Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye'nin dijital dönüşümüne ve 28'inci Yasama Dönemi'nde Komisyonun yapacağı çalışmalara, izleyeceği yol haritasının belirlenmesine ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 13 .07.2023 |
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli çalışma arkadaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Komisyon olarak üyesi olmadığım ama çalışmalarının hemen hemen tümüne katıldığım, bir önceki dönemdeki nezaketi için, ayrıca da yine Komisyonumuzun Başkanı olduğu için diğer komisyonlara göre Sayın Yayman'ın nezaketinden dolayı Dijital Mecralar Komisyonunun şanslı bir komisyon olduğunu ifade etmek isterim.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - O sizin nezaketiniz.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Bir önceki çalışma döneminde Cumhuriyet Halk Partisinin Dijital Mecralar Komisyonundaki grup sözcüsü Sayın Tuncay Özkan idi, yine Komisyonumuzun üyesi; annesini kaybetti, bugün cenazeleri var -biz Komisyon toplantısının sonuna kadar burada olacağız- bu vesileyle, Allah'tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun Sayın Tuncay Özkan'ın sevgili annesinin.
Genel değerlendirmeler de yapabiliriz, Sayın Başkanın gündeme getirdiği konular üzerinden de değerlendirmeler yapabiliriz. Bir kere, Dijital Mecralar Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapacağı çalışmalarının bundan sonra daha önce yaptığı çalışmalar açısından önemli bir avantaj olduğunu düşünüyoruz ve gerçekten önümüzde büyük görevler var ve bunları başarmamız lazım. Neden? Bu görev ve sorumlulukları yerine getirebilecek başka bir kurum yok, komisyon yok, aygıt yok. Bunu da şunun için söylüyorum: Yasaları Türkiye Büyük Millet Meclisi yapacak ve dijital alan -biz ne kadar önünde gidersek gidelim Komisyon olarak- hem yürütme açısından hem de dünyadaki uygulamalar ve gelişmeler açısından mutlaka gerisinden takip edeceğimiz bir durumdur; onun için de -tabiri caizse- sürekli hareket hâlinde olması gereken bir Komisyon üyeliği durumumuz söz konusu. Sayın AK PARTİ sözcüsü hanımefendi milletvekilimizin de söylediği gibi, Dijital Mecralar Komisyonu -ben öyle anladığım için böyle tarif ediyorum- sadece komisyon toplantılarıyla ve komisyon gündemiyle yetinirse -ki yetinmeyeceğini düşünüyorum- alt komisyonlarla dijital ekonomiyi de dijital demokrasiyi de, sosyal ağlarla ilgili, sosyal medyayla ilgili dijital dünyayı da dijital dünyanın uluslararası gelişmelerini de dijital güvenliği de ayrı ayrı çalışmak durumunda. Şöyle ki: Siber güvenlik, dijital dünyayla ilgili güvenlik ve bunun denetimi Türkiye Büyük Millet Meclisinde bazı komisyonlarda, örneğin benim de grup sözcüsü olduğum Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunda ele alınıyor ama komisyonun çalışma usulü ve esasları açısından bir önerinin geliştirilebilmesi ve derinliğine çalışılabilmesi -dijital güvenlikle ilgili- ancak Dijital Mecralar Komisyonunda olabilir. Dolayısıyla, belirtilen alanlarda ve daha fazlasında Dijital Mecralar Komisyonunun alt komisyonlarla çalışma yapması yerinde olur.
Dijital dünya yeni bir dünya. Tarih boyunca hep yeniler olmuştur ve bu yeni dünyalara hazır olan uluslar ve topluluklar ancak var olan sorunlarını çözebilen toplumlar olabilmiştir, başarıyı ancak bu toplumlar gerçekleştirebilmiştir. Tarım böyledir, toprağın işlenmesi böyledir, sanayi böyledir, sanayinin ayrı ayrı dönemleri böyledir, mekaniğin yoğunlaştığı dönem böyledir; petrolün ağırlaştığı, enerjinin öne çıktığı dönem böyledir. Şimdi, Sayın Başkanın ifade ettiği gibi hem toplumsal hayatımızı hem siyasal hayatımızı, ekonomik ve uluslararası dengeleri, siyasi dengeleri belirleyen önemli bir avantajla, kullanılamaması hâlinde de büyük bir tehditle karşı karşıyayız. Demek ki Dijital Mecralar Komisyonunun sorumluluğu aynı zamanda topluma, ülkeye Türkiye Büyük Millet Meclisinin yol göstermesini sağlayıcı unsurları, çalışmaları, araştırmaları yapmak gibi bir sorumluluk. Maalesef, ülkemiz siyasal sorunlar açısından en sorunlu ülkelerden biri; ekonomik ve mali sorunlarımız açısından en sorunlu ülkelerden biriyiz, kültürel sorunlarımız açısından en sorunlu ülkelerden biriyiz; toplumsal sorunlarımız açısından sorunlarımızın üzerine sorunları daha da artırdığımız bir siyasal süreçtir gidiyor. O nedenle, riskler ve avantajlar açısından düşünüldüğünde, evet, dijital dünya önümüzde, her tarafına bakabiliriz, bu konuda Türkiye'nin insan gücünün önemli bir potansiyele sahip olduğunu, hatta dijital dünya içinde Türkiye kökenli, Türk insan gücünün çok önemli bir role de sahip olduğunu ve daha büyük rollere sahip olabileceğini de biliyoruz. Bir taraftan güvenliğiyle, bir taraftan dünya ekonomisi içerisinde yer almasıyla, bunlara ilgin hazırlıklarla... Demek ki çok önemli bir dezavantajı yani siyasal, toplumsal, ekonomik sorunlarımızla ilgili dezavantajlarımızı bu kez dijital dünya üzerinden bir avantaja dönüştürebiliriz. Nasıl? Bütünlüklü hareket etmek koşuluyla. Nasıl olabilir? Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında. Nasıl olabilir? Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dijital Mecralar Komisyonunun yapacağı çalışmaları desteklemesiyle; Türkiye Büyük Millet Meclisinden görevler alınarak, daha fazla görevler alınarak bu görevlerin yerine getirilmesiyle.
Veriler var, bu veriler açısından dezavantajlarımız var; tespitler var, sorunlar var. Deprem bölgesinde dijital dünya, etki, kurumlar, bu kurumların zafiyetleri... İnternet dünyasıyla ilgili sorunlar var, bunlar aynı zamanda önemli sorunlar. Avantajlar var; Türkiye'nin önemli ölçüde dijital dünyayla ilgili gerek güvenlik gerekse ekonomik potansiyel, bunların değerlendirilmesi, bunlarla ilgili kurumlarımız, çalışmalar var. Diğer taraftan, çok fark etmediğimiz, kendiliğinden gelişen, bazen bizi panikleten, özellikle de iktidar çevresini panikleten gelişen bir dijital demokrasi var. Siz yönetmezseniz, siz doğru bilgi vermezseniz, siz bütünlüklü olarak bu alana bakmazsanız oradaki pürüzleri kendinize yönelik tehditler olarak görürsünüz ve bunlarla uğraşırken bir de bakarsınız ki o dijital ağlar üzerinden ülkenizle ilgili risk ve tehditleri büyütmek isteyenler daha fazlasını yapabilmişler.
Şimdi, gelelim biraz toparlamaya, Sayın Başkanın söylediklerine ve söylenenlere ilişkin ifadelere. Eğer biz bu Komisyonda çalışırken bir milletvekilimiz tarafından bir başka milletvekilinin "dezenformasyon suçlusu" olarak tarif edilmesi gibi bir duruma düşersek görevimizi yerine getiremeyiz.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) - Suçlu olarak ifade etmiyoruz, dezenformasyonu soruyoruz sadece.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - İnanın kişiler üzerinden değerlendirmiyorum. Daha önce Komisyonun asli görevi olmayan birçok unsurun yasanın içine sokularak "dezenformasyonla mücadele yasası" diye bilinen bizim "sansür yasası" dediğimiz dezenformasyon olarak düşünülse bile içinde hiçbir biçimde yer almayacak maddelerin ve tartışmaların da getirildiği bir tartışma biçimiyle gidilirse biz Türkiye'nin gelecekle ilgili dijital dünyaya dair görevlerini yapabiliyor olamayacağız. Dezenformasyon yasası diye itibarsızlaştırmayı vesaireyi ele alırsak ve yaklaşımımız "Dezenformasyonla mücadele edilmesi lazım ancak doğru bilgiye böyle ulaşılabilir." anlayışıyla gidersek sonuç alamayız. Dezenformasyon büyük bir vaka. Kişisel değerlendirmeleri, itibarsızlaştırmaları vesaireleri bunun içine koyduğumuzda zaten dezenformasyon kavramını ve dezenformasyonla mücadeleyi de basitleştirmiş oluruz. Şimdi, dezenformasyon böyle bir şey, ele alış biçimine baktığımızda zaten Türkiye'de bir dezenformasyonla mücadele değil, bir dezenformasyon merkezinin kurulmasının söz konusu olduğunu görüyoruz. Yani Sayın Başkanın ifade ettiği dezenformasyon yasasıyla Türkiye'de bir dezenformasyonla mücadele değil tam tersine siyasal iç tartışmalar ve seçim sürecinde partiler arası mücadele, parti temsilcilerinin söyledikleri arasında bir mücadele vardır; dezenformasyon bu değildir, dezenformasyon bir ülkeyi ve toplumu doğrudan tehdit eden unsurlardan oluşur ve dezenformasyonla mücadelenin en önemli unsuru toplumunuzu bilgilendirmek, ülkenizi bilgilendirmek, vatandaşınızı bilgilendirmek, onları bilgiyle donatmak ve yalan ve yanlış bilgilerle toplumun tehdit edilmesini bilgiyi doğru kullanarak ve bilgiyi yaygınlaştırarak engellemektir. Demek ki Sayın Başkanın ifade ettiği gibi bir dezenformasyonla mücadele yasası doğru olarak ele alınmamıştır, zaten geliş biçimi yanlıştır, dezenformasyonla mücadele teklifi İletişim Başkanlığı tarafından devletin diğer kurumlarına dahi mesela -yasanın içeriğinde birçok madde ilgili olduğu için- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu yönetiminden bile görüş almadan sadece İletişim Başkanlığının kurmak istediği dezenformasyon merkezini kolaylaştırmak -altını çizerek söylüyorum, yaptıkları, yasanın çıkmasını da beklemeden kurdukları- dezenformasyon merkezini oluşturmanın kolaylığı ve basın kartları ve basın dünyasıyla ilgili bütün basın kuruluşlarını, kamu ve meslek kuruluşlarını baskı ve gölgelemeye yönelik bir hazırlığın devamı olarak getirilmiş, Komisyonda tartışılmış, Komisyonda Meclise indirilmesi geciktirilmiş ama bir anda yeniden yine -talimatla demek istemiyorum, dilim varmıyor ama- Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesi ve Komisyonun iradesi de olmaksızın yeniden gündeme getirilmiş bir durumdur. Şimdi, bunları söylemek zorunda değildim, Sayın Başkan dezenformasyon yasasıyla ilgili değerlendirmeler yapınca bu değerlendirmeleri yapmak istedim.
Esasen görevimiz, gerçekten dünyada büyük bir yarış var, devletler arası yarış var, devletleri kontrol etmeye yönelik, devlet içi ve doğrudan bir devletin bir devlete yönelik olarak siber güçleri, dijital güçleri kullanabildiği unsurlar var; tüm bunları görebilmek sadece Dijital Mecralar Komisyonunun işi değil ama bunun tehdit ve unsurlarını, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağı hazırlıkları, yasal hazırlıkları, sınırlamaları yapma görevi Dijital Mecralar Komisyonumuzun. Çalışmalar aslında şöyle yapılıyor, öyle başarılı olabiliyor: Birlik varsa, ortaklık varsa bu büyütülebiliyor yani Dijital Mecralar Komisyonuna da düşen görev olabildiğince birleşilebilen, ortaklaştırılabilen; ülkenin, toplumun, gençliğin, kadının, kimsesizinden tutun Türkiye'nin geleceğinin korunmasına yönelik ortaklaşılan, ortaklaşılabilen noktaları öne çıkarmak ve buralardan yol almak. İşimiz çok. Yine ifade etmek isterim ki Dijital Mecralar Komisyonunu, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki diğer komisyonlarla da eşleşerek, bazen ortak çalışmalar gerçekleştirerek, bazen çalışma alanlarıyla ilgili ortak çalışmalar olamıyorsa mutlaka istişareler gerçekleştirerek birçok noktada ortak çalışma yapmak durumunda.
Başarılar diliyorum.
Dijital faşizm, dijital demokrasi; bunlar yeni yeni üzerinde çalışmamız gereken unsurlar. Bir iki şey de kavramlarla ilgili ifade etmek isterim: Dijital demokrasiden korkmamamız lazım. Biz geliştirmezsek demokrasinin gelişimi önünde dijital mecra kocaman bir dağ olur. Diğer taraftan da yine bir kavramsal ifade olarak söylüyorum, çok kullanılıyor ama ben de kendi görüşümü ifade etmek istiyorum ki: Aslında "partilerüstü" denilmek istendi diye düşünüyorum, hiçbir şeyi siyasetüstü değildir, hiçbir şey siyasetüstü değildir. Ülke olarak ülke siyaseti, devlet olarak devlet siyaseti; bu kavramlarla daha doğru değerlendirmeler yapılacağını düşünüyorum. "Siyasetüstü" diye bir kavramın da özellikle bir milletvekili, siyasi bir yapı, devlet bir siyasi yapı; bunun tarafından kullanılmasının en azından bana uygun olmadığını ifade etmek istiyorum. Çok konuşuluyor, her yerde söyleniyor. Aslında aynı şeyi kastediyoruz ama siyasetüstü değil, tam siyaset yapıyoruz; belki "partilerüstü" olabilir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.