KOMİSYON KONUŞMASI

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, tabii, biz burada aslında kur korumalı mevduat sisteminin kur zararını, şu andan itibaren önümüzdeki dönemleri kim karşılayacak; onu konuşuyoruz. Ama aslında ortada çok çarpık bir sistem var ve bu sistem işlemeye devam ediyor -ben kur korumalı mevduat sistemini saatli bombaya benzetiyorum- 2,7 trilyonu geçti bunun büyüklüğü, şu andaki döviz kuruna böldüğümüz zaman 103,5 milyar dolarlık bir para var burada. Biraz önce Sayın Özlale söyledi, imkânsız üçlüyü söyledi. İmkânsız üçlü: Sermaye hareketlerinin serbest olduğu yerde hem faizi hem de kuru birlikte belirleyemezsiniz; bunu yapmaya kalkarsanız, işte, bugün ekonomiyi içinde bulunduğunuz sıkıntıya sokarsınız.

Bakın, bu sistemin gelişi -tümü üzerinde de bahsetmiştim- 2021 yılının Eylül ayındaki faiz indirimiyle başladı. O faiz indirimi birdenbire -faizler negatif reel faize doğru gidince, enflasyonun da yükseldiği bir ortamda- insanları doğal olarak alternatif araçlara götürdü. Neydi? Dövize gittiler, altına yöneldiler, gayrimenkule yöneldiler. Bakın, bugün konut fiyatlarındaki bu kadar yüksek artışın nedeni bu. Konut inşaatı maliyet endeksinin 2-3 katı kadar konut fiyatlarında artış var fakat burada ilginç olan şu: Bu sistem dört ay sürdü ve o dönemin, zamanın Maliye Bakanı Sayın Nebati "Biz böyle devam edeceğiz bundan sonra, Çin modelini uygulayacağız; bırakacağız, dolar yükselsin, ihracatımız artacak böylece, cari işlemler açığı kapanacak, ekonomi büyüyecek." gibi bir model söyledi ve müdahale etmeyeceğini söyledi ekonomiye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ondan sonra da 20 Aralık gecesi bir müdahale oldu; birileri o gece 18,30 Türk lirası karşılığından dolar sattılar, daha on iki saat geçmeden sabahleyin 11,5-12'den aldılar. Kimler sattı, kimler aldı, sorduk, o zaman da sorduk, şimdi de soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz. Yani sanıyor muyuz ki hiç kimse bilmiyordu, bu karar oturup da yarım saat, bir saat içinde alındı, mutlaka bunun bir hazırlığı oldu ve burada ciddi bir maliyet oluştu.

Sadece o da değil, buradaki maliyeti demin 165 milyar dolar olarak gördük ama aynı zamanda Merkez Bankası sadece onunla da yetinmedi, döviz satmaya başladı, döviz sattı. Merkez Bankaları döviz satar, ihale açar, direkt döviz satar ama öyle değil, biz onu o dönemde sorduğumuz sorularla da anladık, "arka kapı politikası" dediğimiz Hazineyle yapılmış bir protokol üzerinden kamu bankaları eliyle döviz sattılar. Bugün Türkiye'nin rezervleri negatif, brüt rezervler 100 milyar doların üzerinde ama yükümlülükleri çıkardığınız zaman, net rezerv swap işlemlerini de çıkardığınız zaman -değişiyor, haftalık olarak açıklanıyor bültenler- 50-60 milyar dolar arasında Türkiye'nin eksiği var, swap hariç net rezervi var. Türkiye'ye bir yerden 55-60 milyar dolar gelse Türkiye'nin rezervleri 0 noktasına gelecek yani sadece bu maliyet de değil, devamlı bir yerden satıyorsunuz ama buna rağmen dövizdeki artışı engelleyemiyorsunuz ve bugün gelinen noktada öyle bir şey oluştu ki âdeta bir saatli bomba gibi tasfiye etmeye kalksanız, diyelim bitirdiniz ne olacak? Ya orada parasını çekenler yeniden gidip döviz alırsa dolar ne kadar olur, euro ne kadar olur; böyle bir sistem oluştu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Zaten bu sistem başlı başına sıkıntılı bir sistem ve dediğim gibi, buradaki işlemlerin şeffaf yürütülmemesi, buradaki rakamları bilemiyor olmamız, Merkez Bankasının geçen sene burada yapılan Plan Bütçe Komisyondaki toplantılarda da bu açıklamaları yapmamış olması da kamuoyunda çok büyük kuşkular, sıkıntılar yarattı.

Şimdi diyoruz ki: Zaten bir sıkıntı var ama onun dışında bir taraftan da alıp bunu Hazine üzerinden normalde Hazinedir, bütçeyle ilişkilenmesi gerekir, "Hazine" demek bütçe demek Merkez Bankasına vermek doğru bir iş değil çünkü biraz önce arkadaşlarımız da çok güzel ifade ettiler, Merkez Bankası bunu ne zaman açıklayacak, yıl sonu mu? Hazine bunu her ay düzenli olarak bültenlerle açıklıyor, ona göre biz görüyoruz ne kadarlık bir maliyet oluştuğunu.

Şimdi baktığımız zaman 2023 için de çok yüksek bir maliyet gözükmüyor ama bakın haziran ayındaki artış, seçim sonrası birdenbire gelen artış ve şimdi de devam ediyor artış, yüzde 25'lerin üzerinde, önce yüzde 17, sonra yüzde 12'ler civarında çok yüksek bir artış var, bunu göreceğiz, bakın rakamlar nasıl şişecek, ne kadar yukarıya doğru gidecek. Bu, sonuç itibarıyla bir transferdir, milyonlarca insanın cebinden bir parayı alıyorsunuz, elinde büyük miktarda kur korumalı mevduat sistemi olan bir avuç insanın cebine yapılan bir transferdir, bu model yanlış bir modeldir. Bir biçimde, dediğim gibi, çok açık, çok şeffaf biçimde yürütülmesi gereken bir süreçtir, zaten sıkıntılı bir süreçtir ama dediğim gibi, şimdi Merkez Bankasına verilmesini de son derece yanlış buluyorum. Bunu tekrar, yeniden ifade etmek istedim.

Teşekkür ederim.