KOMİSYON KONUŞMASI

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

İktidar partisi milletvekilleri olmalarına rağmen yaptıkları çok güzel eleştirilerden dolayı teşekkür ediyorum, çok güzel değerlendirmeler yaptılar.

Öncelikle ben biraz hızlı gitmiştim birinci bölümde, Adıyaman Milletvekiline, ailesine ve bütün rahmete kavuşan vatandaşlarımıza Allah rahmet etsin, ailelerine, Türk milletine başsağlığı diliyorum tekrar.

Bu büyük afet ne siz ne biz ne sizin partiniz ne bizim partimiz hiçbir şekilde taraf tutmadı ve üstelik hep söylediğimiz bir şey vardı, bu yapı stokunu değiştiremezsek deprem değiştirecek demiştik, deprem değiştirdi. Aslında böyle büyük felaketlerden büyük milletler başarıyla çıkmasını başarırlar, becerirler, biz bunu başarmalıyız. Bunu başarmalıyız ama bunu başarırken de birlik olma vakti diyoruz hep fakat birlik olmamızı engelleyen ne var diye düşünmüyoruz. Bana göre birlik olmamızı engelleyen birinci faktör dilimizdir, kullanılan dildir, üsluptur. Yani bunu söylemek zorundayım, en baştakinden başlıyor bu üslup yani tahammül yok, hakaretle olmaz; birbirimize destek olacağız diyoruz, hakaret ediyoruz; olmaz! Yani iyi bir üslup sahibi olmadan birliği sağlayamıyoruz, birliği sağlamadan da bu felaketin arkasında bir güç birliği oluşmuyor. Bundan kurtulmamız mümkündür, ben buna inanıyorum.

Bundan önce -arkadaşlar değindiler- 8 tane Deprem Komisyonu kurulmuştu, şimdi 9'uncusu kuruldu. Yani niye kurduk? Millete bir mesaj veriyoruz, milleti kandırıyoruz. Meclis tatile giriyor, şurada bir ay var, bu Komisyon toplanıp görev taksimi yaptıktan sonra çalışmaya başlasa ne yapabilecek? Üç aylık süreye biz hep bir ay daha fazla süre alarak bu çalışmaları yapmıştık, şimdi bir ay bile çalışamayacak Deprem Komisyonu. Bundan öncekilere ne ilave edecek? 7 Komisyon vardı bizim Komisyondan önce, ben tamamını incelemiştim, 8'inci Komisyon o 7 Komisyonun tamamının üzerinde mükemmel bir rapor oluşturdu. Bu rapor Genel Kurulda tartışıldı ama ben görüyorum ki o rapordan kimse istifade etmedi, açmadı, okumadı, ne var denmedi.

Bundan önceki raporlarda da özellikle 77 ve 99 Deprem Komisyonu Raporlarını çok önemli görmüştüm, oradaki öneriler de kale alınmamıştı. Üç tane temel öneri vardı; Bir, araştırma; iki, eğitim; üç, uygulama. Araştırma konusunda Türkiye büyük mesafe aldı, çok başarılı işler yaptı, hâlen eksiklerimiz var ama başarılı olduk. Eğitim konusunda çok geriyiz, bu eğitimin sadece okul kanadı değil bir de tatbikat kanadı var, tam bir fiyaskodur. Değerli arkadaşlar, ben İstanbul Kâğıthane'deki tatbikatı gördüm, biliyorum ama TRT'de izlediğim zaman eğer bilmeseydim derdim ki: Oh be, deprem sorununu çözdük biz! Olamaz, kabul edilemez, buna inanan içinizde milletvekili var mı? Bana kalırsa sorunlarımızın en önemlisi budur. Sistem diyeceğim, efendim işte eskiye doğru değil özellikle şu son beş sene. Ben Çevre ve Şehircilik Bakanını bu işte başsorumlu görüyorum, Cumhurbaşkanını aldatan kişilerin başında da onu görüyorum. O deprem tatbikatı tam bir fiyaskodur. Kâğıt üzerine bakıldığı zaman Anadolu Ajansının TRT'ye yayınlattığı o habere bakılınca her şey güllük gülistanlık. AFAD'a gittiğimiz zaman Deprem Komisyonu olarak -Komisyon Başkanı burada- birkaç kişiydik sadece; bize bir tablo sundu, ben ama itiraz ettim bazılarına, gördük ki biz haklıyız.

Sayın Başkan, kaç dakika verdiniz bana?

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Beş dakika vermiştim...

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - ...doluyor ağabey.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Yapma ya, çok şey söyleyecektim ya.

O zaman geçeyim ama bir rezerv yapı konusuna kısaca değineceğim. Bu İstanbul'daki rezerv yapı alanı ilan edilen her yerde sıkıntı var. Değerli kardeşim biraz değindi o konuya ama ben oradaki hak sahiplerinin ikna edilebileceği kanaatindeyim, çok aralarında bulundum. Orada bir rant zihniyeti var, o rant zihniyetinden vazgeçmek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Onun için de özellikle sistemle ilgili görüyorum bu işi. Bakanlar başına buyruk, Meclise hesap vermiyor, hiçbir yere hesap vermiyor yani Yunanistan'da 57 kişi öldü diye istifa eden Ulaştırma Bakanını gördüm, yüzüm kızardı, evde çocukların yanında utandım. Bu istifa müessesesi sorumluluk hisseden her insan için geçerlidir. Nerede? Millî Savunma Bakanı hâlâ konuşuyor, İçişleri Bakanı hâlâ konuşuyor, Çevre Şehircilik Bakanı "Hâlâ iyi şeyler yapacağım." diyor. Senede 58 bin konut üretilmiş, ben biliyorum Kiptaşın da, TOKİ'nin de İstanbul'da yaptığı konutların çoğu zenginlere yapılmıştır. Sosyal konut yok, çok az var yani içinde örnek gösterilecek bazı sosyal konutlar için "Biz sosyal konut yaptık." demek olmaz, bu aldatmaktır. Onun için bu sistem diyorum... İki ay kalmıştır seçimlere, inşallah, yani o zaman gene hep beraber varsak bunları daha enine boyuna konuşuruz, hesap sorulabilir parlamenter sisteme de dönüşü sağlayabilirsek bu işleri çözmek biraz daha kolaylaşabilir. Burada bir anlayış birliği oluşuyor, bu sevindiricidir, biz bunu Deprem Komisyonunda da sağlamıştık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Doğrudan doğruya bir iş birliği ortamı oluşmuştu. Müsilaj Komisyonunda sağlamıştık, Başkanı burada, sağlanabiliyor ama sonra bozuluyor. Bozan kim? Bana kalırsa bozan siyasi irade, Meclisin dışındaki siyasi irade. Bu siyasi iradenin aklını başına alması lazım ya da seçimlerden sonra, inşallah, doğru dürüst bir siyasi iradeyle bu işleri kökünden çözme imkânını buluruz.

Teşekkür ediyorum.