CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, Değerli Meclis Başkanım, Sayıştay Başkanım, sayın başkanlarım; hepinizi öncelikle ben de saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını bir kez daha kutluyorum. Biraz önce bir konuşmacı arkadaşımız iktidarı döneminde cumhuriyetin kutlanmasıyla ilgili "Savsamalar mı var?" diye bir söylemde bulundu. Evet, gerçekten de öyle, ben de bunu söylemek isterim. Bu dönemlerde cumhuriyetin içeriğinin boşaltılmaya çalışıldığı, işte kutlamaların neredeyse sıradanlaştırıldığı günleri yaşadığımızı ifade etmek isterim. Geçtiğimiz dönemlerde, bu ülkede Cumhurbaşkanının ve Başbakanların böyle günlerde sıkça grip olduğu günleri hatırlarız ve yine, bugün cuma, basına düşen bir haberi de yine paylaşmak istiyorum. Cuma ve cumhuriyetin 100'üncü yılında Diyanet İşleri Başkanı başta olmak üzere hutbede cumhuriyetle ilgili ve Atatürk'le ilgili bir ifade geçmedi. Bakın, bu Atatürk'e bir şey kaybettirmez ancak Atatürk'ün kurduğu Diyanete çok şey kaybettirir. Bu konuda hassas olunması ve bu değerlere herkesin saygı göstermesi en büyük temennimizdir.

Sayın Başkan, Sayıştayla ilgili de şunu söylemek istiyorum, biraz önce özellikle raporlarda bazı hususların görmezlikten gelindiğine dair ifadelerde bulunuldu, ben olaya şöyle bakıyorum: Aslında Sayıştayın yetkin personeliyle görevini layıkıyla yapmaya çalıştığına ben inanıyorum, bu konuda benim hiçbir tereddüdüm yok ancak Sayıştayın bulgularının gerçek anlamda yansıtılması konusunda engellendiği konusunda netim. Bakın, Sayıştay bulgularıyla ve Sayıştay rapor özetleriyle ilgili -benim buradaki 6'ncı bütçe dönemim- ilk dönemdeki bulgu özetleri ile bugünkü bulgular ve raporlarla yansıma arasında çok fark var. Ben bunu, Sayıştayın görevini yapmadığı şeklinde değerlendirmiyorum, Sayıştayın yaptığı tespitlerin buraya yansımasının engellendiği şeklinde bakıyorum.

Sayıştaytan bahsetmişken de Sayın Sayıştay Başkanımıza bir hususu hatırlatmak istiyorum. Yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Sayın Seyit Torun'un Başkanlığında Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak hem dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını hem de Sayıştay Başkanı olarak sizleri makamınızda ziyaret ettik. Ziyaret etme konumuz Belediyeler Birliğinin o döneme kadar uyguladığı -ki sonrasında da devam etti- haksızlıklar ve usulsüzlüklerle ilgili bir inceleme yapmanızı sizlere önermekti. Buna gerekçe olarak da örneğin; belediyelerin bankası olan İLBANK'ın bir önceki yıl -yani bizim size geldiğimiz yıl öncesi- kredi ve hibe desteği verdiği 1.156 projenin yüzde 94'ünün Cumhur İttifakı'na ait olan belediyelere verildiğini; yine, bu ödeneklerden sadece yüzde 4,3'ünün Cumhuriyet Halk Partili belediyelere verildiğini; 2021 yılında yüzde 100 hibe desteği verilen 191 projenin yüzde 98,4'ünün -yani zahmet etmişler, keşke yüzde 100'ünü verselerdi- Cumhur İttifakı ve kayyum belediyelerine verildiği, Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ise sadece yüzde 1'lik bir hibe desteği yapıldığını, bu hibe desteğinin Konya ve Trabzon Belediyelerine verilenlerden bile daha düşük olduğunu orada ifade ettik. Yine, bu haksız uygulamalarla ilgili de son dönemde Çevre Bakanlığı tarafından yapılan desteklerde belediyelere 3 bine yakın araç hibe desteği yapıldığı, bunların yine yüzde 97'sinin Cumhur İttifakı'na ait belediyelere yapıldığını ifade etmiştik. Bununla ilgili bizim sizlere gelip Belediyeler Birliği Başkanıyla ilgili -bakın, bizim oradaki bürokratla bir işimiz yok ama- talebimiz oldu; bu konuda bir araştırma ve inceleme yapmanızı sizlerden rica etmiştik, takvimi geldiğinde incelemeye alacağınıza dair siz de bize söz verdiniz. O konuyla ilgili bugüne kadar bize yansıyan bir şey olmadı. Bilmiyorum, siz de herhangi bir çalışma yapıldı mı yapılmadı mı? Eğer yansımış olsaydı veya siz bir çalışma yapmış olsaydınız daha doğrusu, bu haksızlıklar Sayıştay tarafından herhâlde tespit edilirdi diye düşünüyorum.

Sayın Meclis Başkanımıza da bir konuyu sormak istiyorum: Sayın Başkanım, sizden önceki Meclis Başkanı yani 27'nci Dönemin Meclis Başkanı, seçim takvimi içerisinde -yani son günlerde, öyle diyelim- 27'nci Dönem kapanmadan önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 27'nci Dönem milletvekili olarak görev yapan AK PARTİ'li ve milletvekili arkadaşlarımızın listelerde yer almayan ya da seçilemeyecek durumda olan milletvekili arkadaşlarımızın 200 danışmanını kadroya aldığına dair söylentiler var. Bu doğru mu değil mi? Bakın, 200'e yakın danışman. AK PARTİ'li ve milletvekili arkadaşlarımız kendi danışmanını önceki Meclis Başkanı döneminde kadroya aldırmış. Eğer böyle bir uygulama olduysa bu bir haksızlıktır, hukuksuzluktur yani başka bir şey de demek istemiyorum. Bu ülkede sadece AK PARTİ'li ve MHP'li milletvekillerinin mi danışmanı var? Bu ülkede her yere yeterince kadroları yerleştirdiniz zaten, yerleştirmeye devam ediyorsunuz. Şu Mecliste bizim Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşların da danışmanları vardı. Onların bir kısmı şu an işsiz ve iş arıyor. Onların içinde de liyakatli arkadaşlar vardı ve şu an sadece 200'e yakın böyle bir kadro şişirilmiş vaziyette.

Değerli arkadaşlar, sonuç itibarıyla şunu da söyleyeyim: Bakın, bu talebimizi, özellikle Sayıştayla ilgili talebimizi Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımıza da geçen yıl hatırlatmıştım "Bu konuda bir çalışma yapmanızda fayda var." diye, belki burada söyledim diye konu atlanmış olabilir. Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ve Millet İttifakı belediyelerine yapılan bu haksızlıkların üzerine gidilmesi ve adaletli bir şekilde değerlendirme yapılması gerektiğini ifade ediyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun.