Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .10.2023 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
2024 yılı programını, gerekçesini, planını, bütçesini incelediğimde tarım adına kaygılarım arttı çünkü verileri dikkatle değerlendirmeye çalıştım. Orada gördüğüm, bitkisel üretim miktarlarıyla ilgili 2023'te planlanan 130 milyon tonun 2024'te de 130 milyon ton, 2026 tahmini de 130 milyon 600 bin ton olacağı şeklinde. Bu durum da artan nüfusun yanında, 21 üründeki arz açığının devam edeceğini ve Türkiye'nin ithalatçı anlayışının süreceğini gösteriyor. Keza, kırmızı et üretimi miktarında da 2023 yılında gerçekleşme 1 milyon 827 bin ton, 2024 yılında ise 1 milyon 727 bin ton olarak ifade ediliyor, 2026'da da 1 milyon 788 bin ton. Bu durumda et üretiminde de açık oluşuyor, demek ki canlı hayvan ithalatıyla yurt dışından et ithalatı da artacak. Önemli olan, ülkemizde bu açığın oluşmadan, bir planlamayla bu sorunların aşılması. Görünen o ki düşük taban fiyat önümüzdeki yıl da sürdürülecek.
Toprak Mahsulleri Ofisinin bu yıl, Genel Müdürün ifadesiyle, 10 milyon tonun üzerinde alım yaptığı görülüyor ama gelecek yıl için Toprak Mahsulleri Ofisinin hedefi 3,5 milyon ton. Şimdi, 3,5 milyon ton olduğuna göre, demek ki Toprak Mahsulleri Ofisi ya alım yapmayacak ya taban fiyatı düşük tutacak, üreticiyi tüccara mahkûm bırakacak. Yurt dışından ithal edilip getirilen ürünlerin miktarında düşme olmamasına rağmen, Toprak Mahsulleri Ofisinin 2024 yılı hedefini 10 milyondan 3,5 milyon tona geri çekmesi düşündürücü. Çiftçinin yanında olmayan bir anlayışın sürdürüleceği görülüyor.
Bakınız, 2023 yılında destekler bütçede 54 milyardı, daha sonraki ek bütçede 63 milyar 400 milyona çıkarıldı. Verilmesi gereken, 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesine göre yüzde 1, millî geliri 186 milyar liraydı. Yani çiftçiye verilmesi gereken destek verilmedi. Bu yıl da baktığımız zaman, 2024 yılında da 91 milyar 600 milyon liralık bir destek bütçede yer alıyor; oysa millî gelirin yüzde 1'i 411 milyar 500 milyon lira yapıyor. Demek ki burada da çiftçinin alması gereken destek verilmiyor. Bu anlamda, taban fiyatın düşük tutulmasının yanı sıra, çiftçilerin ürünlerinin alınmasıyla ilgili de önümüzdeki sürecin problemli gideceği görülüyor. Keza, mazotta ÖTV ve KDV'nin kaldırılmasına yönelik de bütçede bir planlamanın olmadığı ya da böyle bir kaynağın ayrılmadığı da incelememizde ortaya çıkıyor. Keza, gübrede ve tohumda artan fiyatlar ile çiftçinin tohumu toprakla buluşturmasındaki sorunun giderilmesi için sübvanse desteğini de biz bütçeyi incelediğimizde göremiyoruz. Bu bağlamda, önümüzdeki sürecin tarım açısından sorunlu olması demek, raftaki gıda ürünlerinin fiyatlarının daha da artacağını gösteriyor çünkü ithalata dayalı gelen ürünler Türkiye pazarında Türkiye fiyatlarıyla satılıyor yani Meksika'dan gelen nohutun ya da Kanada'dan gelen mercimeğin ya da Rusya'dan, Ukrayna'dan gelen bitkisel ham yağın Türkiye fiyatı, Türkiye'deki üretici fiyatının altında bir rakamla rafa yansımıyor, daha yüksek fiyatlarla yansıyor. Böylece, Türkiye'nin üreticisinin, üretiminin önü kesilirken ithalatçının yani yabancı çiftçinin de önü açılarak bizim ülke çiftçisinin topraktan uzaklaşmasına yol açılıyor. Kırsal boşalıyor ve kırsalın boşalmasının yansımasında ise köy okulları kapanıyor. Niğde'de bu yıl 8 ortaokulumuz daha köylerde kapandı, çoğu köyde de ilkokul yok. Kırsalı boşaltırsanız, küçük aile tipi işletmeleri ortadan kaldırırsanız Türkiye'yi dışa bağımlı kılarsınız. Oysa pandemiden, savaşlarla ilgili oluşan süreçten, dünyada yaşananlardan ders almamız gerekirdi. Ekonominiz eğer kırılgansa dünyadan etkilenirsiniz, bahane olarak dünyada olan olayları varsayım olarak sunarsınız ama eğer ekonominiz sağlamsa dünyayı çok konuşmazsınız. Olumsuzlukları dünyadaki yaşananlara, başarıyı da kendi hanenize yazarak süreci götürmek istiyorsunuz. Bu anlamda Türkiye'de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürer, ilave bir dakika süre vereceğim size.
Buyurun lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkanım, söyleyeceklerimiz çoktu ama o zaman bu bir dakikada şunu da belirteyim: Emeklilikte adalet arayanların, taşeronda kadro bekleyenlerin, atama bekleyenlerin, geçici mevsimlik işçilerin, staj ve çıraklık mağdurlarının, 9000 gün primin 7200 güne inmesini isteyenlerin, vergide adalet bekleyenlerin 2024 yılı bütçesinde adı yok, tanımı yok. Onların yaşadığı mağduriyeti ortadan kaldıracak bir düşüncenin de egemen olmadığını burada ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, 2023 yılının sonuna geldik, Sayın Cumhurbaşkanı 2021 yılında yaptığı açıklamaya göre 2023 yılında aya sert bir iniş gerçekleşecekti, bunun gerçekleşmemiş olmasında da Adalet ve Kalkınma Partisinin adına üzülüyorum çünkü bizim aya gitmek gibi bir derdimiz yoktu ama ne yazık ki bu gerçek, aya gidilemiyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Onu Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza soracağız, gelecek buraya.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkür ediyorum Başkanım.