KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - Kısa lütfen Hocam.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Gerçi teklifin tümü üzerinde kısmen ve hızlıca geçtim. Yine, hızlıca geçeceğim.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - O hızlıca mıydı Hocam?

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hızlıca geçtim.

AYHAN BARUT (Adana) - "O bölümü hızlıca geçtim." demek istedi.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ - O bölümü, tamam.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi, değerli arkadaşlar, teklifi getiren arkadaşların niyetini gayet iyi anlıyoruz. Şimdi, uzun yıllardır yapılmamış olan planlamayı bir anda akıl edip "Ya, bizim plana plansız tarım olmuyor, yani sorun yaşıyoruz, -bu zaten gerekçenin de başında bahsettiğiniz- planlama artık gerekiyor." falan, planlama hep gerekiyordu. Şimdi, "Acaba ne yaparız? Bir an evvel en kısa sürede işi kotaralım." anlayışıyla üretimi yani arzı, karar verici yani devletin tanımladığı, belirlediği bir üretimin -planlama değil aslında bu- baskılanması, dayatılması, uygulanması anlamını taşıyor. Çünkü planlama üreticiye özgür irade sunar, burada özgür irade yok. Şimdi, ekonominin en temel kurallarından biridir; fiyat, arz ve talep esnekliğine göre belli olur; talebin esnekliği vardır, arzın esnekliği, fiyatta bir birim değişimin talep üzerindeki etkisi veya arz üzerindeki etkisi. Hatta bu ekonomi derslerimizde, fakültelerde Cobweb Teoremi, Örümcek Ağı Teoremi olarak, King Kanunu vardır yani bu çok açık ve net bunu söyler. Yani tarımsal üretimin planlaması işte o King Kanunu'ndaki fiyatı belirleyen arzın ve talebin düzenlenmesi, belirlenmesi, regüle edilmesiyle ve fiyat üzerinde devletin müdahaleleriyle ancak doğru bir planlama yapılır. Biz bundan uzaklaşıyoruz, üreticiye "Sen bunu üreteceksin, olmadı, sen şunu üreteceksin." Şimdi, bakın, gerekçede, "maddenin gerekçesi" demeyeyim de madde 7'nin ikinci fıkrasında "Tarımsal üretim planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi, verimliliğin arttırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi..." Şimdi, bakın, tarım havzası... Diyorsunuz ki "Ben bu havzada sadece buğday ürettiririm." ya da "Sadece mısır ürettireceğim." Diyelim ki çok sayıda üretici domates üretmek istedi veya yani bir de Anayasa'ya göre teşebbüs hürriyeti var, özel teşebbüs kurmak serbest, mülkiyet hakkına bağlı olarak mülkiyet hakkının kullanılması serbestisi var, böyle bir hakkı var üreticinin ama "Hayır, sen bunu üreteceksin." Şimdi, çok fazla sayıda üretici belli bir ürün, yüksek kâr getirecek ya da "Geçen yılki fiyatı yüksekti, bu yıl ben de onu üreteyim." diyen çok fazla sayıda üretici, bu üreticilerden bir kısmına "Olur." diyeceksiniz, bir kısmına "Hayır, sen üretemezsin." Oradaki kriter nedir yani kime "evet" diyeceksin kime "hayır" diyeceksin? Ve bu çevrenin korunması, sürdürülebilirliğin sağlanması havza bazındaki böylesi dayatmacı uygulamalarla da mümkün değil. Çünkü monokültüre ve plantasyon üretimine yönlendiriyorsun. Monokültürel tarım beraberinde toprağın fakirleşmesine neden olur, toprakta besin elementlerinin, hep aynı elementlerin o topraktan uzaklaşmasına neden olur. Bitki, hastalık ve zararlıların çok geniş bir monokültür üretimi yapıldığı için yayılması, yaygınlaşması ve çok daha fazla ilaç ve tarımda kimyasal tesisin kullanımına neden olur ve bunu devlet eliyle yapmış olacaksınız o bölgede, o havzada herkese aynı ürünü dayatarak yani polikültür tarımı değil monokültürü teşvik edici bir uygulamayla. Bunu da belirtmek istiyorum.

Yani özet olarak planlama böyle olmaz, böyle olmamalıdır. Üreticinin aynı zamanda üretim için ihtiyaç duyduğu üretim araçlarının ve sermayesinin olmadığı ve kendi özgür iradesiyle yüksek maliyetli bir üretim yerine düşük maliyetli ya da yüksek girdi maliyetli ama daha yüksek ürün geliri elde edebileceği kendi üretim kararını verebilecekken böylesi dayatmacı uygulamalarla ne çevreyi koruyabiliriz ne ekonominin çok temel kurallarına, serbest piyasa ekonomisinin özellikle mekanizmalarına da aykırı bir uygulama yapılmış olur diye düşünüyorum. Bu duygularımla, düşüncemle Anayasa'nın ilgili maddeleri de gerek çalışma ve sözleşme hürriyeti gerek mülkiyet hakkı üzerinden konunun tekrar irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ayrı ayrı teşekkür ediyorum.