| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .02.2016 |
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bütçe çalışmalarının, Millî Eğitim bütçesinin inşallah hayırlara vesile olması dileğiyle ben de sözlerime başlamak istiyorum.
Bu neredeyse 5'inci yılım Mecliste ve her yıl da bu Meclis Bütçe görüşmeleri sırası geldiğinde bu Komisyona geliyoruz, bu sıralarda oturuyoruz ve hep aynı sözlerin söylendiğine şahitlik ediyoruz. Yani çok güzel sözler söyleniyor, rakamlarla zihinler böyle hani berraklaştırılmaya çalışılıyor, işte birtakım rakamlar veriliyor, bütçe rakamları, öğrenci sayıları, "Bina yaptık." deniyor, şu deniyor bu deniyor ama sonra bir bakıyoruz ki dönemin sonunda veya buna total olarak şöyle bir tepeden baktığımızda, acaba on dört yılın sonunda neler oldu diye baktığımızda kocaman bir sıfırın olduğunu da çok rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Nicel olarak söylemiyorum bunları ama eğitime baktığınızda eğitimde insana yatırım yapıyorsunuz, yani insana hizmet sunuyorsunuz. Tabii ki nicel altyapılar önemli ama öbür taraftan da o insana kattığınız, ürettiğiniz katma değer çok önemli. AKP iktidarı döneminde... Hani demin Sayın Bakanın konuşurken "Ben AKP iktidarı döneminden sorumluyum." o şekildeki yorumundan dolayı ben bunları veriyorum, öbür tarafa da gitmiyoruz, ama baktığımızda gerçekten insan kalitesi açısından, eğitim kalitesi açısından inanın çok kayda değer gelişmelerin olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Biraz sonra rakamlar da vereceğim.
Tabii ki bunları söylerken hangi verilere dayanıyoruz, onları da çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Yani toplumda şiddetin arttığını artık istatistiki rakamlarda yani şiddetin arttığının göstergesi olan, kayıtlara düşenler açısından, daha düşmeyenleri söylemiyoruz, nasıl, hangi rakamlara ulaştığını hepimiz biliyoruz. Kadına yönelik şiddetin, okullardaki şiddetin hangi boyutlara vardığını, hem öğrenciler arasında hem de eğitimcilere, hocalara, müdürlere yönelik şiddetin hangi boyutlara ulaştığını artık bizler görebiliyoruz yani bunları istatistiksel olarak alabiliyoruz.
Bir diğeri, eğitimin kalitesi açısından önce o zaman içeriğe bakalım, yani içeriğe bakalım derken, sınav sonuçlarına bakalım. Şimdi, sınav sonuçları deyince 2002'ye de gitmiyorum ben, AKP döneminde 2010'dan 2015'e kadar ortalama netleri ben sizlerle paylaşmak istiyorum. Üniversite sınavındaki Türkçe ortalama netler 2010 yılında 50 sorudan öğrenci ortalaması 21,5. 2015'e baktığımızda 15,8; Türkçe ortalaması, Türkçe neti. Matematiğe bakıyoruz, 2010 yılında 11,4; 2015 yılında 5,2. Sosyal bilimlere baktığımızda 2010 yılında 12,4; 2015 yılında 10,7. Düşüşleri görebiliyor musunuz? Fen bilimlerine baktığımızda 2010 yılında 4,6; 2015 yılında 3,9. İşte bu rakamlar. Bir öğrencinin bırakın, 2002'ye gitmiyorum daha, 2010'dan 2015'e kadarki test çözmede Türkçe, matematik, sosyal bilgiler ve fen bilimlerindeki başarısını, ortalamasını burada paylaşıyorum. Peki bu verilerle biz kritik düşünmeyi nasıl geliştireceğiz? Bu verilerle özgürlük, insan hakları, kalite, demin Sayın Bakan konuşurken hani çok güzel kelimeler de kullanıyor ama bunları nasıl geliştireceğiz? Hangi öğrenciyle, yetiştirdiğimiz öğrencilerle geliştireceğiz? Dedik: Hayat boyu öğrenme, öğrenci merkezli, proje tabanlı, insan tabanlı. Biz insanı merkeze koymuyoruz aslında, merkezimizde insan yok. Merkezimizde gerçekten AKP var, merkezimizde başka unsurlar var, insan unsuru yok merkezde. Eğer insanı koysaydık durum çok daha farklı olabilirdi, bilgiyi bulan, problem çözen. Ve yıllardır yabancı dil öğretemiyoruz, siz geldiniz siz de öğretemediniz. Yani öğretemiyoruz. Peki bunlar gerçekten Amerika'nın keşfini mi gerektiriyor? Hayır. Yani herkes nasıl yaptıysa biz de yapabiliriz bunları ama ne yapamıyoruz? Yapamıyoruz. Yapmak mı istemiyoruz? Ben yapmak istemediğimize kanaat getirdim artık. İnanın bu problemi biz çözmek istemiyoruz. Bu kaliteli insan unsurunu, katma değer...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum.
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Peki teşekkür ediyorum.
...üretebilecek insanımızı yetiştirmek istemiyoruz. Biz bilime ulaşabiliyor muyuz? Kim ne yapmış, hangi gelişmeleri yapmış ulaşıyoruz. Burada çok değerli bürokratlar var, değerli uzman arkadaşlarımız var, vekillerimiz var çeşitli alanlardan gelen, herkese de sorsak, inanın hepsi de nasıl öğrenci yetiştirilmeli, nasıl bir politikaya sahip olunmalı, herkes söyler. Ama, bakıyoruz ki bunlar gerçekten yapılmak istenmiyor. Şimdi, OECD'ye, hemen yatırımlara geldiğimizde, OECD Bir Bakışta Eğitim 2015 Raporu'nda ilkokul düzeyinde OECD ortalaması dolar bazında 8.281 dolar iken Türkiye'de 2.577 dolar. Şimdi, buradan baktığımızda demek ki her ne kadar para artışı yapsak da artık içinde bulunduğumuz grupların, bu ekonomik gruplar olabilir, diğer ülkeler olabilir, hangi statüde, hangi bağlamda kullanırsanız kullanın bizim sıralamamıza baktığımızda, inanın, gittikçe arkaya gittiğimizi ve ekonomik olarak da 10'uncu sırada olmayı hedeflerken 19'uncu sıraya düştüğümüzü de rahatlıkla söyleyebiliyoruz.
Demin dediğimiz gibi, burada çok güzel süslü laflar ediliyor ama -iki dönemdir de Sayın Bakanımız orada oturuyordu- biz sorduk, hatırlıyor musunuz Sayın Hocam, dedik ki: Doğu Anadolu bölgesinde eğitim yapılmıyor. Kürtçe eğitim veren korsan okullar açıldı. Teröristler geliyor dağlardan veya şehir merkezlerinden, propaganda yapıyorlar, okulları mesken tutmuş durumdalar. Millî marşımız, İstiklal Marşı'mız okullarımızda çalınmıyor diye size söyledik, "Haberimiz yok." dediniz. Kayıtlardan bulunabilir.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - "Bizde öyle bir bilgi yok." dedim.
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Yani "Bilgi yok." dediniz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - "Bilgi yok." demek, var ama benim haberim yok demek.
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Yani, şimdi, bakın, bunları biz şu anda... Ama, bakıyoruz ki, demin sizin hazırladığınız, açıkladığınız raporda görülüyor ki artık eğitim yapılmıyor. 8'inci sınıf ve 12'nci sınıflardaki öğrencilere artık eğitim yapılmadığı için farklı programlar uygulama çabaları içine düşülmüş.
Okullarımız yakıldı. Peki, bunlar bilinmiyor muydu? Dağlardan, taşlardan bayrağımızın resimleri kazınırken, "Ne mutlu Türk'üm diyene!" yazıları kazınırken acaba bu iktidar neredeydi, neler yapılıyordu? İşte tutanaklardan çıksın, Meclisteki konuşmalar açıklansın lütfen. İşte, Sayın Bakan da burada, diğer bürokraside olan arkadaşlarımız da eğer geçen yıl, bir önceki yıllarda buradaydılarsa, evet ne yapacaklardır, söyleyeceklerdir.
Şimdi, o zaman, yani siz bu hataları bile bile neden bu hatalar tekrar edildi? O zaman önce bunları sormak lazım. Yani "pardon" deme lüksümüz yok. 4+4+4'te olduğu gibi, işte okulöncesi eğitim çalışmadı, o dönemde giden 400 küsur bin öğrencimiz telef oldu. Ama ne oldu? "Bu olmadı." dendi ve geri, yaş, ay olarak yükseltildi. Şimdi, o zaman bunun bir sorumluluğunun ve yaptırımının olması lazım. Kimdi bu sorumlular? Yani yaptırım uygulanması lazım, "pardon" demeyle olmuyor. Yani olmadı, tutmadı ama şu anda iktidar sürekli olarak bir yangın söndürme politikası içerisinde. Bir yerde delik açıldı yamayalım, ondan sonra öbür tarafa. Ama biliniyor, yani demin dediğimiz gibi çok farklı şeyler yapmaya gerek yok. Yani herkes biliyor ama bakıyoruz ki söyleniyor da, muhalefetteki partiler de söylüyor ama cevap yok ama icraat yok ama uygulama yok. Demin işte çok güzel konuştunuz ama yirmi dört saatte 10 tane şehidimiz var, biz sigarayı bırakma fantezileriyle uğraşıyoruz, başkanlık sistemiyle uğraşıyoruz. O zaman önce onların... Doğu Anadolu'da eğitim yapılamıyor şu anda, o zaman onlara bir çözüm üretmemiz lazım. 10 tane şehidimizi... Diğerlerinin, kalanlarının hayatlarını nasıl garanti edebiliriz diye bunları düşünmeniz lazım artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayabilir miyiz.
ZÜHAL TOPCU (Ankara) - Yani, bir insanı bile harcama lüksümüz olmazken şu anda baktığımızda, inanın, insanı pervasızca harcıyoruz ki bu eğitimde de AKP'nin yumuşak karnı olarak görülmelidir; bu, AKP'de çok rahat bir şekilde yapılmaktadır.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.