle geldi. Afet sonrasıyla ilgili olduğu için, ben sözlerimin başında da, sunumda da söyledim... Yani arkadaşlar hep konuşuyorlar, teşekkür ediyorum, afet olmadan alınacak önlemler, tabii ki sizin Komisyonunuzun esas meselelerinden biri. Bizim bu fon kurmadaki amacımız afet sonrası para bulmadır yani fondan maksat...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Bunun amacı o.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Amacı bu.

Şimdi, burada "recovery" dedikleri, İngilizcede bir karşılık var ya yani bu yenileme, bunun karşılığında herhâlde "yeniden imar" şeklinde düşünüldü ve teknik arkadaşlarla bunu bu şekilde biz müzakere ettik kendi aramızda da "Böyle kalsın." denildi.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Plan ve Bütçede tekrar konuşulur zaten.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Plan ve Bütçede tekrar konuşacağız da biz teknik olarak teklifi hazırlarken hem AFAD'dan hem Hazineden hem Çevre Bakanlığından, değişik bakanlıklardan görüş aldık, birlikte müzakere ettik. İsmin dikkat çekeceğini biz de dikkate aldık ama afetten sonra, afet meydana geldikten sonrasını kapsadığı için bu fonun asıl amacı, bu "yeniden imar" şeklinde, afetlerin sonrasında meydana gelen hasarın yeniden imarıyla ilgili bir fon bu yoksa afetin önlenmesi...

Hani tabirimi hoş görün, tırnak içinde söyleyeceğim, ondan sonra da sözümü bitireceğim. Şimdi, araba devrilmeden önce alınacak tedbirler var, araba devrildiğinde yapılacak kriz yönetimi var, bir de devrildikten sonra arabanın tamir kısmı var. Şimdi, araba devrilmeden önce yolu yapmanız lazım, köprüyü yapmanız lazım, asfaltı iyileştirmeniz lazım. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma Komisyonu olarak sizin tartışacağınız ki arkadaşlar hep buna değindiler... Bir de kriz oldu, yuvarlandı, kurtarmaya ilişkin, can, mal kurtarmaya ilişkin; bir de daha sonrasında kurtardığınız canı nasıl iyileştireceksiniz, aracı nasıl iyileştireceksiniz şeklinde... Hani dediğim gibi, tırnak içinde, benzetmem depremle ilgili değil ama bu fonun esas amacı, uluslararası yardım kuruluşları Türkiye'ye para vermek istiyorlar, hibe; içerideki yardım kuruluşları vermek istiyor, hibe.

Şimdi, nereye yönlendiriyoruz bunları? AFAD'a. AFAD'ın amacı var, o dediğimiz, işte, başlangıçta alınacak tedbirlerle de görevi var, kriz anında var, kriz sonrasını da yönetiyor şu anda. Ama 2001'de bütün fonlar kapatılmış, arkadaşların bunu bilmesi lazım, biliyorlardır muhakkak. Türkiye'de depremle ilgili de diğer fonlar kapatılmış, 2009'da da 3 bakanlıktaki afetlerle ilgili kurumlar birleştirilip AFAD kurulmuş. Ama şimdi yaptığımız iş, dünyadan Türkiye'ye para göndermek isteyen kuruluşlar var, karşılıksız alınacak olan krediler var yani faizsiz alınacak, hibe olmayan krediler var, Dünya Bankasının, Avrupa Kalkınma Bankasının veya diğer fon kuruluşlarının böyle afetlerde ülkelere verdikleri, verebilecekleri fonlar var. Bütün bunların toplanıp bir havuzda, bir fonda afet sonrasında yapılabilecek işlere hasredilmesi var ki her arkadaşımız konuşmasında ne dedi: "Fonun şeffaf olup olmaması..." Ki ben biraz sonra bunu cevaplayacağım. Dolayısıyla uluslararası kuruluşlar da buna dikkat ediyorlar yani "Biz bu parayı vereceğiz, hibe edeceğiz ya da Türkiye'de de bütçeden para ayrılacak, genel bütçeden önümüzdeki yıllarda, şu anda bütçeden para veriliyor..." Bütün bunların bir fonda tek elde toplanıp afet sonrası meydana gelen bu hasarları yeniden imar, yenileştirme, iyileştirmeyle ilgilidir. Dolayısıyla ismi biraz karışık olmakla beraber amaca yöneliktir diye düşünüyorum.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Ama denetimden kaçırırsanız gene o fonlar gelmez, ben size söyleyeyim Cemal Bey, mühim olan denetime bu fonların tabi tutulması.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Onu bildiğimiz için zaten...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Celadet Bey'in sözünü kesmiş olduk, kusura bakmayın.

Buyurun.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Estağfurullah.

Oysa biz burada imar mevzuatı düzenleme yerine Uludağ'a kayak pisti yapılmasını, turizmi teşvik amaçlı imtiyaz sınıflarını yaratan kanunları, turizm ajanslarının kurulması ve sonuç itibarıyla toplumun ana sorunlarını yani yaşam hakları önünde engel olan sağlıksız yapı stokunu ortadan kaldırmak amacıyla bir çalışma yapmadık, yaptırılmadık.

Deprem, yağmurun yağması, rüzgârın esmesi kadar doğal bir olay olmasına rağmen bu olayın ülkede bir felakete yol açıyor olmasının hesabı dahi verilmiyor. Hesap verilmesi gereken yerde helallik istenmesi ne giden canı ne giden malı yerine koymuyor.

Hüseyin Bey burada bazı şeyler söyledi, gerçi konuşmayacaktım ama bu sektörde epeyce ben de dirsek çürüttüğüm için birkaç kelime söylemek istiyorum: Şimdi "Patlama sonrası 500 bin kişi ölür." gibi şeyler söyledi.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - "10 bin kişi göçük altında kalır, 500 bin kişi ölür." dedi, orada tutanaklara bakabilirsiniz, orada bir sürçülisan oldu.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Yok, böyle...

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - "10 bin kişi göçük altında kalır, 500 bin kişi ölür." dedi. "5 bin" diyeceğine "500 bin" dedi, tutanaklara baktırabiliriz, arkadaşlar burada; orada dili sürçtü.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Her neyse, büyük bir rakam söyledi.

Şimdi, sondajlarda eğer kuyuda basınç varsa "blowout preventer" diye bir vana vardır, otomatik olarak kendi kendisini kapatır. Eğer yüzeyde bu kompresörle basınçlandırılıyorsa boru hatları, o kompresörlerde de "shear pin" denilen bir düzenek vardır, ani düşüşlerde yani bir patlama anında otomatikman o kendi kendini kapatır. Ama Hüseyin Bey diyorsa ki "Bunların hiçbiri uygulanmıyor burada." diye, ona ben bir şey diyemem.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Uygulandı.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Ama bugünkü teknolojide böyle büyük afetler yaratacak şeyler değildir, bu teknik önlemler alınırsa kesinlikle hiçbir sorun...

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - 11 vilayette mesela o kadar bina yıkıldı, yangın çıkmadı yani 1-2 binada çıktı, otomatikman kapandı doğalgaz vesaire.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Tabii, o sistem olmazsa zaten büyük felaketler olur.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ama yine de o dikkat çekiciydi yani hafıza...

Buyurun Celadet Bey.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Bir insanlık trajedisi maalesef sistemin ne kadar çürük, ne kadar temelsiz olduğunu bizlere net bir biçimde göstermiştir. Hepinizin bildiği üzere "imar barışı" adı altında insanlar "yuva" adı verdikleri mezarlara mahkûm edildiler. Denetimsiz, kontrolsüz binalar imar barışı müjdesiyle Genel Kuruldan geçti ve bununla övünürcesine seçim meydanlarında propaganda yapıldı. Kendimizi kandırmanın bir anlamı yok, burayı sadece taziye dilekleri sunma makamı olarak görmek acziyetin en acı hâlidir. Buranın önlem alma, acıları dindirme yeri olması gerekmektedir.

Bakınız, iktidarın sermayeyi hoşnut etmesi için onlarca, hatta yüzlerce kanun yapıldı, halkı korumak adına hiçbir şey yapılmadı. Depremin ne olduğu ve neler yapacağını bilim insanları defalarca kez dile getirdiler, hatta konum verdiler, uyardılar ama bilime ve akla kulaklarını, gözünü, zihnini kapatmış olan iktidar bu çığlığı duymadı, duymak istemedi. Bugün yaşananlar aslında bir körlüğün ve sağırlığın sonucudur yani depremde can ve mal kaybını minimum düzeye indirecek çalışmalar yapmak yerine müteahhit saltanatı kuran bu sistem sorunludur ve sorumludur.

Değerli arkadaşlar, deprem ve deprem sonucunda ortaya çıkacak can ve mal kayıplarını önleme hususunda ulusal ve uluslararası birçok bilimsel çalışma mevcut olmasına rağmen teorik bilgiler pratiğe dönüştürülmemiş, somut bir adım atılmamıştır. Deprem ve diğer doğal afetlerle ilgili olarak dünyada kabul gören ana strateji risk azaltma olmasına rağmen Türkiye'de bu strateji, arama kurtarma, acil yardım ödemeleri, destek paketleri, geçici barınma ve neticede yeniden konut inşası olarak belirlenmiştir.

Türkiye'de mevcut iktidar ve ondan önceki iktidarların aynı kararlı stratejik hataları yüzünden deprem sonrasında binlerce canımızı kaybettik. 1939 yılından 2023 yılına kadar gelen tüm iktidarlar depreme karşı etkin ve etkili bir deprem yönetim sistemini hayata geçirememiş, doğal afetler karşısında semptomatik çözümlerle süreçleri geçiştirerek kalıcı bir risk azaltma sistemi inşa etmemiştir. Depremden sonra hangi kurumun neden sorumlu olacağı belirlenmiş olmasına rağmen depremden önce alınması gereken önlemlerle hiçbir bakanlık ya da kurum sorumluluk almamakta; dolayısıyla bir deprem master plan eylemi oluşturulamamıştır.

Afetler ve imar konuları birbiriyle yakın ve ilgili olmasına rağmen bu iki kavram birbirinden farklı olarak ele alınmaktadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki Türkiye'de meydana gelen afetler sonucunda yıkılan binaların yüzde 20'si zemin sorunundan, yüzde 80'i ise yapısal imalat sorunlarından kaynaklanmaktadır. Bu gerçeklik önümüzde durmasına rağmen İmar Komisyonu olarak önleyici ve risk azaltıcı herhangi bir çalışma bu Komisyondan geçmemiştir.

Şimdi, burada yine palyatif bir çözüm önerisi getiriliyor, bir fon kurulacak ve bu fonla güvenli yerleşim yerleri inşa edilecek. Bizim burada bakmamız gereken ana konu iktidarın bugüne kadar uyguladığı temel pratiklerdir. 2000-2022 yıllarını kapsayan yirmi iki senede toplam 87 milyar 998 milyon lira özel iletişim vergisi toplanmış, yirmi yıllık AK PARTİ iktidarında ise toplanan deprem vergisi 86 milyar 138 milyon liradır. Toplanan bu vergilerle 96 metrekare büyüklüğünde 1 milyon 315 bin konut yapmak mümkünken yapılmamıştır.

Yine Sayıştay raporlarında "Deprem Zararını Giderme ve Yeniden Yapılandırma Projesi"ne ait 1 milyon 628 bin 337 doların kayıp olduğu ve bu kayıp için komisyon kurulması, gerekli incelemelerin yapılması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen herhangi bir adım da atılmamıştır. 2000-2022 yıllarını kapsayan yirmi iki senede 87 milyar 998 milyon lira özel iletişim vergisi toplanmış fakat deprem öncesi hazırlıklarıyla ilgili bir adım atılmamıştır. Bu bağlamda kurulacak bu fonun güvenilirliği kesinlikle tartışma konusudur. Sizin oluşturduğunuz bu müteahhitlik düzeninde güvenli konut fonunun mutlu müteahhitlik fonuna dönüşeceği kaçınılmaz olacaktır. Kısacası, bugüne kadar toplanan paralarla ne yaptınız ki bundan sonra toplanan paralarla ne yapacaksınız?

Diğer yandan "Türkiye Tek Yürek" diye bir kampanya yapıldı, 115 milyar lira toplandı, AFAD ve Kızılay için toplanan bu parayı bu fona mı aktarmayı düşünüyorsunuz yoksa o parayı da cari açık kapatmada mı kullanacaksınız ya da yeni çadırlar satmak için malzeme mi alacaksınız?

Ülkenin yüzde 70'i deprem bölgesi, büyük kentlerin birçoğu aktif fay zonları üzerinde kurulu, yirmi iki yıldır bunu önleyecek tek bir adım atılmadığı gibi, imar barışı gibi saçma sapan bir düzenlemeyle halkın canını, malını riske etmiş bir iktidarın güvenli yerleşim yeri anlayışıyla samimi olduğunu düşünmekte zorlanıyorum. Sizin "güvenli şehir" kavramını kullanmanız için 50 bin insanın canını mı vermesi gerekiyordu? Türkiye'de, sadece son on yılda, toplamda 8 imar affı uygulanması hayata geçirilmiştir. Özellikle, AKP iktidarı tarafından çıkarılan imar affı Kahramanmaraş'ta, Hatay'da, Gaziantep'te, Malatya'da, Adıyaman'da, Diyarbakır'da, Osmaniye'de, Şanlıurfa'da, Adana'da ve Kilis'te meydana gelen felaketin tek nedeni olmamakla birlikte, en önemli nedenleri arasında gösterilebilir. İmar affı ya da imar barışı, aklın ve bilimin yol göstericiliğinden uzak, günlük popülist yaklaşımlarla öngörüsüzce oluşturulan politikalar sonucunda ortaya çıkmıştır. 2018 yılında yapılan düzenlemede 7 milyon 85 bin yapı kayıt belgesi düzenlenmiş ve bunların 5.848'i konut için. Depremin vurduğu 11 ilde toplamda 294.165 yapıya yapı kayıp belgesi verildiği söyleniyor. Bu güvensiz haneler sizin en büyük eserinizdir. Gerçeklik karşısında dururken hâlâ güvenli yerleşim yeri inşa edebilme kapasitesinden bahsetmek mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, ben de bir inşaat mühendisiyim. Çalışma hayatımın hiçbir aşamasında, görmediğim, denetlemediğim işi kâğıt üzerinde onaylayarak kabul etmedim, hatta denetleyenleri bile denetlemeye çıktım. Benim ekibimde çalışanların en ufak hatasını affetmedim ve gerektiği yerde de onları şantiyeden kovdum. Siz, burada, bilmediğiniz yapıları, görmediğiniz yuvaları onayladınız; bu evlerde can yaşayacağını umursamadan kararlar aldınız. Yani karar almaya gelince, aldığı kararları seçim meydanlarında propaganda aracı olarak kullanmaya gelince mangalda kül bırakmayan iktidar, sorumluluk almaya gelince muhalefeti suçlama aczine düşüyor. Bu fonun bir çözüm olduğu kanaatinde değiliz, kaldı ki bundan önce oluşturulan fonlar nasıl amaç ve kapsamı dışında kullanıldıysa bu fon da aynı sürecin parçası hâline dönüşecektir. Bakın, dün, Murat Kurum 11 ilde 232 bin binanın yıkık veya da hasarlı olduğunu açıkladı. Deprem fonu olarak yok ettiğiniz parayla bu 11 ili yirmi iki yılda depreme hazırlıklı hâle getirebilirdiniz.

Son olarak Türkiye'de bir fon değil, deprem özelinde bir afet ülkesi olduğumuz gerçeğiyle, afet ve acil durumda müdahale bakanlığının kurulması gerekmektedir. Meslek örgütleriyle bir araya gelerek denetimlerin reel anlamda yapılması gerekmektedir. Merkezileşmede tek bir kişinin inisiyatifine terk edilmiş, koca işlevsiz bir sistem kurmak yerine daha kolektif hem önleyici hem de koruyucu bir sistemin hayata geçirmesi gerekmektedir. Bu fon ise palyatif bir çözümden başka bir şey olmayacaktır.

Deprem perdesi yapmak bizim minimum uygulama alanımız olmalıdır. Hesap kitapta deprem perdesi gerekmese bile bunun uzmanları her binada minimum deprem perdesi olması gerektiğini söylüyor. Ne yazık ki iktidarınız bu perdeyi sadece başarısızlıklarını örtmek için kullanıyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yani teşekkür ederiz de Celadet Bey, seçim döneminin başladığının bir göstergesiydi doğrusu sunumunuz.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Doğru, ben de siyaseti terk ettiğim için son konuşmamdı.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Sakin bir üslupla ama çok ağır suçlamalar vardı doğrusu. Mevzuat açısından, aslında Türkiye'de mevzuatta çok yetersizlik yok siz de takdir edersiniz ki.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Mevzuatta yok Sayın Başkanım, biz uygulamıyoruz, mevzuat... Peki, Deprem Yönetmeliği var, kabul de niye uygulamıyoruz?

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, Yapı Denetimi Hakkında Kanun, Toplu Konut Kanunu, Deprem Yönetmeliği, beton izleme sistemi...

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Başkanım, hiçbirine itirazım yok, kanunlar var ama uygulamıyoruz; bütün olay bu, sorun burada.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yani o sosyolojik de bir tartışma, evet.

Ben yine de teşekkür ediyorum.

Son cümleniz neydi yani "son" mu dediniz?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Evet, ben onu yanlış mı anladım?

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Evet, onu bir...

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Şimdi, binalarda deprem perdeleme konusunu mu?

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yok, yok, onu kastetmiyoruz. Siyasete mi "son" dediniz?

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - E, herhâlde artık yaşımız da doldu, kemale erdi. ODTÜ'yü bile beş senede bitirdik, Meclise sekiz sene yeter.