KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

"Ticaret" deyince, tabii, ben de kendi bölgemdeki çay üretimi ve ticaretini yapan insanlarla ilişkilendirerek Bakanlığınızla ilgili biraz görüş vermek istiyorum. Sayın Bakan, ülkemizde, Türkiye'de yaklaşık olarak 250 bin ton civarında kuru çay üretebilmekteyiz ve tüketimimiz ise -yaklaşık olarak söylüyorum- 300 bin ton civarındadır. Dolayısıyla bizim 50 bin tonluk açığımız görünüyor. Bu açık yeni çay tarlası alanları açmak veya üreticiyi desteklemek yerine ne yazık ki yabancı çayların Türkiye'ye sokulmasıyla karşılanmaya çalışılmaktadır. Bir miktarı resmî ithalat yoluyla elbette yurda sokuluyor ancak çayın büyük bölümü ne yazık ki ülkemize hâlâ kaçak yollarla girmeye devam etmektedir. 10-15 bin ton civarında resmî ithalatın yanında 35-40 bin ton çayın da kaçak olarak geldiği öngörülmekte ve tahmin edilmektedir.

Şimdi, Sayın Bakan, 2011 yılında sizin koltuğunuzda şu anda Genel Başkan Yardımcılığı görevini yapan Hayati Yazıcı bey oturuyordu. Rize'de kendisine kaçak çayın büyük bir sorun olduğu, bunun için bir şeyler yapılıp yapılmaması gerektiği sorulduğunda yani güneydoğudan kaçak yollarla yurda sokulan çayların bölge ve ülke ekonomisine darbe vurduğu, çay üreticisini zora soktuğu söylendiğinde Sayın Bakan şöyle bir cümle kullandı: "O bölgedeki insanlar da bu şekilde kaçakçılıktan geçim sağlıyor. Ne yapalım, aç mı kalsınlar?" Cümleyi tekrar söyleyelim: "O bölgedeki insanlar da bu şekilde kaçakçılıktan geçim sağlıyor. Ne yapalım, aç mı kalsınlar?" Elbette, insani açıdan değerlendirildiğinde hoş görülebilir ama kayıt dışılığı bir devlet insanının söylemesi açısından düşünüldüğünde ya da oradaki insanların bu kaçak çay ticaretine ihtiyacının neden olduğunun görülmediği bir saptama yapıldığı zaman işte sonuç böyle olabiliyor

Şimdi, bu itiraftan sonra size sorum şu: Acaba durum yine aynı mı? Yani siz, Ticaret Bakanı olarak çay kaçakçılığına nasıl bakıyorsunuz? Yasa dışı ticaretin insanların geçim yolu olmasını siz de hoş görüyor musunuz? O Bakan ile şimdi sizin görüşünüz arasında bir fark var mı? Bunları sizden öğrenmek istiyorum.

Şimdi, raporunuza içine hemen bir bakıyoruz; mesela, fiyat etiketi yönetimleriyle ilgili 27 milyon TL ceza uygulanmıştır. İşte, sırayla geçiyorum: "Şununla ilgili bu kadar ceza uygulanmıştır." "Bununla ilgili şu kadar ceza uygulanmıştır." Raporun içeriğinde aslında sadece vatandaşlara uygulanan cezalarla ilgili bilgiler verilmektedir. Sayın Bakan, bizim denetimler sonucu elde edilen gelirler değil, ticaretin nasıl artırılacağına ilişkin tespitleri aslında görmemiz gerekiyor. Sizden beklentilerimiz budur. Emlak sektörüne yönelik faaliyetler, perakende ticarete yönelik faaliyetler, fahiş fiyatların belirlenmesine yönelik faaliyetler, tüketicinin korunması, dış ticaret güvenliği vesaire vesaire. Yani kitabın birçok yerinde yazan her maddeyle ilgili görebildiğimiz şey, onunla ilgili de bu kadar ceza yazılmıştır hâlidir.

Türkiye'de ticaret yapılmasının önünde engeller var. Vergilerin düzenlenmesi, adil bir vergi sistemiyle kazanca göre vergilendirme yapılmasını önermelisiniz ve bu yolla ticaretin büyümesine sahip çıkmalısınız. Ben şimdilik sözlerimi burada bitiriyorum, vakti iyi kullanmak açısından. Verdiğiniz bilgiler için size ve teknik heyetimize, bürokratlarımıza teşekkür ediyorum.