KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Sayın Komisyon üyeleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sürem kısa, bütün başlıklarla ilgili değerlendirme yapmam olasılık dışı ama birkaç konuyla ilgili değerlendirme yapmak istiyorum. Özellikle, sizin geçen hafta yaptığınız sunumla ilgili birkaç noktada görüşlerimi belirtmek isterim. Önce şunu söyleyeyim: Biz, planlı bir ekonomiyi savunuyoruz, bundan vazgeçen bir biçimde sizin Hükûmetinizdir diye düşünüyoruz ama sizden önce de aslında bu planlı ekonomiden, planlamadan vazgeçilmişti 80'li yılların başından itibaren, 90'lı yıllara kadar. Maalesef Devlet Planlama Teşkilatını kapatmak ve ilk kurulan bakanlığın başında olmak da size nasip oldu ama hâlâ bir kalkınma planı yapılıyor olması bu ülke için değerli bir şey, her koşulda bunu desteklediğimizi, planlı ekonomiyi desteklediğimizi söylemek isterim.

Şimdi, sunumunuzda dediniz ki: "Çevreye duyarlı, afetlere dayanıklı, ileri teknolojiye dayalı, yüksek katma değer üreten, geliri adil paylaşan istikrarlı, güçlü ve müreffeh bir Türkiye vizyonuyla hazırladık bunu." Ben bunların hiçbirinin doğru olduğunu düşünmüyorum, en azından Adalet ve Kalkınma Partisinin yirmi yıllık hükûmeti döneminde çevreye duyarlı bir çalışma olduğunu düşünmüyorum; gerçekten çevre talanının, doğa talanının en yüksek olduğu yıllar Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidar olduğu yıllar. Afetlere dayanıklı bir planlama yaptığınız kanısında değilim, umarım öyle olur ama geçmiş dönemler, bu ülkede yaşanan depremlerin tamamı, diğer afetlerin tamamı en azından afetlere dayanıklı bir hükûmet politikası yürütülmediğini gösteriyor. Bunu değiştirebilir misiniz, hep beraber izleyeceğiz. İleri teknolojiye dayalı, yüksek katma değer üreten bir bakışla hazırlandığını söylediniz, şimdiye kadar bunu görmedik yani hani savunma sanayisinde yaşanan ve tartışılabilecek bazı başlıklar dışında gerçekten ileri teknolojiye dayalı, yüksek katma değer üreten bir ekonomiye sahip değiliz. Gelirin adil paylaşıldığı kanısında değiliz, bugüne kadar her tür veri bunun tam aksini gösteriyor. Müreffeh bir Türkiye vizyonuyla hazırlandığını söylüyorsunuz, Türkiye ne istikrarlı ne de müreffeh bir ülke, bu konuda da sizin gibi düşünmüyoruz.

Şimdi, 5 başlık hâlinde, yine 5 ana eksenden oluştuğunu söylüyorsunuz, bunun içerisine "adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim" olmak üzere bir başlık da açmışsınız yani adaleti esas alacak bir planlama yaptığınızı söylüyorsunuz, ona ilişkin görüşlerimi oraya geldiğimde söyleyeceğim.

Şimdi, konuşmanızda dediniz ki: "87 özel ihtisas komisyonu ve çalışma grubu toplantılarına 8.500 kişi katıldı." Bu özel ihtisas komisyonu raporlarını keşke bizimle paylaşabilseniz, gerçekten okumak isteriz ve bu katılan kurumların, kamu kurumları dışında, özellikle kamu dışında hangi kurumların katıldığını ve bu raporlarda ne tür görüşleri olduğunu, şerh yazıp yazmadıklarını öğrenmek isteriz. "Vatandaş anketine 43 bin kişi katılmış." diyorsunuz, bu büyük bir rakam değil bence, çok daha yüksek olabilirdi, en azından bu konuda bir duyarlılık oluşturulmadığı anlaşılıyor.

Şimdi, bir tespit yaptınız konuşmanızda, dediniz ki: "Dünya genelinde ucuz iş gücüne dayalı bir refah dönemi yaşandı." Yani hani bir dönemi tanımlarken bunu söylediniz. Bu, gerçekten kötü bir tanımlama yani ucuz iş gücü nasıl refah getirebilir veya bu refahı kime getirebilir? Yani mesela size ayda 400 dolar maaş versek bu ülkenin refahı artar mı? Ya da Hazine ve Maliye Bakanlığı bürokratlarına ayda 400 dolar versek, yaklaşık asgari ücrete yakın bir para versek ülkenin refahı artar mı? Ya da Strateji Başkanlığı bürokratlarına ayda 400 dolar versek? Yani ucuz iş gücü nasıl bir ülkenin refahını arttırabilir ki? Kiminkini arttırıyor Sayın Başkan?

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Metinde öyle bir şey...

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Soru şu: Kiminkini arttırıyor? Muhtemelen şöyle: Yani bu birinin refahını arttırıyor ama bunun toplumsal refah olmadığı açık. İş gücünün ucuzu bir ülke refahını arttıramaz.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Nerede söyledim? Merak ettim doğrusu.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Sunumunuzda var. Tabii ki "Dünya genelinde ucuz iş gücüne dayalı bir refah dönemi yaşanmıştır." diye bir cümleniz var. Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum.

AHMET KILIÇ (Bursa) - "Dünya genelinde."

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - "Türkiye'de" demiyor.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Dünya genelinde... biz Mars'ta yaşıyoruz(!)

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - "Türkiye'de" demiyor ki ya Allah aşkına!

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Tamam. Bu, teorik bir yanlış; ucuz iş gücü bir ülkenin refahını artırmaz. Bu doğru değil, yani eğer buna kaldıysak, hayalimiz buysa bu doğru değil, en azından bundan...

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Öyle bir hayalimiz yok.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Tamam, olmasın, olmasın, biz de onu söylüyoruz; olmasın.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sadece tespit, tespit.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Öyle bir şey yok.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Yani ucuz iş gücüne dayalı bir refah anlayışı olmasın.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Anlayışımızda, hayalimizde yok.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Tamam, bu tespit de yanlış yani "Ucuz iş gücü refahı artırıyor." diyorsunuz, yanlış bir tespit.

Şimdi, başka bir şey, bir şey daha söylediniz: "Üst gelir grubu ülkelerden biri olarak dünyanın 10 büyük ekonomisi ve satın alma gücü paritesine göre ilk 5 ekonomisi arasında yer almayı hedefliyoruz." diyorsunuz. Ben, hani Sezai Başkan da söyledi... Bu sıralamalar tartışmalı tabii yani hani böyle, mutlaka böyledir demiyorum çünkü farklı değerlendirmeler var; hâlâ Türkiye bir biçimde G20 ülkeleri içerisinde. 2015'te 16'ncı sıradayken mesela, 2021'de 21'inci sıraya gerilediği söyleniyor. Sizin iktidar olduğunuz dönemde "Türkiye ilk 20 içerisinde olmayı kaybetti." diye bir değerlendirme var.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Metni kontrol ettirdim, öyle bir cümleye rastlamadım, nereden buldunuz bilmiyorum ama...

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Altını çizdim... Tabii ki, tabii ki...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Başkan, şöyle yapalım: Sayın Tiryaki, tutanaklardan siz bulursanız onu, ona göre biz de Cumhurbaşkanı Yardımcımıza veririz.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Tamam, tabii ki.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tutanaklarda vardır kayıtlar, Sayın Tiryaki tutanaklara bakacak.

Teşekkür ediyorum.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Varsayım yani ben çünkü sizin cümlelerinizi...

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Tutanaklardan bir gösterirseniz memnun olurum.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Şimdi, kişi başına düşen gelir açısından da aslında Türkiye daha iyi bir durumda değil, 2015'te 66'ncı sıradayken şu anda 78'inci sıraya gerilemiş. Yani hani siz hangi verilerle Türkiye'nin her anlamda ileri gittiğini söylüyorsunuz? Yani gerçekten ya bizim aldığımız veriler doğru değil ya da siz bize başka bir veri sunuyorsunuz.

Şimdi, bir rakam daha söylediniz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, dediniz ki: "Satın alma gücü paritesine göre, kişi başına gelir 2022 yılında 37.445 dolara kadar yükseldi." Şimdi ben mesela, gerçekten bu hesaplama yöntemini çok merak ediyorum yani satın alma gücü paritesinin ne olduğunu söylüyorum. Şimdi, bu söylediğiniz rakam doğru ise yaklaşık olarak...

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI CEVDET YILMAZ - Ben söylemiyorum, OECD hesaplıyor.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Tamam, tamam.

Yani Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin yıllık satın alma gücünün 4 milyon TL olması gerekir, TL bazında söylüyorum yani 37 bin dolarını yaklaşık olarak söylüyorum. Evet, satın alma gücü paritesi açısından söylüyoruz. Yani 37 bin dolar olunca onun bir karşılığı olmuyor mu? Ya, satın alma gücü paritesinde varsayımsal bir para söylüyorsunuz ama siz dolar olarak söylerseniz bunun karşılığı bir TL var, onu söyleyebiliriz; 4 milyon TL. Kaç ailenin geliri yıllık 4 milyondur sizce?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - "Satın alma gücü" diyor ama.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Yoktur, böyle bir şey yoktur. Şunu söylüyorum: Bütün bu veriler aslında bu ülkede devasa bir gelir adaletsizliği olduğunu söylüyor, devasa bir gelir adaletsizliği olduğunu söylüyor.

Şimdi, esas ücret hâline gelmiş olan asgari ücret 12 bin TL ama siz diyorsunuz ki: "Türkiye'de -aile başına- satın alma gücü paritesi kişi başına 37 bin dolara yükselmiş." Ben bunun da çok doğru olmadığı kanısındayım.

Şimdi, bir başka şey şu; adaletle ilgili, adalet konusundaki verileriniz şunlar, şöyle bir cümle var raporun içerisinde, diyorsunuz ki: "İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla uygulamadaki eksikliklerin tespitine yönelik çalışmalar yapılacaktır." Yani ya ifade özgürlüğünü savunursunuz ya da savunmazsınız Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı. "İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla eksiklikleri tespit etmek" diye bir program olabilir mi yani adaletin güçlendirilmesi için? Adaletin güçlendirilmesini istiyorsanız ifade özgürlüğünü güçlendirirsiniz. Buradaki eksiklikleri tespit etmek bir amaç olamaz, amacın kendisi ifade özgürlüğünü sağlamak olmalıdır.

Yine, bir başka şey yani bu yapay zekânın getirdiği imkânlardan yararlanmak adaletin güçlendirilmesiyle ilgili planlamalarda bayağı yer alıyor. Bu yapay zekâ bir sürü sorunumuz gibi adalete ilişkin sorunlarımızı da çözecekmiş ve bunu da bu kalkınma planının içerisine yerleştirmişsiniz. Elbette ki yargıda dijital dönüşüm gerekli, elbette yapay zekâ teknolojilerinde, her alanda çalışmalar yürütülmesi gerekir; buna bir itirazımız yok. Ama asıl sorun şu ki yani "adaletin güçlendirilmesi" derken, bunu anlamanın eksik olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, bir başka şey şu: İnsan kaynakları, kamuda insan kaynakları... Yani gene "personel genel müdürlüğü" diye "insan kaynakları genel müdürlüğü" demiştiniz. Sonra bunlar "insan kaynakları" kavramının kendisi tartışmalı olduğu için yani insana bir kaynak olarak bakmak... "Personel müdürlüğü" demiştiniz ama tekrar burada "İnsan kaynakları" kavramını kullanmaya devam ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tiryaki, ilave sürenizi veriyorum.

Buyurun.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Bitiriyorum.

Bu istihdama dair söylediğiniz iki şey var: "İlk defa atanacaklar için mevcut sınav sistemi mevzuat ve uygulama boyutlarıyla birlikte gözden geçirilecek, sözlü sınavların atamaya konu olan görevin niteliğinin gerekli kıldığı hâllerle sınırlı olarak yapılması sağlanacak." Yani ısrarla sözlü sınav yapmaya devam ediyorsunuz, ısrarla sözlü sınava da planınızın içerisinde yer veriyorsunuz. Yani, hani, buna bir karar vermeniz gerekir. Gerçekten Türkiye'de sözlü sınav uygulaması daha nitelikli kişilerin kamuda istihdamını sağlayan bir yöntem değil. Yani Türkiye 1'incisi olan bir kişiyi mülakatla eğer 60'ın, 70'in altında bir puan vererek eliyorsanız bu sistemin kendisi gerçekten kamu istihdamında daha nitelikli bir kişinin istihdamını sağlamaz; bunun yanlış olduğunu düşünüyorum.

Eğer zamanım varsa eğitime dair de kısaca bir şey söylemek istiyorum. Şimdi sorun şu: Bakın, nasıl yapıyorsunuz? Sizin Hükûmetiniz döneminde, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetleri döneminde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tiryaki, ilave bir dakika daha veriyorum.

Buyurun.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Şimdi, bakın, Avrupa Birliğiyle görüşmeler sürecinde okul öncesi eğitimin artırılması gerekiyordu. Şimdi bir sene içerisinde Türkiye'de okul öncesi eğitime devam eden öğrenci oranı yüzde 100 arttı; yüzde 100, inanılmaz bir rakam; yani 100 bin kişiyse 200 bine çıktı, 500 bin kişiyse 1 milyona çıktı. Normalde bunu herhangi bir kişiye söylesek nasıl düşünür? Muhtemelen der ki: "Ya yeni binalar yapıldı ya okul öncesi eğitim için yeni olanaklar yaratıldı ya yeni öğretmenler alındı." Böyle anlar. Siz öyle yapmadınız, siz okul öncesi eğitim kurumlarını sabahçı ve öğlenci diye ikiye ayırdınız; sabah bir grubu aldınız, öğleden sonra bir grubu aldınız. Bu yöntemle Türkiye'de okul öncesi eğitimde öğrenci sayısını 2 katına çıkardınız. Bunların hiçbiri gerçekçi değil, doğru değil. Ben size daha şey bir rakam söyleyeyim: Bakın, örgün eğitim içerisinde 19 milyon 155 bin 571 öğrenci varmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Son cümlem Sayın Başkan, son cümlem.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tiryaki, buyurun.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Özel öğretim kurumlarına devam eden öğrenci sayısı 1 milyon 578 bin 233. Yani, özel öğretim kurumlarına devam eden öğrenci sayısı örgün eğitimdeki genel öğrenci sayısının yüzde 10'una yükselmiş; bu, büyük bir rakam. Bir diğer rakam da şu, en az onun kadar önemli olduğunu düşünüyorum: Açık öğretime devam eden öğrenci sayısı da 1 milyon 738 bine çıkmış yani aslında her 10 öğrenciden 1'ini "açık öğretim" adı altında örgün eğitimin dışına çıkarmışsınız. Üstelik o 4+4+4 sistemini getirdiğinizde zorunlu eğitimi on iki yıla çıkardığınızı söylüyordunuz; öğrencilerin yüzde 10'unu örgün eğitimin dışına çıkarmışsınız. Ben eğitim alanında da başarılı olduğunuzu düşünmüyorum.

Keşke zamanım olsa daha çok şey söyleyebilseydim diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tiryaki, teşekkür ediyorum.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Tiryaki, 17'nci maddenin 3'üncü cümlesi.

MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Var, var; ben okuyarak söylüyorum.