| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/770) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 24 .10.2023 |
ERSİN BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Değerli Komisyon üyeleri, milletvekillerimiz ve değerli bürokratlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Açıklanan On İkinci Kalkınma Planı'yla ilgili dikkatlerinizi özellikle afet yönetimi, kentsel dönüşüm, şehir ve çevre gibi konulara çekerek bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
Planda bahsi geçen "Afetlere Dirençli Yaşam Alanları, Sürdürülebilir Çevre" başlığında çok önemli bir kısım var. İçinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna doğru geri dönüşü olmayan çevresel hasarların olacağı, bu durumun ekonomik olarak dünyayı olumsuz etkileyeceği öngörülüyor. Aktif fay hatları üzerinde bulunan ülkemizin daha dirençli hâle getirilmesi için konut üretiminde afet riskleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu konuyla ilgili geçen hafta verdiğim önergem Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. İktidarın Genel Kurulda kabul etmediği önergeyi kalkınma planında işleme alacağına nasıl güvenelim?
Sayın Başkanım, afet yönetimi konusundaki politikalar ve alınacak tedbirlerde ülke genelinde fiziksel yapıya dikkat edileceği söyleniyor ancak büyük çoğunluğu deprem kuşağında konut yapmış bir ülkede yaşıyoruz. İktidar yirmi bir yılda bu konuyla ilgili ne yaptı, sormak istiyorum. Deprem başta olmak üzere sel, heyelan, orman yangınları gibi konuları hatırlayacak olursak AK PARTİ iktidarının sicilinin temiz olduğu söylenemez. Evet, imar planlamasında afet risklerinin dikkate alınarak mevzuat oluşturulmasını destekliyoruz ancak "yapılacak" "edilecek" "sağlanacak" diye biten cümlelere de güvenemiyoruz.
Ulusal ölçekte alt ve üstyapı konusunun sınıflandırılacağı söyleniyor. Bu konu yıllardır yapılmadıysa iktidarın en büyük ayıbıdır.
Eğitim ve sağlık alanında kamusal hizmetin afet durumuna hazırlığının güçlendirileceği söyleniyor. Özellikle bu konuyla ilgili bir soru önergem var, bu konunun da takipçisi olacağımızı söylemek istiyorum.
Kalkınma planında dikkat çeken konulardan biri de afet ve acil durumlarda kullanılacak toplanma alanlarıdır. Şuraya bir bakar mısınız, burada insanlar -Allah göstermesin- bir afet anında nereye toplanacaklar? Ben bulamıyorum.
Yine, olası Marmara depremi için risk azaltma çalışmaları yapılacağı söyleniyor. Bunlar nelerdir, lütfen kamuoyuyla paylaşın.
Sayın Başkanım, kentsel dönüşüm konusunda afet tehlikesi olan alanların dönüştürülmesi konusu işlenmiştir. Bu konuyla ilgili araştırma önergemiz iktidar tarafından reddedildi. İstanbul'da yeşil alan tesellimiz olan askerî alanların boşaltılmasının da özellikle imara açılma odaklı olması üzücüdür.
Şehirleşme konusuna gelecek olursak maddelerin çoğunda dirençlilik meselesine dikkat çekildiğini görüyoruz. Şehirlerimizin özgün mimarisine ve kimliğine uygun planlar oluşturmaya ilişkin mevzuat düzenlemesini de bekliyoruz. "Yeşil Şehir" vizyonu çerçevesinde yapılacağı söylenilen millet bahçelerinin rant kapısı hâline getirilmeyeceğini ümit ediyoruz. Deprem konusunda iklim dostu, afete dirençli ve yaşam kalitesini yükselten bir şehircilik anlayışıyla inşa edileceği vurgulanan tarihî yapıların onarım ve inşa sürecini de takip edeceğiz.
Konut meselesi de önemli. Burada iktidar, ekonomik krizin sorumlusu kendisi değilmiş gibi başta dar gelirliler olmak üzere insanlarımızın konut sahibi olması için dirençli, enerji verimli ve sağlıklı konutlar sağlayacağını ve arz talep dengesinin gözetileceğini söylüyor. Dar gelirliler için ev almayı bırakın, kirada oturmak bile hayal oldu. Vatandaşın ekonomik durumu düzeltilmeden yapılan her plan ve program adaletsizliği de yanında getirecektir. Büyükşehirlerde kira ve satış piyasasının ne hâlde olduğunu lütfen kendinize bir sorun.
Çevrenin korunması konusunda iklim değişikliği, atık yönetimi, ekolojik süreklilik gibi maddeler dikkat çekiyor ama 2004 yılından günümüze 160 kat artan plastik atık ithalatı topraklarımızı ve denizlerimizi kirletiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı plastik atık ithalatını acilen yasaklamalıdır.
Gen bankalarındaki tohum ve bitki çeşitliliğinin korunacağı söylenilen raporun tersine AK PARTİ iktidarının birinci sınıf tarım alanlarını, tarımsal araştırma enstitülerinin arazilerini imara açtığını da biliyoruz; bu rant zihniyetinden acilen vazgeçilmelidir.
Kentsel altyapı konusunda sağlıklı ve güvenilir içme, kullanma sularına erişim sağlanacağı, bir diğer maddede kaçak kullanımın önüne geçileceği vurgulanıyor. Yirmi bir yıldır bu olaya el atmayıp şimdi akla gelmesi ve bir su kanununun bile çıkarılmamış olması ülkemiz ve milletimiz adına büyük bir kayıptır diyorum.
Teşekkür ediyorum.