KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, bizim öncelikle, bu sene, her bütçede üzerinde durduğumuz Sayıştay raporlarımız var. Burada hemen onlara gireyim ki, arada unuturum, kaynamasın diye söylüyorum. Size bağlı olan, ilişkili olan kuruluşlarla ilgili birkaç tanesinde önemli tespitler var, onları hızlıca dikkatinize sunacağım.

Bakanlığınkinden başlayalım ki önce bulgu 2 ve bulgu 3'e bakıyorum; 1'de de bir şeyler söylüyor ama ben önemli olanlara geçeceğim ki gerisini sizin artık, buradaki vereceğiniz cevaba göre takip ederiz. Özellikle "Ankara bölge müdürlüğü tarafından yapılan ihalelerin, öngörülen ödeneklerin kullanılmasına imkân verecek süre dikkate alınarak ihaleye çıkarılıp sonuçlandırılmaması..." diyor, özeti. Sonucunu hemen söyleyeyim: "Sözleşmenin 9/4 maddesi uyarınca yükleniciye süre uzatımı verilmesinin mevzuata uygun olmadığı görülmektedir." Sizin idare olarak verdiğiniz cevapları da okudum, o cevapları tekrarlamadan yani kanunun maddesini... "Yapacağız." demişsiniz, kabul etmişsiniz ama şimdi, görülüyor ki sadece burada değil, diğer bulguya baktığımız zaman, burada başka şeyler olduğunu, özellikle Adana ve Ankara bölgede daha farklı uygulamalar olduğunu 3'üncü bulguda da görüyoruz, o da Ankara'yla ilgili Sayın Bakanım. Demek ki burada bir gevşeklik var, yani 2 bulgu da aynı bölgeyle ilgiliyse, o da yine aynı şekilde, ihaleyle ilgiliyse buralarda bir aksama var, bir şey var demektir. Niye söylüyorum? "Sözleşmede bulunmayan işlerin birim fiyatının tespiti" başlıklı maddeden bahsediyor, siz de almışsınız ama Ticaret ve Sanayi Odasından onaylı değil. O zaman, bizim aklımıza artık "Ya, burada bir şey mi var?" geliyor. Siz diyorsunuz ki: "Bize güvenin." Biz de diyoruz ki: O zaman, Sayıştay bunların niye tespit etti, eğer bir aksaklık yoksa? Bir sefer uyarıldığı zaman eğer aynı bölgede yeni şeyler devam ediyorsa, ihaleyle ilgili uyarı, geçen sene, önceki sene varsa o zaman orada başka bir aksama var, aksamanın ötesinde kasıt var demeye başlıyoruz. Onun için, buralarda, bu hususlarla ilgili bir açıklama olursa seviniriz.

Öbür taraftan, personelle ilgili sıkıntıları size geçtiğimiz yıllarda da dile getirdim. Sizin Bakanlığınız en fazla sendikal baskının olduğu Millî Eğitimle beraber ikinci Bakanlık. En fazla şikâyetin geldiği şeylerden birisi orman kısmı ve DSİ, yani Meteoroloji, diğerleri o kadar değil ama... Yani şimdi, Sayın Bakan, bunları defalarca söylüyoruz, bir taraftan "Devletin içinde devletten başka yapı olmaz, en büyük sorunumuz paralelleri biz görmedik, şimdi mücadele ediyoruz." diyorsunuz. Öbür taraftan "Sendika bir güç olmuş, Bakanlığı yönetiyor." diyor arkadaşlar. Şimdi, bu bir tane şeyle söylenir mi? Söylenmez. Peki, geçen sene, evvelki sene söyledik hep, ya, ne oluyor, niye yükselme sınavı yapmıyorsunuz? Bütün kurumlarda yapılıyor. Yani o müdürlere yazık değil mi? Yani beklentileri olması lazım. İnsanın eğer bir beklentisi olmazsa, bürokraside bir terfi şeyi olmazsa o insanları nasıl çalıştıracağız Sayın Bakanım? Vekâleten devam eden şey bir yere kadar eder, ehil birisi varsa atarsınız "Benden olmayanı atamayayım, o zaman, bunları vekâleten idare edeyim." Olmuyor yani, bu fazla olması işi zaten nereden çıktı? Bir sürü bakanlık geliyor, 3'ünde var, 3'ünde hiç yok, 3'ünde az var. Yani hepsiyle ilgili aynı şikâyetler gelmiyor, gelenlerin şeyine göre bakıyoruz, değişik sendikalardan arkadaşlarla konuşuyoruz, maalesef, sizin Bakanlığınız bu konuda ciddi anlamda bir tarassut altında. O nedenle, bu konularda biraz daha hassas olmanızı rica ediyoruz.

Burada aynı şey, yine, Sayıştay'ın SUEN'le ilgili şeyi yine personelle ilgili. Mülakatla uzman almışsınız. Ya, bu yönetmeliği siz çıkardınız, bu mevzuatı siz çıkardınız, diyorsunuz ki: "KPSS'yle uzman alalım." Ama arkadaşlar... O zaman, sözleşmeli alacaksın, o uzman olmayacak. Onun da statüsünü belirlemişiz yani kadroya aldığınız anda onun şartlarına uymanız lazım. Bunu ben söylemiyorum bakın, deminkini sendika söylüyordu, bunu Sayıştay söylüyor.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Düz memur değil, sözleşmeli.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Uzman. Sayın Bakanım, ben ne söylediğimi biliyorum. Sözleşmeli uzman olmaz, sözleşmeli eleman olur. "Kariyer uzmanlığı sınavla olur." diye siz koydunuz, yönetmeliği şimdi bana okutturmayın, ben kısa geçiyorum, siz biliyorsunuz. Sizin verdiğiniz cevabı da burada okuyorum, merak etmeyin. Kamu kurumunun cevabını bana anlatmayın. KPSS'yi koyan sizsiniz ama onu görmeden sadece mülakatla alırsan buraya yazarlar. Buna fazla itiraz edecek bir şey yok. "Bir daha yapmayız, bu yanlış olmuş, düzeltiriz." diyeceksiniz. Şimdi, onu da yapmayın yani, uzmanlık statüsü ayrı bir şey, sözleşmeli eleman ayrı bir şey; isterseniz danışmanı da sözleşmeli alırsınız, teknik personeli de alırsınız, o başka bir şey. Yani onlara zaten cevaz veriyoruz. Bakın, uzman olanlarla ilgili o enstitü kurulurken siz söylediniz, biz de o uzmanların alımı için istisnalar getirdik, yabancı uzmanlar için birçok uygulamalarımız var, o başka bir şey. Yani burada bu kayırmacılığa biraz son vermemiz lazım. İsterseniz, ben daha önce size dosyayla getirdim, yani Bakanlığın arabasıyla gidip sendikal faaliyet yapan, üzerinde "Resmî hizmete mahsustur." yazan şeylerle gezenlerin dosyasını defalarca verdim, şimdi oralara girmek istemiyorum.

DSİ'yle ilgili konuştuk, acaba o konuda bir gelişme var mı? Size, bu su yapılarıyla ilgili denetim şeyini alırken söylemiştim "Yanlış yapıyorsunuz." diye, hâlâ bu sorun devam ediyor, sadece yönetmelikle yapmaya kalktığınız düzenlemeyi kanuna burada garabet bir şekilde koymuştuk. Şimdi, arkadaşlarımızdan çok yeni olanlar var, iktidar sıralarında da bizde de, bir daha söyleyeyim ki hani, "Ya, Mehmet Hoca ne söylüyor?" demeyin.

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Faydalı olur.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Size de bir sorayım, yani akıl alayım biraz çünkü ben yanlış düşünüyor olabilirim diye Sayın Bakana sordum, o bana izah edemedi kanun çıkarken. Ha, Nejat buradaymış, o biliyor. İçinizde mali müşavir var değil mi? Bir iki tane vardı, gelmemiş Şatıroğlu... Yani diyorum ki arkadaşlar...

BAŞKAN - İşletmeci, ekonomist filan var Sayın Günal, olur mu?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vallahi, yok yani, yapı şeyi var, mühendis var, söyleyeceğim şimdi. Mali müşavirler biliyor da onun için, YMM'ler var, maliyeciler var. Şimdi, Maliye Bakanlığının şeyleri var, TÜRMOB var, yeminli mali müşaviri ve mali müşaviri, "Kiminle çalışacağınıza -şirketi olan arkadaşlar var burada- Maliye karar veriyor mu?" diyorum. "Hayır, olur mu öyle şey?" diyorlar. Yapı denetim şirketi var, inşaat yapıyorsunuz, yapı denetim şirketine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı "Şununla çalış." diyebiliyor mu? En azından aleni diyemiyor, yani kanunen öyle bir şeyi yok ama su yapılarının denetimini Bakanlık ihale açacak, hangi denetim şirketlerine denetleteceğimize Bakanlık karar verecek, çıkan kanun bu. Önce yönetmelikle yaptı Sayın Bakan, o iptal olunca, sıkıntı çıkınca bize kanun çıkarttı. Yani o zaman dedim ki: "Siz töhmet altında kalırsınız, yarın olmayan şeyleri de varmış gibi söylerler, derler ki: 'Bakanın şirketi mi var? Yeğenlerinin şirketi mi var?' demeye başlarlar." Neden? Oraya girdiğiniz zaman derler, hani bizim klasik, "Ali'nin kayığını bindin mi... Derler..." diyordu ya, Kurtlar Vadisi'nde. Ya, derler, yapsan da derler, yapmasan da...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Öyle değil, alakası yok...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, bir şey söylüyorum. Şimdi ne oldu?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Alakası yok, yapabilecek firmaları seçiyoruz, onların arasından ihaleye katılıyor. Öyle değil, biz seçmiyoruz. Müsaade edin, izah edeyim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir dakika, Sayın Bakanım, ben de onu söyleyeceğim, geliyorum oraya.

Şimdi, siz benim ne söylediğimi gayet iyi biliyorsunuz, hafızanız iyidir, sizin de akademik şeyiniz var. Ben geçmişte söylediğimi de tutanaklardan getiririm şimdi. Ben de onu söyledim size, EPDK standartları nasıl koyuyorsa, bunlarla ilgili de koyacak, Düzenleme Denetleme Kurumunuz var, siz de standartları belirleyeceksiniz, o standarda uymayana zaten o şirketi kurdurtmayacaksınız. Standarda uymayan bir su yapıları denetim şirketi olur mu? Standarda uymayan, TÜRMOB'un kurallarına uymayan mali müşavir olamaz, sınavlarını geçmeyen olamaz. Yani Çevre Bakanlığının koyduğu kurallara uymayan bir yapı denetim şirketi. Hemen denetim var, müfettişler gidiyor, denetliyor; en ufak bir şey varsa yapılan işte onun denetim belgesi iptal ediliyor. Siz standart koyacaksınız, ben de onu dedim. Sizin aldığınız yetki... Şimdi çıkar okurum burada. Yani bunlarla ilgili son durum ne? Madem ne yaptınız, standart ne oldu, uygulamada bunları yapabildiniz mi, kaç şirket şu anda... Madem o zaman, standart koyuyoruz diyorsunuz, hangi şirketleri belirlediniz, neye göre belirlediniz? Yönetmeliği söylemeyin, yönetmelik zaten kanun çıkmadan çıkmıştı hatırlarsanız, onun üzerine zaten kanun çıkardık. Bu konularda kayırmadan vazgeçip olması gerekeni yapalım.

Yani gerekçesi de şuydu arkadaşlar, söyleyeyim şimdi size de: Sayın Bakana "Bakanlığın elemanı yok mu, müfettişi yok mu?" dedik, "Yok." dedi, "EPDK'nın yok mu? Onlar denetlesin.", "Yok." Ya, sadece dün 30 bin öğretmen atadık, verelim 3 bin kadro sana, her yeri denetle. "Müfettiş kadrosu mu istiyorsun? Burası Plan ve Bütçe Komisyonu, veririz." dedik, "Yok." "Ben şirketler belirleyeceğim." Ya, öyle bir şey olur mu Sayın Bakanım? Hâlâ oradayız. Dolayısıyla, bunları, birtakım şeyleri, standartları aynen koyalım ama onun için Bakanlık "Şu, şu, şu şirketler yetkili, onlarla yapın." demesin. O neye benzer? Yarın "Şu hastanelere gidin, bunlara gitmeyin; şunlar yetkili, bunlar değil." demeye benzer. Bizim görevimiz hepsine standart koymak, uymayanı kapatırız.

Teşekkür ediyorum.