Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/1264) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 07 .07.2023 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, öncelikle çok teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, Sayın Ök'ün açıklamalarıyla bunun deprem için yapıldığı söyleniyor. Deprem 6 Şubatta gerçekleşti ama vergiler yaklaşık beş ay sonra geliyor. Şimdi, burada bir de bu kanun teklifi açıklanırken sanki yeni bir hükûmet varmış gibi yani geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi yönetiyormuş da şimdi hükûmet değişmiş gibi bir izlenim var.
Değerli arkadaşlar, biraz önce söyledim, tekrar söylemek isterim: Ülkede zenginleşen kesimler var, ülkede haksız kazançla büyüyen firmalar var; şimdi, siz onlara hiç dokunmuyorsunuz, yine vergiyi fakir fukaranın üzerine yüklüyorsunuz. Ya, biraz da onlara dokunsanıza, biraz da onları bir görsenize. Örneğin, bu köprü, yol gibi garantili geçişle para ödediğiniz firmalar var, bunların hepsi dolar garantili. Bir düşünün, bunları bir Türk parasına çevirin bakalım yani 19 TL olan dolar şu anda 26 TL. Bu bile buradan elde edeceğiniz toplam paradan daha fazla para edecek. Bunlar aklınıza hiç gelmiyor değerli arkadaşlar. Bu garantili, dolar bazında verdiğiniz firmalara biraz bir el atsanız aslında sorun çözülecek ama siz, yine, kime dokunuyorsunuz? Örneğin, 1990 model pikabının arkasında çorap satan fakir esnafa dokunuyorsunuz ya da 1990 model Tofaş station arabasıyla ekmeğini çıkarmaya çalışan, tarlasına, bağına gitmeye çalışan fakir fukaraya dokunuyorsunuz; aklınıza zengin ettiğiniz yandaşlar hiç gelmiyor, aklınıza kur korumalı mevduattan zengin ettiğiniz insanlar hiç gelmiyor.
Bakın, şu teklif getirilirken insanın yüzü biraz kızarır. Ya, kur korumalı mevduat sistemi hâlâ devam ediyor. Bakın, ta çıktığı zaman yine buradaydık biz, 2021 Aralık gecesi tam buradaydık; bunun neler getireceğini, Türkiye'ye ne bedeller ödeteceğini söyledik ama dinlenilmedi. Şimdi, yine, kur korumalı mevduat sisteminden para kazananlar... Bunun anlamı şu: Parası olan bankaya koyuyor, kimi zaman faiz, kimi zaman dolar; hangisi kârlıysa oradan para kazanıyor. Kim ödüyor? Hazine ödüyor. Kimin cebinden ödüyor? Fakir fukaranın cebinden ödüyor. Evini kaybeden depremzede ödüyor, işini kaybeden insanlar ödüyor; onlara hiç dokunmayın. Aslında yapılması gereken şey, eğer para lazımsa kur korumalı mevduat sistemini iptal edin; para hazır ama bunu da yapmıyorsunuz, bir de üzerine Merkez Bankasına devrediyorsunuz bunu; bu, hakikaten, tamamen ikiyüzlülüktür demek istiyorum.
Şimdi, depremle ilgili, depremzedeyle ilgili ne yapacaksanız, ne kadar yardım edecekseniz vallahi billahi koşulsuz destek vermeye hazırız ama değerli arkadaşlar, sizin geçmişte yaptıklarınıza bakınca, kimse IBAN'a para da göndermiyor. Türkiye'nin en güvenilir kurumları yerle bir olmuş durumda. Şimdi insanlar AFAD'a para verirken düşünüyor. Niye? "Para nereye gidecek?" diye düşünüyor. Ya da Kızılaya kimse bağış yapmıyor, Kızılaya kimse bağış yapmıyor; çadır satan, kan satan Kızılaya kimse bağış yapmıyor. Niye? Çünkü devletin güvenilir kurumlarını yerle bir etmişsiniz. Yoksa geçmişte uygulamanız var... Şimdi, biraz önce Aşkın Türeli söyledi Sayın Başkan. Ya, Mehmet Şimşek, şu anki Maliye Bakanı "Deprem vergilerini ne yaptınız?" dediler -o zaman 36 milyardı- "Yol yaptık." dedi. Şimdi buradan toplayacağınız vergileri ne yapacağınızı kim biliyor? Kimse güveniyor mu? Vallahi, biz güvenmiyoruz. Bu, keşke o büyük yıkımın gerçekleştiği Malatya'ya, Maraş'a, Adıyaman'a, Hatay'a, Antep'e gitse, o insanların mağduriyeti bitse ama bu yapılacak gibi gözükmüyor.
Bir şey söyleyeyim mi ben size? Ben deprem bölgesindeyim, Malatya ilindeyim, diğer deprem bölgelerini de biliyorum; Malatya'da enkaz hâlâ kaldırılabilmiş değil, esnaf hâlâ çadırlarda, kendi kurmuş oldukları barakalarda zabıtadan izin alabilirse ekmeğini kazanmaya çalışıyor.
Değerli arkadaşlar, bir de şu mesele var, ben buradan söyleyeyim: O depremin ilk gününden itibaren bütün deprem bölgesine araçlarını gereçlerini gönderen -hangi siyasi partiden olursa olsun- bütün belediyelere buradan şükranlarımızı sunmak istiyoruz; iş adamlarına, gönüllü insanlara buradan şükranlarımızı sunuyoruz; hakikaten devletin yapamadığını o insanlar yaptı, belediyeler yaptı. Bakın, biz Malatya'da bir deprem yaşadık. CHP'lisi, AK PARTİ'lisi; örneğin, Sivas Belediyesi geldi Doğanşehir'de hizmet etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Daha çok maddemiz var, konuşulacak çok şey var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Toparlıyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya da Muğla Belediyesi, Güzelbahçe Belediyesi yani İzmir'den Güzelbahçe Belediyesi geldi, yüz gün boyunca Malatya'ya hizmet etti. Şimdi, buradan vergi alıyorsunuz "Belediyelere vermeyiz." diyorsunuz. Ankara'sı, İstanbul'u, Kocaeli'si, Eskişehir'i; birçok belediye deprem bölgesine geldiler, bilabedel hizmet verdiler. Şimdi, bu vergilerden, aldığınız vergilerden "Belediyelere pay vermeyeceğiz." diyorsunuz. Zaten parayı harcayan onlar, zaten hizmet eden onlar. İstanbul'un, Ankara'nın birçok belediyesi hâlâ deprem bölgesinde. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hatay'da müthiş işler yapmış; Mersin Belediyesi Adıyaman'da; Muğla, Güzelbahçe, Çeşme Belediyeleri Malatya'da işler yapmış. Bunlara bu vergiyi de vermemekte direniyorsunuz; bu, doğru bir şey değil.
Ayrıca, deprem için atılacak her adımın yanındayız ama maalesef, bunların da depremle ilgili kullanılacağı konusunda ciddi kuşkularımız var.