Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Komisyon Başkanı Fuat Oktay'ın, Komisyon üyeliğine seçilen Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun'a "Hoş geldiniz." dediğine, Filistin'de yaşananlara ve hayatını kaybedenlere başsağlığı dilediğine, genel bölgesel gelişmelere, Komisyonun bugüne kadar yaptığı ve bundan sonra yapacağı çalışmalara, uluslararası anlaşmaların onay sürecine ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 19 .10.2023 |
BAŞKAN FUAT OKTAY - Öncelikle, Bursa Milletvekili Sayın Cemalettin Kani Torun, Dışişleri Komisyonu üyeliğine yeni seçilmişlerdir. Kendisine hoş geldiniz diyorum, tebrik ediyorum; Komisyon çalışmalarında da başarılar diliyorum.
Gündem bilgisi ve teklif metinleri 17 Ekim 2023 Salı günü dağıtılmış. Yine, ayrıca Millet Meclisi uzantılı e-posta adreslerinize de gönderilmiştir; buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.
Gündeme geçmeden önce de, müsaadelerinizle, birkaç konuda görüşlerimi ifade etmek isterim.
Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarımızın çok değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; bu toplantımızı uluslararası alanda kabul edilemez hadiselerin yaşandığı, masum sivil kayıplarının katliam boyutuna ulaştığı ve maalesef uluslararası örgütlerin sessiz ve işlevsiz kaldıkları, diğer aktörlerin de bunu engellemek yerine, insani değerler ve hukuk yerine çıkarları çerçevesinde tavır aldıkları bir dönemde yapıyoruz. Filistin sorununun çözümsüzlüğü ve İsrail'in yıllardır süren saldırgan politikalarının yarattığı ortamın bedelini, yine, maalesef aralarında çok sayıda masum kadın ve çocukların da bulunduğu siviller ödemekte. Sivillerin hayatına mal olan hiçbir eylem kabul edilebilir değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak ortak anlayışımızı ilan eden bildiri ve devletimizin aldığı üç günlük yas kararıyla devlet ve milletimizin bu konudaki hassasiyet ve hissiyatının tüm dünyada çok daha iyi anlaşılmasını ümit ediyorum. Hayatını kaybedenlere buradan bir kez daha rahmet diliyorum.
Yaşanan soykırıma eş değer katliamlar, ne yazık ki, münferit bir hadise değildir. Yıllardır süren bir gidişatın sadece yeni bir aşamasıdır. Maalesef bazı ülkeler ateşe körükle gidip İsrail'e daha fazla silah vermeyi ve İsrail'i daha fazla teşvik etmeyi tercih etmektedir. İsrail güvenlik birimlerinin bu silahları kullanma şeklinin artık savaş suçu boyutuna ulaştığını da görmezden gelmekteler. Sürecin her gün sivillerin hayatını kaybettiği aşamaya gelmesinde asli sorumluluğu bulunan İsrail'i ve İsrail'in bu tavrını verdikleri koşulsuz destekle teşvik ederek bu sorumluluğa ortak olanları şiddetle kınıyorum. Bu konuda yetkili tüm uluslararası kurum ve kuruluşları, İsrail'in savaş hukukuna, insan haklarına aykırı uygulamaları konusunda gereğini yapmaya, sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirmeye çağırıyorum. Bu durum karşısında sessiz kalanlar, yaşanan sivil ölümleri karşısında, tarih ve insanlık önünde sorumlu olacaklardır, sorumludurlar.
Başta batılı ülkeler olmak üzere, klasik güç odakları, dünyada kurdukları uluslararası düzenle artık sorunları çözemez hâldeler, hatta belki de hiçbir ana sorunu çözemez durumdalar dersek de abartmış olmayız. Yine, bu ülkeler, bu güç odakları, ne yazık ki kendi çıkarlarını korumak adına, artık giderek meşruiyet zemininden de uzaklaşıyorlar. Birleşmiş Milletler ise, yine, Güvenlik Konseyi üyelerinin çıkarlarının uyuşmadığı tüm krizlerde işlevsiz ve etkisiz. Bu da uluslararası hukukun, ahde vefanın, güvenilirliğin terk edilmesine ve giderek daha fazla şekilde güç kullanımına başvurulmasına sebep olmakta.
Dünyada yaşanan büyük krizlerin büyük çoğunluğu yakın çevremizde ancak uzak bölgelerdeki gelişmeler dahi güvenliğimizi ve çıkarlarımızı doğrudan etkileyebilmekte. Bu nedenle, öncelikle, ülke menfaatlerimizin ve güvenliğimizin teminat altına alınması ve bir yandan da küresel kriz ve sorunların engellenmesi ve çözülmesi amacıyla Anadolu'yu merkeze alarak 360 derecelik ön alıcı, ilkeli, aktif ve etkili bir dış politika uygulamaktayız. Bu sayede, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi ve yine bu çerçevedeki tahıl koridoru girişiminde Suriye, Lübnan, Sudan, Afganistan, Balkanlar gibi pek çok coğrafyada insani ve tarihî sorumluluklarımıza ve ulusal çıkarlarımıza uygun tutum almakta, aktif bir dış politika izlemekteyiz. Bağımsız, ilkeli ve millî dış politikamız sayesinde doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmekteyiz. Bu çerçevede, malum uluslararası çevrelerce eleştirilsek de İsrail'in işgalci, yayılmacı ve şiddete dayanan politikalarının engellenmesi, Filistin'de artık bir insanlık ayıbı hâline gelen durumun sona erdirilmesi ve sorunun ancak BM parametreleri çerçevesinde, 1967 sınırları dâhilinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla çözülebileceğinin tüm aktörlerce anlaşılabilmesi için de yoğun çabalarımızı sürdürmekteyiz.
Yine, Karabağ'ın, can Azerbaycan'ın, sahadaki açık askerî zaferine rağmen, tekrar donmuş bir ihtilafa çevrilmesi yönündeki çabaları ve hayalleri sona erdiren son harekâtını tebrik ediyoruz, kutluyoruz ve Azeri kardeşlerimizi sonuna kadar destekliyoruz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması ve çözümün ancak egemen eşitliğe sahip 2 devlet arasında yapılacak müzakerelerle mümkün olabileceğinin anlaşılması için de her platformda çabalarımızı sürdürüyoruz.
Bir yandan da sadece bize dokunan değil, nereden ve kimden gelirse gelsin, terörün her türüyle mücadelemize, zaman zaman bazı müttefiklerimizce yalnız bırakılsak da hatta bazen arkadan vurulsak da kararlılıkla devam etmekteyiz ve edeceğiz.
Türk dünyasını bir araya getiren Türk Devletleri Teşkilatının adını tescil eden anlaşmayı 3 Ekimde kutladığımız Türk Devletleri İşbirliği Günü'nde yüce Meclisimizde onayladık, Türk dünyasının birliğini ve dayanışmasını güçlendirmeye ve genişletmeye devam ediyoruz.
Uluslararası sistemin, yaşanan krizler karşısındaki çaresizliğini ve bunun sorumlusu olan ülkeleri eleştiriyor, "Dünya 5'ten büyüktür." anlayışıyla daha adil bir uluslararası sistem kurulması için çalışıyoruz. Balkanlarda istikrarın bozulmaması için de elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Dünyanın her köşesindeki mazlumların haklarını, hukuklarını savunmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Dışişleri Komisyonu olarak, uluslararası ortamdaki yoğun gelişmeler ve tehditler karşısında, parlamenter diplomasi zemininden, ülkemizin güvenlik ve çıkarlarının korunması için azami seviyede yararlanmamız gerekmekte. Tabiatıyla, bunun için de ön şart, dış politikamız ve uluslararası gelişmeler konusunda gerekli bilgilerle teçhiz edilmiş olmamız. Bu anlayışla, bugün Dışişleri Bakan Yardımcımız Sayın Ahmet Yıldız ekibiyle birlikte dış politikadaki son gelişmeler konusunda bir sunum yapacaklar. Önümüzdeki dönemde de Komisyonumuzun yine spesifik konularda veya genel bölgesel gelişmeler konusunda bilgilendirilmesi amacıyla bu tür sunuşlara devam edeceğiz.
Dışişleri Komisyonu olarak çalışmalarımıza başlamamızdan bu yana Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Özbekistan'a ziyaretlerde bulunduk. Önümüzdeki günlerde de Türk Devletleri Teşkilatı Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Toplantısı'na katılmak için yine Bakü'ye gideceğiz. Ardından Singapur, Malezya ve Arnavutluk'u ziyaret edeceğiz; yine bir Kosova ziyaretimiz planlanmakta. Bir yandan da Amerika Birleşik Devletleri, Ürdün ve Moğolistan gibi diğer ülkelerden gelen heyetleri yine gazi Meclisimizde ağırladık. Ankara'da görev yapan büyükelçileri ve çeşitli düşünce kuruluşlarından gelen uluslararası heyetleri de kabul ettik. Bu ziyaret ve temaslarımızı hem ülkemizin ve görüşlerimizin diğer ülkelerdeki muhataplarımızca daha iyi anlaşılmasını sağlamak hem de dış politika önceliklerimize destek olmak anlayışıyla planlamaktayız. Gerektiğinde en sorunlu konuları en sorunlu muhataplarla ele almaktan kaçınmayacağız. Bir yandan da oluşturduğumuz iyi ilişkileri ve dostlukları pekiştirecek ve iş birliğimizi derinleştireceğiz.
Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, bilindiği üzere Komisyonumuzun asli faaliyetlerinden biri de uluslararası anlaşmaların onay sürecidir. 28'inci Yasama Döneminin başından bu yana toplam 23 uluslararası anlaşmaya ilişkin uygun bulma kanunlarını onaylayarak Genel Kurula iletmiş durumdayız. Bunlardan 7 adedi Genel Kurulda da onaylanarak Sayın Cumhurbaşkanımızın onayını müteakip yürürlüğe girmiş durumda, 16'sı ise Genel Kurul gündeminde ele alınmayı beklemektedir. Hâlihazırda Komisyonumuza havale edilmiş olan uluslararası anlaşma sayısı 106'dır, bunların 45'ini 27'nci Yasama Döneminde Komisyonda görüşülen ve Komisyon raporuna gruplarca muhalefet şerhi konularak Genel Kurula iletilen anlaşmalar oluşturmaktadır. Daha önce görüşmesi gerçekleştirilmiş bu anlaşmaları ele alabileceğimizi ve hızla ele alabileceğimizi ve buradan da geçirebileceğimizi düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, anlaşmalar üzerinde içerik, format bakımından, dış politika önceliklerimizle uyum bakımından yapacağımız inceleme ve değerlendirmelerin dış politikamızın yürütülmesine ve ileride imzalanacak anlaşmaların hazırlık sürecine olumlu katkı yapacağına inanıyorum. Öte yandan, uluslararası ilişkilerimizin yürütülmesindeki hukuki zemini oluşturan bu anlaşmaların Genel Kurul sürecinin hızlandırılması için de Komisyon olarak kendi gruplarımız nezdinde öncülük etmemiz önem taşımakta. Zira, bunların onay süreçlerindeki gecikmeler vatandaşlarımıza, ülkemize milyonlarca dolarlık ekonomik kayıplara yol açabilmekte, ülkemizin güvenlik alanında kuracağı ve diğer sektörel alanlarda kuracağı ilişkileri olumsuz etkileyebilmekte ve yine diğer ülkelerle ilişkilerimizde kırılganlıklar yaratabilmektedir. Bu süreçleri hızlandırmamız uluslararası ilişkilerimizde üzerinde yürüdüğümüz zeminin kuvvetlenmesini sağlayacaktır.
Değerli arkadaşlar, Komisyonumuzun, gündemindeki konuları her zamanki gibi dış politikanın bir millî politika olduğu ilkesi doğrultusunda ve yine büyük bir uyum içinde çalışarak etkin ve verimli şekilde ele alacağına ve sonuçlandıracağına yürekten inanıyorum. Komisyonumuzun çok değerli üyelerinin de sizlerin de sahip oldukları bilgi ve tecrübe birikimleriyle çalışmalarımıza sağladıklarınız ve sağlayacağınız katkılardan dolayı da şimdiden her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Şimdi müsaadenizle gündeme geçiyorum.
NAMIK TAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz iki cümle söylememe.
BAŞKAN FUAT OKTAY - Buyurun.