KOMİSYON KONUŞMASI

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Şimdi, Kani Bey'den sonra böyle fırtına öncesi bir sessizlik mi oldu acaba diye düşünüyorum ama...

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yok.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Peki.

Hacı ağabey, size atıfta bulundum, konuştum, Hatay'la ilgili. Tutanaklardan bakarsanız, hastanenin yer seçimiyle ilgili birtakım yanlışlıkları söyledim. Hani, düşük tarım yoğunluklu arazi olarak rapor alınmış, onu incelemenizde fayda var, sonuç olarak hastane hepimizin.

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) - Şimdiki mi, önceki yıkılan yer için mi?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Yıkılan yer için söylüyorum. Evet, evet, onun için, hani, onun tetkik edilmesinde fayda var; ben de bizatihi 4-5 kez o hastaneyi ziyaret ettim açıkçası.

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) - Yer seçiminde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının zemin etütleri yaptırması sonucunda...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, evet. Görüşelim daha sonra sizinle özel olarak.

Şimdi, Sayın Başkanım, siz şehir hastaneleriyle ilgili Çam Sakura Hastanesi diye isimlendirdiniz yani şu anda o hastanenin ismi bu. Ben, tabii, merak ediyorum, neden Çam Sakura Hastanesi? Sizin Bakanlığınız döneminde açıldığında orası Başakşehir Şehir Hastanesi olarak geçiyordu, İkitelli Başakşehir Şehir Hastanesi değil mi?

BAŞKAN RECEP AKDAĞ - Yani sordunuz, cevap istiyorsunuz?

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Evet, istiyorum tabii, istiyorum.

Sakura, tabii, bilmiyorum, arkadaşlar, belki burada kişi bilemiyordur "sakura"nın ne olduğunu? Neden acaba Çam Sakura oldu?

Şöyle, Zeynep Kamil Hastanesi var, doğan kız çocuklarına Zeynep, erkek çocuklarına Kamil ismi konuluyormuş, şimdi Çam Sakura Hastanesi nedeniyle kızsa Sakura ismi konuldu. Konuldu, gerçekten. Doğan kız çocuğuna Sakura ismi konuldu. Yani, bakın, bir hastanenin isminin bir kültürü nasıl değiştirebildiğinin de bir örneğidir. O nedenle, bu Sakura ismini yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. Yerli ve millîysek yerli ve millî bir isim koyalım. Sayın Bakan Yardımcım, dikkatinize sunuyorum. Yani Çam Sakura ismi yerli bir isim değil. Gerekçesi de o hastanenin finansörü Japonya olduğu için. Japonya Başbakanıyla internetten açılış yapıldı, Japonya Başbakanı dedi ki: "Efendim, bizim millî ağacımız sakuradır, sakura ismini koyun." dedi; olmaz. O hastane bizim, Türk milletine ait, sonuçta parayı biz veriyoruz. Yerli ve millî iddiasında olan bir iktidarın, yönetimin o hastanenin ismini yerli ve millî hâle getirmesi lazım. Bunu ifade etmek istiyorum. Çocuklarımızın adı yoksa Sakura konuluyor, bilginiz olsun.

Buradan da MHP'li arkadaşlara da sesleniyorum, onlar da bilgi sahibi olsunlar.

Efendim, diğer nokta...

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın Şahin...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Tamam, tamam. Evet, evet, müstehzi gülüyorsunuz, ondan dolayı söylüyorum.

Diğer nokta, Sayın Sebahattin Hocama söyleyeceğim: Sevgili Hocam, şimdi Bakan Yardımcısısınız. 6 Ekimde bir yönetmelik çıkardık, serbest hekimlerin özel hastanede ameliyat yapmalarını büyük oranda burada yasaklamıştık. Daha sonra bunu Sayın Bakan düzelteceğini söylemişti ve 7 Ocakta bir yönetmelik daha yayınlayarak bunu düzeltme yoluna güya gittiniz ama hâlâ düzeltilmiş değil. Bakın, yönetmelikte birtakım kelime değişiklikleriyle hâlen hekim arkadaşların önü tıkanmış durumda, serbest çalışan hekim arkadaşlarımız ameliyat yapamıyorlar. Bir cerrahın -siz de bakın, cerrahsınız- ameliyat yapamaması demek, o cerrahı ölüme terk etmektir. Ve şu anda, bakın -biraz önce örnek verdim, dışarıda konuştuk- Amasya örneğini verdim, Amasya'da serbest çalışan bir plastik cerrah arkadaşımız Amasya'da özel hastane olmadığı için ameliyat yapamıyor, Samsun'a gidiyor, Samsun Sağlık Müdürlüğü diyor ki: "Sizin Amasya'da muayenehaneniz var, burada ameliyat yapamazsınız." Yazık. Bunu aşmamız lazım, bunu aşmamız lazım. Lütfen, buna da dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bakın, arkadaşlar, Arife Hanım sabahki görüşmede "36'ncı maddeyi geri çektik." dediği zaman tüm Türkiye'deki hekim arkadaşlar sevinçle mesajlar gönderdiler. Arkasından gönderdikleri ikinci mesaj şu: "6 Ekim yönetmeliği de, Sayın Vekilim, lütfen çekilsin, onu da talep ediyoruz çünkü sıkıntımız var, ameliyat yapamıyoruz." diyorlar. Bunu da dikkatinize sunuyorum. Sonuç itibarıyla, böyle bir sıkıntıyı hep birlikte yaşıyoruz.

Evet, benim diğer söyleyeceğim nokta şu: Dün AKP Genel Başkanı bir televizyon programında 850 bin vatandaşımızın deprem sonrası uzuv kaybına uğradığını ifade etti. Evet, çok fazla miktarda deprem nedeniyle uzuv kaybı olan vatandaşlarımız var. Bu vatandaşlarımızın, özellikle gelişme çağında olan çocuklarımızın uzuv kaybından dolayı ortez ve protezleri mutlaka ve mutlaka ücretsiz şekilde karşılanmalı, bunu hep birlikte yapmak durumundayız. Yani çocuklar zaten bir travma yaşadılar, uzvunu kaybettiler, bir de o protezlerin temininde sıkıntı yaşamasınlar, buna da özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum Sayın Başkan, Sağlık Komisyonu olarak bizim de böyle bir görevimiz var zannediyorum. Özellikle çocuk hastalarımızın, uzuv kaybı olan vatandaşlarımızın ortez ve protezlerinin tamamının ücretsiz bir şekilde SGK tarafından karşılanmasında fayda var.

Şöyle bir çalışma yaptım, açık konuşmak gerekirse: Bir ortez yani çocuk felci geçirmiş bir kişinin kullandığı bir cihaz 25 bin lira ama SGK buna 1.300 lira para ödüyor. Bir protez, hareketli bir protez, el protezi 150-200 bin lira yani bunu karşılaması vatandaşın mümkün değil, depremden çıkan vatandaşlarımızın hele ki. Bunları mutlaka desteklemek durumundayız, eğitim dönemindeki çocukların o travmalarını atlatmaları konusunda mutlaka destek olmak durumundayız. Bunu da özellikle dikkatinize sunmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.