KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben öncelikle hem Meclis Başkanımıza hem Sayıştay ve diğer bürokratlarımıza teşekkür ediyorum, bütçelerinin de hayırlı olmasını diliyorum.

Şimdi, haklı olarak Sayın Meclis Başkanımız Filistin'de yaşanan büyük dramla ilgili konuştu. Düşüncelerine katıldığımızı ifade etmek istiyoruz, hakikaten 2023 yılında dünya izliyor, o katliamı izliyor, bebeklerin, masum insanların ölümünü izliyor. Bunu şiddetle kınadığımızı söylemek istiyorum. Her zaman olduğu gibi savaşlar maalesef sivilleri vurmaya devam ediyor. Bunu şiddetle, nefretle kınadığımı bir kez daha belirtmek istiyorum.

Şimdi, ülkeler tabii diplomasiyle bazı sorunları çözebiliyor. Biliyorsunuz bu Filistin'e İsrail devletinin saldırısı sonrasında Cumhurbaşkanlığı Meclise bir protokol gönderdi, İsveç'in NATO'ya alınma protokolü. Bu İsveç'in NATO'ya alınmasını da hepimiz biliyoruz en çok Amerika istiyor ki NATO'yu kimin yönettiğini de hep beraber biliyoruz. Burada keşke Hükûmet ya da Sayın Cumhurbaşkanı bu o sert söylemlerini birazcık gösterebilseydi, bu İsveç'in NATO'ya katılım protokolünü Türkiye Büyük Millet Meclisine keşke göndermeseydi. O Filistinli çocukların ölümünü önlemek için belki bir yol olarak gözükebilirdi. Bunu buradan belirtmek istiyorum. Maalesef siyasetin ya da iktidarın bu konuda izlemiş olduğu durumun da çok samimi olmadığını düşünüyoruz yani biliyorsunuz açıkça bu katliama destek veren bir Amerika Birleşik Devletleri var, İsrail en çok sırtını Amerika Birleşik Devletleri'ne yaslamış durumda. Bu keşke gönderilmeseydi, keşke bir direnç gösterilebilseydi.

Sayın Başkan, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün milletvekillerinin Başkanısınız, seçilmiş Başkanısınız dolayısıyla bütün milletvekillerinin itibarıyla da sorumlusunuz. Şimdi, bir iki şey söyleyeceğim. Biraz önce HEDEP milletvekili arkadaşımız da bahsetti... Öncelikle bir şeyi belirteyim: 15 Temmuzdan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin etrafı tel örgülerle çevrildi. Biliyorsunuz Parlamentonun açıklık ilkesi var, Parlamentoda maalesef şimdiye kadar tel örgü yoktu, daha önce güvenlik görevlisi arkadaşlar bekliyordu. Bunun bir değerlendirilmesini sizin takdirinize sunmak istiyorum, bu tel örgülerin kaldırılması meselesini takdirinize sunmak istiyorum -sonuçta, yine güvenlik sağlanıyordu- bunun önemli bir durum olduğunu söylemek istiyorum.

Tabii, milletvekillerinin itibarını milletvekilleri de zaman zaman bozuyor. Milletvekilinin itibarı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı aslında siyasetin de itibarıyla doğru orantılı. Dolayısıyla birçok arkadaşımız hakkında fezleke geliyor, Meclis konuşmalarımızdan, dışarıdaki başka konuşmalarımızdan fezleke geliyor ancak örneğin geçtiğimiz dönem Meclis...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, Meclis konuşmalarından dolayı geliyor mu?

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Geliyor tabii, Mecliste konuşmuşsak dışarıda da konuşuyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Orada dava açıyorlar Sayın Başkan, tazminat davası açıyorlar.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ama o hakaretse açar, o kendi aranızdaki milletvekili...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, bu tabii, yargı, o hakaret de... Örneğin rahmetli Kamer Genç'e sizin eski bir milletvekiliniz ağza alınmayacak küfürler etmişti, 5 bin lira almıştı. Ben bir milletvekiline bana çok laf atınca "Kalın kafalı." dedim, benden 20 bin lira aldılar. Yani bunun bir ölçüsü yok, bunun bir ölçüsü yok.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - O kendi aranızdaki ama siyasi görüşünüzden dolayı fezleke gelmez.

VELİ AĞBABA (Malatya) - E, şimdi, örneğin, Selahattin Demirtaş'ın cezaevinde olmasının sebebi sadece dışarıdaki konuşmaları mı yani?

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Burada konuştuğumuz şeyler.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, siz de sanki başka ülkeden bahsediyorsunuz. Bu siyasetçilerin ve milletvekillerinin ya da Can Atalay'ın içeride olmasının, cezaevinde olmasının sebebi acaba ne? Ya, Gezi sizin kimyanızı bozdu, Gezi'yi bir darbe girişimi olarak nitelendirdiniz. Ne zaman nitelendirdiniz? Altı yıl geçtikten sonra. Yani Gezi'nin darbe olmadığını, Gezi'nin birçok baskıya bir isyan olduğunu hep beraber biliyoruz. O Gezi eylemlerine ben de katıldım, onu söyleyeyim yani çok da onur duyuyorum hâlâ Gezi eylemlerine katıldığım için ama onun siyasi olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Can Atalay'ın ya da Tayfun Kahraman'ın elinde silah mı vardı, tabanca mı vardı, top mu vardı, tüfek mi vardı? Bunu bir darbe girişimi olarak nitelendiriyorsunuz.

Ayrıca, darbe girişimi var mı bizim geçmişimizde? Vallahi var, en son 2015'te. Örneğin, acaba bu darbe girişiminin önünü açanlara hiç fezleke geliyor mu? Kimi kastediyorum? Sizi kastediyorum, AKP siyasetini kastediyorum. Yani bu FETÖ birden bire devletin içine geldi yerleşmedi ki. Sayın Başkan, Sayın Mehmet Muş hatırlar, beraber milletvekili olduk, bizim 3 kişilik bir Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonu vardı, bu Komisyonun tek amacı siyasi davaları izlemekti. Biz o davaları izliyorduk -şimdi İçişleri Bakan Yardımcısı- Sayın Bülent Turan, o bize "Darbeci." diyordu, o davaları niye izliyoruz diye. Bakın, o Ergenekon davalarında, Balyoz davalarındaki hem heyetin tamamı şimdi cezaevinde, bir kısmı yol verdiniz, kaçtı ve o davaların sonucunda cezaevine atılan subaylar cezaevine girdi, önleri açılan Fetullahçı subaylar da geldi, Meclisi bombaladı. Yani bunu hiç... Hadi, Fetullah sızdı devlete de bunu yerleştirenin hiç suçu, günahı yok mu? Bunu da bir sorgulamak lazım, bunu da bir sorgulamak lazım; onu da belirtmek istiyorum.

Milletvekilinin itibarına tekrar gelelim. Geçtiğimiz dönem bir milletvekiliyle ilgili -malum, bir suç örgütü lideri videolar yayınlıyor- işte, bir milletvekilinin boşanma davasıyla ilgili 2,5 milyon dolar söz konusu oluyor ama -tabii, Sayın Kurtulmuş o zaman Meclis Başkanı değildi- bununla ilgili bir adım atılmıyor örneğin, bu yüz kızartıcı suç.

Bakın, ben size söyleyeyim, buradaki milletvekilleri ve hepimiz açısından geçerli. Bir milletvekili milletvekilliği maaşıyla zenginleşiyorsa, e, vallahi başka türlü zenginleşiyordur; buna ben de dâhil, herkes. Yani bir milletvekilinin... Sakın benim şahsınıza bir şey söylediğimi düşünmeyin yani ben sizi çok eskiden beri takip ederim -Sayın Kurtulmuş'u- hem ailenizi de bilirim yani okuduğum için bilirim hem de ben size çok saygı duyarım. Tabii, o HAS Partiden sonra siz de biraz değiştiniz ama ufaktan böyle bir yola, ufaktan keskin bir dönüş yaptı; bir kısmı bize geldi, bir kısmı oraya gitti falan yani böyle bir durum da söz konusu. Hakikaten, bu Meclisin itibarını koruması gereken tabii bizleriz ama Sayın Başkanın da bu konuda duyarlı olması gerekiyor.

Dün de söyledim, burada biz milletvekilleriyle ilgili konuşuyoruz, sonra ardından 400 bin liralık, 500 bin liralık dava geliyor.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sen de ona göre konuş!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani Allah için; 2,5 milyon doları nereden buldular örneğin? Bu 2,5 milyon dolar miras mı kaldı, nereden geldi, 2,5 milyon dolar nereden geldi? Sonra öğreniyoruz, tekneler, yatlar, madenler vesaire. Bakın, bu en çok sizin itibarınızı zedeliyor -burada ben hepinizi asla kastetmem, kastedemem de hiçbirinizin günahını da almam ama- bu hepinizin itibarını zedeliyor. Yani AK PARTİ'den üç beş milletvekilinin böyle bir durumu çıkıyor ama AK PARTİ milletvekili sonuçta. Hakikaten Sayın Başkanın bu konuda duyarlı olmasını beklediğimizi söylemek istiyorum.

Bir de tabii, işte, muhalefet ya da sivil toplum kuruluşları, sendikalar, seslerini duyurmaya çalışır bütün demokrasilerde olduğu gibi; örneğin, Amerika'da Beyaz Saray'ın önünde eylemler yapılır. Ya, işte örneğin, baro başkanları geldiler, bizim Meclisin önünde eylem yapmaya çalıştılar -bakın, baro başkanları, illerin baro başkanları- bütün Meclisin etrafı kuşatıldı, biz olmasak -Meclisin yüz karasıdır- vallahi bank vermeyecekler, milletvekili dokunulmazlığımızı kullanarak zorla bank götürdük, çay götürdük vesaire.

Ayrıca, bakın, kadınlar geliyor Meclisin önüne; Sayın Başkan, vallahi, bunun kimseye zararı yok, gelsinler, eylem yapsınlar, kadınlar konuşmasını yapsınlar, baro başkanları konuşmasını yapsınlar; vallahi bir şey olmayacak. Sorun ne zaman çıkıyor biliyor musunuz? Aslında, bizim de hoşumuza gidiyor o eylemler, polisin müdahale etmesi -çok çirkin görüntüler- haber oluyor, yoksa başka türlü haber olmuyor. Yani milletvekillerine karşı olağanüstü müdahaleler oluyor, işte ne bileyim...

Çok sert bir müdür vardı, çok sert bir müdür var; solcu görünce gözünden böyle ateş fışkırıyor, böyle nefret fışkırıyor; "Mukadder" diye, "Mukadder."

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Meşhur Mukadder!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Meşhur Mukadder, evet. Tanıyorsunuz değil mi Mukadder'i? Mukadder'i tanımayan yok, sokağa çıkıp da Mukadder'i tanımayan yok, ben geldiğimden beri tanıyorum. 10 Ekim anmalarında IŞİD'den nefret etmeyen... O, çocuklarını kurban veren ailelerden nefret ediyordu, herkese saldırıyordu.

Şimdi, biz ismini bilmiyoruz da hatırlayamadım, bu Ankara'da bir suç örgütü lideri yakalandı ya, kim o?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ayhan Bora Kaplan.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Onlar daha iyi bilir Vekilim.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biz bilmiyoruz, siz biliyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Orası bilir!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Cumhuriyet Halk Partisi biliyor!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ayhan Bora Kaplan'la ilişkisi olduğu için görevden alınmış yani...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba...

Bir saniye arkadaşlar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, lütfen...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, bir mafyayla ilgili bir parti grubunu...

VELİ AĞBABA (Malatya) - İsmi bilirler, yani çok gazete okuduklarından dolayı...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tanımış olabilirler yani.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Cumhuriyet Halk Partisi biliyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tanıyor olabilirler, ne diyeyim ya! Ben tanımıyorum yani!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, neyse...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bir saniye; değerli milletvekilleri, bir saniye.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bize soru soruyor Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kırkpınar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, söz...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, sürenizi eklerim, bir saniye.

Şimdi, Sayın Ağbaba, mutlaka eleştiriler yapacaksınız ama bir mafyayı, AK PARTİ Grubuna, MHP Grubuna dönüp "Siz..."

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hayır, böyle bir şey demedim Sayın Başkan.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ama soruyorsun!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye değerli arkadaşlar...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Demedim, dedim mi ya?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Biz bilmiyoruz, siz bilirsiniz!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kırkpınar... Sayın Ök...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben tanımıyorum, belki tanırsınız diye sordum ismini, ben de hatırlayamadım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bir müsaade edin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Arkadan geldi cevap, çok enteresan!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ök...

Ya, Başkan benim, bir saniye arkadaşlar, çözeceğiz işi.

Şimdi, Sayın Ağbaba, bir gruba dönüp yani "Siz tanırsınız." demek doğru bir yaklaşım değil, sizi temiz bir dil kullanmaya davet ediyorum. Ben Parlamentoda hiçbir milletvekilinin bir mafyayla, mafya bozuntusuyla bir ilişkisi, ilintisi olacağını düşünmüyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben de demiyorum, lütfen orayı almayın; yani belki ismini bilirler diyorum. Rica ediyorum yani arkadaşlarımıza öyle bir haksızlık yapmayalım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Düzeltelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, yok, size asla öyle bir haksızlık yapmam.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Düzeltelim.

Teşekkür ediyorum, sağ olun.

Sayın Ağbaba, devam edin, sürenizi de ekleyeceğim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, değerli arkadaşlar, Can Atalay'la ilgili de Sayın Meclis Başkanımızı duyarlılığa davet ediyoruz.

Bir de Sayın Başkanım, seçim döneminde, daha önce hiçbir seçim döneminde yaşanmayan -hiçbir siyasetçinin de birbirini suçlamadığı- montaj videolar yayınlandı. Bakın, bir tarafta Kemal Kılıçdaroğlu -milletvekili o zaman- diğer tarafta Murat Karayılan. Bu montaj videolarla PKK'nin müthiş reklamını yaptınız. Buradan hem Sayın Şeref Malkoç'a hem de Meclis Başkanımıza söylemek istiyorum: Bu videolarda Kemal Kılıçdaroğlu'yla bir terör örgütünü yan yana göstermek, ahlaksızlıktır; bu ahlaksızlıktır. Ayrıca, şunu da söyleyeyim, dün de söyledim, her yerde söylüyorum: Kim terörle, teröristle resim vermişse, bir araya gelmişse dün, bugün, yarın Allah onun belasını versin ama bu videoları da yapıp yayınlayanların da Allah bin türlü belasını versin! Ya, bu, hakikaten siyasette yaşanacak bir durum değil ve bu nedenle bizim bu iktidarın meşruiyetini sorguladığımızı belirtmek istiyorum. Bununla ilgili bir adım atılmadı şimdiye kadar, hiçbir şey yapılmadı, onu da söyleyeyim ben size.

Şimdi, önemli bir konu, arkadaşlarımız gündeme getirdi ama Meclis Başkanımızdan danışmanların özel ricası. Sayın Başkanım, geçtiğimiz yıl Sayın Mustafa Şentop bir kanun teklifi vermişti ama o devam etmedi. Şimdi "Çalışanların bütçedeki payı azalıyor." dedik, maalesef, danışman arkadaşlarımızın da on yılda maaşlarındaki kayıp yüzde 60'ı geçmiş durumda. Geçen seneki görüşmelerde bizzat ben gündeme getirmiştim, Çalışma Bakanı Sayın Vedat Bilgin de o dönem söz vermişti; Sayın Mustafa Şentop kanun teklifi vermişti ama maalesef yürümedi. Geçen seneden bu yana bir seçim geçti, seçimden sonra birçok danışman arkadaş işsiz kaldı; her çalışanın hakkı olan kıdem tazminatı ve işsizlik maaşını alamadılar. Yıllarca burada bizimle gece gündüz, birlikte mesai yapmış arkadaşların hak ettiği kıdem tazminatını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, fazlasıyla süre verdim size.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, hemen...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Danışmanların meselesi için ilave bir dakika veriyorum ama herkese aynı metni vermiş danışmanlar; ona göre ortak bir çalışma var burada sanki.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yani hakikaten kıdem tazminatının alınması konusunda sizlerden rica ediyoruz; gece gündüz çalışıyorlar. Biliyorsunuz, 6253 sayılı TBMM İdari Teşkilatı Kanunu'nun 30'uncu maddesinde milletvekili danışmanlarının çalışma kapsamı düzenlenmiş. İdari hizmet sözleşmesiyle çalışan kamu personeli sayılan danışmanlardan memur olmayanların kıdem tazminatı hakkı yok, işsizlik maaşı yok çünkü işsizlik primi kesilmiyor ve uzun çalışma süreleri var ancak fazla mesai hakları yok. Hiçbir güvenceleri yok, milletvekilinin resmen iki dudağının arasında. Meclis tarafından böyle bir sözleşmeye imza attırılıyor ki hak arama kapıları kapatılmış oluyor. Bu, Avrupa Sosyal Şartı'na, ILO'nun 158 No.lu Hizmet Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ayrımcılık yasağını düzenleyen 14'üncü maddesine, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nun "Ayrımcılık" ve "Ayrı Tutulma" başlığı altındaki eşit muamele görme hak ve hürriyetlerinden yararlanma ilkelerine aykırıdır. Lütfen, Mecliste, 600 milletvekili var, hepsi olsa toplam topu topu 1.800 danışman var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamamlayın.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bitiriyorum.

Bu konunun dikkatinize alınmasını ve devam eden, kangren olmuş bu sorunun sizin Meclis Başkanlığınızda çözülmesi umudunu bütün danışmanlar...

Başkanım, mikrofonu açmamışsınız.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Veli Bey, açınca uzuyor çünkü iş

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, bitiriyorum.

Ama şimdi, Sayın Şeref Malkoç'a iki laf söylemem lazım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu danışmanlar konusunu sizin vicdanınıza havale ediyoruz, başka bir şey demiyoruz yani arkadaşlar konuştu.

Sayın Şeref Malkoç da saygın da bir siyasetçidir, eski Trabzon Milletvekilidir. Yanlış hatırlamıyorsam, Saadet Partisinden veya Refah Partisinden milletvekilliği yapmıştır; kendisi daha sonra AK PARTİ kontenjanından Yüksek Seçim Kurulu üyeliği yapmıştır, sonra da Kamu Başdenetçisi olmuştur. Şimdi, tabii, sadece keşke Sayın Şeref Malkoç olsa; Şeref Malkoç'u uzun yıllardır izleyen bir siyasetçiyim ama maalesef... Örneğin, bu Kurumda Kamu Denetçisi Yahya Akman 2002, 2007 ve 2011 yıllarında milletvekilliği yapmış; Kamu Denetçisi Fatma Benli Yalçın 2015-2018 yılları arasında milletvekilliği yapmış; Kamu Denetçisi Celile Özlem Tuncak'ın kendisi değil ama eşi AKP milletvekilliği yapmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - On beş dakika oldu ya! Yüzde 50 artış yaptık yahu!, yüzde 10 herkese söz veriyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, Başkanım, lütfen...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam da enflasyon oranından bile daha fazla artırdım ya.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Liste uzun, ne yapsın?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir dakikayı geçmeyecek.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, Sayın Başkanım, siz de elinizi vicdanınıza koyun, yani hepimiz bu Denetçilik Kurumuna nasıl güveniriz! Sizin şahsınızla ilgili bir şey demiyorum ama hepiniz AK PARTİ'de siyaset yapmış insanlarsınız. Dolayısıyla hiç olmazsa, arada numune, böyle farklı siyasi görüşlerden insanlar da alırsanız belki o kurumun da itibarı biraz artar diye düşünüyorum.

Ayrıca, geçtiğimiz dönemlerde hep gündeme getirdik. Bakın, sadece bu Cumhuriyet Halk Partililere yapılan haksızlık değil, AK PARTİ'li ailelerin çocuklarına da MHP'li, HDP'li ailelerin çocuklarına da haksızlık yapılıyor. Yüksek puan alıp da atanamayan, elenen mülakatta atanamayan insanlarla ilgili lütfen bu konuyu dikkatten kaçırmayın. Çünkü biliyorum ki bu iktidar sağ olsun bir konuda ayrım yapmıyor; AKP'li fakir aileler ile CHP'liler, CHP'li fakir çocuklar, fakir aileler, HDP'li, İYİ Partili fakir aileler arasında ayrım yapmıyor Allah için! Kimi alıyor? Kendi yandaşını, il başkanının, milletvekilinin vesairenin yakınlarını alıyor. Bu konuyu da sizin vicdanınıza havale ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hakikaten büyük mağduriyet var, büyük sorun var; bunu da dikkatine sunuyorum.

Başkanım, teşekkür ediyorum.