KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Sayın Başkan, kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2024 bütçe teklifindeki gelir tahsilat tahminlerine baktığımızda, bu sene olduğu gibi gelecek sene de Hükûmetin dolaylı vergilerden gelir sağlamayı planladığını üzülerek görüyoruz. Her seferinde vergi tabanının genişletileceği ve doğrudan vergilerin toplam bütçe gelirleri içerisindeki payının artacağını bir stratejik hedef olarak sunanlar, iş icraata gelince kolaya kaçmaktadırlar. Ret ve iadeler hariç gelir tahsilat tahmini "2023'ten 2024'e yüzde 71,1 artacak." denmekte, oysa gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin yüzde 66,7; dâhilde alınan mal ve hizmet vergileri tahsilatının ise yüzde 79,2 artacağı tahmin edilmiş. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerde ise gelir vergisinin yüzde 70,7; kurumlar vergisinin yüzde 63,1 artacağı beklentisi "Emekçinin sırtına yüklenmeye devam edeceğiz." beyanından başka bir şey değil aslında. Ücretliler ödeyecekleri gelir vergisiyle toplam bütçe geliri artışına yüzde 14,2 katkı sağlarken hane halkları tüketimde de ödedikleri vergiyle de bütçe gelirindeki artışa yüzde 32,5 katkı sağlayacaklar. Bütçe ihracatın yüzde 4,7 artacağı, ekonominin yüzde 4 büyüyeceği varsayımlarına dayanıyor ama tahsilatta kurumlar vergisi gelir vergisinden düşük performans sergiliyor; üstelik, orta vadeli program tahminlerine göre istihdamda 774 bin kişi artacağına göre, kurumların performansında bir kötüleşme beklentisi yok ama kurumlardan daha az vergi alacağız ve buradaki kaybı ücretliler üzerinden telafi edeceğiz gibi bir strateji çıkıyor ortaya.

Değerli milletvekilleri, haydi gelirler tarafındaki bu dengesizliği sineye çekelim, diyelim ki tamam, devlet ücretlilerin gelirine de ortaktır. Diyelim ki her vatandaş belirli ürünlerde 1 kendine, 2 devlete; başka ürünlerde 5 kendine, 1 devlete almak durumundadır. Peki, bu kadar bonkör olan vatandaşlarımız bu bonkörlüğün karşılığını görecek midir? Mesela, ödediği vergilerle kaliteli eğitim ve sağlık hizmeti görmek her vatandaşın beklentisidir ama 2022'deki gerçekleşmeye kıyasla 2024 bütçe teklifinde eğitimin, bütçe giderlerinden aldığı payın azalacağı, sağlığın payının ise neredeyse sabit kalacağı görülmektedir. Kamu hizmetlerinden memnuniyet göstergeleri, hem eğitim hem de sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyetin azaldığını gösterirken bu durumu hem bir milletvekili hem de bir ebeveyn olarak anlamakta zorlanıyorum.

Ortaya iddialı 2053 hedefi koyan Hükûmetimiz uzun vadeli büyümenin ana tetikleyici faktörlerinden birinin eğitim olduğunu bilmiyor olamaz diye düşünmek istiyorum ancak şunu da biliyorum ki: Dar gelirli vatandaşlar çocuklarını, kalitesi düşen devlet okullarına bile göndermekte zorlanırken orta gelir grubundaki çoğu ücretli hane çocuklarını, daha iyi eğitim alsın diye yıllık 200 bin TL'den başlayan fiyatlarla özel okullara göndermektedir. Yani, eğitimin Hükûmetin önceliği olmamasının cezasını, dar gelirli haneler yoksulluğun kısır döngüsüne takılarak, orta gelirli haneler ise fazladan harcama yaparak ödemektedir. Orta gelirli hanelerin hem eğitim dışı harcanabilir gelirleri azalmaktadır hem de eğitim harcamaları için ek vergi ödemek durumunda kalmaktadır.

Aydın'ın Efeler İlçesindeki bir KYK yurdunda, bir kız öğrencimiz bozuk bir asansörün kaymaya başlamasının yarattığı panikle kendini asansörden dışarı atmaya çalışırken asansörle duvar arasına sıkışarak hayatını kaybetti.

Değerli vekiller, KYK yurtlarının sorunlarını daha ne kadar konuşacağız? Bu sorunları çözmek için kaç can vermemiz lazım bilmiyorum. Asansör ancak bir dizi ihmaller zincirinin sonunda bozulur. İşte, bu ihmaller zinciri bizden geleceğimizi aldı, Zeren'imizi aldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin istikbali olan daha başka Zerenlerimizi yetersiz yurt altyapısı nedeniyle ölüme terk etmemeyi siz de istemez misiniz? Bugün, burada, milletimizin hür vekiliysek yüz yıl önce, bir dizi imkânsızlık içinde Cumhuriyeti kurup bize, hür ve bağımsız bir vatan bırakanlara karşı sorumluluğumuz var. Türk milletinin istikbali olan öğrencilerimizin bugün, barınma hakkının tartışılması bile kabul edilemez. Hele devletimizin yurdunda ihmaller zinciri sonunda bir kızımız hayatını kaybediyorsa demek ki bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Unutmayalım, Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletimizin evlatları öğrencilerimizin, güvenli, nitelikli barınma hakkından sorumludur. Bakın, 2024 bütçe teklifinde Gençlik ve Spor Bakanlığına ayrılan bütçe 2023'e kıyasla yüzde 107,6 arttırılmış ama İletişim Başkanlığının bütçesi yüzde 52,9 artmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İlave bir dakika süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

AYKUT KAYA (Antalya) - Üstelik Gençlik ve Spor Bakanlığına mal ve hizmet alımı için ayrılan ödenek 1,36 milyar TL iken İletişim Başkanlığına ayrılan ödenek 3,1 milyar TL olmuş. Şimdi sorarım size: Bunca yurttan sorumlu olan kurumun mu daha çok mal alımına ihtiyacı var, İletişim Başkanlığının mı? Şimdi sorarım size: Yurtların yetersizliği nedeniyle öğrencilerimizin ölmesine müsaade edip bunun doğru iletişimini yapalım diye mi İletişim Başkanlığına daha çok mal ve hizmet alımı ödeneği ayırıyoruz? Bu bütçe kesinlikle, Zeren gibi üniversite öğrencilerinin bütçesi değil, bu bütçe kesinlikle orta gelirlinin, ücretlinin bütçesi değil, bu bütçe kesinlikle uzun vadeli büyüme hedefinin bütçesi değil, bu bütçe kalkınma odaklı bir anlayışın bütçesi de değil. Niye mi? 2023'e kıyasla program ödeneklerinde tahmin edilen artış oranlarına baktığımızda bu bütçenin kırsal...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)