Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye'nin dijital dönüşümüne ve 28'inci Yasama Dönemi'nde Komisyonun yapacağı çalışmalara, izleyeceği yol haritasının belirlenmesine ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 13 .07.2023 |
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Sayın Başkan, değerli üyeler; ilk toplantımızın verimli bir çalışma dönemini açmasını umuyorum ben de. Birkaç noktada benim de not olarak geldiğim ve burada, Komisyonda tartışmayı önereceğim meseleler vardı fakat sanırım oldukça yoğun ve yorgun bir Meclis aritmetiğinde bugün o kadar derinleşemesek de daha sonraki toplantılarımızda daha derin tartışacağımızı düşünüyorum.
Bunlardan birincisi dijital güvenlik meselesiydi. Aslında Levent Uysal'ın buraya, hepimize dağıttığı, kendi hazırladığı bir bilgi notu var. Buraya kendisi de değinmiş, tabii, aynı saiklerle değinmiyoruz anladığım kadarıyla çünkü benim bunun altını doldurmak istediğim meseleler bir müddettir, seçimden önceden beri gündemde olan dijital verilerin "dark web"de satışa sunulması gündemi. Buna dair bu sızmalar olmadığı söylense de ve kimi siteler kapatılsa da -kusura bakmayın, şu an isim söyleyemeyeceğim, CHP Grup Başkan Vekillerinden bir arkadaşımızdı- Mecliste, yeni sitelerin olduğunu ve bu bilgilerin satışlarının yapıldığını gösteren bazı görseller bize gösterdi.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Yanınızda duruyor.
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Kusura bakmayın, ben meselenin kendisine odaklanıp kimin konuştuğunu unuttum, çok özür diliyorum.
Bir, bu meselenin kendisinin ve şu boyutuyla da tabii hâlen IŞİD emirlerinin Türkiye'de çok merkezî noktalarda, Meclisin bulunduğu Ankara'da dahi yaşadıkları ve buralardan, örneğin geçtiğimiz günlerde Ezidi bir kadının ailesi ve uluslararası örgütlerin çabalarıyla kurtarıldığı bir durumda "dark web"de IŞİD'in köle pazarlarının hâlâ devam ediyor olduğu bir pozisyon var. Bizlerin "dark web" üzerinden yürütülen bu kadın düşmanı, halk düşmanı, çocuk düşmanı faaliyetlere karşı çalışmayı tartışması gerekir. Yani Komisyon salt teknik bir komisyon olarak kendini konumlandırmamalı, bu tip önemli meselelere temas edebilecek, bunların çalışmasını kurabilecek bir komisyondur. Bizim de ilerleyen günlerde -sanırım bizim bir sonraki toplantımız Meclisin açılışına denk gelecek ama- bir alt komisyon önerimiz olacaktır buna dair.
Bir başka mesele, bu Dezenformasyon Yasası'na dair bu Komisyonun aktif yürüttüğü bir süreç olması hasebiyle bugün Dezenformasyon Yasası'nın etkilerini bu komisyonun da tartışması, araştırması sorumlulukları arasındadır. Bu bağlamda da bir alt Komisyona ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz. Ki Dezenformasyon Yasası'nın aslında çok da dezenformasyonu engelleyemediğini Recep Tayyip Erdoğan'ın miting meydanlarında yayınladığı videolardan görmüş olduk. Yani bu anlamıyla bu yasanın nasıl uygulandığını hep beraber tartışmak zorundayız diye düşünüyorum.
Levent Uysal'ın notlarına dair müsaadeniz varsa birkaç kendi görüşümü söylemek istiyorum. Öncelikle Fransa meselesine dair 5'inci maddesinde şöyle diyor: "Geçtiğimiz günlerde Fransa'da gerçekleşen olaylarla ilgili olarak gerek Fransa gerek Avrupa Birliği, sosyal medya platformlarının üzerine düşen sorumlulukları yeterince yerine getirmediğini ve daha fazlasını yapmaları gerektiğini bir kez daha belirtmiştir." Fakat Fransa'da yaşananların aslında Fransa'da devletin göçmenlere yönelik sistematik kolluk şiddetini engellememesinin bir sonucu olduğunu, halkın buna dair çözümsüzlüğün ve adaletsizliğin sonucunda katledilen bir insan için sokağa çıktığını, Fransa'da sık sık da bu tip cinayetlerin kolluk tarafından işlendiğini hatırlamakta yarar var. Bizlerin bu meseleleri tartışırken toplumun yaşadıklarını atlayarak teknik tartışmasını, salt bir sosyal medya faaliyetlerinin düzenlenmesi şeklinde tartışmasını uygun bulmamaktayım. Bizi buraya görev ve sorumlulukla gönderen halkın sorunlarının aslında bizim yürüteceğimiz her çalışma için de temel olduğunu unutmamak lazım.
Sosyal medya mahkemelerinden bahsetti Sayın Başkan. Sosyal medya mahkemeleri dediğimiz mesele aslında yargıya güvenmeyen işçilerin, kadınların, LGBT+'ların, Kürtlerin ve daha sayabileceğimiz birçok grubun dertlerini topluma anlattıkları alanlar hâline gelmiştir. Bu alanların suistimal edilmesi toplumun sorunları çözülmeden ne yazık ki devam edecektir. Bir kısmı bunu suistimal edecektir. Örneğin, bizler de yaşıyoruz, hemen hemen her paylaşımımıza -özellikle de birkaç noktada belirtmek istiyorum- LGBT+'lar, kız çocuklarının evlendirilmesi, Kürt sorunu gibi konularda açık açık tecavüz tehdidi içeren alıntılar ve yorumlar bizlere de yapılıyor. Asıl meseleler mesela buralarda bunların engellenmesine yönelik olmalı. Orada kendi derdini anlatan insanların sorunlarını anlatmasının önüne engel olmak yerine yargıya güveni sağlamak bir bütün olarak Meclisin sorumluluğudur tabii ki. Bir, öncelikli olarak uygun yasaların çıkartılması, ikinci olarak da yargı bağımsızlığının sağlanması. Böylece hiç kimse "Ben sosyal mecrada linç ediliyorum." demek zorunda kalmaz; yargı bağımsız işlerse yargıdan gerekli sonuçlar alınırsa. Misalen, Diyarbakır'da bir çocuk istismarcısı serbest bırakılıyor. Bu, tabii ki sosyal medyada konuşulacak. O nedenle bizim tartışmalarımız toplumun sorunlarından bağımsız olmamak zorundadır diyeyim, şu an için bitireyim.
Teşekkür ediyorum.