Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
Konu | : | Disney Plus kanalının "Atatürk" dizisini yayınlamama kararına ve Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 12 .10.2023 |
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Çok teşekkür ederim efendim.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Arkadaşlarıma, gazeteci arkadaşlarıma da kolay gelsin diyorum.
Öncelikle deprem konusundaki düşüncelerinize aynen katılıyoruz. Bunun bir siyasetüstü, ulusal güvenlik ve afet programı olarak gündeme getirilmesinde, ele alınmasında ve sorunların çözülmesinde ortak hareket etmenin önemine vurgu yaptınız; yürekten katılıyoruz, kalbimiz sizlerle çünkü Hatay gibi bir medeniyeti, bin yılları aşan bir uygarlığın mimarisini yeniden yaratmanın zorluğunu biliyoruz, o kültürü yaratmanın zorluğunu biliyoruz. Hep beraber her türlü emeği, katkıyı sunmak üzere sizinle beraber olduğumuzu, Atatürk'ümüzün "Benim meselem." dediği Hatay'ın artık Türkiye'nin her bir yurttaşının yüreğinde bir mesele olarak yaşayacağını bilmenizi isteriz. Bu konuda yapacağınız her türlü programa, her türlü çabaya sonsuz desteğimiz, katkımız sizinle birliktedir. Milletvekillerimiz, Hatay milletvekillerimiz de orada sizinle birlikteler. Onlarla beraber her türlü katkıyı sunmak için hazırız.
Komisyonumuzun geçmiş dönemden bugüne sarkan gelenekleri, hep beraber oluşturduğumuz birikim bizim için de çok önemli. Değerli kardeşlerimin, arkadaşlarımın, hocalarımızın burada sundukları büyük katkıyla bir gelenek oluşturduk. Her söze, her fikre hürmet ederek; her sözün, her fikrin burada serbestçe konuşulmasının zeminini yaratarak hep beraber bugüne geldik. Bundan sonra da bu geleneğin devamı konusunda en büyük destekçi olacağımızdan emin olabilirsiniz.
Atatürk filmi ve Atatürk'le ilgili söylediğiniz sözlerin hepsine katılıyoruz çünkü Mustafa Kemal Atatürk, Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizim olmazsa olmazımızdır. Onun sancağı her birimizin yüreğinde dalgalanmaktadır. Biz tam bağımsız Türkiye'ye inanan, emperyalizme karşı verilmiş mücadeleyle, şehitlerimizin tertemiz alın terleriyle, kanlarıyla oluşturulan bu vatanın niçin vatan olduğunu bilen insanlarız, vatansız olmanın ne demek olduğunu bilen bir milletiz. O nedenle sonuna kadar yanınızdayız. Biz hep birlikte bu mücadelenin bayraktarlığını yapacağız ancak burada izlemediğimiz bir film olduğu için...
Siz Başkanım, izleyebildiniz mi filmi? Size sunum yapıldı mı?
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yok.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Komisyondan herhangi bir arkadaşım izledi mi? Bilgisi var mı?
Biz izlemediğimiz için bu konuyla ilgili bir fikir beyan edemiyoruz. Yani ne yapmışlar? Bir özel çalışma, kamusal bir destek yok.
Biz, tabii, filmi izlemedik. Komisyona sunuş yapılmadı herhâlde. Bilmiyoruz, içeriğini bilmiyoruz. Bu bir dizi midir, film midir, kaç bölümden oluşmaktadır? İçeriğinde gönderdiğiniz nottaki şeyler dışında ben ayrıca Saner Bey'le...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Pardon, mini bir araya girebilir miyim?
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Buyurun.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Kamuoyuna yansıdığı şekliyle söylüyorum. Atatürk'ün gençlik dönemini anlatan bir mini dizi, ondan sonra 6 bölümlük bir dizi. Burada tabii ki biz de içeriği... Ben size katılıyorum kesinlikle, itiraz etmek için de söylemiyorum fakat her ne sebeple olursa olsun...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Tabii, tabii, sansüre karşıyız, baskıya karşıyız.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Teşekkür ederim.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Şimdi, ben dün Saner Ayar'la, kardeşimle konuştum. Show TV'nin Genel Müdürüyken ben orada CEO'ydum, birlikte çalıştık. Anladığım kadarıyla bir televizyon dizisinden çıkmış, bir sinema filmine dönmüş, 2 bölümden oluşan bir sinema filmi. Bunun gösterimi yapılacakmış. Birkaç kişi görmüş ama biz görmedik, bilmiyoruz. İçerik konusunda herhangi bir bilgimiz yok. Özel bir şirket yaptığı için gösterim hakları şimdi Disney'den Saner Ayar'a geçmiş. Önümüzdeki aydan itibaren sinemalarda, televizyonda gösterilecekmiş ama biz bunun içeriği ve muhtevası konusunda bir bilgi sahibi değiliz.
Biz her türlü sansüre karşıyız. Geçmişte Geceyarısı Ekspresi filmiyle Türkiye'nin başına gelen o algı şeyini biliyoruz, bununla verdiğimiz yıllar süren mücadeleyi biliyoruz. O mücadelenin sonunda biz kazandık ama tabii, o algıyla yetişen kuşaklar oldu.
Ararat filmini örnek olarak vermek isterim. Biliyorsunuz Ararat filminin gösterilmesini engellemek için sinema yakılıyordu, şu oluyordu, bu oluyordu. Ben Kanaltürk'te filmi satın aldım ve yayınladım.
"Ararat" filmini hatırlayan var mı? O kadar kötü bir filmdi ki yani bir söylentiden ibaretti sadece. Bazı şeyleri görmeden detaylamasına ele almak, incelemek mümkün olmuyor; görmediğimiz, bilmediğimiz için belki içeriğinde korkunç bir şeyle karşılaşacağız, onu da bilmiyoruz. O nedenle, görmeyi, izlemeyi ve öyle değerlendirmeyi uygun buluruz ama Mustafa Kemal Atatürk veya herhangi bir başka değerimiz, kurucu babalarımız açısından olsun, şehitlerimiz açısından olsun, liderlerimiz açısından olsun, sansürle engellenebilecek her şey kimin hakkında olursa olsun, biz sansürün karşısındayız. Bu konudaki tutumumuz değişmez; özgürlük alanları daraltarak değil, genişletilerek savunulur; özgürlüğü savunmanın yolu bir başkasının özgürlüğünü engellemek değil, onun özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmakla gerçekleşir. Biz, o noktada, Mustafa Kemal Atatürk konusunda yapılabilecek her türlü sözünüze katılarak, düşüncenize katılarak bu konuda en küçük bir sansürü kabul etmeyeceğimizi ancak Disney konusunda, yapılan bu çalışma konusunda herhangi bir bilgimiz olmadığı için bu konuda bir şey şu an söyleyemeyeceğimizi beyan etmek isteriz.
Dijital ağların kötüye kullanımı konusu, bizim asıl öncelikli konumuzdur. Arayüze sıkıştırılmak istenen hayatlar, şimdi organize kötülük olarak yok edilmek istenen hayat hikâyeleri var. Bütün bunlara karşı Komisyonumuz dezenformasyonla mücadele yasası için burada çok mücadele verdi. Eleştirdiğimiz pek çok konunun bugün hayatta gerçekleştiğini görüyoruz. Yasa, koruyucu özelliği olmayan bir yasa hâlindedir; yasa, cezalandırıcı niteliği geniş ama sıradan vatandaşı, halkı, özgürlükleri korumaktan çok uzaktır. Bunu ileriki toplantılarımızda ele alıp ihtiyaçların giderilmesi hususunda birlikte çalışmayı teklif ediyoruz.
Dijital mecranın bugün ulaştığı boyutlarla toplumların hikâyelerini bile yanlış yönlendirebilecek güce eriştiğini görüyoruz. Bu, çok uluslu şirketler, emperyalist devletler, kültür emperyalizmi, pek çok konuda ele alınması gereken bir çalışma olacak. Biz burada Türkiye'de yurttaşı koruyan, yurttaşı önceleyen bir yaklaşımla, herkesin namusunu, iffetini, haysiyetini, düşüncesini, konuşma hakkını, özgürlüklerini koruma altına alarak büyük bir özgürlük alanının yaratılmasından yanayız. Bu, çok önemli bir şey. Burada manipülasyonu, dezenformasyonu engelleyecek... Türkiye'de korkunç açıklar var. Biz daha çok cezalandırmayı önceliyoruz, oysa biz, bunun, özgürlük alanlarının dizayn edilmesini, buralarda yeni alanlar yaratılmasını öncelemeliyiz.
Sayın Nazım Elmas katıldığı toplantıda Türkiye'deki sosyal medyayla ilgili çok olumlu bir durumun söz konusu olduğunu söyledi. Biz kendisiyle aynı kanaatte değiliz. Komisyonumuzun ileriki çalışmalarında buradaki olumsuzluklar konusunda da ortaklaşacağımız kanısındayız çünkü biz bu konularda siyasetüstü, insan hakları, özgürlükler ve bireyin korunması...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - İnsan onuru...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - ...insan onurunun korunması noktasında hareket ediyoruz çünkü bizim görüşümüze göre insanların vicdanlarından daha büyük bir şey yoktur; ona merhametle yaklaşmayan herkes ona kötülük eder. O açıdan baktığımız bir dijital toplum çalışmasında özgürlük alanları, bireyin korunması, vicdanın korunması, şerefin, namusun korunması, onurun ayağa kaldırılması konularında da hep birlikte çalışarak pek çok noktada uzlaşacağımızı düşünüyoruz.
"Hayırlara vesile olsun." dedik internetle ilgili olarak ama çok hayırlara vesile olmayan şeyler görüyoruz. Örneğin, seçimlerden iki ay önce başlayan ve kısmen şimdi de devam eden 686 milyon etkileşimli, 13 milyon tekil "tweet"li bir kampanyayla kendim karşı karşıya kaldım. Yani kimisine göre 98 milyon dolar karşılığında ıslak imzalı tutanakları AK PARTİ'ye, saraya götürdüm ve o gece aldığım paralarla Halk TV'yi, KRT'yi, ANKA'yı ve herkesi ayaklandırdım, bazı insanlara para verdim; kimine göre şeytanım, kimilerine göre...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Meleksiniz.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - ...meleğim ama sorun şu: Bir arayüze hapsedilmiş hayat hikâyesi. Oysa ben toplumun çok önünde bir insanım yani bir mücadelenin ürünüyüm, bir yerden ışınlanıp gelmedim. Bana bunu yapabilen bir düzen, Fetullahçılar, "5'li çete" diye adlandırdığımız Türkiye'deki sermaye grupları ve o sermaye gruplarının beslediği bazı mecralar açısından bana bunu yapıyorsa sıradan vatandaşa ne yapar? Benim korunağımın olmadığını gördüm. Nasıl gördüm? Dava açtım "Sen siyasetçisin, sonuna kadar bunlara katlanacaksın canım." dedi mahkeme ama benim böyle bir mal varlığım, benim mülküm yok; benim bir felsefem var, ben mülksüz yaşıyorum, benim bir inancım var yani benim bir yaşam felsefem var dedim. "O beni ilgilendirmez." dedi. Peki, bunları ispatlayabiliyor mu karşıdakiler dedim. "Hayır, ispatlayamıyor." dedi. Peki, nasıl olacak bu iş dedim. "Bu iş böyle, yeni düzen böyle, dayak yemeye alışacaksın." dedi. Bana bunu yapanların sıradan vatandaşlara neler yapabileceği konusunu geçen dönem de burada çok anlatmıştım, bu dönem de anladığım kadarıyla bunları çok konuşacağız. Yurttaşı korumak, bireyi korumak ve siyasetin manipülasyonunu, Parlamentonun manipülasyonunu, ülkenin manipülasyonunu, devlet kurumlarının manipülasyonunu engelleyebilecek düzenlemeler yapmak konusu burada bizim ana çalışma, mesai harcama gündemimizi oluşturuyor. Bunu başarıyla yerine getireceğimize olan inancımızı dile getiriyor, hayırlı çalışmalar diliyorum efendim.
Teşekkürler.