KOMİSYON KONUŞMASI

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, öncelikle bu rakamlar meselesi önemli, ben de seviyorum rakamları ama siz de belirttiniz "rakam" dediğiniz şey sonuçta tahminlere ulaşma aracı, bunu da kabul ediyoruz. O zaman şöyle bir şey yapalım; mesela rakamların yolculuğuna bakalım, çok da geriye gitmeyelim, on sene önceye, 2013'e bakalım: 2013 yılında Orta Vadeli Program'da vermiş olduğunuz tahminler şöyle gerçekleşiyor: Cumhuriyetin 100'üncü yılında kişi başına gelir meselesine baktığımızda 25 bin dolardan bahsediyorsunuz. Şimdi, on yıllık trenddeki sapmaya bakar mısınız: Şu anda 10 bin dolar, on yıl önceki tahmininizden, 25 bin dolardan 10 bin dolara inanılmaz bir sapma var. Şimdi, neden böyle oldu bu on yıllık trend? Yine, 2013'teki Orta Vadeli Program'dan 2023 projeksiyonuna baktığınızda, ihracat 500 milyar dolar; yine böyle tahminler var. Yani cumhuriyetin 100'üncü yılını muhteşem bir ekonomiyle karşılamaya hazırlanırken cumhuriyetin 100'üncü yılını inanılmaz kriz içinde, çöküş içinde bir ekonomiyle karşılıyorsunuz ve getirdiğiniz her ek bütçe ya da getirdiğiniz her torba yasa aslında ekonominin bu krizine çare arayan yama işlevinin ötesine geçemiyor. Neden böyle oldu? Dolayısıyla, evet, rakamların o anki görünen hâllerinin ötesinde bu yolculuğuna bakmak aslında bize bir fikir verebilir. Böyle oldu çünkü masayı devirdiniz, böyle oldu çünkü tecrit var, böyle oldu çünkü tercihleriniz bu yönde gelişti. Demek ki bu tercihlerde ısrar ederseniz buradan sonra gidilecek yolda önümüzdeki on yılı da üç aşağı beş yukarı kestirebiliriz. Yani "Türkiye Yüzyılı" dediğiniz meselenin ilk on yılı arkada bıraktığınız on yıldan çok ciddi bir farklılık göstermeyecektir eğer bu şekilde devam ederseniz. O yüzden de hukuk önemli, demokrasi önemli, insan hakları önemli. Dolayısıyla Türkiye ekonomide bir iyileşme bekliyorsa bu iyileşmenin yolunun demokratik çözümden ve tabii ki toplumsal barıştan geçtiğini artık iyice iliklerine kadar hissetmeli. Bu olmadığı sürece biz dönüp dolaşıp aynı yapısal sorunların, aynı krizlerin içinde boğulmaya devam edeceğiz ve nitekim de böyle oluyor. Şimdi, kişi başına 25 bin dolar seviyesine gelmiş bir ülke olabilseydi bugün, zaten burada, bu meselelerin hiçbiri konuşulmuyor olacaktı, bambaşka şeyler konuşacaktık. O bambaşka şeyleri konuşmaktan uzak kalmak, mahrum kalmak aslında bu ülkenin geleceğini karartmaktan öteye gidemiyor.

Bugün çok ciddi yoksulluk var diyoruz; o yoksulluktan en çok kim mağdur oluyor, biliyor musunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı? Çocuklar. Bu ülkede çocuk yoksulluğu dediğimiz meseleye baktığımızda çok ciddi anlamda yetersiz beslenme söz konusu; gıda meselesine baktığımızda açlık sorunu çok ciddi boyutlarda. Kadın yoksulluğu... Biraz önce ev içi hizmete dair önemli bir şey söylediniz; ekonomiye katkıları olabilir, evet, ölçülemeyen katkılar ama öyle bir kadın yoksulluğu tablosu var ki karşımızda, bırakın katkıları, bu ülkede kadın olmak ciddi bir mağduriyetin parçası olmak. Kadına yönelik şiddet, kadının toplumsal yaşamdan dışlanması, kadının sosyal yaşamdan, çalışma yaşamından dışlanması... Şimdi, bütün bunlara baktığımızda, işte, o 25 bin dolarlık bir düzeye ulaşamamanın toplumsal maliyetlerini konuşuyoruz demektir çünkü biz en temel meselelerimizi çözme olanağı varken bunu çözümsüz bırakmışız, tecritte ısrar etmişiz, bırakın tecritte ısrarı, mutlak bir iletişimsizlik hâline sürüklemişiz ülkeyi.

Son olarak, vergiler... Bir iktisatçı olarak baktığınızda, siz de çok iyi bilirsiniz ki vergi adaleti yoksa başka hiçbir yerde adalet sağlama şansınız yok çünkü ekonomik olan siyasidir ve başlayacağımız yer de bütçedir ve o bütçenin içindeki verginin adaletli bir şekilde alınmasından geçer; bu, bu kadar. Magna Carta'dan başlayın, bugüne kadar gelin, bütün siyasi tarih bize bunu söyler ama ısrarla dönüp dolaşıp şunu görüyoruz ki her ilave vergi artışı bu vergideki adaletsizliği daha da derinleştiriyor, daha da içinden çıkılmaz bir hâle getiriyor. İşte, burada, ek bütçede ilave olarak alacağınız vergilerden özel tüketim vergisi birinci sırada. Dâhilde alınan KDV ikinci sırada ve diğer vergilere baktığımızda da, işte, motorlu taşıtlar vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta muamele, hepsi dolaylı vergi ve bu da bize adaletsizliğin süreceğini gösteriyor.

Teşekkür ederim.