| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) İçişleri Bakanlığı b) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı c) Emniyet Genel Müdürlüğü ç) Jandarma Genel Komutanlığı d) Sahil Güvenlik Komutanlığı e) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü f) Millî Savunma Bakanlığı g) Savunma Sanayii Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .02.2016 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Divan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, dışarıdan katılan değerli milletvekillerimiz, Bakanlığımızın ve diğer kamu kurumlarının kıymetli, saygıdeğer personeli, değerli basın mensuplarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, burada tabii, konu özellikle terörle mücadele üzerinde yoğunlaşıyor. Biz daha önce parti sözcülerimiz de söyledi Cumhuriyet Halk Partisi olarak terörün her türünü şiddetle lanetliyoruz, kınıyoruz ve tüm partilerin terör ile kendi aralarına mesafe koymasını hep beklediğimizi her fırsatta ifade ediyoruz. Son dönemde yeniden tırmanan terör olaylarında tabii ki terör örgütünün kabul edilemez, şehirlerde, kasabalarda hendekler, özerklik arayışları, silahla bunları sağlamak gibi, bir demokraside kabul edilemeyecek girişimlerinin yanı sıra iktidarınızın izlediği yanlış, öngörüsüz ya da sadece sandıklarda seçim kazanmaya dönük politikaların da önemli rolü olduğu düşüncesindeyiz, bunu her fırsatta söylüyoruz.
Şu anda burada değil ama az önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkan Vekili Sayın Naci Bostancı aramızdaydı. Aslında -tabii, tutanaklardan bakabiliriz ama- benim söylemek istediğimi o da söyledi. O, biraz daha farklı bir şekilde söyledi, "Biz uygun gördüğümüz zamanda uygun politikayı kullanırız." diyerek. O zamanlamalara bakıldığında, dikkat çekicidir, hep ne zaman ki seçim süreci gelmektedir, seçim kazanılması gerekmektedir o zaman partiniz, Hükûmetiniz daha uzlaşma arayışlarına girmekte ve ihtiyacı olduğunda da daha farklı bir sürece girmektedir. Nitekim, Adalet ve Kalkınma Partisinin izlediği politikaların hatası ya da oradaki vahamet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarında da birkaç kere ifade ettiği... Tabii, o, kamu görevlilerini hedef alarak söylemişti hatırlarsanız, "Gereği yapılmıyor." diye. Ben de burada bir kez daha Sayın Bakana yöneltmek istiyorum: Denildiği gibi, kamu görevlileri bu süreçte gereğini yapmadılar mı? Bu gereğini yapmayan görevliler kimlerdi; jandarma mı, vali mi? Yani sizler "Mücadele edin." dediniz ama onlar mücadele etmediler mi? Bir bu konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Bir başka konu da yine çokça tartışılan -terörle mücadele denildiğinde ya da son dönemde iyice tırmanan çatışmalar konusunda- Dolmabahçe mutabakatı meselesidir. Biliyorsunuz, aslında birçok şey oradan sonra tırmandı. Bu Dolmabahçe'deki toplantıda, mutabakatın açıklandığı toplantıda siz de vardınız Sayın Bakan. Sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ben asla kabul etmiyorum, o toplantı bir mutabakat toplantısı olamaz. Ortada bir Hükûmet vardır. Burada neyin mutabakatını, kiminle, ne için sağlıyorsun? Öyle bir şey olmaz." gibi açıklamaları oldu. Bu vesileyle, bugünkü görüşmelerimiz vesilesiyle siz de hem bu açıklamayı nasıl değerlendirdiğinizi hem de bu bir mutabakat mıydı, mutabakat ise kim üzerine düşeni yapmadı, bizim bilmediğimiz başka maddeleri var mı, değilse nedir? Ve sonrasında gördük birlikte, özellikle temmuz ayından sonra, bizim de lanetlediğimiz hem Suruç hem 2 polisimizin şehit edilmesi olaylarından sonra, işte, kar topu gibi büyüdü olaylar ve aralarında güvenlik görevlilerimizin de olduğu, sivil vatandaşlarımızın da olduğu yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu konuda eğer bizi aydınlatabilirseniz seviniriz Sayın Bakanım.
Sayın Bakanım, az önce sunumunuzda, geçen yıl çokça tartışılan bir konuya değiniyorsunuz. "İç güvenlik paketi" olarak bilinen 6638 sayılı Kanun'un çıkmasından sonra kolluk kuvvetlerimizin yaptığı icraatları anlatırken 331 arama kararı, 79 gözaltı kararı verildiğini söylüyorsunuz. Yine, geçtiğimiz yıl basına yansıyan, Bakanlığınıza bağlı Emniyet Müdürlüğünün bir yazısı vardı, hatta bu yılın başında yansıdı. 81 ilin emniyet müdürlüğüne Emniyet Genel Müdürlüğünden gönderilen bir yazıda Cumhurbaşkanına hakaret suçlarının sıradan bir asayiş olayı gibi değerlendirilmemesi isteniyordu. Yazıda, devlet büyüklerine hakaret eden kişilerin gözaltına alınması, terör ve istihbarat şubelerinin bu kişileri araştırması isteniyordu. Anayasa'ya aykırı olan bu yazıyla, demokratik şekilde protesto hakkını kullanan herkesin terör suçlamasıyla takip edilmesinin yolu açılıyordu. Ben bu bahsettiğiniz 79 gözaltı arasında Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla göaltına alınanlar var mı, onu merak ediyorum. Yine, Emniyet Genel Müdürlüğünün böyle bir talimat vermesinin biz Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünüyoruz ama siz de böyle düşünüyor musunuz? Anayasal hak olan ifade özgürlüğünü kullanan kişilerin fişlenmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yine, Bakanlığınızla ilgili, basında yer alan ve çokça tartışılan benzer bir konu da idari yargıda görev yapan ve Bakanlık aleyhine karar veren mahkeme başkanlarının listesinin HSYK'ya Bakanlığınızca gönderildiği ve bunlar hakkında daha sonrasında işlem yapıldığına ilişkin bir haberdi. Bu konuda da bizimle paylaşacağınız bir değerlendirme olursa çok seviniriz Sayın Bakanım.
Sayın Bakanım, bir de sanırım dün ve önceki gündü -aslında sürekli konuşulan bir konu bu ama- mahkeme belgeleri basına sızdı. İşte, "Türkiye, Suriye'de taraf olduğu ve Esad karşıtı muhalif grupları, Hükûmetimiz tarafından ılımlı olduğu söylenen grupları destekledi, desteklemekte"; bugünlerde de bunun örnekleri görülmekte. Ama bir de ülkemizle ilgili, radikal terör gruplarına giden desteğe göz yumulduğuna dair, bazen hem iç basında hem uluslararası basında bizzat Hükûmet tarafından destek verildiğine ilişkin haberler de çıkıyor ama Hükûmet bunu mütemadiyen reddediyor. Ama böyle bir algı yaratılmış durumda. Şimdi, mahkeme kayıtlarında IŞİD terör örgütünün sınır emiri olarak bilinen bir kişiye ait telefon konuşmaları yer alıyor -birkaç gazetede vardı bu- ve burada, yüzlerce kişinin geçişi sırasında jandarmayla da -sınırdan geçtikleri için bunlar, jandarma bunları tuttuğunda jandarmayla "Konuştun mu? Konuşacak mısın?" gibi- bir diyalog olduğunu gösteren ifadeler var. Militanların Türkiye'de tedavi ettirildiği bu konuşmalardan anlaşılıyor. Gaziantep ve Kilis'i militan geçişlerinde örgütün üs olarak kullandığını ve bir şekilde örgütün rahatça, elini kollunu sallayarak geçtiğini gösteren belgeler bunlar. Bu konuda tabii ki mücadelenizi anlattınız konuşmanızda. Bu konuda, özellikle bu örnekten yola çıkarak, IŞİD'e destek ya da Türkiye'den aldığı destek ya da sınır politikamızdan bulduğu kuvvet konusundaki değerlendirmelerinizi öğrenmek isteriz efendim.
Bir de geçen yılki konuşmanıza bakarken, rakamsal olarak tabii ki asayiş ve terörle mücadelede ihtiyacınız olan zırhlı araç, TOMA, insansız hava aracı gibi alımlarla ilgili sayılar verdiğinizi görüyoruz. Bu yılkinde ise bu sayılara yer vermemişsiniz konuşmanızda, onu görüyorum. Acaba alınmadığı için mi yoksa terörle mücadelede de epey çaba harcadığınız için rakamların büyük olması nedeniyle mi konuşmada paylaşmadınız? Eğer varsa, bu zırhlı araç, TOMA alımını paylaşırsanız seviniriz.
Bir de efendim, burada paylaştığınız, bizim de memnun olduğumuz bir konu var; "İnsan Hakları" bölümünde, konuşmanızda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çakırözer, lütfen tamamlayınız.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Tabii, efendim.
Biliyorsunuz, güvenlik kuvvetlerimize yönelik, içeride dışarıda en önemli eleştirilerden biri orantısız güç kullanımıdır. Sizler bu konuyla mücadele ettiğinizi, etmekte olduğunuzu hep söylüyorsunuz, burada da yine müsamahaya yer vermeyeceğinizi söylüyorsunuz. Ben de ailesinde polis olan bir aileden gelen biri olarak emniyet güçlerimizin, güvenlik güçlerimizin etkili, vatandaşa güven veren bir şekilde çalışabilmesi için bu tür konularda, onları itham eden konularda hakikaten müsamahaya yer vermeyecek şekilde denetim, soruşturma sisteminin işlemesinden yanayım. Ancak, son yıllarda hep hem içerideki hak savunucularının hem de yurt dışında, işte, örneğin ülkemizin aday olduğu Avrupa Birliğinin ilerleme raporlarında hep bu güvenlik kuvvetlerine, kolluk kuvvetlerine yönelik soruşturmaların yeterince şeffaf ya da yeterince etkili yürütülmediğine ilişkin raporlar vardı. Nitekim siz de bu çerçevede zaten bugün bizimle paylaşıyorsunuz genel kolluk gözetim komisyonu kurulmasına ilişkin bir tasarının Başbakanlığına sunulduğunu. Ben bu konuda -tabii ki bir an önce bunun çıkmasından taraftarız ama- aynı şekilde, bu şikâyetlerin giderilmesine yönelik yani kolluk güçlerinin toplumsal olaylardaki orantısız şiddet soruşturmalarında ceza çıkmaması, yaptırım çıkmamasına ilişkin iddialar, haberler ya da tespitlerin giderilmesine yönelik çalışmalarınız var mı, onu soracağım.
Son olarak da sözlerimi bitirirken kendi seçim bölgem olan Eskişehir'deki yerel yönetime yönelik bir uygulamayı Odunpazarı Kaymakamının -belki siz çok yoğun bir çalışma içinde bilemezsiniz ama bürokratlarınız bilebilir- Odunpazarı Belediyesinin işlettiği, külliye olarak bilinen, daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde işletmeye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - ...sokulan tesisi mühürleme hadisesi olmuştur. Buradan Odunpazarılılar -Eskişehir merkezin en büyük ilçesidir- faydalanmaktadır. İşte, nikâh törenleri orada yapılmaktadır, sergiler orada açılmaktadır, bir sosyal, kültürel alandır. Buranın mühürlenmesi ve kullanımına izin verilmemesi konusunda bir ayrımcılık yapıldığı, belediye Adalet ve Kalkınma Partisinden CHP'ye geçtikten sonra böyle bir uygulamaya gidildiği şeklinde güçlü bir algı vardır şehirde. Bu konuda ne yapıldığı, ne yapılacağı konusunda bizi aydınlatırsanız sevinirim.
Bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı olması, güvenlik ve demokrasi dengesini bir arada tutacak şekilde kullanılması temennimle sizleri selamlıyorum.
Teşekkür ederim.