Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1264) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 07 .07.2023 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Öncelikle yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli Başkanım, değerli bürokratlar; şimdi, tabii, burada, aslında bu teklifle Türkiye'de büyük bir ekonomik buhranın olduğu da iktidar yetkilileri tarafından itiraf edilmiş durumda.
Şimdi, tabii, bu teklifin aslında daha önce Türkiye'nin gündeminde olduğunu hep beraber biliyorduk çünkü bir ekonomik krizin, bir ekonomik buhranın olduğunu görüyorduk ancak seçimden önce sunulmaması da manidar. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri aklımıza geliyor "Ben siyaseti bırakırım ya da ölsem de seçim ekonomisi uygulamayacağım." diyordu ama bugün gelen teklif bir seçim ekonomisinin uygulandığını, seçimden önce seçim ekonomisinin uygulandığını da tescil etmiş oluyor. Keşke bunları duyursaydınız; örneğin, seçimden önce motorlu taşıtlar vergisine 2 kat zam yapacağınızı, kurumlar vergisini yüzde 20'den yüzde 25'e yükselteceğinizi keşke söylemiş olsaydınız, keşke çevre temizlik vergisini söylemiş olsaydınız.
Şimdi, teklifin ismi manidar "Millî Dayanışma Paketi". Amaç ne? Dayanışma.
Değerli arkadaşlar, bu yaşadığımız ekonomik buhrandan çıkmak için kiminle dayanışacaksınız? Akla kim gelir? En çok, zengin ettiklerinizle dayanışmanız lazım ama bu teklifte gözüküyor ki yoksullaştırdığınız insanlarla dayanışmaya devam edeceksiniz. Kiminle dayanışacaksınız Allah aşkına? Garantili yol, köprü yapanlarla yani dolar garantili yapanlarla mı dayanışacaksınız, 5'li çeteyle mi dayanışacaksınız, kur korumalı mevduat yoluyla zengin ettiklerinizle mi dayanışacaksınız? Hayır. Yine her zamanki gibi her sıkıştığınızda, pandemide olduğu gibi, depremde olduğu gibi fakir fukaranın cebine el atacaksınız. Akıllara hiç yandaş gelmiyor değerli arkadaşlar, akıllara hiç zenginleştirdikleriniz gelmiyor; yine, fakir fukaradan başka kimseyi gözünüz görmüyor.
Şimdi, bir meşhur lafınız var "İtibardan tasarruf olmaz." diyorsunuz. İtibardan tasarruf olmaz ama vatandaşın ümüğünü sıkmaya devam ediyorsunuz, fakir fukaraya vergi ve zam bindiriyorsunuz; kamuda tasarruf hiç aklınıza gelmiyor değerli arkadaşlar. Bakın, ilk beş ayda taşıt kiralama giderleri 995 milyon, sarayın temsil ve ağırlama giderleri 484 milyon, sarayın gizli hizmet gideri 1 milyar 373 milyon, 5'li çeteye aktarılan para 42,3 milyar ama bunlardan tasarruf hiç aklınıza gelmiyor. 125 bin makam aracı var değerli arkadaşlar, tasarruf yapacaksanız inin makam araçlarından. Cumhurbaşkanının 14 tane özel uçağı var, eğer tasarruf yapacaksanız inin uçaklardan. Sarayın kışlığı var, yazlığı var, var da var; eğer tasarruf yapacaksanız çıkın sarayınızdan. Bu dönemin adı israf ve şatafat dönemi, tasarruf yapmak yerine maalesef fakir fukaranın cebine göz dikmiş durumdasınız.
Dün memura zam müjdesi verildi ama turpun büyüğünün heybede olduğu unutuldu. Milyonlara atılan zam kazıkları dün sabah heybeden çıktı.
Değerli arkadaşlar, dün gece yarısı üçten sonra bir baktık ki büyük bir zam paketiyle karşı karşıyayız. Burada liste var. Aslında bu KDV oranları yıllardan beri artırılmıyordu. KDV oranları yıllar sonra, belki yirmi yıl sonra KDV oranları ilk kez artırılmış oldu. Bu demek ki her şeye zam gelecek. Sıvı şampuana, deterjana, her şeye zam geliyor.
Değerli arkadaşlar, cep telefonundan alınan harç 6.091 TL'den 20 bin liraya çıkarılıyor. Bir baktık 2015'te kaç liraymış? 2015'te 131 TL'ymiş. Bugün alınan para ne kadar biliyor musun? 20 bin TL. Ne kadar artmış? Yüzde 15.110 civarında cep telefonundaki vergi artmış durumda. Memur zammını görüşüyoruz ama gelen şey iğneden ipliğe zam.
Değerli arkadaşlar, KDV yüzde 18'den yüzde 20'ye yükseltiliyor. Daha önce yüzde 18'den yüzde 8'e düşürmüş olduğunuz temizlik malzemeleri vergisi yüzde 18'e yükseltiliyor. Baktığımız zaman, maalesef, ülke, Hükûmet tuvalet kâğıdından alınacak vergiye mahkûm olmuş durumda. Bir ekonomik buhranla karşı karşıyayız. Maalesef, 1 alana 10 tane borç var. Bu teklifin içine baktığımız zaman, aslında, tersine, zam teklifi olduğunu görebiliyoruz. Bakın, arkadaşlar, memura yüzde 17,55 oranında ve 8.077 TL seyyanen zam verilirken aynı teklifte otomobildeki motorlu taşıtlar vergisi 2 katına çıkarılıyor, sözde fiyat dalgalanmalarını önlemek için ÖTV'ye 5 katına kadar zam yetkisi veriliyor, bununla yetinilmeyip hazine borçlanmasının 3 katına çıkarılması yetkisi alınıyor. Tam bir seçim ekonomisi uygulanıyor ve bedelini, maalesef, fakir fukara ödemeye devam ediyor. Daha önce davulla, zurnayla yüzde 25'ten yüzde 20'ye indirmiş olduğunuz kurumlar vergisi tekrar yüzde 25'e çıkarılıyor. Zamanınızda sizin icadınız olan alışveriş poşetine vergi artırılıyor. Maalesef, bir verip beş almaya devam ediyorsunuz. "Millî Dayanışma Paketi" diye sunduğunuz bu teklifin ismi aslında yerli ve millî zam paketidir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir de seçimde hani bunları vadetmediniz ya; MTV vergisini, kurumlar vergisi artışını, çevre vergisi artışını vadetmediniz ama arkadaşlar, vadettiklerinizi keşke ilk torba yasaya koysaydınız, seçimde vadettiklerinizi keşke getirseydiniz. Neydi bunlar? Anketleri görünce, sıkışında ne yaptınız? Örneğin, esnafın primini 7200'e düşüreceğinizi söylediniz. Burada var mı? Yok. Başka "Emekliye bayram ikramiyesini artıracağız." dedik var mı? Yok.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok emekliye burada.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, görüşlerini ifade etsin...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Soru sorduğu için...
VELİ AĞBABA (Malatya) - "Taşeron sorununu çözeceğiz." dediniz, var mı? Yok. Ya da hani biz söyleyince "Olmaz." dediniz ya sonra gençlere vergisiz cep telefonu, bilgisayar sözü verildi; getirin buraya, getirin, gençlere vermiş olduğunuz o sözleri getirin hemen geçirelim, tartışmayalım bile. Ya da 10 gigabayt bedava internet sözü, tüm memurlara 3600'ü artırma sözü...
Değerli arkadaşlar, bakın, burada maalesef staj ve çıraklık mağdurları yok, burada EYT mağdurları yok, BAĞ-KUR tescil mağdurları yok, kademeli emeklilik mağdurları yok, kamu mühendisleri yok, usta öğreticileri yok, TRT'de özel hukuk hükümlerine tabi personel yok, 2020 KPSS mağdurları bu yasada yok. Bunlar söz verildi, gelin, bunları getirelim hep beraber ama bunlar da maalesef bu torba yasada yok. Bu torba yasada ne var? Bu torba yasada gizlediğiniz kazıklar var millete, başka bir şey yok.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada -bir sayın milletvekilimiz ifade etti- en düşük memur maaşı 22 bin TL'ye yükseltiliyor, asgari ücret 11 bin TL civarında kalıyor. Bu hakikaten ciddi bir haksızlığa yol açacak yani biz -sakın yanlış anlaşılmasın- memur maaşlarının artırılmasına değil, asgari ücretin düşüklüğünden önümüzdeki dönemde insanların özel sektörde iş aramayacağını... Bütün işsizlerin, maalesef, kamuya başvuracağını görmek için müneccim olmaya da gerek yok.
Ayrıca, değerli arkadaşlar, bu seyyanen zam sayesinde emekliliğe hak kazandığında aylık bakımından da hak kaybına uğrayacak, yüksek maaş alan unvanlarla düşük maaş alanlar arasındaki oransal denge de bozulacak. Bakın, bunun maaşı artırmak dışında pek bir şeye de fayda etmediğini söylemek isteriz. Değerli arkadaşlar, önemli olan maaşın artması değil, önemli olan alım gücünün yükselmesidir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yine bir tabloyla size birkaç örnek vermek istiyorum: Bakın, en düşük memur maaşıyla 2018 yılında 100 metrekare ev almak için sekiz yıl üç ay çalışılabilecekken şu anda, şu anki zamdan sonra en düşük memur maaşıyla on bir yıl altı ay çalışarak ev alabiliyor yani burada bir yükselme yok, reel olarak bir kayıp var. Ya da 2018'de en düşük memur maaşıyla 94 altın alabilirken şu anda 76 altın alabiliyor. Bir başka şey, sizin icadınız olan, hani siz "Biz getirdik." dediniz ya, buzdolabı... Buzdolabını da maşallah siz icat etmiştiniz hatırlarsanız. Bakın, 2018 yılında 12 adet buzdolabı alınabilirken şu anda sadece 7 adet buzdolabı alınabiliyor; 15 adet çamaşır makinesi alınabilirken 12 adet alınabiliyor. Ete gelelim, gerçi artık et lüks oldu ama 2018'de 64 kilo et alınabilirken en düşük memur maaşıyla şu anda 57 kilo et alınabiliyor. Yani buradan çıkan sonuç şu: Önemli olan maaşı yükseltmek değil, önemli olan alım gücünü artırmak.
Şimdi, yine bir başka şey, değerli arkadaşlar, bakın, memur kadrosuyla emekli olanlarla ilgili bir şeyi daha gündeme getirmek istiyorum: Türkiye'de 9 milyon 785 bin 764 sayısının ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Bu, Suriyeli mültecileri ve Afgan mültecileri ifade etmiyor; bu, Türkiye'deki emeklileri yani unutulan emeklileri ifade ediyor. Sayenizde bu emekliler ülkenin ötekileri hâline geldi değerli arkadaşlar. Hakikaten emekliler ülkenin ötekileri hâline gelmiş durumda. Bu sayının yaklaşık 6 milyonuna yani en düşük emekli aylığı olarak 7.500 TL alanlara bu teklifte hiçbir iyileştirme yapılmıyor, geri kalan 3 milyon 785 bin kişi ise sadece yüzde 19,77 -iktidarın kendine sözcü yaptığı TÜİK'in zamlarına göre- faydalanabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, hemen toparlıyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, toparlayın lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, değerli arkadaşlar, dolayısıyla emekli maaşları arasında çok fark var. Yirmi beş yıl hizmet veren memur kadrosu için ta 1982'lere falan gitmeye gerek... 1982 yılında emekli ikramiyesiyle 1,5 ev alabilirken 2005'te 0,33 ev alabiliyor, şu anda 0,13 ev alabiliyor; 0,13 tuvalet bile değil, balkon bile değil. Yani 1982'den bu yana ne kadar gerilediğimizi rakamlarla sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatta sizin döneminizde yani 2000'li yılların başında 0,72 ev alabilirken bir memur emeklisi şu anda tuvalet alamıyor; bu tabloyu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ayrıca emeklilerin alım gücü de düşmüş durumda. 7.500 lira emekli maaşı alan bir emekli -2022 yılında dana etinin kilosu 110 TL, şu anda 409 TL- 13 kilo daha az dana eti alabiliyor, 23 kilo daha az tavuk eti alabiliyor, 42 kilo daha az pirinç alabiliyor, 41 kilo daha az fasulye alabiliyor, 18 kilo daha az nohut alabiliyor yani emeklinin de durumu iyi değil arkadaşlar.
Şimdi, burada motorlu taşıtlar vergisiyle ilgili de bir iki şey söylemek istiyorum. Onu herhâlde sorularda soracağım, bu deprem bölgesi bizi ilgilendirdiği için -Malatya'yı özellikle- bu motorlu taşıtlar vergisi... Yani çok anlaşılır değil, acaba deprem bölgesindeki bütün motorlu taşıtları ilgilendirir mi, onlar da muaf mı hepsi?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Muaf, muaf.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani örneğin, hiç hasar görmeyen evi olan... Hepsi bundan muaf öyle mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN YEGİN (Ankara) - Değil, hepsi değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Değil mi?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hepsi değil, daha sonra açıklayacağım.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Peki, o zaman daha sonra sorayım bu soruyu.
Başkanım, son bir iki şey...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, toparlayın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tamam.
Değerli arkadaşlar, daha sonra maddelerde konuşacağım ama bir şeyi, bir icadı da siz yaptınız, sizi tebrik etmek istiyorum: Devleti kalpazan yaptınız. Bakın, devlet eliyle kalpazanlık yapılıyor. Kur korumalı mevduatın maliyetinin bütçeye getireceği açıklar -Merkez Bankası tarafından para basılacak- para basılarak kapatılacak. Merkez Bankası şakır şakır para basacak, hem enflasyonu artıracak hem de bunun anlamı şu: Biraz önce Sayın Aşkın Türeli'nin söylediği gibi, bunu biz bilemeyeceğiz. Devlet eliyle bir siyasi kalpazanlık yapıldığını da söylemek istiyorum.
Daha sonra sözlerime devam edeceğim.
Teşekkür ediyorum.