| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık AŞ'nin, daha önce genel görüşmeye sunulan 2020 yılına ait hesap ve işlemlerine yapılan itirazlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 28 .03.2023 |
ATİLA SERTEL (İzmir) - Evet, ülkemiz bir tarım ülkesi, hayvancılık ülkesi olarak da geçiyor, "sanayileşen bir ülke" olarak adlandırılıyor. Tabii, biz ilkokulda, ortaokulda okurken bize, öğretmenlerimiz, üç tarafı denizlerle kaplı Anadolu'nun toprağının bereketini, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da hayvancılığın ne derece geliştiğini ve dünyada çok önemli bir iklime sahip olan Türkiye'nin tarımda çok önemli kalkınmaya doğru yol aldığını anlatırlardı ve -bazı arkadaşlar katılmayabilir ama- dünyada kendi ürettiğini kendisine yetiren ve ihracat yapabilecek noktada olan 7 ülkeden biri olduğumuzu söylerdi; biz de bunu anlatırdık derslerde, sınavlarda gelen soruları yanıtlardık.
Şimdi, ülkemizde Trakya büyüklüğünde bir arazi -belki de daha da büyüğü- ekilmeyen ve tarıma elverişli olmasına rağmen üretilmeyen bir ülke hâline getirildi. "Ekme, biçme; sana teşvik veririz." diyerek kırsalda, köylerde tarımdan uzaklaşan insanların gerçekten büyük bir çaresizlik içine düştüğü de görüldü. Özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da geniş meraların olduğu alanlarda hayvancılık tam anlamıyla teşvik edilemediği için o bölgede yaşayan insanlarımızın da hayvan nüfusunun azalmasında ve o bölgede yaşayan insanların Türkiye içinde iç göçte bulunarak büyük kentlerde asgari ücretle çalışan insanlar hâline geldiğini de vurgulamak isterim.
İşte, durum bu durumken, hâl böyleyken TİGEM, Sudan Tarım ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıyla bir anlaşma yapıyor ve 2015 tarihinde bu anlaşma tamamlanıyor, 2014'te imzalanıyor ve Türkiye oradaki arazilerde üretim yapıp hem kendi ülkemizde hem de dışarıda satılacak ürün üretimi gibi bir hayalin peşinde koşuyor. Neden "hayal" diyorum? Çünkü bu hayalin gerçekleşmediğini kendi yazdıkları raporda ifade ediyorlar ve aynen şöyle diyorlar: "Sudan'da istikrarlı hükûmet kurulamaması nedeniyle bu işin gerçekleşmesi zor görülmektedir." Nokta! Ama Sudan'ın kendi iç yapısındaki istikrarsızlık yeni olmadığı gibi, Sudan'daki iktidarı yönetenlerin her an kendi iç yapısında, iç savaşında uzunca bir süredir süren darbelerle ve istikrarsız hükûmetlerle olduğunu Türkiye Cumhuriyeti zaten biliyor. Sudan'ın Müslüman bir ülke olması hasebiyle, eğer, biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak onlara bir destek ve yardım etmek amacıyla böyle bir anlaşma içine girdiysek amenna, belki bir derecede bu affedilebilir, denilebilir ki: "Evet, biz Sudan'a Türkiye Cumhuriyeti olarak destek olmak istedik ve bu anlaşma ve bu paralar bu gerekçelerle gitti." ama "Tarım yapacağız." gerekçesiyle gidildiyse, hakikaten o kararı alanların biraz oturup düşünmeden bu kararı aldıklarını ve bürokrasinin de alınan siyasi karara karşı ses çıkaramayıp kafasını öne eğerek "Dur bakalım, ne olacak?" diye beklediğini gördük.
Sevgili arkadaşlar, kıymetli arkadaşlarım; bizim buradaki amacımız Sudan'da tarım yapılması falan değil yani bu görüldü çünkü Sudan'da bize önerilen toprakların, bırakın tarım yapmayı -kendi ifadeleriyle, TİGEM'in ve uzmanların kendi ifadeleriyle- ekilip biçilecek arazi olmak bir yana Türkiye topraklarının kalitesiyle ölçülmeye kalkılsa değerlendirilmeyecek kapasitede ve kalitede kötü topraklar olduğunu uzmanlar söylüyor. E, şimdi, bu çiftlik arazisi kurma, ondan sonra, bu Türk girişimcilerinin yatırımına tarım arazisinin açılması, bu tip gelişmeler, bunlar hep kâğıt üzerinde kaldı. Aslında şirket kuruldu ve şirkette görevde bulunanlar belli bir süre şirket yönetim kurulu üyesi olmalarından ötürü hakkıhuzur aldılar. Bizim eleştirilerimiz üzerine sanıyorum bir süredir bu hakkıhuzuru kaldırdınız. Bu hakkıhuzuru alamazsınız çünkü çalışmayan, toprağı olmayan, üretimi olmayan bir şirketten hakkıhuzur almak hakikaten vicdana aykırıdır diye düşünüyorum; o süreç içerisinde alan arkadaşların da kendi vicdanlarında "Biz bu hakkıhuzuru alıyoruz ama hiçbir iş de yapmıyoruz arkadaş burada." diye değerlendirdiklerini de biliyorum, vicdanen rahatsız olduklarını da biliyorum. O nedenle, bu paranın kendiliğinden alınmaması gerektiği noktasında bir görüş oluşturdukları için de kendilerine teşekkür ediyorum.
Sudan'da tarım yapılması noktasında değil Sudan'ın ihtiyaçları doğrultusunda eğer bizden bir destek ve talep istiyorlarsa biz onlara gerekli desteği ve onların istedikleri taleplere yönelik çalışmaları yürütelim ama başlangıçta söylediğim gibi, üç tarafı denizlerle kaplı, mümbit ovaları, güzel ovaları, tarıma açık alanlarıyla güzelim ülkemizde, dört mevsim neredeyse güneşin olduğu, suyun, toprağın bereketli olduğu ülkemizde tarım yapmak varken, tarımı geliştirmek varken başka ülkelerde macera aranmasının da bir faturası olması gerektiğini düşünüyorum. O faturanın da o kararı alan siyasilere çıkarılmasının vaktizamanıdır.
Teşekkür ediyorum.