| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven ve Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ile 119 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4997) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .03.2023 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
7'inci yargı paketi maalesef herhangi bir yargısal probleme çözüm olamıyor. Birçok vaatlerde bulunuldu, bunlar yerine getirilmediği gibi maalesef daha da kötüye gidiyor. Bazı hususları zorla, ite kaka söylüyoruz ve sonunda bu yasa teklifleri gelebiliyor. Bunlarla ilgili ayrıntılı bir şeyler söyleyeceğim ama ilk olarak şunu söyleyeyim: Yani bakın, deprem oldu, depremde büyük sıkıntılar yaşadık. Büyük bir felaketti ama maalesef ki iktidar daha büyük bir felaketti ve depremde can ve mal kaybı had safhaya ulaştı. Biz deprem bölgelerini gezdiğimizde ilk üç gün ortada devletin olmadığını net bir şekilde, her kesimden insan söyledi, büyük bir sıkıntı vardı. Bütün bunları hepimiz biliyoruz, gördük. A'dan Z'ye yapı stokuyla ilgili çok önemli sorunların olmasına rağmen bir şey yapılmaması ve sonuçta bu felaketin ortaya çıkması. Bütün bunlar ortadayken, sorunlar hakkında bir şey yapılmazken, tek bir istifa gelmezken ne oluyor? Bunun, bu skandalların haberini yapan gazeteciler gözaltına alınıyor. Gazeteci Fırat Bulut, geçtiğimiz gün gece yarısı gözaltına alındığını söyledi, Ankara'ya indiğinde Esenboğa Havaalanı'nda gözaltına alınmış. Niye? Deprem bölgesinde bir haber yapmış. Görüntülü haber yapmış, görüntüye bakıyorsun söyledikleri doğru, hiçbir yanlış yok, A'dan Z'ye her şey doğru. Saatlerce, saatlerce mağdur edildi ve en sonunda serbest bırakıldı ama hürriyeti tahkir edildi, kısıtlandı. Yani ifade özgürlüğünün bu hâlde olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.
Şimdi, neden bu hâlde? Biz yargı paketlerinde ne bekliyorduk? Coğrafi teminat bekliyorduk, değil mi? Niye yargı sistemi bu hâlde? Hâkimler verdikleri karar sonrasında sürgüne gidiyorlar. İzmir'in Karaburun ilçesinde yaşandı, savcı ve hâkim verdikleri bir karar sonrasında Siverek'e sürgün edildiler hem de ertesi gün, MHP İlçe Başkanını tutukladığı gibi ertesi gün kendisini Siverek'te buldu savcı ve hâkim ve hâlen oradalar, bu konuda da Bakanlık hiçbir açıklama yapmıyor. İşte, memleketin hâli bu, coğrafi teminatın hâli bu. Güya getirilecekti coğrafi teminat ama pratikteki hâl bu arkadaşlar, bu ülkede nasıl bir adalet beklersiniz? Bu ülkede cezaevleri boş yere suçsuz günahsız insanlarla dolmaz mı? İşte, bütün tablo ortada. AİHM kararlarının uygulanmadığı bir ülkedeyiz.
Anayasa Mahkemesi Başkanının "Ya, Allah aşkına bu nedir? Yani korkunç bir şekilde her yerde binlerce bireysel başvurular geliyor, adalet nerede?" diye haykırdığı bir ülkedeyiz. Anayasa Mahkemesinin yıllar sonra da olsa işte, gözaltı merkezleri, cezaevlerindeki kötü muamele ve işkencelerle ilgili ihlal kararları verdiği ve bunların da sürüncemede bırakıldığı bir ülkedeyiz maalesef. Biz bunları yerinde denetleyelim istiyoruz, mahpuslarla görüşelim istiyoruz milletvekilleri olarak. Milletvekili olarak başvuruyorum, cezaevlerindeki görüş hakkımız kısıtlanıyor. Adalet Bakanlığına bunu soruyoruz: "Ya, niye böyle yapıyorsunuz?" Dilekçelerimizi veriyoruz, dilekçeye cevap vermeyerek kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Yeni taktik bu arkadaşlar, Adalet Bakanlığının yeni taktiği, bizim mahpus ziyaret dilekçelerimize cevap vermeyerek kendilerini kurtarma taktiği. Şimdi yargı reformundan, yargı paketinden bahsedilen bir yerde milletin temsilcisi olarak biz seçilmişiz, Adalet Bakanlığı mahpusları ziyaret etmememiz için kırk takla atıyor, memleketin hâli bu.
Yani mahpuslar arasında ayrım var, adli mahpuslara görüntülü görüşme otuz dakika veriliyor, ziyaretçisi gelmezse bir otuz dakika daha veriliyor; siyasi mahpuslar bir dakika bile bu görüntülü görüşmeden faydalanamıyor. Ya, bunlarla ilgili imza kampanyaları yapıyoruz, bize mahpuslar bununla ilgili başvuruyor. Ne istiyorsunuz ya? Yani mahpusu cezalandırıyorsun siyasi mahpus diye, mahpusun yakınını da cezalandırıyorsunuz. Yaşlı annesi babası oluyor, gelemiyor, üç dört yıldır gelememiş, "Ya, bir görüntülü görüşme sağlansın." deniliyor, yok. "Senin suç nevin dolayısıyla görüntülü görüşemezsin." Bakın, bunun hiçbir izahı yok, hiçbir şekilde bunu izah edemezsiniz ama bunu dayatıyorlar ve bunu uyguluyorlar.
Denetimli serbestlikler, şartlı tahliyeler, acımasızca, gözlem kurulları tarafından afaki gerekçelerle, soyut gerekçelerle verilmiyor, inanılmaz gerekçelerle verilmiyor ve bu da yönetmelikteki insafsızlıktan kaynaklanan bir durum ve gözlem kurullarına verilen salahiyet. Ya, istediği gibi kullanabiliyor. Bakıyorsunuz, mesela dokuz aydır, bir kanser hastası, mesane kanseri Mustafa Başer denetimli serbestliği verilmediği gibi şartlı tahliyesi de verilmiyor, adam içeride ölecek. Şimdi, hasta mahpuslarla ilgili Sayın Bakan bir açıklama yaptı. Ne zaman yaptı arkadaşlar? Ağustos ayında bir açıklama yaptı. "Hasta mahpuslarla ilgili çalışmamız var." Yaptı mı? Yaptı. Hiç kimse inkâr edemez. Hangi aydayız? Mart ayındayız. Bir çalışma var mı? Yok. Bu pakette var mı bir şey? Yok. Genelgeyle bu iş halledilmeye çalışılıyor. Kasım ayında ne oldu? 28 Şubat mahkûmu Vural Avar Paşa ileri derecede alzaymır olmasına rağmen hâlen cezaevinde tutuluyordu ve tahliye edilmiyordu; mahpus düştü, hayatını kaybetti, büyük bir skandal oldu çünkü ileri derecede hasta, alzaymır, çok kötü durumdaki bir hastaydı, tahliye edilmiyordu. Ya, biz bakın aylardır, yıllardır hasta mahpusların durumunu dile getirmekten dilimiz kurudu, hiç kimsenin umurunda değil. Vural Avar Paşa vefat etti, hemen apar topar iki ayakları bir pabuca girdi, ne yapacaklarını bilemediler, yandaş TV kanallarına çıkıp açıklama yapmaya çalıştı Sayın Bakan ve 5275'te bir düzeltme yapacağına bir genelgeyle işi kurtarmaya çalıştı. Ya bakın, biz bunu söylüyoruz. Eğitim araştırma hastanelerinde akademik kadro çok daha iyi olmasına rağmen onun verdiği infaz ertelemelerini kabul etmeyen bir Adli Tıp Kurumu var, burada siyasi bir yönetim var. Genelge apar topar bir şekilde "Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne kararları ne olursa olsun gönderin." diye yazı yazdı genelgede, bilmiyor muyuz? Ne demek bu? Aman bizi rezil etmeyin, skandallar çıkmasın, duruma bir bakalım. Ya, devlet böyle mi yönetilir arkadaşlar? İşte, bakın, bir yargı paketi gelmiş, hasta mahpuslarla ilgili maddeler var, onlarla ilgili bir şeyler yapalım, bu yok.
Şimdi cezaevleri çığırından çıkmış durumda. 350 bine yakın insan cezaevlerinde ve her geçen saniye artıyor, dünya birincisi olmuş durumdayız. Cezaevlerinde bu kadar artan sayıdan sonra en başta sağlık konuları ve diğer ağır hak ihlalleri peşi sıra geliyor. Bize binlerce başvuru geliyor, cezaevlerinin durumunun son derece kötü olduğuna dair bir görüntü ortada. İnsanların tedaviye ulaşma hakkıyla, sağlığa ulaşma hakkıyla, infaz ertelemeyle ilgili işlemlerin bir an evvel olmasıyla ilgili çok önemli sıkıntılar var.
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Sayın Gergerlioğlu, toparlarsak, tamamlıyoruz çünkü bir milletvekilimiz daha var.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Tamam, toparlıyorum efendim.
Şimdi, bütün bu tablodan sonra, biz açıkçası, bu kadar adil olmayan yargılamaları, evet, bunları eleştiriyoruz ama cezaevlerindeki bu fecaat tablonun temizlenmesi için bir genel af çıkması gerektiğini söylüyoruz. Milyonlarca kişi şu anda bir genel af beklentisi içinde yani adil olmayan yargılamalarla yüz binlerce insan cezaevlerine doldurulmuş ve birçok hüküm de onanmış ve şu anda bir genel af çıkmadan bu konunun sıhhatli bir şekilde temizlenmesi mümkün değil; genel affın bir an evvel çıkması lazım.
Sayın Başkan, depremde yine mahpusların durumu son derece büyük bir sıkıntı arz etti. Hasar gören birçok cezaevinden nakiller oldu, Elbistan'dan, Türkoğlu'ndan -takip ediyoruz- birçok farklı yere nakiller yapıldı ve mahpuslar burada eşyalarını alamadan ve çok büyük mağduriyetler yaşayarak ayrıldılar veyahut da mahpus yakını depremzedeler başka yerlere gitmek zorunda kalınca işte, diyelim Maraş'tan Konya'ya gittiğinde yakınının nakli konusunda hiçbir şekilde yardımcı olunmuyor. Adalet Bakanlığı yetkilileri burada, birçok soru önergesi veriyoruz maalesef bu konuda büyük bir duyarsızlık görüyoruz. Ya depremzede, yakını ölmüş, beş kuruşsuz kalmış; perişan durumda insanlar, canını zor kurtarmış, işte Maraş'tan Antalya'ya gitmiş, Konya'ya gitmiş "Ya bir nakil için özel yardımcı olun." diyor, kimsenin umurunda değil; bu gerçekten çok üzücü bir durum.
Son olarak, biz binlerce hasta mahpusun durumunu yoğun bir şekilde gündem ediyoruz ve maalesef çözümsüz durumda olduğunu görüyoruz. Menemen R Tipi Cezaevinde yüzde 89 engelli Şerife Sulukan'ın, çok ağır derecedeki bir hasta mahpusun dramı hâlâ devam ediyor. Diyarbakır Cezaevinde Mehmet Emin Özkan çok ağır bir hasta; görseniz vicdanınız sızlar ama hâlen bu dram devam ediyor. Bu konuda söyleyeceğimiz çok şey var fakat son olarak, yargı paketiyle ilgili iki hususa değinmek isterim. Biz cezaevlerindeki ihlallerle ilgili çok söz söylüyoruz ama infaz koruma memurlarının da burada daha öncesinde vadedilen maaş katkısıyla ilgili, maaş iyileştirilmesiyle ilgili bir madde katılacaktı yasa teklifine fakat bunun çıkarıldığını görüyoruz; bunun katılması noktasında önemli bir talep var. İş barışının sağlanması, ihlallerin azalması anlamında bunun gerçekleştirilmesi gerekiyor. İnfaz koruma memurları da yoğun ve stresli bir iş yapıyor. Bu maaş iyileştirmesinin "Efendim, işte, deprem oldu, veremeyiz." "Şu oldu veremeyiz." Ama yani bunu önceden düşünecektiniz. Afet anıyla ilgili önceden bir plan yapmıyorsunuz ve insanların hakkını çiğniyorsunuz bu sefer. Afet planı yapılmıyor, afetle ilgili tüm paralar, bir tarafa konulması gereken tüm ihtiyati paralar konulmuyor, bütün hepsi harcanıyor, devlet borçlu bir hâle geliyor; ondan sonra "Memuruma bir şey veremem." deniliyor; bu olacak bir iş değil.
Yine, aynı zamanda, cezaevinde çalışan diş hekimleriyle ilgili de bir sıkıntı var. Onlara da maaş iyileştirilmesi yapılması gerekiyor. Adalet Bakanlığında çalışıyorlar, Sağlık Bakanlığındaki meslektaşlarına göre çok daha az ücret alıyorlar, bu da işte performanslarını etkiliyor ister istemez. Bize cezaevlerindeki diş sorunlarıyla ilgili çok şikâyet geliyor. Yani anlıyoruz, normal muayenelerle ilgili aksamalar oluyor ama diş muayeneleriyle ilgili inanılmaz derecede gecikmeler yaşanıyor; demek bir sorun var. İşte, bakın, Adalet Bakanlığına bağlı diş hekimleri bize ulaşıp bunu söylüyor, biz de burada bunun altını çizmiş olalım.
Teşekkür ederim Sayın Başkan, benim diyeceklerim bunlar.