KOMİSYON KONUŞMASI

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Evet, bu konularda bir açıklama yapacağım.

Biraz daha zaman olacak.

Bakın, şimdi, bir konuyu belirtmek istiyorum. Burada, bugünkü mevcut sistem içinde bizler, hepimiz yasamayız arkadaşlar, siz bunun farkında değilsiniz. Bakın, yürütme burada. Sayın Yegin, siz cevap vermeyeceksiniz bize. Bize cevabı verecek olan karşıda gelip...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bize sordunuz ama.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, bir dakika, lütfen...

Karşıda verecek olan bir şey var, sonrasında da hatta soruları ileteceğiz ve Sayın Bakan verecek. Bundan sonra da böyle olacak, geçmişte de böyleydi. Böyle bir usul... Biz, hepimiz Parlamentoyuz ve Parlamento olarak, yasama olarak yürütme üzerinde denetim yetkimiz var; siz kullanırsınız ya da kullanmazsınız, bu ayrı bir iş fakat biz, muhalefet olarak bunu kullanıyoruz ve kullanmaya devam edeceğiz. Yani bize cevap vermenize gerek yok. Ha, şunu yapabilirsiniz: Görüşlerinizi tabii ki belirtebilirsiniz, belirtin farklı şey olarak ama karşılıklı olarak "Siz böyle dediniz." dediniz mi, doğal olarak da bizden şey çıkıyor. Biz, hepimiz yasamayız. Siz de denetleyin, sizin de belki kafanızda soru işaretleri olabilir, beğenmedikleriniz olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bu, yanlış bir sistem, böyle bir şey yok. Bakın, bu, güçler ayrılığına da aykırı yani bugünkü sistemde; bir kere bunu söyleyelim yani bu, doğru bir şey değil.

İkincisi, birkaç tane husus söylediğiniz için söylüyorum, yoksa ben söyledim, orada Sayın Bakan cevap verecek ama şimdi siz söyleyince bizim de söylediklerimize doğal olarak bir cevap hakkı oluyor, gerek yok böyle bir şeye.

Kur korumalı mevduat... "Dolar cinsinden dolar aldık, dolar koyduk." diyorsunuz. Bir kere, bunun hepsi dolar değil, bir kısmı TL; TL olduğu için onlar doğal olarak bütün kur zararına katlanıyor. İkincisi, dolar olarak...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Dövize yatırabilirdi parasını.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika; hayır, hayır, onu demiyorum. Hayır, TL olarak var. İkincisi, dolar olarak verdiği zaman şöyle bir sistem olsaydı; o doları aldı, oradaki banka onu hiç harcamıyor, Merkez Bankası bunları kullanmıyor, zaten orada duruyor, istediği zaman da "Al, sana geri vereyim." Böyle bir şey değil, Merkez Bankası devamlı döviz satıyor, Merkez Bankasının rezervleri swaplar hariç tutulduğunda 60-70 milyar dolar negatif. Bu anlamda bunları satıyor Merkez Bankası belli bir şeyden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, toparlayın, bir daha uzatmayacağım.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tamam, tabii.

...ondan sonra ödemek için yeniden alıyor, burada da yine bir kur zararı oluşuyor, onu söyleyeyim.

Üçüncü olarak, "KÖİ modeli" diyorsunuz. Bakın, KÖİ modelinde bir kısım yatırımlar yapılacaksa -ulaştırmada, enerjide, sağlıkta- bunlara karşı değiliz. Ben şunu söylüyorum: Kamunun yapabildiği, geçmişten beri yaptığı şeyler var. Eski boğaz köprülerini kamu yaptı, eskiden otoyolları kamu yapıyordu. Bunları özel sektöre de verebilirsiniz, hadi verdiniz diyelim ama bunun hesabını yaparsınız. Vazgeçtiğiniz gelirleri, otoyolda, köprüde olduğu gibi ya da şehir hastanelerine ödediğiniz kiraları belli bir iskonto faiz oranından bugüne getirirsiniz, bugünkü değer hesabı yaparsınız; bu hesaplar yok. 2013'te, 24'üncü Dönemde -Sayın Muş da hatırlar- önümüze geldiği zaman biz bunları söyledik, dedik ki: "Bunların hesapları nedir, getirin. Eğer gerçekten böyleyse buna bakalım." Yoksa kimsenin bir yatırıma karşı çıktığı yok ama kamu yapacaksa onu yapalım. Biraz önce söylediğim gibi, Türkiye, kaynağı bol olan bir ülke değil; Türkiye, dışarıdan kaynak alan bir ülke yani cari açık veriyor ve bunu borçlanarak karşılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, teşekkür ederim.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bitireceğim Sayın Başkan, izin verin...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, bakın...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, hayır, hayır; bundan sonra yani karşılıklı, ben de istemem böyle devamlı çünkü Sayın Bakan zaten cevap verecek. Tamamlayacağım sözümü, son cümlelerimi söyleyeyim.

Yani bunun için, böyle bir model için de bunlara bakmak lazım. Yani çok kaynağımız olurdu, o zaman yapardık ama bugün bu yatırımlar gerekli mi? Yirmi yıl sonra kârlı hâle gelecek yatırımı bugün yapmanın bir anlamı yok ki.

Sonra "Muhalefet olarak, muhalefet şöyle böyle..." Buna gerek yok. Biz muhalefetiz şu anda, muhalefet görevimizi layıkıyla yapacağız; bunu yapıyoruz, biz bunun içindeyiz. Seçim olmuş, siz kazanmışsınız; bunlar buranın konusu değil, bunlar buranın...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Neyin konusu?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika canım, karşılıklı olarak... Yani şunu mu diyorsunuz...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - O zaman siz bize konuşma metni verin, biz de ona göre konuşalım!

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika, lütfen... Hayır, hayır... Siz o zaman şey verdiniz... Bir dakika... Bir dakika...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hayır, bakın, siz bizi şu an hedef gösteriyorsunuz!

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Göstermiyoruz, hayır.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Şöyle konuşun, böyle cevap verin, bunu dile getirin." Burası Parlamento değil mi?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Biz yasamayız, biz yasamayız.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yasamayız, evet.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yürütme orası, orası cevap...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biz siyasiyiz. "AK PARTİ hükûmetleri" diyorsunuz, "Yirmi bir yılda siz bunu bu noktaya getirdiniz." diyorsunuz. Biz, sizin istediğiniz gibi mi konuşacağız?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Estağfurullah Sayın Kırkpınar. Sayın Bakan geldi, Sayın Bakan burada bize sunuş yaptı; o sunuşa göre bakıyoruz yani cevabı o verecek.