KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben, hemen, kısaca ifade etmek istiyorum. Şimdi, 2'nci maddede az önce planlamayla ilgili bir konuyu görüştük, geçti Komisyonda bazı arkadaşlarımız oylarıyla, çoğunluğun oyuyla. Şimdi, 2'nci maddede planlamanın çeşitli nedenleri, gerekçeler, çevrenin korunması, sürdürülebilirlik falan derken, madde içerisindeki fıkralar içerisinde birtakım cezai uygulamalar, brüt hasılasının yüzde 1'inden 5'ine kadar idari para cezasına kadar varan cezalar, vesaire uygulamasıyla üreticiye ne üreteceğini dayatıyoruz. Şimdi, bu maddede "Sözleşmeli üretimde irade serbestisi esastır." diyoruz -bunu tümü üzerindeki konuşmamda da belirttim- ama hemen arkasından "ancak" diyerek aslında bu irade serbestisini ortadan kaldıracak, işte -salgın hastalıkları bir kenara koyalım- "tarım ürünleri ticaretinde yaşanan gelişmeler karşısında arz güvenliğinin sağlanması..." Zaten 2'nci madde arz güvenliğiyle ilgili bir dayatmaydı, zaten arz güvenliğin sağlanması da sözleşmeli üretimi, irade serbestisini ortadan kaldırıp zorla dayatan 2'nci maddeyle bütünleşik olan bir konuyu gündeme getiriyor veya "tarımsal üretimin iç veya dış talebe uygun olarak ayarlanması..." Yani planlamanın esasını yine bu maddede sözleşmeli tarıma dayatıyoruz.

Şimdi, bir de 37'nci maddeye geleceğiz daha sonra ama 37'nci madde de bunda doğrudan ilgili bir madde çünkü bu kanun teklifinin 37'nci maddesinde Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na birtakım fıkralar eklenmesi söz konusu. Orada da işte arazisini işlemeyen... Hani siz dayattınız, üretici de vazgeçti "Ben üretmiyorum kardeşim, yani bu ürünü üretmek istemiyorum." dedi, boş bıraktı, 2'nci yıl bir daha boş bıraktı,-dayatmadan- yine cezasını da aldı. E, şimdi bir de elinden alıyorsunuz araziyi 37'nci maddede, bir de rayiç bedel üzerinden, bir emlak işi yapıyor Bakanlık, elinden alıyor. Ne yapıyor bu sefer? İşte, Sözleşmeli tarım yapacak birisine devrediyor.

Aslında bu 3 madde bütününde üreticinin haklarını ve refahını, ekonomisini daha iyiye taşıyacak ama bunu yaparken de doğru planlamayla daha iyiye taşıyacak ve çevreyi de koruyan bir anlayışı ortaya koyan 3 madde değil. Bütünselliğine baktığımızda bu 3 madde, sözleşmeli tarımla üreticiyi maraba yapmaktan; kendi tarlasında, kendi arazisinde sermayenin bir amelesi hâline dönüştürmekten, dayatılmış ürünü ürettirmekten; üretmezsen de "Arazine kira yoluyla el koyuyorum." diyerek üreticiyi çaresizlik içerisine sokmaktan öte değil. Bu teklifin aslında bütünü bu sonucu çıkartıyor.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.