MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Hocam, öncelikle bütün hocalarımıza teşekkür ediyorum. Allah bir daha böyle bir şey göstermesin, bize de bunu unutmamayı nasip etsin diyorum.

Benim üç sorum olacak. Bir tanesi, özellikle yapı denetimin müteahhitle, yapanla kontrol eden arasında ilgili bağın mutlak surette kesilmesi ve bunun da çok ağır cezalara çarptırılması gerekir. Birden fazla yapı denetim firmasında çalışmak mümkün değilken çeşitli hülle yollarıyla çalışmalara şahit oldum, görevim esnasında yapı denetim firması sahiplerine şahit oldum. Bir tanesi bu.

Bir de özellikle bir konuda bilginizi almak isterim. 3194 sayılı Kanun'un plan bölümlerinde, planlamada, 18'inci madde uygulamalarında, şehir imar planlarında hep teoride jeolojik etütlere yer verildiğini biliyoruz ancak daha sonra plan tadilatlarında hiç buna şahit oldunuz mu? Çünkü plan tadilatlarıyla yapı stokunun artırıldığını ve işte mevzii tadilatlarla bölgede yeni yüklerin oluşturulduğunu da biliyoruz. Hiç bu konuda bir çalışmanız oldu mu?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. YUSUF KAĞAN KADIOĞLU - Hocam oldu ama ben hiçbir jeoloji mühendisinin plan tadilatında yer aldığını görmedim. Az önce de söylediğim gibi, sayın vekilim sordu ya, dedi ki: "Agregaların birleşimi konusunda, bununla ilgili olarak bir çalışma var mı?" Eğer ki burada o agregayı tanıyan bir mühendis olmazsa, o agreganın birleşimini, vasfını, özelliğini, direncini, yoğunluğunu, davranışını, çimento beton olduktan sonra davranışını bilmiyorsa ona karar veremez Hocam, mutlaka ortak çalışılması lazım. Bu monitörü elektronik mühendisi yapmadı, bilgisayar mühendisi yapmadı, fizik mühendisi tek başına yapmadı, koordineli çalışıldı.

MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Tamam Hocam.

Bir de 1999 depreminde bir şey gördük ve bugün de aynı şeyi söylüyoruz: Yıkılan yapıların çoğunun 2000 öncesi yapı olduğunu söylüyoruz. 1980'li yılların ortalarında Kardemir, İsdemir, Erdemir'de meydana gelen bir grev vardı, hafızalarımızı ve biraz arşivi karıştırdığımızda bunu görürüz. O tarihte, özellikle bir sürü haddehanede yorgun demirin inşaat demiri olarak çekilip piyasaya verildiğini biliyoruz. Bu konuda bir çalışmanız oldu mu? Dolayısıyla o demirlerle yapılan binalara ne olduğunu söylemeye gerek yok. Bundan sonraki depremlerde yıkılacak binalarda daha hâlâ bellidir.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. YUSUF KAĞAN KADIOĞLU - Hocam, ben metalürji uzmanı değilim yani o konuda herhangi bir fikir yürütemem çünkü ben o...

MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Nasıl Hocam?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. YUSUF KAĞAN KADIOĞLU - Ben metalürji uzmanı değilim yani o metalürji biliminde...

MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Sizin çalışmalarınızda önünüze geldi mi?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. YUSUF KAĞAN KADIOĞLU - Şimdi, biz sadece şunu gördük: Mesela, bu İstanbul çevresinde, özellikle Silivri'de, Tekirdağ'ın eteklerinde, Çorlu'da çok sayıda beton petrografisi yaptık. Özellikle, bu TÜPRAŞ'ın binalarının betonlarını inceledik, yaptık. Gerçek anlamda orada hep şunu gördüm: Demirler iki çeşit; bir kısmı çok çabuk korozyona uğruyor aynı mıntıkada olmasına rağmen, bir kısmı uğramıyor. Bu uğramamasının nedeni bileşimsel farklılıktan olması lazım. Biz o konuda bir çalışma yapmadık ama bir kısmı gerçekten aynı mıntıkada, aynı bölgede, aynı iklimde olmasına rağmen, bir kısmı ciddi anlamda korozyona uğramış, bir kısmı da hiç uğramamış hatta öyle uğramış ki sadece demirin izi kalmış orada. "Burada demir var mı?" diyorsunuz, sanki biri çekmiş onu oradan, erimiş, gitmiş, kaybolmuş.

MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Çünkü o tarihlerde yorgun demirlerin, hurda demirlerin haddehanede inşaat demiri hâline getirildiğini biliyoruz.