KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de bu dönemin hayırlı olmasını umuyorum ama ilk görüştüğümüz kanun teklifi en azından böyle olmayacağını gösteriyor; keşke daha iyi bir düzenlemeyi tartışıyor olsaydık.

Geneli üzerine kısa birkaç şey söylemeden önce, herkesi sevgi ve saygıyla selamladığımı belirtmek isterim. Kamu kurumunun temsilcilerini, Komisyon üyelerini, değerli milletvekillerini, basın mensuplarını, kurum temsilcilerini, sendika ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinin tamamını sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Birinci mesele şu: Adalet ve Kalkınma Partisinin torba yasa yapma yönteminden vazgeçmeyeceği anlaşılıyor. Öyle anlaşılıyor ki bu eğer 2023'ten 2028'e kadar devam ederse bir beş yıl daha Meclis torba yasayla devam edecek. Şimdi, muhtemelen çokça söylendi ama meşhur bir söz: Özgün bir metin hazırlayarak yasa yapmanın bir sanat olduğu kabul ediliyor; torba yasa yapmak ise yasa yapma sanatının ölümü anlamına geliyor. Çünkü, gerçekten, geleneksel olarak bir yasanın sadece ismine baktığınızda bile neyi düzenlediğini anlarsınız; Türk Ticaret Kanunu gibi, Devlet Memurları Kanunu gibi, Türk Ceza Kanunu gibi, Medeni Kanun gibi fakat bu torba yasaların neyi düzenlediğini ismine bakarak anlayamazsınız, yarısına bakarak da anlayamazsınız. O torba yasanın tamamını incelemeniz gerekir ki gerçekten neyi düzenlediğini anlayasınız. İlk önceleri, işte, şu şu kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifiydi, çok sayıda kanun hükmünde kararnameyi yürürlüğe koyduğunuz için artık şöyle oluyor: "...kanununda ve bazı kanunlar ile kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun" diye genel bir kanun yapmaya başladı Adalet ve Kalkınma Partisi. Bunun gerçekten ciddi sakıncaları var; umarım bu ilk ve son olur, diğer yasalar bu şekilde yürürlüğe konulmaz diyorum ama umutlu değilim.

Roma hukukundan beri Romalıların kabul ettiği bir ilke var : "Lex Didiaet Caecilia" veya "Lex Caeciliaet Didia" dedikleri bir kural ve temel beş ilkeden bir tanesi bu aslında. Her konu için tek bir yasa teklifi yapılmalı. Bakın, binlerce yıl önce Romalıların ortaya koyduğu bir kural; her konu için tek bir tane yasa yapılmalı. Bunu ne için söylüyorlar? İnsanlar tek bir yasada toplanmış farklı konular hakkında bir karar vermeye zorlanmasınlar diye. Binlerce yıl önce ortaya konmuş bir kural. Ama, şimdi, siz her seferinde aklınıza gelebilecek her düzenlemeyi içine attığınız bir yasa getiriyorsunuz, bir yasa teklifi, bir torba teklif getiriyorsunuz ve buna, milletvekillerinin tamamının ya "evet" veya "hayır" demesini bekliyorsunuz. Gerçekten bu torba yasaların içerisinde muhalefet milletvekillerinin, muhalefet gruplarının, partilerin destekleyeceği teklifler olsa da bir bütün olarak reddedilmesini istemiş oluyorsunuz aslında. Sadece tartışarak da bu sorunu çözemeyeceğimiz açık. Umarım -tekrar ediyorum- bu torba yasa teklifinden vazgeçersiniz.

Şimdi, içeriye gelince çok çarpıcı birkaç örnek var, bir tanesi şu: Türkiye'nin bütçe gelirleri 3 trilyon 810 milyar lira, bütçe giderleri de 4 trilyon 470 milyar TL; 2023 bütçesi. 660 milyar lira da borçlanma limiti konulmuştu, bu yüzde 5+5, yüzde 10 arttırılabilecekti. Şimdi, hatırlıyor musunuz bütçe maratonunu? Burada çoğu kişi var. Ne kadar çalıştık biz 2023 bütçesi için? Plan ve Bütçe Komisyonu 21 Ekim Cuma günü başladı, 25 Kasım Cuma günü bitti, bir aydan uzun sürdü Plan ve Bütçe Komisyonunda 2023 yılının bütçesinin görüşülmesi; 5 Aralık Pazartesi günü başladı, 12 Aralık Cuma günü de Genel Kurulda, Mecliste kesintisiz bütçe görüşmeleri yapıldı yani dolayısıyla, neredeyse iki ay boyunca biz 2023 yılı bütçesi için çalışma yürüttük. Ben kamu kurumlarının yürüttüğü çalışmalardan, Hazine ve Maliye Bakanlığının yürüttüğü çalışmalardan hiç söz etmiyorum bile. Yani neredeyse iki ay Meclis çalıştı, aylarca Hazine ve Maliye Bakanlığı çalıştı, bütün kamu kurum ve kuruluşları çalıştı, tek bir virgülüne bile dokundurmadınız -çünkü ince hesapla yapmıştınız- şimdi sadece 1 maddeyle 2 trilyon 181 milyar TL'lik harcama yetkisi veriyorsunuz Cumhurbaşkanlığına. Yeni bir bütçe bu. Aylarca çalışmamıza gerek yok, 1 tane madde koyun "Cumhurbaşkanı istediği kadar borçlanma yapabilir." diye, bu daha kolay olur. Ne diye Meclisi o kadar çalıştırdınız ki aylarca? 1 maddeyle, kanun teklifinin 5'inci maddesiyle, bu kadar. Geçici madde 38, 4749 sayılı Kanun'a eklemişsiniz: "5 inci maddede düzenlenen net borç kullanımı tutan 2023 yılı için, 1/1/2023 tarihinden geçerli olmak üzere, Bakan ve Cumhurbaşkanı tarafından artırılan net borç kullanım tutarının üç katı olarak uygulanır." Bir cümleyle Türkiye'nin bütçesinin yarısı kadar borçlanma yetkisi verdiniz Cumhurbaşkanına. Bu kabul edilemez. Bu, açıkça bütçe hakkının gasbedilmesidir, Meclisin bütçe yapma yetkisinin gasbedilmesidir. Bunun bir hata olduğunu düşündük ama "Hata değil." dediniz, umarım bundan vazgeçersiniz. Bu, çok kötü bir kapı aralar, bütçeyi bütçe olmaktan çıkarır, Cumhurbaşkanın istediği şekilde, istediği kurum için ve istediği miktarda harcama yapma yetkisi verilmesi anlamına gelir hiçbir kurala, hiçbir sınırlamaya tabi olmadan çünkü bunun hangi kurumlara ne miktarda harcanacağına dair hiçbir düzenleme yok. Bundan vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, üçüncüsü şu: Bir on dakika içerisinde hepsiyle ilgili değerlendirme yapmam güç ama birkaç tanesiyle ilgili geneli üzerine söz kurmak isterim. Bir tanesi şu: Bu seyyanen zam gerçekten adaletsiz falan, bundan bahsetmeyeceğim ama inanın, seyyanen zam yapmanızın sadece emeklilere maliyeti, bir emekli kamu görevlisinin çalışan bir kamu görevlisinin üçte 2'si oranında maaş alması beklenirken bunun üçte 2'si oranında değil, belki de üçte 1'i oranına düşürülmesi anlamına gelecek. Kamu görevlileri emekli olmak istedikleri zaman birden fazla kez düşünmek zorunda kalacaklar. İyi bir şey yapmış gibi sunuyorsunuz, işte "Totali üzerinden yüzde 17,55 zam yapıyoruz." diyorsunuz, "Üzerine 8 bin küsur TL daha zam yapıyoruz." diyorsunuz, "İşte, bu, yüzde 80, yüzde 90'lara kadar zam anlamına geliyor." diyorsunuz; doğru değil, kamu görevlileri için bu kadar zam anlamına gelmez. Gerçek anlamda kamu görevlilerinin maaşına zam yapmak istiyorsanız bunun tamamını yüzdelik zam şeklinde yapmak zorundasınız. Ayrıca, milyonlarca işçiyi, BAĞ-KUR'luyu, memur emeklisini de bu zamdan yararlandırmamış olacaksınız. Zaten çok zor koşullarda geçiniyor emekliler, bu düzenlemeyle onları açlığa, sefalete mahkûm etmiş olacaksınız; umarım bundan da vazgeçersiniz diyorum.

Şimdi, bir başka düzenleme şu: Motorlu taşıtlar vergisiyle ilgili düzenleme. 2 tane Anayasa Mahkemesi kararı var -Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünüyorum ama muhtemelen gerekçesinin içerisinden bir cümle çıkararak bu kanun teklifi tekrar getirildi- 2 kez, daha önce uygulandı: Birincisi, 1999 depreminden sonra motorlu taşıtlar vergisinin bir yıl içerisinde 2 kez alınmasına ilişkin bir düzenleme yapılmıştı, o düzenleme o zaman ana muhalefet partisi tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmüştü. Daha sonra siz, ilk Hükûmetiniz döneminde, 2001 krizinin yaşandığı dönemden sonra, kriz bahanesiyle 2002 veya 2003 yılında bir düzenleme yapmıştınız, her 2'si de Anayasa Mahkemesine gitti, Anayasa Mahkemesi 2003 yılında yaptığınız düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı buldu, onu hatırlatmakta yarar var fakat onun içerisinden şöyle bir cümleyi seçmiş olmalısınız yani o zaman "Ekonomik krizler nedeniyle bu düzenlemenin yapıldığı." söylenmişti, Anayasa Mahkemesi "Bu sadece Hükûmetin yanlış politikalarının sonucudur." anlamında bir söz kurmuştu "Dolayısıyla bunun maliyeti topluma yüklenemez." demişti. Arada bir cümle geçiyor "Olağanüstü bir durumdan söz edilemez, dolayısıyla bunun bir meşruiyeti de yoktur." anlamında bir cümle kurmuştu; herhâlde bunu aşmak için olsa gerek, işte deprem bahanesiyle böyle bir düzenleme yapıyorsunuz. Ama eğer Anayasa Mahkemesine götürülürse... Bizim Anayasa Mahkemesine götürecek kadar milletvekili sayımız yok ama olsaydı kesinlikle başvururduk, uygulama üzerinden de Anayasa Mahkemesine götürülebileceğini düşünüyorum. Umarım Mecliste milletvekili sayısı yeterli olan ana muhalefet partisi en azından bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürür ve milyonlarca yurttaş kullandığı arabanın işkenceye dönüşmesini engelleyecek bir karar alınmasını görür Anayasa Mahkemesi tarafından. Bu düzenlemenin adil olmadığını düşünüyorum yani sadece "deprem" diyerek bu düzenlemelerin yapılması doğru değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tiryaki, toparlayalım lütfen.

Buyurun.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Özü itibarıyla içerisinde Anayasa'ya çok sayıda aykırılık barındırıyor, bu yüzden tartışmaların sonucunda -tekrar umarım diyorum- teklif sahipleri gözden geçirir ve bir geri adım atarlar; yoksa gerçekten halkın, geniş emekçi yığınlarının, zar zor yaşamaya çalışan insanların yaşamında olumlu bir katkı yapacak bir düzenleme olmadığını düşünüyorum. Bu teklif, daha fazla vergi, yakaladığımızdan 3 kat fazla vergi alalım diyerek yapılabilecek bir şey değil. Hele hele bu telefon meselesi gibi meseleler... Ya, bir insanın kullandığı telefonu -rica ediyoruz sizden- işkenceye çevirmeyin. Ya 20 bin TL'lik bir vergi olmaz, ya telefonun maliyeti bu kadar değil.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yurt dışından getirilenlere.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Yurt dışından getiriyor. Ben size söyleyeyim, araç için de söyledim, daha önce Genel Kurulda da söyledim, burada da komisyonlarda görüşülürken de söyledim; otomotiv şirketleri yüz milyarlarca euro, dolar harcama yapıyorlar, araştırma yapıyorlar ve bir otomobil satıyorlar, o otomobil için binlerce insan çalışıyor ve o otomotiv şirketi bir otomobilin satışından kâr elde ediyor; siz getirdiğiniz vergi düzeniyle 3 kat fazla para alıyorsunuz insanlardan ya. 600 bin TL'lik bir aracı 2 milyon TL'ye satamazsınız. Üreten firmanın almadığı parayı yurttaşımızdan "vergi" adı altında almamalısınız yani 600-700 dolarlık bir telefonu "vergi" adı altında 1.100-1.200 dolara satamazsınız. Bunun ismi vergi falan değil, bunun ismi salma. Bu vergi düzeniyle sadece yurttaşlara, vatandaşlara düşmanlık ettiğinizi düşünüyorum. Israrla birkaç vergiyi bulmuşsunuz, vatandaşın -yanlış anlaşılmasın- ümüğüne çökmüş durumdasınız. Bu uygulamadan vazgeçmeniz gerekir diyorum, teşekkür ediyorum.