KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ATMACA (Bursa) - Sayın Başkan, kıymetli üyeler; "kentsel dönüşüm" deyimi 2012 yılından beri kullanılmaya devam ediyor ama ilk defa bir yasal düzenlemenin içerisine alınmış oldu ancak "kentsel dönüşüm" kavramı ile "riskli yapıların dönüştürülmesi" kavramı birbirinden tamamen kopuk iki deyimdir. Kentsel dönüşüm, daha ziyade kentsel sorunların çözümü adına yapılan uygulamalara verilen adken tam aksine riskli yapıların dönüştürülmesiyle kentsel sorunları arttırıcı yönde aslında kentlerimizi yakın bir gelecekte gerçek anlamda kentsel dönüşüm yapmaya mecbur bırakacak bir uygulama. Ben öncelikle kısaca bu konuyu paylaşmak istedim.

Yalnız bu riskli yapıların dönüştürülmesiyle ilgili temel bazı sorunlarımız var. Bunların başında riskli yapıların tespitiyle ilgili bir sıkıntı var. Bu kanun teklifinde buna çok yer verilmedi, mevcut yönetmeliklerle tespit ediliyor bu yapıların riskli olup olmadığı konusu. Bu yönetmelikler incelendiğinde, ruhsatlı ve kaçak olmak üzere incelemeye tabi tutulduğunda yüzde 90'a yakın bir oranda mevcut yapı stokunun risklerinin ortaya çıkacağı nettir. Bu manada, biz bu yönetmeliklere göre riskli yapıların tespitini mi yapmaya gayret edeceğiz yoksa... İşte öngörülemeyen, "çağın en büyük depremi" diye ifade edilen, işte tasarım depremi üstü bir deprem olarak tarif edilen Kahramanmaraş depreminde bile deprem alanında can kaybına sebebiyet verecek yıkım oranının aslında yüzde 10'lar mertebesinde olduğunu görmüş olduk. Dolayısıyla geliştirilecek yöntemlerle yıkılma olasılığı yüksek olan deprem anında can kaybına sebebiyet verecek yıkımın gerçekleşeceği yüzde 10 riskli yapının tespitine yönelik bir çalışma olursa aslında bu işin bütçesi büyük oranda düşmüş olur. Bu işin istismar edilerek bir kısım imar rantları elde edilmek amacıyla yapıldığını hepimiz biliyoruz. Yaklaşık on bir yıldan beri bir uygulama var ama deprem öyle gösterdi ki her an büyük deprem beklediğimiz birçok il var, bu illerde benzer uygulamalarla devam edersek bunların uzun yıllar içerisinde dönüştürülmesi mümkün değil. O yüzden, deprem anında yıkılabilme olasılığı yüksek olanların başka yöntemlerle tespit edilip -ki bunun teorik olarak bir altyapısı var- dönüştürülmesinin bir yasayla düzenlenmesi faydalı olacaktır.

Tabii, bu kanun teklifinin kapsamadığı bazı yapı stoklarımız var, riskli yapıların en çok bulunduğu yapı stoklarımız. Bunların başında kaçak yapılar geliyor. Bu kaçak yapılarla ilgili hiçbir düzenleme yok. Zaten az evvel bazı üye arkadaşlarımız ifade ettiler, riskli yapıların dönüştürülmesiyle ilgili hep yıkıp yeniden yapmak olarak dikkate alınıyor, hâlbuki bizim ülke ekonomimizin buna müsait olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Güçlendirilme yöntemlerine pek yönlendirilmiyor toplum. Kaçak yapılarla ilgili, güçlendirme ya da yerinde yeniden yıkıp yapmak gibi bir imkân maalesef yok çünkü imar sorunları ortaya çıkıyor.

Yine, hisseli parseller riskli yapıların ve can kaybına sebebiyet verecek yıkımların olma olasılığı en yüksek olan alanlar olmasına rağmen hâlâ bu kanun telifinde hisseli parsellerdeki bulunan yapıların dönüştürülmesi ya da güçlendirilmesiyle ilgili maalesef hiçbir madde yok. Güçlendirmeyle ilgili yönetmeliklerimiz var ama güçlendirme konusunda bu "kentsel dönüşüm" adı altında yapılan uygulamalarda bir yönlendirme yok. Haricen, biz deprem olduktan sonra kısmen de olsa bir kolaylaştırıcı mevzuat yerleştirilmesini hep bekledik, buna ihtiyaç var. Yapısını özelde kendi maddi imkânlarıyla güçlendirmek isteyen insanların önüne mevcut yönetmelikler bakımından ciddi sorunlar sürülüyor ve birçok insan bunları gördükten sonra vazgeçmektedir. Dolayısıyla özellikle kendi binasını veya kendi binalarını kendi imkânlarıyla güçlendirmek isteyenlerle ilgili daha pratik, daha uygulanabilir mevzuatların geliştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.