KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Başkan.

En az 128 ülkeden ürün ithal ediyoruz. 28 gıda ürününde arz açığımız nedeniyle ciddi ithalat yapılıyor. İthalat zorunlu hâlde haksız rekabeti önleyecek bir anlayışta yapılabilir, piyasada fiyat dengelemesiyle de olsa kısmen düşünülebilir. İthal ürünün yerli ürünle rekabet edip kimi üründen daha yüksek fiyatta rafta yer aldığı da görülüyor. Ürün güvenliğini artırması için yerli üretimin korunması, ithalat bağımlılığının azaltılması hedef olmalıdır. AKP iktidarlarıyla ithalatçı bir anlayışla tarım tüketilmektedir. Gıda güvenilirliğinde sorunlu noktadadır. İthal ürünlerde Akdeniz sineği, domates güvesi gibi zararlılar da ülkeye ithal edilmiştir. Bunların yarattığı büyük zararlar da oluşmuştur. Bunlar gerekli biçimde gümrük girişlerinde kontrol edilse bu sorunlar oluşmayacaktı. Ayrıca, canlı hayvan ve et ithalatı bu yıl patlamıştır. Geçmişte hasta hayvan ve bozuk löp etlerin "Kontrolü yapıldı." denilerek ülkemize girdiğinin örnekleri vardır. Bunun için de bu konuda denetimler daha da artırılmalıdır.

Güncel verileri sizlere soruyoruz, ya TÜİK'i adres gösteriyorsunuz ya da "ticari sır" diyorsunuz. TÜİK'te ise bu yılın verileri yok. Şimdi soruyorum: On ayda ne kadar canlı hayvan, ne kadar et ithal edildi? Ne kadar döviz yurt dışına gitti? Bunu ithal edenler kimler? Bunların kamuoyu tarafından bilinmesinde yarar var. Gümrük vergisi sıfırlanarak 2022 ve 2023 yılında ne kadar gümrük vergisinden vazgeçilmiştir? İthal edilen gıda ürün çeşit sayısının bu yıl ülkelere göre dağılımı ne kadardır? İthal üründe amaç fiyat dengelemek olduğu hâlde yerli üründen daha pahalı olarak raflarda yer alması neden önlenmemektedir? Zeytin ağacı olmayan ülkeden zeytin yağı ithal ettiğimiz gibi, ülkemizin bir ili kadar olan yerden de canlı hayvan ithal etmek nasıl bir anlayıştır? Bunlarla ticari anlamda kurulan siyasi ilişkilere yönelik ülkemizin gıda olayı riskli noktaya doğru taşınmaktadır. Kooperatifçilik sil baştan ele alınmalıdır. Kooperatifçilik neredeyse anlamını, içeriğini, var olan durumunu yitirmiş durumdadır; adı kooperatif, uygulamada kooperatif olmaktan başka her noktaya sürüklenmiştir. ÇUKOBİRLİK gibi, TARİŞ gibi, ANTBİRLİK gibi Trakya Birlik gibi kuruluşların içinin boşaltılması ayrıca ülkede o anlamdaki çiftçinin, üreticinin desteklenmesi yanında, tüketicinin korunmasını da sonlandırmıştır.

Piyasa denetimleri yetersizdir. Bu anlamda yapılan denetimlerde göstermelik işler yapılmakta ama gerçekçi anlamda, vatandaş rafa gittiğinde fiyatın neredeyse her gün değiştiğini görmektedir. Önce fiyatlar yükseltilmekte, sonra göstermelik olarak fiyatlar düşürülmektedir. Ne kadar gıda ürünü ithal edilmiştir? Bunların hangisi bozuk veya ne kadarı yurt dışına iade edilmiştir? Bu verileri de açıklarsanız memnun oluruz.

Fahiş fiyatla mücadele ettiğinizi söylüyorsunuz. Fahiş fiyat ne? Tarlada kilosu 1 lira olan kavun, bir saat ötede kamyon üzerinde 10 lira, zincir markette 16 lira. E, bunun kilo fiyatı 1 liradan 16 liraya geliyorsa burada fahiş fiyat var mı, yok mu? Ekmek artık çeşit çeşit, renk renk, tanımlı; kilosu 30 liradan 130 liraya kadar ekmek var. Bu ekmeklerin bu kadar renklendirilip vatandaşın bir yerde ekmek üzerinden de soyulduğu bir gerçek. Keza, akaryakıt istasyonunda sabah gelirken baktım, simit 13 lira, poğaça 20 lira. AVM'ye gittim, bir bardak çay 23 lira; "fahiş fiyat" dediğiniz rakamları bunları kapsıyor mu, kapsamıyor mu? Bu bağlamda, nasıl bir değerlendirme içindesiniz? Damacana su geçen sene 16 liraydı, bu yıl damacana su 60 lira. E, damacana su 80 kere dolar, bir damacana 80 kere dolmada bir kapağı ile nakliyesi bu kadar fiyat artışı getirir mi? Çoğu da 150 kere doldurur; ne denetimi var, ne kontrolü var; vatandaş ne yapsın, çaresizlikle o suyu da tüketiyor ama bari fiyatı olsun, denetlensin.

2002 yılında 45 olan AVM sayısı sayenizde her ilçeyi bırakın köylere kadar indi. 5 büyük marketin şube sayısı 35 bini geçti. En azından yerel ürünlerin bu markette satış zorunluluğu getirilsin ki oradaki üretici korunsun, kollansın.

Bir de şu otomotiv yetkili servisler var yani arabayı içeri sokmaya korkuyorsunuz, neredeyse aldığınız fiyata araba tamir edilir hâle geldi. Bunlara bakan, çeken kimse yok mu? TÜVTÜRK var; onun fiyatını çıkarmıştım, 2017'de 191 liraydı, şimdi olmuş 1.130 lira.

CAVİT ARI (Antalya) - Soygun, soygun! Soyuluyor vatandaş.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ya, bu TÜVTÜRK'ün bütün ekipmanı, makinesi, bilmem orada olan her şey zaten kamu olarak verilmiş; orada adam beş dakikada bu kadar parayı nasıl oluyor da doğal olarak almış oluyor?

Bu DİR kapsamında ithal edilip ihraç edilen ürünün toplamı ne? Bunlarda, ithal edilen ürünlerde -biraz evvel de söylediğim zaman- gümrükle ilgili sıfırlama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürer, ilave bir dakika süre veriyoruz size.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Başkan, söyleyecek çok söz var da bizim süremiz beş dakika olunca...

Bir konuya daha gireceğim. Rekabet Kurumu Başkanı sanırım buradaydı, gitti arkadaşımız.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Rekabet Kurumu Başkanı nerede arkadaşlar?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Şöyle bir şey yaptırmış, sağ olsun, bir kitap yaptırmış. Burada "100'üncü yılı" yazınca...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürer, bir saniye.

Rekabet Kurumundan kim var arkadaşlar? Nerede Başkanımız?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Biraz evvel buradaydı; neyse iletirler Başkanım, vaktimi de şey yapmayalım. Gelir mi?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Şimdi, Rekabet Kurumunun şu kitabı dağıtıldı, güzel. İçini açınca, 100'üncü yılı anan adam bir Atatürk resmini koyar, kendi resmini koymuş. Şimdi, işe buradan baktığımız zaman, zaten içindeki diğer verileri de değerlendirdiğimizde, Rekabet Kurumu kendisi kendisinin dışındaki kurumlarla rekabet edip en kaliteli anlamda en pahalı ürün bastırmış. Ya, bir şeyleri sen önleyeceksen önce kendinden başla, şunu daha mütevazı biçimde yaptır, bize de getir. O anlamda, içindeki söylediği kesilen cezaların kaçı mahkemeden döndü, bu konuda da bir veri yok. Acaba kestikleri cezaların hepsi ödendi mi ödenmedi mi? Bunun da bir açıklanması ihtiyaca muhtaç çünkü cezayı yazmak önemli değil, cezayı tahsil etmek önemli. Ayrıca, buradaki kurumları ben inceledim, hepsi marka ürünler yani kayıt dışından filan bir şey yok ama bu marka ürünlerinde kesilen cezalar sinek vızıltısı gibi, bir anlamı yok. Önemli olan raftaki ürünün Rekabet Kurumu tarafından vatandaşa uygun fiyata...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Son cümleyi söyleyeyim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gürer, iki dakika daha verdim. Soru-cevapta da vereceğiz.

Buyurun, toparlayın lütfen.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Rekabeti yaratan şartları oluşturanlar esnedikleri için örneğin, marketlerin üstüne gidiliyor, marketler göstermelik indirim yapıyor, sonra -ben o marketlere çok giden bir adamım, genelde yaşamım sokakta olduğu için, insanların içinde olduğu için- bir bakıyorum, o fiyat cezanın sonrasında daha da artmış. Cezanın sonrasında o fiyat artacaksa niye Rekabet Kurumu oraya ceza yazsın.