| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven ve Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ile 119 Milletvekilinin; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4997) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 16 .03.2023 |
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Şimdi, Sayın Başkan, bu konuda biraz konuşmak lazım çünkü sonuçta problemin buradaki özü ne? Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki pozisyonu.
Geneli üzerinde konuşurken bir kısım değerlendirmede bulundum ama bir kez daha şunun altını çizmek lazım: Bakın, Türkiye'nin insan haklarının korunması bakımından sorunlu ülkelerin başında geldiği görülüyor, burada biz Rusya'yla birlikte yarışıyoruz yani zirve konusunda yarışıyoruz. Şu an itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde en çok başvuru yapılan ülke pozisyonundayız biz ve mesela 31 Aralık 2021 mahkeme istatistiklerine göre AİHM önünde değerlendirilmeyi bekleyen toplam başvuruların yaklaşık yüzde 22'si Türkiye'yle ilgili -yani mahkeme neredeyse bize çalışıyor, durum bu- değerlendirilmeyi bekleyen toplam 70.150 başvurunun 15.250'si. Yani bunlar bekleyenler, başvuru sayıları dışında. Türkiye, üye 47 ülke içerisinde hakkında en çok ihlal kararı verilen pozisyonda. Bunun böyle son on yıllık periyoduna baktığımızda -başvurulara- sürekli, her yıl arttığını görüyoruz; her yıl tazminat, ihlal kararlarının arttığını görüyoruz. O günden bugüne insan hakları karnesi sürekli gerileyen pozisyonda. Niye? Çünkü biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin belirlediği o hukukun bağımsız ve etkin olma kriterine uymamamızın sonucunu yaşıyoruz. 6384 sayılı Kanun'la tazminat taleplerinin karara bağlanmasıyla ilgili oluşturulan komisyonun yapısı aslında bu durumu da örneklendiriyor çünkü bakın ne oluyor? Komisyon, evet, zaten var ama tamamen işte Adalet Bakanlığına doğrudan bağlı ve onun oluşturduğu bir komisyon yani bir yerde idare var, idarenin, yürütmenin başındaki kişi var. Bizatihi yürütmeyle ilgili, kendisiyle ilgili konularda bile karar verecek bir yapı kuruluyor ve kendisi bunu şey yapıyor. Yani hiç olmazsa bunun mahkemeler eliyle yapılması daha iyi olur diye düşünüyorum. Eğer böyle bir komisyon özelinde gidilecekse de yapısı şöyle değiştirilebilir: Yani barolardan alınabilir, üniversitelerden alınabilir, bazı derneklerden temsilci alınabilir, daha etkin bir yapı hâlinde oluşturulabilir ve baktığımızda burada ne oluyor? Değişiklikle, komisyon oluşumundaki o bağlılık, yürütmeye bağlılık olduğu gibi kalırken üye sayısının artırılması, alt komisyonların oluşturularak çalışmayı öngörmesi aslında demin, girişte izah ettiğimiz dava sayılarının arttığının bir başka açıdan da itirafı niteliğinde. Dolayısıyla, bu kanunu bu hâliyle de mevcut hâliyle de değiştirilmiş hâliyle de doğru bulmadığımızı ifade edelim.