KOMİSYON KONUŞMASI

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Peki, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, ben öncelikle -Hacı Bayram Bey biraz önce Hatay'la ilgili bahsetti; ben, kendisi burada olsaydı keşke, hem hitap etmiş olurdum- Hatay'a geçmiş olsun diyor ve deprem bölgesinde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Tabii, Hatay özelinde, en önemli sağlık krizi, deprem bölgesinde, Hatay'da yaşanıyor. Neden? Çünkü ayakta kalan tek bir hastane dahi yok Hatay'da. Bakın, bir Adıyaman örneği var. Orada yapılmış bir eğitim araştırma hastanesi var, ayakta kalmış orada hastane, Adıyaman'da ve 360 civarında sağlık personeli sağlam kalan hastanede yatıp kalkıyor ve hizmet devam ediyor. İnanın, deprem öncesine yakın hizmet veriyor yani gittik, bizzat gözümüzle gördük bunu ama Hatay'da yapılmış olan yeni hastane hemen hizmet dışı kalıyor ve orada sağlık sistemi çöküyor. Şunu söylemek istiyorum: Deprem bölgesinde bir hastanenin ayakta kalmasının hayati bir öneme sahip olduğuna gözlerimizle şahit olduk. Hatay'da hastane kalmamış, sağlık sistemi çökmüş, herhangi bir müdahale yapılamıyor. Sezaryen için dahi, biz ziyaret ettiğimiz zaman vatandaş "Eşim nerede sezaryen olabilir?" diye bize sordu. İnanın bu gibi tabloları yaşıyoruz.

Tabii, hastane neden oraya yapılmıştır? Hatay için söylüyorum. Amik Ovası'nın kot mesafesi olarak en düşük kot kısmına bu hastane yapılmış. O zaman itiraz edilmiş bu hastaneye ve Tarım Bakanlığından "Burada düşük yoğunluklu tarım yapılıyor." diye belge alınarak orada hastane yapıldığına dair iddialar var. Bunların incelenmesi lazım. Bakın, Sağlık Bakanlığına da bu konuda soru önergesi yönelttim. Keşke Hacı Bayram Bey burada olsaydı, ona söylemiş olsaydık. Yani Tarım Bakanlığından "Burada tarım yapılmıyor." diyerek belge alıp tarım arazisinin göbeğine, sulak araziye siz hastane yaparsanız işte depremde hastane bu şekilde hasar görür ve Hatay halkı da bu şekilde perişan olur.

Şimdi, neden bin yataklı hastaneyi Hatay'ın Gülderen mevkisinde yapıyorsunuz? Neden daha önce hastaneyi yapmadınız? Beş altı yıl önce yapıldı bu hastane ve büyük itirazlar var. Bunu incelemek durumundayız. Yazık değil mi oradaki, Hatay'daki vatandaşlara? Perişanlar. Sahra çadırlarında hizmet verilmeye çalışıyor. Hiçbir hizmet falan da verildiği yok açık konuşmak gerekirse.

Ve buradan bir üzüntümü daha belirteceğim. Sayın Sağlık Bakan Yardımcısı da burada. Yabancıların sahra çadırlarında vermiş oldukları hizmetin niteliğini Sağlık Bakanlığının sahra çadırlarındaki hastanelerde yakalayamamışsınız. Amerikalıların, İspanyolların, İtalyanların sahra çadırlarında verdiği hizmeti, inanın, Sağlık Bakanlığı çadırlarında göremedik. Bir kaos vardı. Bir binanın ayakta kalması o ilde sağlık hizmetlerinin devamlılığı açısından hayati öneme sahiptir ve hastaneler deprem, yangın, sel, efendim, işte savaş hâlinde ayakta kalması gereken binalardır yani ona göre yapılması gerekir. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Kanun teklifinin geneli üzerinde söz alacağım tabii burada. Diğer nokta şu: Efendim, tabii, keşke daha önemli problemleri burada konuşmuş olsaydık. Yani neden bu kanun teklifi böyle geldi, alelacele, yangından mal kaçırırcasına? Şimdiye kadar Sağlık Komisyonu böyle çalışmadı da efendim, Meclisin kapanmasına bir hafta kalmış, hemen getirelim, alelacele bunu geçirelim. Evet, bakın, hemen, görüşme başlamadan 4 maddeyi geri çekmek durumunda kaldık. Büyük sorunlarımız var. Biraz önce bahsettim. Sayın Sağlık Bakanı, bakın, 27 Martta bir "tweet" paylaşmış, diyor ki: "Eğer bugün başarılı bir sağlık sisteminden söz edebiliyorsak bu sağlık çalışanlarımız sayesinde." Altında -biraz önce söyledim- 33 bin tane yorum var, vatandaş ne diyor biliyor musunuz? "Bakın, bugün başarılı bir sağlık sisteminden söz edemiyoruz." diyor. "Alerji hastası olarak poliklinik bana bir buçuk yıl sonraya randevu verdi." diyor. Bakın, şu an "tweet" sitesinde. Yine, bir vatandaşımız diyor ki burada: "Gencecik kızcağız ameliyat olacak, ölmesin diye iki haftadır aramadığımız yer kalmadı. Ameliyat sırası için ne yapabiliriz." Yine, Bakanın kendi memleketinden birisi "Koskoca Konya'da gastroenteroloji uzmanı bulamıyoruz." diyor. Ve bakın, yine "Başarılı bir sağlık sistemi yok; size, Bakanlığa en ufak bir itimatımız kalmadı." ve "Acil ameliyat olmam gerekiyor, yirmi gündür evde ölümü bekliyorum." diyor diğer vatandaş. Bakın, sağlıkta bunları yaşıyoruz. Vatandaş hastaneden randevu alamıyor. Bunu da en iyi siz biliyorsunuzdur Sayın Başkan yani bir Sağlık Bakanı olarak, Sağlık Komisyonu Başkanı olarak. Bize randevu alamadıklarında günde yüzlerce vatandaştan talep geliyor, mutlaka size de geliyordur, mutlaka geliyordur. Yani keşke bunları konuşmuş olsaydık. Vatandaş neden randevu alamıyor hastanelerden? Neden hastaneler artık eskisi kadar ulaşılabilir değil? Neden eczanelerde ilaçlar bulunamıyor? Bunları keşke konuşabilseydik biz. Neden vatandaşların tetkikleri, tahlilleri için bu kadar uzun süreye randevu verilmek durumunda kalınıyor? Keşke bunları konuşsaydık. Neden sağlıkta şiddet bu kadar artmıştır, bunu konuşmuş olsaydık. Neden malpraktis davaları bu kadar artmıştır, bunu konuşmuş olsaydık. Neden yurt dışına bu kadar fazla sayıda hekim göçü var, bunu konuşmuş olsaydık ve burada bizim sorumluluğumuz yok mu? Yani sizin sorumluluğunuz yok mu? "Sağlıkta Dönüşüm" dediniz; al işte dönüştük, hekimleri yetiştiriyoruz, nitelikli hekimleri yurt dışına gönderiyoruz. Cumhuriyet tarihinin en fazla hekim göçü, evet, AKP iktidarında, sizin Bakanlığınız döneminde oldu.

Kamudan neden bu kadar çok hekim istifa ediyor? Bakın, Bakanlığın kendi rakamını söyleyeceğim: Son üç yılda her ay ortalama 400 hekim kamudan istifa ediyor. Neden? Neden kamudan istifa ediyor hekim? Her ay 400. Yani Sayın Bakan, bakın, 400 rakamı her ay bir Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastenesinin kapanması demek. Yani işin ciddiyetine bakın; her ay Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi gibi bir hastane Türkiye'de kapanıyor. Yazık değil mi? Geçen yıl 2.685 doktorumuzu yurt dışına gönderdik, gittiler. 20 tıp fakültesi mezunu sayısı bu; yazık değil mi yani, o kadar hekimi yetiştiriyoruz, neden başkalarına hizmet etsinler? Bunu konuşmayalım mı biz burada? Asıl bunları konuşmamız lazım. Yani neden hekimler artık mesleklerinden soğumuştur, neden cerrahi branşlar tercih edilmez hâle gelmiştir, bunu neden konuşmuyoruz? Ameliyat yaptıracak hekim arıyoruz şimdi. Bu kadar sorun varken tutuyorsunuz, efendim, getiriyorsunuz.... Hangi bakanlıktaki kim, hangi bürokrat o 36'ncı maddeyi yazdıysa onu bence bürokratlıktan atmanız lazım. İsmail ağabey, size de söylüyorum, bakın bir cerrah olarak; Arife Hanım, siz de bir cerrahsınız, size de söylüyorum: 36'ncı maddeyi yazan hangi bürokratsa onu o bürokratlıktan atmanız lazım. Hekimler burada canını dişine takmış mücadele ederken tutmuşsunuz, efendim neymiş? "Geçici komplikasyonda meslekten men edecekmişiz." Olur mu ya?

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Yanlış yapıyorsunuz.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hepiniz tıp fakültesi okudunuz, hepiniz cerrahsınız. Kimin eli vakaya gider o zaman? Hasta orada kıvranırken ben vakaya dokunur muyum, niye dokunacağım? "Başka üst merkeze gidin." diyeceğiz.

MURAT EMİR (Ankara) - Biz dokunuruz da, onlar dokunmaz.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet. İşte siz bu hâle getirdiniz. Zaten defansif tıp var Türkiye'de, Sağlıkta Dönüşüm'ün getirdiği en büyük komplikasyon defansif tıp, vakaya dokunmaya korkuyor hekimler. E, bir de tutuyorsunuz, "Efendim, hadi geçici şey yapalım." Ya, bir komplikasyonda on beş gün ila üç yıl arasında meslekten geçici men cezası verilir mi ya? Hangi bürokratın aklıyla bunu getirdiniz? Yazık ya! Bir hekim olarak bunu okuduğum zaman ben utandım, utandım. Hekim arkadaşlar diken üstündeler, yazık ya. "Bu Türkiye'de artık hekimlik yapılmaz." diyorlar. "Cerahlık hiç yapılmaz." diyorlar. Haklılar mı? Haklılar. Haklılar tabii. Burnundan getirdiniz ya!

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Köpürtüyor.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bu AKP iktidarında yemin ediyorum hekimlerin burnundan getirdiniz yani, çalışamaz hâle soktunuz. Hepiniz özel hastane patronusunuz çünkü. Hepiniz özel hastane patronu olduğunuz için evet, kamudaki hekimleri eze eze özel hastanelere kaynak yaratmaya çalışıyorsunuz. "Sağlıkta Dönüşüm" dediniz, şirketleri ortak ettiniz. Vatandaşın sağlık hizmeti üzerinden şirketleri para kazanır hâle getirdiniz. Dönüşümmüş, nereye dönüştük? Paran varsa o kadar sağlık hizmeti alacaksın. Paran yoksa git öl. Bu noktaya getirdiniz; böyle.

Daha dün, Balıkesir'deki arkadaşım -isim vereceğim; bak, Sağlık Bakan Yardımcısı da burada- kolon Ca, karaciğer metastazı var, özel hastaneye gidiyor, ameliyat için 300 bin lira para isteniyor Sayın Bakan Yardımcısı.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Direkt şehir hastanesine gitsin.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - İsim de vereyim size, benim kendi arkadaşım.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Şehir hastanesi yok mu?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bakın, benim bir hekim milletvekili olarak içim acıyor, arkadaşım arayıp da bana "Eşim emekli öğretmen, emekli ikramiyesi bile yetmiyor buna." diyor. Yazık değil mi ya, yazık değil mi ya?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Özele niye gidiyor?

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Gitmesin de ne yapsın? Randevu alamıyor.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yazık değil mi? Sen özel hastane patronusun işte, bak, yazık değil mi? Yazık değil mi? İsim vereceğim, hâlledin bunu işte.

Bak söylüyorum, emekli öğretmen, kolon Ca, karaciğer metastazı var ve 300 bin lira para isteniyor, ameliyatı yapılamıyor şimdi.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Devlet hastanesine niye gitmiyor?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kamu hastanesine gittiği zaman da "Biz bu ameliyatı yapamayız." diyorlar.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Niye "Yapamayız." diyorlar?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, evet.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Her türlü yapılır.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Vaka vaka, hastane hastane dolanıyor.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sen adını ver, hemen yaptırtayım yarın. Ver adını, yaptırtayım.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ondan sonra tutuyorsunuz, efendim "Komplikasyonda hekime meslekten men cezası verelim." Hekimlerin elini soğuttunuz be, elini soğuttunuz; hekimler vakaya dokunmaktan korkar hâle geldi, evet. Paraya endeksli hâle getirdiniz, faturasını önünüze koyacağım ben.

Ben kendim de yaşadım. Evet, kendi akrabamın ameliyatında da yine aynı şekilde yüklü miktarda para ödemek durumunda kaldık. Bakın, bir milletvekiliyken ben. Vatandaşlar, yazık, ne diyor biliyor musunuz? "Paramız yok, ameliyat yaptıramayız." diyorlar. Kamu hastanelerini güçlendirmeniz gerekirken neden özel hastaneleri güçlendirdiniz? Bir istatistik çıkartın bakalım, 2002'de kaç tane özel hastane vardı? 172 tane özel hastane vardı 2002'de. Şimdi kaç tane var? 571 tane. Bakın, ne kadar artmış. Peki, 2002'de kamu hastanesi kaç taneydi? 795 tane. Şimdi kaç tane? 800 küsur, 900 bilmem ne.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Toplam ne kadar yapıyor?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Özel hastanelerdeki sayı artışı yüzde 115 civarında, kamu hastanelerindeki sayı artışı yirmi yıllık süreçte...

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Yatak...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yatak da vereceğim, yatak kapasitesini de, hepsini söyleyeceğim.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Yatak kapasitelerini...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Vekil, hepsini söyleyeceğim; onun hepsi var, hepsi var.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Ona göre söyle.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim, hepsi var. Hepsi var Sayın Vekilim, hepsi var. Bakanlığın istatistiklerinde hepsi var, söyleyeceğim.

Bakın, söylüyorum: Özel hastanelerin sayıları son yirmi yılda 2002'den 2022'ye kadar yüzde 112 -bakın, net yüzde 112- artmıştır. Bakın, söyleyeceğim, bir dakika. Kamu hastanelerinin sayısı ne kadar artmıştır Sayın Vekilim? Yüzde 16 artmış, 16. Sadece 16, bakın, 16. Yatak kapasitesinde aynen bu oranda artışlar var. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Sağlık hizmeti, kamu hizmeti olmanın dışına çıkmış, parayla sağlık hizmeti satar hâle gelmişsiniz. AK PARTİ vatandaşın sırtından, sağlık hizmeti verirken kendi yandaş şirketlerine para kazandırmıştır. Bunun sakıncası bu işte.

Ben size, bakın, bahsettiğim hastanın ismini vereyim, siz lütfen ilgilenin.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Tamam, ver, ilgilenelim.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, ilgilenin tabii, ilgilenin.

Ve onun gibi kaç tane hastane var bu Türkiye'de, çıkarın, bir bakalım, bakalım. Yazık değil mi ya?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Adı ne, adı? Fikret Bey, hastanın adı ne?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Söyleyeceğim, söyleyeceğim.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Telefonunu da ver bana.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ya, söyleyeceğim, hepsini vereceğim. Hepsini vereceğim, merak etmeyin, vereceğim tabii ki, vereceğim.

Sonuç itibarıyla şuna gelmek istiyorum: Vatandaşın parası, maddi durumu ne olursa olsun, ihtiyacı olduğu zaman eşit miktarda sağlık hizmeti almak anayasal ve insan hakkı olarak bir hakkıdır onun, hakkıdır.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bunu yapan biz olduk, biz.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Fakir de olsa zengin de olsa bu ameliyatı o nitelikte olması gerekir. Şimdi o öyle değil ama, şimdi öyle değil.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Sen 2002'den önce doktorluk yaptın mı?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Şimdi öyle değil, şimdi öyle değil. Şimdi ne kadar paran varsa o kadar sağlık hizmeti alır noktasındasınız.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Koğuşları falan hatırlasana ya! Eskiyi bir hatırla bakayım, elini de vicdanına koy.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Söyleyeceğim, söyleyeceğim; bir dakika, bir dakika, müsaade edin. Özel hastane patronu olduğun için sen çok iyi bilirsin İsmail Bey. Tabii, tabii, bakın, kamudaki nitelikli hekime kamunun vermiş olduğu maaştan daha fazla maaş vererek özel hastaneye getirip ondan sonra kamudaki hizmeti kilitleyen sizsiniz. Bak söylüyorum, taktiği de söylüyorum. Kamuda çalışan bir hekime daha fazla maaş vererek oradan istifa ettirip özel hastaneye alarak kamuda verilen nitelikli sağlık hizmetinin önünü kapatıyorsunuz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hayatta yapmadık.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, yapıyorsunuz; bunlar yapılıyor, buna biz şahit oluyoruz. Şu an kamuda, bakın -üniversiteler bazında söylüyorum; ben üniversitede ihtisas yapmış olan bir hekimim, cerrahım- benim ihtisas yaptığım dönemde, yirmi beş yıl önce yapılan ameliyatlar şu an üniversitede yapılamaz hâle gelmiş ya, üniversiteleri geriletmişsiniz sizler.

Şu an, bakın, şu Ankara'da dahi, tıp fakültesi olup da hastanesi olmayan fakülte var Sayın Başkan, bunu tartışalım biz. Adı kâğıt üzerine tıp fakültesi, öğrenci yetiştiriyor. Hastane var mı? Yok. Falanca vakıf hastanesi, bunu tartışalım. Neden bu kadar mantar gibi her yerde tıp fakültesi, her yerde vakıf tıp fakültesi, yok efendim, şu özel hastaneye afiliye olduk, orada eğitim veriyoruz kâğıt üzerinde, niteliksiz bir sürü hekim ortada. Olur mu bu? Olur mu? Bunu niye konuşmuyoruz? Bunları konuşmamız gerekir. Vatandaş sıkıntı yaşıyor arkadaşlar, siz gerçekleri görmek istemiyorsunuz ama gerçekler işte, vatandaş işte burada...

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Biz yapacağız, az kaldı.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Bakan "tweet" atmış. Sabahattin Bey, lütfen bakın, 33 bin tane yorum var, açın da bakın. Bakanlık personeliniz artık "Bize GSM numaranızı verin." demekten perişan olmuş, o kadar çok sorun var ki. Ben Bakan Bey'in de -yani Allah işte şaşırttı- bu "tweet"i attığından pişman olduğunu zaten tahmin ediyorum ama işte Allah şaşırtmış bir sefer, yapmış ve gerçekleri görsün.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ne yazmış?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - "Başarılı bir sağlık sistemimiz var." demiş, vatandaş da feveran ediyor, haykırıyor; aç bak.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - E, var tabii.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - İsmail Bey, bakın, buradan söylüyorum, basına da vereceğim. İsmail Tamer, Kayseri Milletvekili, kendisi genel cerrahi hekimidir, başarılı bir sağlık hizmeti olduğunu iddia ediyor, vatandaşlar sağlıkta sıkıntı yaşamıyor; öyle mi İsmail Bey?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Yani yaşamıyor değil, yaşadığı yerler var.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Cep numaranızı vereceğim, vatandaş sizi arayacak. Bakın, vereceğim bunu, sizi arayacak. Söyleyin cep numaranızı.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Verin, söyleyeyim.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Burası şov yeri değil.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Şov değil, bir saniye, şova ihtiyacım yok.

Sayın Vekilim, bakınız, ben Tabip Odası Başkanlığı yapmış olan bir hekim milletvekiliyim, şov yapmaya benim ihtiyacım yok, ben gerçekleri söylüyorum.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Burası Komisyon, şov yapıyorsun, isim olarak da şahsileştirmene gerek yok.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Fikret Bey...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Çekecek tabii ki, hekim arkadaşlarımıza tabii söyleyeceğiz, gerçekleri söylemeyelim mi? Hadi şurası da "yanlış" deyin, "yalan" deyin söyleyin.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Yanlış bir sürü söylediğinin hepsi yanlış.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim, neresi neresi? Neresi, söyleyin. Gerçeği aykırı bir tane şey söyleyin, ben Bakanlık belgeleriyle konuşuyorum.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Fikret Bey, arkadaşlar, karşılıklı konuşmayın lütfen.

Fikret Bey, konuşmanızı tamamlar mısınız?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Söyleyeceğim, getireceğim.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - "Yatakta artış yüzde 16." dedin.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Fikret Bey, konuşmanızı tamamlar mısınız?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ya, değil, hayır; sayı olarak söyledim.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - "Yüzde 16" dedin.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, yüzde 16 kamu hastanelerinin yirmi yıllık süreçteki artışıdır, kamu hastaneleri sayısı.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Gerçeği söyle ama arkasından da "Kapasite de aynı." dedin.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bir dakika, getireceğim, söyleyeceğim onları, hiç merak etmeyin, söyleyeceğiz, siz merak etmeyin.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Siz ve yakınlarınız nerede sağlık hizmeti alıyorsunuz?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bakın, sevgili vekillerim, şunu ifade edeyim, bir müsaade edin; bir örnek vereyim ben size: Ben bir işçi çocuğuydum, ben SSK hastanelerinde yetiştim.

Sayın Vekilim, bakın, ben bir işçi çocuğuydum, devletin okullarında okudum, hiçbir özel kurs almadım, hiçbir yere gitmedim; SSK hastanelerinin ilaçlarıyla, o eczanelere sıraya girerek, öyle yetiştik Sayın Vekilim; öyle, bizim babamız ensesi kalın, patron falan değildi, onu söyleyeyim yani.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Buradakilerin çoğu aynı seninle durumunda.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bir dakika, öyle değil. Senin gibi patron olamadık biz, neden olamadık?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben traktör tamircisinin çocuğuyum.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bakın, hepiniz hastane sahibisiniz, hepiniz özel hastane sahibisiniz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Senin kendi beceriksizliğin o zaman.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Şu anda Türkiye'de zincir hastaneleri sahiplerinin hepsi AKP iktidarına mensup olan kişilerdir.

ABDULLAH AĞRALI (Konya) - Fikret Bey, size şöyle ilaç verildiği dönemleri biliyorsunuz değil mi?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - E, biliyorum tabii, o günler daha mutluyduk; şu an o ilacı bulamıyorsunuz Sayın Vekilim, şu an o ilacı bulamaz hâldesiniz.

Evet, özetle, sağlık sorunlarımızda çok sıkıntılı noktadayız, ciddi sorunlarımız var, hiç "Öyle, şöyle, böyle." diyerek bunu kapatamayız. Bakın, 14 tane şehir hastanesine 108 milyar lira parayı şu ana kadar gömdünüz, keşke o parayı harcayacağınıza 500'er yataklı devlet hastanesi yapmış olsaydınız. O günkü, o yılki ödemeyle -ortalama sizin, Sağlık Bakanlığının maliyetini söylüyorum- tam 190 tane 500 yataklı hastaneye sahip olacaktık sadece 14 hastane yerine. Yazık değil mi ya? Bu para boşuna gitmiyor, değil mi? Çoluğun çocuğun, tüyü yetmemiş yetimin hakkını veriyoruz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - O hastaneler hem pandemide hem de depremde çok şey yaptı.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Savunacak bir şeyiniz yok, öyle değil, başka çareniz yok çünkü.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Geç onu, geç; inkâr etmeyeceksin.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Keşke benim dediğim gibi devlet hastaneleri yapmış olsaydınız da burada bak Covid'de, efendim, depremde nasıl mücadele edilir, ben size gösterseydim. Siz, Covid'de hastaneyi ayıramadınız ya, kronik hastaların başvuracağı hastane ile Covid'li hastaların başvuracağı hastaneye ayıramadınız, neden?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Yazıklar olsun, ben başka bir şey demiyorum.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - 4 bin yataklı hastane olur mu? 4 bin yataklı hastane yapacağına 500 yataklı 8 tane hastane yapardın, ondan sonra ayırırdın. "Covid'de şöyle yaptık, böyle yaptık." Tabii savunacaksın, başka çaren yok zaten; başka çaren yok, savunacaksın tabii ama gerçekler onlar değil.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Fikret Bey, Değerli Milletvekilim, böyle daha ne kadar devam edeceğiz?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Az kaldı.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Bakın, böyle yaparsanız konuşmalara süre getirmek zorunda kalacağım.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Getirin Sayın Başkan.

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Ben bunu yapmadım ama bundan sonra yaparım yani.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Ama bakın, şimdi, böyle laf atılırsa elbette ben de cevap vereceğim.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ya, isim olarak veriyorsun kardeşim bana, burada "İsmail Tamer" diyorsun, ondan sonra da "Bak." diyorsun.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - E, kimsiniz, herhâlde İsmail Tamer'siniz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Tabii ki İsmail Tamer'im, gurur duyuyorum.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim, siz laf atarsanız ben de tabii ki isminizi söylerim, tabii ki söylerim.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben sana laf falan atmadım.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Efendim, tutup da Meclisin kürsüsüne çıkıp da tüm millete karşı "Hiçbir şehir hastanesi hasar almadı." dersen tabii söylerim, gerçeği niye söylemiyorsun?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Git orada tutanakları oku, ağır hasar almadı dedim.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Git bakalım, Necip Fazıl Şehir Hastanesine bak bakalım, sismik izolatör var mı, yok mu? Yok.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Git oraya, hepsi ayakta. 40'ın üzerinde sismik izolatör yapıldı.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Kelime oyunu yapma. Kahramanmaraş Şehir Hastanesi şu anda kullanılır durumda değil.

Özetle, sağlıktaki sorunlar çok büyük arkadaşlar. Bu yasa teklifi keşke böyle gelmeseydi, ciddi konuları konuşsaydık; randevu neden alamıyor vatandaş, neden ameliyatını yaptıramıyor, neden özel hastaneye fazla miktarda para ödemek durumunda kalıyor, neden ilaçlar bulunamıyor, bunları konuşsaydık. Kızılay Meydanı'na gidin, orada SMA'lı hastalar var, bakın videosu dahi var, açmışlar orada, stant kurmuşlar, anne yalvarıyor "Çocuğuma ilaç parası" diye; ben utanıyorum, size de izlettireceğim, ben utanıyorum bundan. Anne dilenci gibi "Çocuğumun tedavisi için para, ne olursunuz çocuğum yaşasın." diye...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Tedavi edilen SMA hastalarını hiç söylemiyorsun.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Göstereceğim ya İsmail ağabey, "ağabey" diye hitap ediyorum. Bakın, göstereceğim size, bunlar bizim utançlarımız, bunlar bizim sağlık sisteminin sıkıntıları.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - İsmail ağabeyle bağırarak konuşma.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bunları burada ciddi olarak konuşmamız gerekirken, efendim, hiç olmayacak şekilde, tutup hekimlerin komplikasyonuna ceza vermeye yönelik şey yapıyoruz.

Evet, ben tekrar söylüyorum, bakın, bu yasa teklifinin başlangıcı dahi sakat başlamıştır, hemen geriye çekmek durumunda kaldınız; belli ki hazırlık süreci çok kısa, yeteri kadar üzerinde çalışılamamış. Benim size bir hekim olarak önerim, bu yasa teklifini tamamen geriye çekip seçim sonrası da bunun üzerinde ciddi şekilde hep birlikte çalışalım.

Ben teşekkür ediyorum.