Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Sermaye Piyasası Kurulu c) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ç) Kamu İhale Kurumu d) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu e) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu f) Gelir İdaresi Başkanlığı g) Türkiye İstatistik Kurumu ğ) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ı) Yatırımcı Tazmin Merkezi i) Bankalararası Kart Merkezi Anonim Şirketi |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 31 .10.2023 |
AYTEN KORDU (Tunceli) - Teşekkürler.
AKP iktidarıyla yirmi bir yılda halkın bütçe hakkı ortadan kaldırılmıştır, emekçilerin millî gelirden aldığı pay azalmış, asgari ücret neredeyse normalmiş gibi yaygın bir ücret hâline getirilmiştir. İstihdamda bulunan emekçilerin bile büyük bir kısmı asgari ücret düzeyinde çalışmaktadır ve bu sorun artık milyonların sorunu hâline gelmiştir. Asgari ücretin 11.402 TL ve yıllık toplam tutarı ise sadece 136.824 TL olduğu, gelir adaletsizliği makasının sermaye lehine giderek açıldığı gerçeği ortadadır. TÜRK-İŞ araştırmasının bile 2023 Eylül ayı sonucuna göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması -o da açlık sınırı- 13.334,13 TL'dir. Aylık gıda harcaması, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması gereken zorunlu diğer aylık harcamaların toplamında hesaplanan yoksulluk sınırı ise 43.433,65 TL olarak açıklanmıştır. Sadece barınmak için bile kiralar asgari ücretin üstünde rakamlardır.
Şimdi, burada neyi tartışacağımızı gerçekten biz de bilmiyoruz. Bu Hükûmetin, devletin insanları nasıl açlığa mahkûm ettiğini mi bir tartışalım, gençliğin nasıl yurt dışına, başka yerlerde mülteci durumuna düşürülmesini mi tartışalım, geçinemeyen ve intihar eden gençliği mi konuşalım? Dersim'de, vekili olduğum yer dâhil her yerde "İnsanca yaşam istiyoruz." deyip greve giden, mobbinge, sürgüne maruz kalan emekçiler ile işçileri işten atıp sonra işçileri pazarlık konusu yapan sermaye şirketlerinin nasıl palazlandırıldığını mı konuşalım? Kısacası, bir kesimi besleyen, sermayedarı memnun eden ekonomi politikanızı mı konuşalım? Bilmiyoruz ama bildiğimiz tek gerçek şu ki: "Asgari ücret" diye belirlediğiniz rakam ve reva gördüğünüz ücret sefalet ücretidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından açıklanan rakamlar ülkenin en az üçte 1'nin açlık sınırı altında yaşadığını göstermiştir. Bu Hükûmet okuldaki çocukların beslenme hakkını bile elinden almak isteyen bir Hükûmettir. Asgari ücretle tek başına dahi yaşanmazken birlikte yaşayan fertler ya da ailelerde herkes çalışmaya başlamış, bu durum özellikle çocuk işçiliğini yaygın hâle getirmiştir. "Asgari ücret" dediğiniz rakam değildir, insanlığın büyük bir kesimini açlıkla baş başa bırakıp, sosyal destek adı altında kendinize mahkûm edip boyun eğdirme, itaat ettirme politikasının kendisidir.
AKP-MHP iktidarı siyasetini yürütürken en derin yoksulluğu, aynı zamanda hak gasbını kadınlara yaşatmaktadır. Ucuz iş gücü olarak sömürülen kadınlar, öğrenciler ve çocuklar ordusu oluşmaya başlamıştır. Sadece kendi vekili olduğum Dersim'de, hizmet sektöründe bile, kadınlar başta olmak üzere emekçiler ciddi bir emek sömürüsüyle baş başadır. Gündelik olarak 500-600 TL'ye çalıştırılan, sosyal güvencesi olmayan bu insanlar on iki ve on dört saat aralığında çalıştırılmaktalar. Bu durum sadece Dersim'de değil, pek çok ilde ve büyükşehirde de maalesef aynı. Üstelik bir de temizliğe giden kadınlar, el işi, emeği yok sayılan kadınlar, hem evde hem de gündelikçi çalışan kadınların bu verilerde hiç ismi bile söz konusu değildir. Batman, Muş, Ağrı, Van gibi iller başta olmak üzere pek çok yerde kurulan tekstil atölyelerinde ağırlıklı kadınlar çalışmakta ve bu atölyeler markalara çalışmaktadır. Markalara çalışan bu atölyelerde 14-16 yaşındaki çocuklardan başlayarak yarı asgari ücretle çalıştırılan bir ordu oluşmaya başlamıştır. Asgari ücret bile alamayan, onun yarısını bile alan pek çok işçi sosyal güvencesiz çalıştırılmaya devam etmektedir ve sömürü sistemi en çok da buralar üzerinden ilerlemeye devam etmektedir.
Onun için, biz diyoruz ki: Özellikle kadınların bütçe sürecine katılımının sağlanması ve bütçe politikalarının bu konuda şeffaf yürütülmesi gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz. Asgari ücret dahi alamayan emekçi kadınların, fabrikalarda çalışan kadınların, farklı kimliklerden ayakta durmaya çalışan kadınların taleplerini esas alan bir bütçe oluşturulmalıdır. Kentler, sokaklar, haneler, iş yerleri, fabrikalar, hastaneler, okullar, her yer yoksulluk ve şiddetle doludur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Lütfen toparlayın.
Buyurun.
AYTEN KORDU (Tunceli) - Tamam.
Onun için, kadınların, gençlerin, çocukların eşit bir şekilde bütçeden payının aldığı bir bütçeyi savunmak için buradayız. Kulaklarınızı tıkamış olsanız bile, enflasyonun her ay giderek katlandığı ve maaşların daha yatmadan eridiği gerçekliği her yerde bağıra bağıra söylenmektedir. Asgari ücretin açlık sınırı altında olduğu bir ülkede birileri daha fazla zengin olurken işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler sefalete mahkûm edilemez. Asgari ücret insan onuruna yaraşır şekilde, toplumsal kesimler için insanca bir ekonomik düzenlemeye kavuşana kadar altı ayda bir değil, sık sık düzenlenmelidir. Bunun için, tek adamcı faşist iktidar blokunun kadınların hakları ve hayatları üzerinden inşa etmeye çalıştığı faşist rejime karşı dayanışmayı, örgütlülüğümüzü her anlamda daha fazla büyüteceğimizi ve bu büyütmeyi tüm toplumsal kesimlerle yürüteceğimizi bir kez daha belirtiyor, sermayedarların değil, kadınların, işçilerin, emekçilerin ve halkın bütçesi olması gerektiğini tekrar belirtiyoruz.
Teşekkür ederim.