KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de kurum yetkililerine hoş geldiniz diyorum.

Tabii, bugünkü buraya toplanma biçimimiz de olağan bir denetim şekli. Konu Genel Kurulda görüşülecek ama tabii, burada Genel Kurulda görüşülmeye gerekçe oluşturan konular bir daha gündeme geliyor. Ben Ziraat Bankasının alt komisyonu başkanlığını yaptım. Biraz önce konuşan Samsun Milletvekilimiz Kemal Bey'le aynı komisyonda görev yaptık. Oradaki bir hususu yine burada bir itiraz konusu hâline getirdiler, o konuyla ilgili kısaca bir bilgi vermek istiyorum. Eğer diğer konular -mümkün olduğu kadar bakıyoruz, müzakere edilecek- aynı bu tarzdaki konularsa hakikaten bu Komisyonun da zaman ekonomisi açısından, Meclisin de zaman ekonomisi açısından ciddi bir kayıp olacaktır diye düşünüyorum.

Bilgi verilmeme olayı... 2019 yılında Sayıştay grup denetçilerinin bir konuda detay bilgi istemesiyle başlıyor yani bu toplam bütünlük içerisinde, mali büyüklük içerisinde çok da önemli görülmeyecek bir kalem ve alanla alakalı. Yani önemsiz diye bir şey yok elbette ama muhasebede mutlaka bu rakamlar detayları verilmemiş de olsa belli bir derinlikte ya da belli bir seviyede görülecektir. Şimdi, bu, bilgilerin alınamaması 2019 yılında rapora yansıyor ve daha sonraki dönemlerde de bu, gündeme getiriliyor. O günkü KİT alt komisyonunda Sayıştay yetkilileri ile kurum yetkilileri arasında şöyle bir diyaloğu sağladık: Bu konuyla ilgili bu bilgiler verilemiyor mu? Geçmişte sistem kaynaklı ya da hata kaynaklı ama Sayıştayın da ifade ettiği kötü niyetli olmayan fakat belli bir alan ve konuda, spesifik bir alanda alınamayan bir bilgiden bahsedildi. Bu bilginin alınamaması burada herhangi bir yolsuzluk ya da farklı bir şey anlamına da gelmiyor zaten çünkü bizim için doğru bilgi denetlenmiş bilgidir. Denetim ise bir süreçtir. Sayıştay, denetim gruplarıyla başlayan, sonuçta Türkiye Büyük Millet Meclisinde biten, tamamlanan bir denetim sürecinden bahsediyoruz ve bu bir bütündür. Yani alt komisyonu da üst komisyonu da önceki raporları da buradaki görüşmeler de hepsi sonuç itibarıyla o denetimin bir bütünlüğünü oluşturuyor. Ama bunları birbirinden ayırarak farklı farklı alanlarda olanın daha sonraki süreç içerisindeki tamamlanmış olan işlemleri yok saymak, kendi eksik olduğu alanlar boyutunda olayı tamamen bütüne şamil kılmak doğru bir yaklaşım değil. Bu denetim mantığı ve yaklaşımına da aykırı. Oradaki bilgilerin verilmemesi, burada da ifade edildiği gibi, o dönemdeki biraz muhasebe sistemi "Bilgi işlem ortamında mı alınacak yoksa 'hard copy' olarak mı kendilerine tevdi edilecek?" bu konu üzerinde oluşmuş. Ve biz alt komisyonda sorduk kurum yöneticisine, dedik ki: "Bu bilgileri vermemizde bir mahzur ya da bir sıkıntı var mı?" "Hayır, biz bu bilgileri verebiliriz; ne kadar, ne derinlikte, ne seviyede istiyorlarsa bunu sağlayabiliriz." Tamam, bilgi oradan alınacaksa öyleyse bizim bu konuyu üst komisyona götürmemize gerek yok hem mali büyüklük olarak önemli bir rakam değil toplamda hem de zaten o bilgiler verilecek. Peki, süreç nasıl işleyecek? Bu bilgi, detay olarak Sayıştaya verildiğinde, Sayıştay denetçileri bu bilgiye bakacaklar, eğer gündeme getirecekleri bir şey varsa bir sonraki raporda bunu oraya alarak getirecekler; bir şey yoksa da buna "Tamam." deyip geçecekler. Yani bu denetimin temel tekniği, esasıyla alakalı bir durum.

Biz üst komisyona geldiğimizde, üst komisyonda kurum yetkililerine ya da Sayıştay yetkililerine "Bu bilgi geldi mi?" diye sorulmadan, bu bilgi üzerinden yolsuzluklara varan yani burada hakikâten bürokratı çalışanları hatta sonuçta Sayıştay denetçilerini suçlayan ağır suçlamalara varabilecek bazı ithamlarda bulunuldu. Bunlar doğru değil, bunlar gerçekten doğru değil. Dolayısıyla, "Bu bilgi bizlere gelmedi." gelmeyecek bizlere, böyle bir şey yok. Yani orada yapılan birtakım harcamaların listesini kurumdan daha önce detay almadığı için Sayıştay istiyor; gönderecek, bakacak. Bize gelmeyen bir sürü şey var. Sayıştay grup yetkilileri, denetçileri kurumlarda, KİT'lerde otururlar, orada odaları var, yerleri var, günlük olarak denetimin içindedirler, âdeta bir "observer", bir gözlemci şeklinde çalışmalarını yürütürler ve her şeyden haberi olur yani sadece gelen yazılı raporlardan değil. Yani bunun dışında da kurumdaki her şeyden bilgileri olur ve bunları da takip ederler, araştırırlar, aslına astarına bakarlar. Öyle sıradan bir denetim değildir Sayıştayın yaptığı denetim. Ama bugün bir kuruma gittiğinizde, bir kamu iktisadi teşebbüsüne gittiğinizde oranın bir yıllık faaliyetlerini temsil eden evraklara baktığınızda odalar dolusudur, arşivler dolusudur. Bilgi işlem dijital ortamlarda ciddi bir şekilde alanlar kapsar yani bir insanın oturup bakamayacağı. Şimdi, şöyle zannediyor arkadaşlar: Bu denetim sürecinde her şeyin bir şekilde buraya da gelebileceğini, gelmesi gerektiğini düşünüyorlar; yok böyle bir şey, bu bir süreçtir.

Yine, Sayıştayın denetim raporlarıyla ilgili şeklî değişikliği sürekli gündeme getiriliyor, bunun kaçırıldığı söyleniyor. Ben öncelikle şunu söyleyeyim: Burada -bilmiyorum tarihini Sayın Başkanım, hatırlar mısınız, önceki dönemle karıştırıyor da olabilirim- bu değişiklik ilk yapıldığında Sayıştaydan bir grup, çok değerli, bu konularda uzmanlaşmış olan denetçiler, başdenetçiler buraya geldiler, bizim KİT Komisyonuna, bu rapor değişikliğiyle ilgili bilgi verdiler; "Bu rapor değişikliği yasaldır, bu rapor değişikliği 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 35'inci maddesinde belirtilen uluslararası denetim standartlarına uygun raporlama amil hükmüne dayanılarak yapılan bir değişikliktir, keyfî bir değişiklik değildir." Tekrar ediyorum, "Uluslararası denetim standartlarına uygun hâle getirilen bir raporlama biçimi ve formatıdır."

Onun dışında, daha önceki dönemlerdeki o klasik denetim yapısı ve o raporlarda bu konularla ilgili bilgi vermelere devam ediliyor yani burada raporların, hatta gelen raporların inceldiği, küçüldüğü söyleniyor. Burada bulgularla ilgili, önerilerle ilgili hiçbir sınırlama yok; bulgu ve öneriler azaldıkça e denetim raporları da hacim olarak küçülür, bulgu ve öneriler arttıkça e bunlar da artar, dolayısıyla bir kurumda bulgu ve öneri sayısı azalıyorsa e denetim raporunun da ince olması doğaldır. Dolayısıyla, Sayıştayın bu konuda üstünkörü denetim yaptığı anlamına gelmez yani bu, bu kadar basit. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar "Bilgi verilmedi." denilen hususta, üst komisyonda kurum yetkilisi bu bilgiyi verdiğini, Sayıştay yetkilisi aldığını, dolayısıyla bakıldığını, herhangi bir sorun olmadığını, normal prosedürle alakalı bir şey olduğunu burada söylemesine rağmen, raporlarda bunlar geçmesine rağmen, bugün burada gerçekten bir şey varmış gibi "Bilgi verilmiyor." diye yani tek bir konuda bir aksaklık, eksiklik ya da şu ya da bu sebepten dolayı denetim sürecinin bir aşamasında verilmemiş olan bir bilginin daha sonraki aşamalarda tamamlanmış olması ve burada da bunu hem denetleyen hem de denetlenen kurum yetkililerinin "Bu tamam, herhangi bir sorun da yok." demesine rağmen, bunun burada bu kurumla ilgili -denetim, aklanma- ibra görmüş olan sonucun Genel Kurula götürülmesinde önemli bir gerekçe olarak sunulması kabul edilebilir bir durum değildir yani zorlama bir durumdur. Diğerleri de -bilmiyorum, birçok kurumla ilgili bakabildiğim bakamadığım, vâkıf olduğum olamadığım hususlar var- bunlar gibiyse hakikaten doğru bir yaklaşım değil, denetim adına da KİT Komisyonu adına da bunun doğru olmadığını ben ifade etmek istiyorum.

Çalışmaların başarılı bir şekilde devam etmesi dileklerimle tekrar hepinize çok teşekkür ediyorum.