| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgün ile Antalya Milletvekili Mustafa Köse ve 150 Milletvekilinin; İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/5006) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 30 .03.2023 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Gerçekten AKP iktidarının bu yöntemleri şaşkınlık verici. Çünkü şurada seçime kaç gün kaldı? Hayatın olağan akışı içerisinde bu yapılan şey normal değil. Yaklaşık kırk beş gün sonra iktidar değişecek, bu Genel Kurul, milletvekilleri değişecek, yeni bir süreç başlayacak ve bugüne kadar yapılmamış olanlar, yapılan yanlışlar, birçok şey masaya yatırılacak çünkü halkın bir değişim talebi var, değişim isteği var, böyle bir süreç yaşıyoruz.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yani şimdiden seçimin sonucunu siz biliyorsunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Seçimin sonucu ne olursa olsun, halk yeni bir iradeyi ortaya koyacak.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Mutlaka, evet.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Yeni bir iradeyi ortaya koyacak ve o yeni irade yeni bir Meclis şekillendirecek.
MUSTAFA ESGİN (Bursa) - Halkın iradesi tecelli etmeden bu hüküm, doğru bir hüküm değil.
(AK PARTİ ve HDP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Pardon arkadaşlar.
Bu, halka saygısız bir yasa yapımı sürecidir. Çünkü yangından mal mı kaçırılıyor, ne yapılmaya çalışılıyor? Maddelere bakıyorum, oradan da bir şey anlaşılmıyor. Şimdi, şu anda sanki hani yangından mal kaçırılıyor. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bir kere, bu torba yasa zaten başlı başına Anayasa'ya aykırı bir davranış ve siz torba yasayla yasaları çıkarmayı zaten bir usul hâline getirdiniz ve bu, Anayasa'nın çiğnenmesi ilk kez karşı karşıya olduğumuz bir durum değil. Bir kere oradan bakacağız, Anayasa'ya aykırılığı oradan var zaten. Demokratik bir süreç işletilmeden, sosyal taraflarla görüşmeden, onların talepleri önerileri alınmadan getirilmiş bir yasa teklifi, yine alelacele getirilmiş bir yasa teklifi var. Birçok şey söylenebilir bu konuda fakat her şeyden önce hani siz dediniz ya "Asrın felaketi yaşandı." diye... Ya, madem asrın felaketi yaşandı, asrın felaketine uygun bir davranış içerisinde olmanız gerekirdi, fakat şu anda deprem bölgesinde insanlar perişan bir durumda, oralara götürülmesi gereken hizmetler var ve bunun için seçimleri beklememize gerek yok. Hemen yapılması gereken işler var fakat bununla ilgili hiçbir şey yapılmıyor. Bugüne kadar bu Komisyon -ki Komisyonun ismi: "Sağlık, Aile, Çalışma Ve Sosyal İşler Komisyonu"- kaç kere toplandı Sayın Başkan? Beş yılda bu Komisyon, ihtisas komisyonu olarak neredeyse 5 kere toplanmış değil.
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - 10 kere.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Yani burada seçime beş kala getirdiğiniz bu kanun teklifi de dolayısıyla ciddiyetle getirilmiş bir teklif değil. Neleri örtbas etmeye çalışıyorsunuz, aslında onun üzerinde durmak gerekir herhâlde. Şöyle: Deprem bölgesinde çok büyük trajediler yaşandı ve bunların başında da sağlık alanında yaşanan trajediler geliyor. Yani deprem bölgesindeki hastanelerin yıkılması, hastanelerin içerisinde yoğun bakımdaki hastaların unutulması, Sağlık Bakanlığının sitesinde zaten depreme dayanıklı olmadığı raporu olan İskenderun Devlet Hastanesiyle ilgili olarak -raporu olmasına rağmen- göz göre göre İskenderun Devlet Hastanesi, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi başta olmak üzere -özel hastaneler de var bunların içinde- bu hastanelerin güçlendirilmemesi sonucu çok sayıda hastanın burada yitirilmesi, hastaların hastanede unutulması, sahipsiz kalması, birçok konu var, birçok trajedi yaşandı, biz bunlarla ilgili ne öncesinde bir çalışma yapabildik... Pandemi geçirdik, bu Komisyon toplanmadı. Deprem yaşandı, bu Komisyon depreme ilişkin önlem almak için sağlık alanında bir şey yapmadı. Şimdi, gelmişsiniz, bu Komisyonu toplamışsınız "Hadi bu yasaları görüşelim." diyorsunuz.
Ben, burada, yine depremi unutmamak, depremzedeleri unutmamak adına paylaşmak istediğim bir post var, sizinle paylaşmak istiyorum. Ayşenur isimli depremzede şöyle diyor: "Gücüm bitti. Çadıra 'amenna' dedik. Gök yarılmış gibi yağmur yağıyor. Tuvalet 150 metre ötede. Yürürken çamurda 1 metre kayıp düştüm. 1 tane domates de yıkayacak olsam 200 metre yürüyoruz. Çadır ya ateş gibi ya buzdolabı gibi. Bazı zamanlar depremden kurtulduğumuza sevinemiyorum ve derdimi anlattığında sürekli 'Şükret, yaşıyorsun.' diyorlar. Ya, hayatta kalmak için neler çektik biz? Eksi 20 derecede üç gün 200 liralık benzinle ısınmaya çalıştık. Sulara lağım karıştı, kar suyu eritip içtik. Yemek zaten yoktu, açlığımızı unutmak için uyuduk. Ama artık yoruldum, çabalamadan mutlu yaşamak istiyorum artık. İki aya yaklaştı, hâlâ korkumuz bu geceki fırtınadan nasıl çadırımızı uçmaktan koruyacağımız. Sobayı zaten yakamayacağız, kat kat giyinerek hayatta kalmaya çalışacağız. Yoruldum, çok yoruldum. Hepimize insanca koşullarda konteyner vermek bu kadar zor muydu? Yaşanmıyor bu şekilde, yaşanmıyor. Niye anlamak istemiyorlar, niye? Biri de beni anlasın istiyorum. 'Şükret, yaşıyorsun'dan öteye geçsin cümleler istiyorum. Bitkinim, güçsüzüm, umudum az, heyecanım yok."
Daha bunun gibi çok sayıda paylaşımlar görüyoruz ve dayanışma yaşatır dedik, depremin ilk gününden itibaren halkımızın gösterdiği dayanışma çok değerli oldu, çok şeye, çok yere dokundu ama halkın dayanışması yetmiyor Sayın Başkan. Burada kurumların, devletin, Hükûmetin bir dakika bile durmadan harekete geçip bu sorunları çözmesi gerekiyor. Bizlerin bu işleri halletmek için seferber olması gerekiyor. Yani ben uzatmak istemiyorum ama AFAD'ın, Kızılayın, Hükûmetin yetkili kurullarının, Sağlık Bakanlığının, Eğitim Bakanlığının, bütün herkesin yapacağı çok şey var ama yapılmadığını bütün toplum gördü. Çocuklar okula, eğitime erişemiyor, barınma sorunu had safhada; e, sağlık sorunu, kadınların sağlığa erişme sorunu. O kadar çok sorun var ki bunların hangi birini anlatalım, hangi birini konuşalım? E, şimdi, gelmişiz burada yalan yanlış, çarpık birçok madde var, tamam kaldırıldı bazıları, şimdiden kaldırılma teklifi yapıldı, çıkarılma teklifi yapıldı bu önerge sahipleri tarafından, bu olumlu diyelim. Ama yani bu şaşkınlığın sebebi bu, yani bu kadar akut sorunlar varken biz ne yapmaya çalışıyoruz?
Seçime beş kalmışken biz burada bu toplantılarla ne yapmaya çalışıyoruz? Bu halkın, bu toplumun sağlık sektöründe olsun, bütün sektörlerde, bütün alanlarda olsun çok radikal değişime ihtiyacı var. Sağlıktaki bu rantsal dönüşümün çok köklü bir şekilde sorgulanması gerekirken biz zaten palyatif çözümlerle hiçbir yere ulaşamayız ve bu son dakika alelacele getirilmiş torba yasalar da zaten ne sağlık alanındaki hiçbir sorunu çözmeye muktedir olabilir ne de gerçek amacı bu değil. Bakın, biz bu toplantıya gelirken tabipler, emekli hekimler feveran ediyor, "Geçinemiyoruz." diyorlar. O kadar asgari ücretin altında emekli maaşı alan hekim olduğu görülüyor.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Nerede ya? Öyle bir şey yok ya.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Ücretler arasında büyük bir uçurum var yani gerçekten vahim bir tablo var, bunların, bu akut sorunlara dair gene burada hiçbir çözüm üretilmiş değil. SSK'li, BAĞ-KUR'lu, Emekli Sandıklı hekimler, sağlık emekçileri farklı ücretler alıyor.
(Gürültüler)
BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Lütfen milletvekilimizi dinleyelim, lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Bu kabul... Yani yaşayamıyorlar, geçinemiyorlar. Hangi sağlığı sunmalarını bekleyebiliriz biz hekimlerden ve sağlık emekçilerinden. Dolayısıyla bu tabii ki hani siz Anayasa'ya uygunluk açısından bu tartışmayı başlattınız, bu tartışma Anayasa'ya uygunluk da içermiyor, aynı zamanda demokrasi anlamında da zaten AKP döneminde yaşanan bütün sorunları da içinde barındırıyor. Dolayısıyla bence de bunun tamamen geri çekilmesi gerekiyor. Yapılacak düzenlemeler daha radikal bir şekilde halkçı, halk sağlığını önceleyen, önleyici sağlığı merkezine alan, demokratik, sosyal tarafları özellikle sağlık örgütlerini gözeten bir anlayışla yeniden başlamak, yeni bir şeye, yeni bir başlangıca ihtiyaç var; o yeni başlangıca bu işleri bırakmak gerektiğini düşünüyorum.
Önleyici sağlık da şu açıdan da çok önemli; bakın, yine depremden bahsettik, bunu da söyleyerek bitireyim. Deprem bölgesinde enkaz kaldırılırken korkunç bir sağlık felaketine şimdiden imza atılıyor, bizler bunu da önleyemiyoruz şu anda. Asbest ve diğer kimyasal, metal, içerikli tozları soluyan yurttaşlarımız bundan on sene sonra, yirmi sene sonra salgın şeklinde kansere maruz kalacaklar, akciğer hastalıklarına maruz kalacaklar; e, ondan sonra yirmi sene sonra, on sene sonra oturup böyle komisyonlar kurulacak ve bu meseleler tartışılacak. Biz şu andan uyarıyoruz: Enkaz kaldırma işlemlerinde de önleyici sağlık göz önünde bulundurularak, iş sağlığı, güvenliği önlemleri de alınarak yasa ve yönetmeliklere uyularak yapılmalıdır diyorum.
Teşekkür ediyorum.