KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkürler.

Yaşamını yitirenlere de başsağlığı diliyoruz, yaralılara da acil şifalar.

Şimdi, Sayın Vekilim de söyledi, belki de aslında diğerlerini de dinleyip toplu ele almak lazım yani çünkü işin bir ayağını konuşacağız, diğer ayakları eksik kalmış olacak ve bütün kurumlar yan yana olsun ki tamamlanabilsin. Çünkü Türkiye'deki bu iletişimle ilgili gerek yasal düzenlemeler gerek yapılan düzenlemeler bir nevi tekelleşmiş; TELEKOM, Vodafone, Turkcell. Başvurular alınmıyor, 3 şirketin bünyesinde ve ana sağlayıcı bir yapı var ve sizler de bir şemsiye gibi bunu düzenlemeye çalışıyorsunuz, bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz fakat iletişim artık günümüzde olmazsa olmazlardan biri. Yani öyle bir şey ki -ben sağlık çalışanıyım, hekimim- günlük yaşamda birçok şeyi çözebileceğiniz bir aşamaya geldi ve tanıtımlarda, reklamlarda, sunumlarda her şey çok başarılı. Ama bu oranlara baktığımızda, bu oranlar ülkenin neresine nasıl yansıyor, tam doyurucu değil.

İki: Her kurum geldiğinde buraya, işte, "Şunu yaptık, bunu yaptık." diyor; sorun, afet anında bir şey yapabilmektir ve biz candan söz ediyoruz. Yani söylediği: "Ses var!" Sonra ulaşamıyorsunuz. Yani normal bir zamanda telefon şebekesi gidebilir, bir şey olabilir ama normal olmayan, olağan dışı bir durumda, en olması gereken dönemde yoksa, bir sıkıntı var.

Şimdi, birçok sunum var, dediğim gibi, ayrı ayrı ele almak çok zor. Şimdi, TELEKOM'daki arkadaşlar da gelecek, diğerleri de gelecek, soracağız.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Öbürlerini de dinleyeceğiz şimdi Necdet Bey.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Fakat şimdi burada yani sunumu dinlediğimizde eksiklikler de dile getiriliyor, problemler de dile getiriliyor ama ya canlar gitti, bunlar olmayabilirdi yani birçok dünya örneği ele alındığında önlenebilirdi. Şimdi, ne diyoruz? İşte "Jeneratörler yoktu." Jeneratör geldi. "Yakıt yoktu." Yani mesela biz gittiğimizde bile yakıt bulamıyorduk, kendimiz bile bulamıyorduk. İşte "Büyüktü." Sorun, büyük veya küçüklüğü değil, bunu önleyebilmek. Yani sabahleyin siz yoktunuz, Ulaştırma Bakanlığı sunum yaptığında "Hiç trafik sorunumuz yoktu. Yollar hiç kapanmadı, hemen çözdük." Ama burada, siz ve diğer şirketler, işte, "Trafikteki aksamadan dolayı ulaşamadık; işte baz istasyonları gidemedi, mobil istasyonları gidemedi." gibi yani burada da aslında, sunumlarda bile, organizasyon ve koordinasyonun olmadığı anlaşılıyor. Herkes kendi cephesinden bir savunmaya girmiş oluyor. Ama devlet dediğiniz, yönetim dediğiniz; organizasyonun olmadığı zaman, koordinasyonun olmadığı zaman işte sonuç canlara oluyor, yurttaşlara oluyor.

Bence yani şimdi ne kadar söylesek de çünkü sayılar da örtüşmüyor. Mesela, siz işte "Şu kadar römork gönderdik, şu kadar mobil istasyon gönderdik..." Diğer yapılar da söylüyor, diğer firmalar da söylüyor ama işte bizzat yaşadığı, ben Adıyaman'da da İskenderun'da da yani birçok yeri gezdim, hepsinde de baz istasyonlarında, mobil istasyonlarında problem vardı. Sayı az olabilir, başka yerlerde olabilir ama bu tür durumlarda, hele hele ilk kırk sekiz saat... Şimdi, mesela, deniyor ki: "Biz 90 tane gönderdik, 100 tane gönderdik." Ya, 5'inci günden sonra gönderdikten sonra... Ya yine anlamlı ama ilk kırk sekiz saatte olması lazım.

Altyapı açısından baktığımızda çok ciddi bir problem var. Şimdi, mesela deniyor ki: "Fiber." Bu bölgede fiber oranı ne kadar? "3G" deniyor, "2G" deniyor, "5G" deniyor, ekranlarda çıkıyor birçok şirket, bu bölgede ne kadar? Yani bu konudaki uzmanlar diyorlar ki: Doğu ve Güneydoğu'da yüzde 2, yüzde 15; batıda daha gelişkin. Çünkü bu şirketler kamu hizmetinden daha çok para kazanan şirketlere dönüştüler veya vergi meselesine dönüştüler yani giderek buna dönüştü. İşte böyle bir durumda da birçok çözülebilecek problem çözülemiyor, yaşanabilecek sorunlar gerçekten yok olmuş... Yani, evet, depremde hepimiz anında telefon açmak isteriz, onlar açmak ister ve ne oldu? Twitter kapatılmaya çalışıldı. Ne oldu? Bazı şeyler engellenmeye çalışıldı. Ne oldu? Bazı hesaplar işte gözaltına alınmaya çalışıldı. Bu dönemde şikâyet olacak, bağırma da olacak, öfke de olacak, hırs da olacak; bunu olağan görmemiz lazım çünkü yas var, felaket var; burada daha çok dinlememiz, daha çok özgürlük getirmemiz lazım.

Ve iyi bir altyapı sistemi olmuş olsa yani mesela yirmi dört saat öncesinde acaba kaç tane sinyal vardı, şimdi kaç? Çünkü sayı "50 bin" deniyor, birçok kişi diyor ki: "50 binden çok fazladır." Vekilim burada, şimdi Hatay'ı sorsak, Hatay'ın gerçek rakamları... Ya, bunlarla ilgili birçok işte saniyelerle çıkartılabilecek bir teknoloji var şu anda dünyada ama hiçbiriyle ilgili bir durum yok.

Bir de yani diğerlerine de söyleyeceğiz: Şimdi düzenlemelerde, sözleşmelerde, birçok yerde işte "Afetlerle ilgili bir planınız var mı?" Hepsi burada yazılı vardır. Sorun, bir şeyin yazılı olması değil, uygulamada olmasıdır. İçişleri Bakanlığı ne yaptı? "Çök-kapan-tutun" muydu, neydi; işte herkese mesaj gelecek, telefonlara mesaj gelecek saat on sekiz küsurda. Bakın, bir şey oldu, ne oldu? Büyük bir övünçle, büyük bir şeyle anlatılıyordu. Sorunu bir davranışa dönüştürmediğiniz sürece verdiğiniz tatbikat, eğitim, önlem, yasal sözleşme, hepsi gerçek amacına ulaşmıyor. Ulaşmadığı gibi sonuç ölümlerse, yaralanmalarsa, felaketse bu hepimiz için büyük bir kusur.

Siz bu sunumunuzda şöyle bir şey de yaparsanız çok seviniriz: Evet, durum buydu, bunlar vardı ama şu şu konuda yasal düzenlemeler yapılması lazım; şu, şu konuda eksiklikler vardı. Bunların önlemlerinin alınması lazım.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bunları zaten bütün kurumlara söyleyeceğiz.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Mesela, sizin son sayfa...

Sayın Başkan, aslında her sunumu yapan kurum yani...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Onu söyledim, siz yoktunuz, aşağı yukarı ben her sunumdan sonra söylüyorum.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ben biliyorum ama Sayın Başkan, tamamlayayım.

Her sunum yapan... Ben her seferinde de aynı şeyi tekrarlamak zorunda kalıyorum. Ya, arkadaşlara belki yazıda şunu söyleyelim: "Yani bize savunma değil, bundan sonra ne yapabiliriz?" Bu Komisyonun çünkü en çok bizim yapmamız gereken...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Doğru, doğru.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yani çünkü bu acının üzerine biz bir nutuk filan çekecek değiliz ama yaşandı. Bunu önleme ve koruma açısından yani gelip gittikten sonra şunu yaptık... İşte, diyor ki: "Yollar açıktı." Ama şimdi bunu okuduğunuzda veya birazdan şirketler de söyleyecek. Mobil istasyon gönderiyor, yol kapalı. Diyor: "Gönderemedim, yol kapalı." Ulaştırma Bakanlığına göre yol açık. Yani bizim...

NECİP NASIR (İzmir) - Yoğunluk var herhâlde, o yoğunluktan...

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ya, Necip Bey, yoğunluk da olabilir de bizim yani şimdi, bunun savunması için değil ama bizim yani ilk on iki saatte...

Şimdi, diyelim ki Vekilimin yeğenine ulaşabilecek, geliştirebilecek yani birçok problem var ama para kazanmakta, vergide o şirketlerin de devletin de özel...

Deprem vergisini yıllarca telefon şirketlerinden aldılar, sonra değiştirdiler. O paranın ne olduğu belli değil, depremde de ortaya çıkmadı.

Devam ederiz Sayın Başkan.