KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve hazirunda bulunan değerli kamu görevlileri ve çeşitli meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, sayın basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Cevdet Yılmaz Başkanımızın ve Komisyon üyemiz olan Sayın Ekrem Çelebi'nin annelerinin vefatları dolayısıyla başsağlığı dileğimi, Allah'tan rahmet dileğimi ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, önümüzde bir kanun teklifi var ama bu kanun teklifinin bazı maddelerinden... Örneğin, İstiklal Madalyası verilmiş bulunanlara vatani hizmet tertibinden şeref aylığı bağlanması konusunda benim de (2/1910) esas numaralı, 22 Mayıs 2019'da Komisyonumuza sunulmuş bir Kanun Teklifi'm vardı; onun birleştirilmesini de bu vesileyle talep etmiş olayım.

Ben, bu kanun teklifinin bütün maddelerini ve ilgili kanunlarda yapılan değişiklikleri de gayet detaylı bir şekilde, ayrı ayrı inceleyerek bir değerlendirme yaptığımda bir etki analizinin çok elzem, mutlak olduğunu çünkü birçok soru işaretiyle karşılaştığımı belirtmek isterim. Ne yazık ki seçime giderken panik ve telaş içerisinde hazırlanmış gibi gördüğümüz, biraz da gayriciddi olduğunu düşündüğüm -bunun nedeni de eksik ve adaletsiz düzenlemeler içermesi- bu teklifi bu yönüyle de eleştirmek isterim ama dediğim gibi etki analizi... Biz Komisyon çalışmamıza başladıktan sonra Sayın Elitaş'ın elindeki verileri bize sunmasıyla karşılaştık; bu bir etki analizi değil aslında, bu sadece bir sonuç verisi. "Analiz" dediğiniz, içerisinde faktörleri, değişkenleri barındıran bir şey olur; burada hiçbir değişkeni göremiyoruz yani yararlanıcıların sayısı, farklı düzeylerdeki, baremlerdeki değerler, bu verilerin hiçbiri maalesef bu etki analizinde yok, hatta kendi içinde bir çelişki de algıladım. Örneğin, emeklilerimize Ramazan ve Kurban Bayramlarında 2 kez ödenen bayram ikramiyesi 1.100 liradan 2.000 liraya çıkarılıyor yani 900 liralık bir artış var ve "Yıllık maliyeti 24,9 milyar lira." deniliyor -900 lira üzerinden- ama "En düşük emekli maaşındaki aylık artışın -2 bin liralık- maliyeti 120,8 milyar." deniliyor ki yararlanıcı sayısı çok daha az ve daha düşük rakamlarda çıkan bir değer olması lazım; bu çelişkiyi algılayabilmiş değilim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Daha nasıl anlatayım?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Anlatılabilir, anlatılabilir.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hayır, biri senede 2 defa veriliyor, öbürü her ay veriliyor.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet, efendim, ben onun da hesabını yaptım. 2 bayram ikramiyesi 900 liradan veriliyorsa 24,9 milyar lirayı 900'e değil de 1.800'e böldüğümüzde 13,8 milyon gibi bir rakamla karşılaşıyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tamam, doğru.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - 120,8 milyar liraya 2 bin TL fark verildiğini...

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bir yıllık...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - İkisi de bir yıllık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, o senede 2 kere veriliyor.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Efendim, 2'ye böldüm zaten; 13,8 milyon 2'ye bölünmüş hâliyle yararlanıcı sayısı ama 120,8 milyar, 2 bin lira üzerinden 60,4 milyon gibi bir rakam çıkıyor, yine yıllık; bu, anlaşılabilir bir şey.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Neyse, Sayın Bakana sorun, o anlatır herhâlde size.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Lütfen... Onları böyle derme çatma "analiz" diye verdiğiniz bir çizelgeyle değil, analizin kendisini bize sunarak verseydiniz bu rakamlar tartışılır olmaktan çıkardı Sayın Elitaş.

Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yani Plan Bütçe Komisyonu onu biliyor diye düşündüğümden oldu, hata yapmışım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bilmek değil; bu rakamların verilmesi, değerlendirmenin, analizin görülmesi esastır etki analizinde yani bize verdiğiniz nihai rakamlar değil, daha anlaşılır olabilmesi için...

Şimdi, tabii, Anayasa'ya uygunluk konusunda bir değerlendirmenin olmadığını yine görüyoruz. Tali komisyonlardan gelen bir rapor önümüze gelmedi.

Şimdi, maddeler üzerinde de... Aslında geneli üzerinde bir değerlendirme yaparak geçmek istiyorum. Örneğin, 1'inci maddede -bu net asgari ücret üzerinden bir şey yapılıyor, memur maaş katsayısıyla çarpılarak- Millî Mücadele kahramanlarımıza ve diğer muharip gazilerimize yönelik bir iyileştirme yapılıyor; güzel. Ben bu vatan için gözünü kırpmadan canını feda etmiş şehitlerimiz ve şehadete yürümekten bir adım geri atmamış gazilerimiz ve onların eş ve ailelerine yapılacak her türlü iyileştirmenin -eksik bile kalacağını düşünerek- sonuna kadar tereddütsüz yanında olacağımızı belirtirim. Ancak, en son otuz iki yıl önce, 1991 yılında yapılmış bu düzenleme yani 5750 olan gösterge rakamı o zaman belirlenmiş, o günden bugüne aynı gösterge rakamından geliyor yani şimdi mi aklınıza geldi bu konuda yapılacak iyileştirme? Ayrıca, sadece muharip gazilerimiz, şehitlerimiz değil teröre kurban verdiğimiz şehitlerimiz, gazilerimiz, dul eş ve ailelerine yönelik ne düşünüyorsunuz; bunu da sormak isterim.

Şimdi, 2, 3, 4 ve 14'üncü maddelerdeki düzenlemeler yüksek yargı mensuplarına yapılan, Anayasa Mahkemesi üyeleriyle bir eşleştirme, denkleştirme adına iyileştirmeler; iyi, güzel. Tabii ki bu konuda yargı mensuplarımızın da diğer tüm emekçilerimiz, çalışanlarımız gibi olması, onların da yaşam standartlarının iyileştirilmesi gerekirken en azından bir kesimin bu konuda iyileştirilmesi doğru bir uygulama ama mesela, neden sadece üst yargı mensupları düşünülmüş yani diğer hâkim ve savcıların Anayasa Mahkemesinde karşılığı olmadığı için kapsam dışında tutulması haksızlık ve adaletsizlik yaratmıyor mu; bunu sormak istiyorum, kıstas aylık, aylık ek tazminat, ek gösterge artışı ve tazminat göstergelerindeki bu iyileştirmeler her ne kadar kabul edilebilir, doğru olsa da. Ancak, diğer hâkim ve savcılara yapılan aylık ek tazminatların aynı oranda neden artırılmadığı anlaşılamamaktadır. Ayrıca, birinci sınıfa ayrılmış ve ayrılmalarına karar verilmiş ve diğer hâkim ve savcılar için neden herhangi bir artış öngörülmediği de anlaşılamamaktadır. Yargıtay veya Danıştay üyeliğine layık olduğu hâlde bu üyeliklerdeki kadro sınırı sebebiyle kürsüde olanların bu haklardan mahrum kalması adil olabilir mi yani aynı statüde o hakka sahip, ancak kadro sınırı olduğu için o üyeliğe gelememiş olan hâkim ve savcılarımızı neden mahrum bırakıyorsunuz? Yine, aynı şekilde, ahbap çavuş ilişkisine dayalı olarak yüksek hâkimliğe atanmış olanlar ile -diğer tüm saygın, hak edenleri bir kenara koyarak- bunlar yüzünden hak ettiği hâlde buralara gelemeyen hâkim ve savcılar arasında olumsuz bir ayrımcılık oluşmuş olmuyor mu; bunu da sormak istiyorum.

5'inci ve 6'ncı maddelerde Devlet Üstün Fedakârlık Madalyası ile Üstün Fedakârlık Nişanı verilmesi güzel bir uygulama; gerçekten olması gereken, yıllardır eksikliğini hissettiğimiz bir uygulama ama dikkatimi çeken bir husus var: 2933 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi madalya ve nişanların verilmesini düzenliyor -bu verilecek Devlet Üstün Fedakârlık Madalyası ve Üstün Fedakârlık Nişanı için söylüyorum ve diğer madalya ve nişanlar için- diyor ki: "Hak kazanana beraatı ve rozetiyle birlikte verilir. Ancak, hak kazanan vefat etmişse en büyüklerinden başlamak üzere erkek çocuklarına, erkek çocukları yoksa kız çocuklarına, çocukları yoksa babasına, o da yoksa annesine, annesi yoksa eşine verilir." Ya, bu sıralama bir kere kadın ve erkek eşitliği ve Medeni Kanun'daki "ailede kadın-erkek eşitliği" ilkesine aykırı değil mi? Nerede kaldı Anayasa'mızın 10'uncu maddesiyle getirilen "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz." hükmü? Yani bu nişanın illa babadan oğula geçmesi, verilmesi gerekiyor; bu, anlaşılabilir değil.

Şimdi, İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle bir düzenleme getiriliyor, güzel ancak aynı maddenin birinci fıkrasını ben sorumlu buluyorum yani "Cumhurbaşkanı kararıyla aylık bağlanabilir." Bu hüküm keyfiyete tabi bir uygulama.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Buyurun Sayın Sındır, tamamlayın lütfen.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanının bireysel kararına, keyfiyetine bağlanması yerine, bir kurul marifetiyle, ehil bir kurul marifetiyle olması çok daha doğru olurdu; bunu özellikle belirtmek isterim. Ayrıca, 3292 sayılı Kanun'un amacına bakılacak olursa burada düzenlemenin terör şehitlerimize ve gazilerimize yönelik değil, tüm kamu kurumları tarafından aylık bağlanması yönünde görüş bildirilmiş olanlara -verilebiliyor olması, verilmesi de değil-verilebiliyor olması... Burada da bir keyfiyet olduğu açıkça ortada. Esasen terör şehitlerimizi ve gazilerimizi de bu kapsam içerisinde, 1'inci madde içerisinde değerlendirmek gerekir.

Evet, yani, maddeler üzerinde ifade edeceğim ama burada önemli gördüğüm bazı hususları yine de ifade etmek istiyorum.

Bitireceğim Sayın Başkan, çok uzun zamanınızı da almayacağım.

Şimdi, İşsizlik Sigortası Kanunu'na eklenen geçici maddeyle 31/12/2012 tarihi ve öncesi dönemde yapılmış olan fazla ve yersiz ödemelerden tahsil edilmemiş olanların terkin edilmesi öngörülüyor, güzel. Bu 31/12/2012 tarihi neden? Bu tarihi açıklığa kavuşturursanız ben memnun olurum. Bugüne kadar yapılanlar ya da o tarihten sonra yapılanlar niye terkin edilmiyor? Ya da geri ödemesini yapmış olanlara haksızlık ve adaletsizlik olmuş olmuyor mu? Ki onların kapsamında "Geri ödeme yapılmaz." diye bir ifade de var, bunu açıklığa kavuşturursanız sevinirim. Belirttiğiniz sistem tam oturmadığından dolayı -ki açıklamanızda belirtmiştiniz Sayın Elitaş- sorunlar yaşandığını, bu nedenle olduğunu söylemiştiniz; bu da kabul edilebilir değil.

Bir çelişkiyi de ifade etmek istiyorum: İkramiyelere getirilen... Yani, bu bayram ikramiyeleri 11 Mayıs 2018'de 1.000 lira olarak düzenlenmiş, daha sonra 29 Nisan 2021'de 1.100 lira yapılmış, şimdi 2.000 liraya çıkarıyorsunuz. TÜFE'ye göre baktığımızda, Mayıs 2018'den bugüne kadar TÜFE'ye göre artış oranını değerlendirirsek sizin hesabınıza göre en azından TÜFE karşısında erimemesi adına bu ikramiyenin 4.151 lira olması lazım. Oysa, biz diyoruz ki her bayram için bir maaş ikramiye olması bütün bu meseleleri de kökünden çözecektir.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Sındır.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir çelişkiyi belirterek bitiriyorum Sayın Başkan.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi, bakın, emekli maaşlarına verilen asgari ödeme tutarının 5.500 liradan 7.500 liraya çıkarılması teklif ediliyor, güzel. Bu asgari ödeme tutarı 17 Ocak 2019 tarihinde 1.000 liraymış; ya, o zaman ikramiye de 1.000 liraydı. Şimdi, asgari ödeme tutarını 7.500 liraya çıkardınız, çıkarmayı öngörüyorsunuz ama ikramiye 1.000 liradan 2.000 liraya çıkıyor; kendi içinde bir çelişki değil mi? İkisi de 1.000 lirayken bu artış...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Sındır.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Diğer konularda, maddeler üzerindeki düşüncelerimi paylaşacağım Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum.