KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İsmail Bey, önce sana bir cümleyle başlayayım: 2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanı "2023'te Ay'a sert iniş yapacağız." diyordu. Ne oldu o hikâye? Vaat böyle olur. Bizim vaatlere ne bakıyorsun? Petrolü buluyorsunuz, doğal gazı buluyorsunuz, vatandaşa yansıyan, vergi ile zam. Ay'a gidecektiniz 2023'te. Sayın Cumhurbaşkanının... Millet yaya gidemiyor, dolmuşa binemiyor.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, konuşmanızın son bölümünde On İkinci Kalkınma Planı'ndan söz ediyorsunuz. Onuncu ve On Birinci Plan'da TÜİK'in tarım sayımı yapacağı yazılı. 2001 yılından beri bu ülkede tarım sayımı yapılmıyor. Onun için, bütün veriler farklı kaynaklarda doğru olarak yer almadığından ülkenin şu anda tarımdaki durumu net olarak belli değil. Eğer TÜİK'le ilgili söylediğiniz biçimiyle müdahil olacaksanız önce bir tarım sayımının yapılmasından işe başlayalım, kendi gerçeğimizi görelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Örneğin, büyükbaş hayvan varlığının tam rakamı belli değil. Ayrıca, Türkiye'nin tartışması gereken konular... Türkiye'de 6,5 milyon süt ineği varken Fransa'daki 3,5 milyon süt ineğinden niye bizden daha çok süt elde ediyorlar? Yani 3,5 milyon ineği olan Fransa 6,5 milyon süt ineği olan Türkiye'den daha çok süt elde ediyor. Bu verimlilik konusunu konuşmak lazım. Ayrıca, TÜİK nasıl yapıyorsa yalnızca emekliler ile memurların maaş zamları döneminde enflasyon kesinlikle düşüyor; bu da ayrı bir beceri. Yani Türkiye'de hesaplama yöntemleri yalnızca bu emekliye veya memura maaş yansımasında olacak süreç mi bir enflasyonu şekillendiriyor?

Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Toprak Mahsulleri Ofisi bu yıl bir hata yaptı, kalktı 6,5 milyon ton daha hasat başlamadan buğday ithal etti ve depolarını doldurdu. Şimdi, ülkenin çiftçisi buğday üretti ama gittiği zaman Toprak Mahsulleri Ofisi deposu dolu olduğundan randevu sistemi çalışmıyor. 6,5 milyon ton buğdayı yurt dışından ithal edeceğine... Hasattan önce bu buğday ithal edilmeseydi bu sorun bugün yaşanmayacaktı.

Başka bir konuya daha değineyim, geçmiş dönemde yapılan bir iş. Şimdi, ihracat güzel anlatılıyor, dahilinde işleme rejimi kapsamında yurt dışından buğday getirildi; 6.500 liradan tonu alınan buğday, bizim sanayiciye 4 bin liradan verildi ve 2 bin liralık sübvansiyon Toprak Mahsulleri Ofisinin üstüne kaldı. Bugün Toprak Mahsulleri Ofisinin uğradığı zararın bir kısmı da bundan kaynaklanıyor. Tamam, yapılsın, o destek verilsin çünkü dahilinde işleme rejimi kapsamında işlendi, makarna oldu, irmik oldu, yurt dışına satıldı, ihracat rakamı içinde o gösterildi, oradan oluşan zarar düşülmedi. Rakamımız büyüyor ama zarar kime kalıyor? Toprak Mahsulleri Ofisine. Sonra kim ödüyor? Vatandaş. Peki, niye gübrede ya da yemde aynı sübvanse olayı gerçekleştirilmiyor? Onlar da yurt dışından getiriliyor, bizim çiftçimize sübvanse edilerek o gübrenin ya da tohumun ya da yemin verilmesi sağlanmıyor. Bugün eğer gebe inekler, süt inekleri, düveler kesime gitmeseydi bizim et fiyatları bu kadar artmayacaktı, Türkiye yurt dışından yeniden hayvan ithaline ihtiyaç duymayacaktı. Son beş yıldır gelen tarım bakanlarının açıklamalarına bakın, hepsinin Türkiye'nin ithalatı bırakacağını, et ithal etmeyeceğimizi, hayvan ithal etmeyeceğimizi söyleyen açıklamaları yer alıyor ama bu uygulamalar böyle gitmiyor.

Şimdi, şurada, ben yine sizin konuşmanızdan baktım, onun için de dikkatimi çekti, bir sorayım, onun da tam olarak bilinmesinde yarar var. Diyorsunuz ki: "Kurumlar vergisi dışında dahilinde alınan KDV 237 milyar 300 milyon, özel tüketim vergisi 306 milyar 6 milyon." Bu rakamları şu anda uygulamaya koyduklarınızda sağlanan gelir olarak mı değerlendiriyorsunuz, vergi olarak mı; yoksa bunlar önümüzdeki süreçte gelecek yeni vergilerle alınacak tutar mı bu bütçede yer alan? Çünkü bu demek yeni vergilerin de önümüzdeki süreçte uygulamaya konacağı demek. Vatandaşa verilen anlatılıyor; memura, asgari ücretliye, emekliye ama daha cebine girmeden... Örneğin, asgari ücret dolar karşısında 1.200 lira eridi. Yani o verilen alım gücü daha önce vermediğiniz dönemdeki alım gücünün altına düşüyor, o zaman verilmiş olmuyor. Bu da neden kaynaklanıyor? Bana göre uygulanan ekonomi politikalarının sürekli değişkenliği tarımda da ekonomide de bunu yaratıyor. Sayın Cumhurbaşkanı nasla ilgili açıklamasında ne diyor? "Ben Müslümanım." Bir Müslümana faizle ilgili artıştan ya da faizden söz etmeyi doğru bulmadığını söylüyor ama öbür tarafta -domuz haram- domuzu, Avrupa Birliğine şirin görünmek için Türkiye'de kasaplık hayvan eti yapıyor. Şimdi, ekonomi de nas ama 2006 yılında Sayın Cumhurbaşkanı Başbakanken domuz eti kasaplık hayvan eti oluyor, Resmî Gazete'ye hemen girin bakın. E, şimdi o haram olanı...

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Gayrimüslim vatandaşlarımız da var.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ama şimdi, konuşurken ben ona karşı çıkmıyorum, herkesin ne yediğinde değilim, benim söylediğim şu: Sen nasta haramı, helali, Müslümanlığı hatırlıyorsun da domuz etinde niye hatırlamadın? Ben o yönden bakıyorum olaya.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Şimdi Sayın Müsteşarımız bir baksın, orada bütün bu kalemler yer alıyor ama...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bir de bir şey söyleyeyim bakın: Siz Devlet Planlama Teşkilatında yetişmiş, sonra da ülkenin önemli kademelerinde görev almışsınız. Bakanlara soru önergesi veriyoruz, gelmeye başladı -3 tane cevap geldi- ben diyorum "Konya." onlar yanıt veriyor: "Anya."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Malatya) - Şimdi, demek istediğim...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Gürer, bir saniye.

Başkanım...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, başta süresini vermiştim, sonra ilave bir süre daha verdim...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ama müdahale oldu, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı müdahale etti, süresi...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yani orada bir müdahale var, ben de görüyorum müdahaleyi, evet Cevdet Bey'in müdahalesi oldu, doğru, tamam doğru.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tabii, tabii, tamamlasın Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Doğru, bir müdahale oldu.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah var, güzel konuşuyor yani.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun Sayın Gürer.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Şimdi, sizden isteğimiz şu: Milletvekillerinin, Bakanlara zaten burada, Mecliste olmadıkları için soru yöneltmek şansları bir tek yazılı. Yazılı bilgileri de istediğimizde örneğin, akademik alanda çalışanlar verilere erişemediği için kamuoyuna farklı bilgiler de yansıyor. Biz de soru soruyoruz, örneğin diyoruz ki: Tarım ve Orman Bakanlığı, şu şu rakamları bize verir misiniz? "TÜİK'ten alın." diyor. TÜİK'in sayfasına giriyorsunuz "Bu veriler Tarım ve Orman Bakanlığından alınmıştır." yazıyor. Şimdi, TÜİK'ten alınan verinin niye bir milletvekiline verilmesinden çekinilir? O rakamın verilmesinin de ne zararı var? Sonra soruyoruz: "Hayvan ithalatını kim yapıyor?" Yanıt: "Ticari sır." Ya, hoş görün, kusura bakmayın, öküzün ticari sırrı neresi olacak, yani niye olacak? Sorulduğu zaman "Şu firma getirdi denir, bu yaptı denir." Buradaki ticari sır bankadaki hesaplarla ilgili değil ki. Bu ithalatı kim yapıyor? Bunu bilmek de bir milletvekilinin hakkı olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.