| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgün ile Antalya Milletvekili Mustafa Köse ve 150 Milletvekilinin; İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/5006) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 30 .03.2023 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ya, aslında tabii usul hakkında söz istemiştim ve siz direkt usul hakkında konuşmadan hemen önergeyi aldınız. Yani birincisi...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Usul hakkında söz istediğinizi söylemediniz, onu bilemem ben.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Söyledim, sözlü de söyledim, hatta basın çıkarken siz hemen çıkardınız "Biz böyle yönetiyoruz, usulümüz böyle." dediniz. Zaten bir toplantı başlarken aslında önergeye geçmeden önce usul hakkında konuşmak lazım, belki de basının da burada olması lazımdı.
Sayın Başkan, seçime kalmış kırk gün. Büyük bir felaketten çıkmışız, insanlar hâlâ yasını yaşayamıyor, insanlar hâlâ kayıplarıyla yasını nasıl tutacağını düşünürken, geleceği nasıl kuracağını düşünürken, çadırlar bulunamazken, birçok problem varken ve -bu süreçte 500 yüzden fazla sağlık çalışanı yaşamını yitirdi- sağlık çalışanlarının birçoğunun -maillerimize, telefonlarımıza sürekli- beklentileri varken paldır küldür taslak değil, hiçbir şey değil, bir teklif geliyor. Yeni hükûmet sisteminde hazırlanan şeyler... Geçmişte "taslak" denilen bir şey vardı, yasa taslağı. Şimdi, zaten yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle bakanlıklar politika üretemiyorlar çünkü politikayı üreten Cumhurbaşkanlığı makamı. "Cumhurbaşkanlığında Sağlık ve Tarımdan Sorumlu Daire Başkanlığı sağlıkla ilgili politikaları belirler." diyor yani Bakan Yardımcısı burada, bir bürokrat görevi görüp politikanın hazırlamasında, aşamasında yok. Siz yıllarca Sağlık Bakanlığı yaptınız, bir yasa böyle hazırlanmaz, bir yasa teklifi böyle Meclise gelmez, bir yasa Meclis seçime giderken böyle ele alınmaz. Kamuoyunda ne konuşuluyor, kamuoyunda beklenti ne, kamuoyunun acil problemleri ne, bunlar konuşulmadan... Maalesef torbanın içinde gemi var, içinde aile hekimi var, diş hekimi var, ebe var, optisyen var yani bu kadar şeyi seçime bir hafta kala... Diyelim ki olağanüstü hâl, depremle ilgili mi geliyor? Hay hay. Toplanmıyor, pandemide -hocam da söyledi- yok. Biz defalarca muhalefet partileri size dilekçe verdik, şu konuda toplanalım, şu konuda toplanalım; yok. Tekrar torba yasa mevzusu yine burada var ve Plan Bütçeye gelen sağlıkla ilgili maddelerin çoğunluğu için Sağlık Komisyonundan görüş isteniyor; toplanmasına gerek yoktur. Komisyon üyelerinin bilgisi yok. Ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyken orada söz alıyordum, diyordum ki: Niçin yok? Diyorlar ki: "Komisyondan gelen yazıda komisyon demiş ki 'İhtisas komisyonunu ilgilendirmiyor, görüşülmesine gerek yok.'" Bir, bu şekilde yasa hazırlanmaz. Siz yıllarca emek vermişsiniz hem akademi alanında hem Bakanlıkta hem yönetimde sağlığı çok iyi biliyorsunuz ve bu değişim sürecinde de problemleri en çok yaşayanlardan birisiniz. Bu şekilde yasanın getirilmesi doğru değil. Bir de gerekçesinde arkadaş yazmışlar "Anayasa Mahkemesi iptal ettiğinden dolayı 5'inci ayın 5'ine kadar yetiştirmemiz lazım." Ya, peki şimdiye kadar neredeydiniz? Peki, bu maddeyi getirin, toplanalım o zaman. Ama içine gemiyi koymuşsunuz, içine takip sistemini koymuşsunuz, ebeleri koymuşsunuz, optisyenleri koymuşsunuz, paldır küldür...
Sayın Bakan, ya bir de yasayı getiren arkadaşlara seslenmek istiyorum, İsmail Bey şimdi baksın: Ya, bu kadar problemin arasında yani... Mesela, diyelim ki aile hekimlerinin birçok problemi var, yasal düzenleme bekliyor; paramediklerin birçok problemi var, düzeleme bekliyor; ambulans sürenlerin birçok problemi var, düzenleme bekliyor; herkesin problemleri var, hiçbir tanesi yok. Meslek örgütleri, yıllarca dernekler... Artık hekim sendikaları var, yok.
Bir diğeri, bu taslak dediğiniz şeyde kural şudur, yasamada kural şudur... Ben kendim de Tabipler Birliği Merkez Konseyindeyken Bakan Bey gelip sizi makamımızda ziyaret ediyorduk, görüş alışverişinde bulunuyorduk, ne olur, nasıl yapılır. Şimdi, teklifi hazırlayanlar... 150'ye yakın hekim imza altmış, ya bir nezaketen muhalefete sorulur, demokratik kitle örgütlerine sorulur, sivil toplum örgütlerine sorulur, meslek örgütlerine sorulur; yok. Ve buraya geliyoruz "Şu maddeler çekildi..." Yani nezaketen bile olsa bir gün önceden, iki gün önceden "Gelin toplanalım..." Biz belki görüşlerimizi söyleriz. "Taslak" denen bir mevzu var; yok. Yani yeni sistemde yasayı çıkaralım, gerekirse oylama bile yapmayalım. Yani şimdi İsmail Bey diyor ki: "Hemen oylamaya geçin." Ya, niye oylamaya... O mu yönetiyor bu toplantıyı? Biz burada niye toplanıyoruz? Basın da şimdi çıktı, bizim bu süreçte daha çok bunu ele almamız lazım; yok.
Bir diğeri, şimdi, üniversitelerimiz var, meslek örgütlerimiz var. Şimdi hocam geldi, burada açıklama yapıyor. Ya, keşke Barolar Birliğinden görüş alsanız. Yani şimdi "Barolar Birliği" deyince "Zaten taraftır..." "Tabipler Birliğinden görüş alsanız." deyince "Zaten taraftır..." Siz, kendiniz dışında herkesi taraf etmişsiniz; en iyi bilen sizsiniz. En iyi bilen siz olsanız yirmi yılda çıkardığınız yasaları bir daha değiştirir misiniz? Yap-işlet-devretten siz yap-işlet değil, yap-değiştire getirdiniz; yasayı yapıyorsunuz, değiştiriyorsunuz; yasa yapıyorsunuz, değiştiriyorsunuz. Plan Bütçede çok tanık oldum ve her itiraz ettiğimiz, her söylediğimiz şey ya mahkemeden dönüyor ya uygulamada olmadığında dönüyor yani yap-değiştirde hünerlisiniz ve hiç de zorunuza gitmiyor ama bir yasa bu şekilde hazırlanmaz, bir yasanın tümüyle ele alınması lazım.
Ve burada şimdi 36'yı çekiyorlar. Keşke basın burada olmuş olsa, 36 gelmiş olsaydı... Ya, ilaç vermiş, yan etki olmuş, on beş gün meslekten men vereceksin. Ya, 50 bin insan ölmüş, bir istifa eden yok ya, bir tane istifa eden yok. Dün mü önceki gün mü ben buradaydım, hemen bu salonda, Kızılay Başkanı gelmişti Deprem Komisyonuna -orada üyeyim- "Niye istifa eden yok, niye bu yok..." Diyor ki: "Ben ayrılırsam Kızılay çöker." Böyle diyen bir Başkan var ya. Ya, 50 bin insanın yaşamını yitirdiği yerde tek istifa yok, bir hekim ilaç yazacak -ya, aranızda hekimler var; Sayın Bakan, siz dersini anlatmışsınız ya- anestezi verecek, geç uyanacak; ona diyeceksin ki "Meslekten men..." Meslek kuruluşunu yok ediyorsun. Şimdi de diyor ki: "Geri çektim." Ya, siz hazırlarken bize bunu söyleseniz zaten gelmezdi. Ama bunlar usuldür. Şimdi, neden usul?
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Şimdi, teknik olarak bir şeyi düzeltmemiz lazım. Konu geri çekme değil, konu tartışılırken -yani teknik olarak doğru tabir kullanalım- teklif metninden teklif sahipleri 4 maddenin çıkarılmasını ileride önergelerle Komisyonumuza sunacaklarını belirttiler.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Tamam.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Kararı da onlar vermeyecek zaten, kararı yine Komisyon verecek.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Kesinlikle ama kural...
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yani teknik olarak böyle olduğunu ifade etmem lazım.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Tamam, işte, dediğiniz gibi, teknik olarak bu ama uygulama böyle değil. Teknik olarak yasa da çıkıyor, teknik olarak her şey yapılıyor ama bunlar, pratikte, yaşamın kendi meşru zemininde, uygulamada yok. Ya, bana mesaj geldi, dedi ki: "Teklifi getirenler üç dört maddeyi çekecekler." Mesaj yanımda, telefon mesajı; biz Parlamentodayız, bizim bilgimiz yok. Yani teklif hazırlanırken bunlar dikkate alınsa zaten olur.
Bir diğeri, koruyucu sağlıkla ilgili bir düzenleme yok, aile sağlığı merkezleriyle ilgili -birçoğu yıkıldı, merdiven altı olduğu için yıkıldı- bir düzenleme yok. Sağlık çalışanları, hastaneler, sağlık emekçileri depremde neler yaşadı, neler yapabiliriz, onlarla ilgili bir düzenleme niçin yok?
Subjektif beklenen bir cezayı, bir komplikasyonu hukukçulara teslim edip... İstediği zaman hukukçular cezaya dönüştürecek. Yani sertifika izni veriyorsunuz, Bakanlık sertifika izni veriyor, siz diyorsunuz ki: "Yeterli değil, ceza verelim." Böyle bir şey mi var? O zaman niye eğitim veriyorsunuz? Şimdi, bol bol reklamlar, sonra ceza. Gemiyi koymuşsunuz, gemilerin cezalarının düşürülmesi sağlık açısından tehlike getirdiği için.
Sayın Bakan ve Komisyon üyeleri, ne açısından bakarsanız bakın, bu, usule uygun değildir, bunun bu süreçte getirilmesi doğru değildir. Yapılacaksa bir an önce meslek örgütlerinin, hekimlerin, sağlık emekçilerinin, sağlık çalışanlarının bize sunduğu, teklif ettiği, telefonlarımıza, maillerimize gelen düzenlemelerle ilgili bir çalışma yapılsın, onlarla ilgili önerge gelsin.
Arkadaşlar, bir diğeri de bitiyor, bir kısmımız devam edebilir, bir kısmımız olmayabilir; bunlar tutanaklara geçecek ve "sağlık" dediğiniz çok devasa bir şey. Gördük, depremde gördük, pandemide gördük; fedakârca yaşamını yitirenleri gördük. Bir ay önce bir çocuk cerrahı rotasyona gitmişti, rotasyondan çıktıktan sonra, sabah nöbet odasında dinlenirken kalp krizi geçirip yaşamını yitirdiğini duyduk. Böyle bir süreçle karşı karşıyayız, bunlarla ilgili düzenleme yapmayıp tutanaklara "Oylayalım, geçsin, uygundur, uygun değildir..." Bu, gerçek hayatla bağdaşmıyor. Sağlık işletme değildir, sağlık tüketilecek bir şey değildir; olmazsa olmazdır. Onunla ilgili atacağımız her adımı en ince detayına kadar tartışmamız lazım.
Usul açısından baktığımızda, bence "AYM" denilen şeye itirazla ilgili bir maddeyi belki görüşebiliriz, gerisini çekelim, seçim sonrasına bırakalım. Taslak şeklinde gelsin, muhalefet, meslek örgütleri, sendikalar, herkes üstünde çalışsın; yasama böyle olur, yoksa yine yap-değiştire dönüşecektir.
Teşekkürler.