| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Sosyal Güvenlik Kurumu d) Türkiye İş Kurumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 02 .11.2023 |
YÜKSEL ARSLAN (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere eylül ayında enflasyon yüzde 4,75 artarken yıllık bazda yüzde 61,53'e yükseldi. Bu verilere göre temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan üç aylık dönemdeki enflasyon yüzde 25,11 olarak gerçekleşti. Artan enflasyon karşısında ezilen milyonlarca çalışan ve emekli açlık sınırında yaşıyor. Günümüzde yüksek enflasyonla birlikte eriyen ücretlere bir darbe de vergi tarife dilimleri ve oranları vurmaktadır. Gelir vergisi tarife dilimleri ve oranları adil biçimde düzenlenmediğinden çalışanların üzerinde vergi yükü artmaktadır. Büyük alım gücü kaybı yaşayan çalışanların eline geçen net ücretleri yılın ikinci yarısında artan vergi ve kesinti yükü nedeniyle giderek düşmektedir. Şöyle ki: İşçiler ağustos ve eylül aylarında temmuz ayına göre daha düşük ücret almaktayken yılın son aylarında artan gelir vergisi yükü nedeniyle düşüş giderek artış göstermektedir. Yüksek enflasyon nedeniyle çalışanlar çok daha hızlı biçimde ikinci ve üçüncü vergi dilimlerine giriyor. Çalışanlar, nisan ve mayıs aylarında ikinci vergi tarife dilimine, yüzde 20'ye, ağustos ve eylül aylarında ise üçüncü tarife dilimine, yüzde 27'ye giriyor ve ciddi kayıplara uğruyor. Dolayısıyla, çalışanların yıl içinde aldığı ücret zammının önemli bir bölümü vergiye gitmektedir. Alınan zamlardan birkaç ay sonra artan vergiler nedeniyle eline geçen net ücret düşmektedir. Ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmi gelir vergisinden istisna edilmiş olmasına rağmen istisna uygulamasının matrahtan indirim yerine vergiden indirim yoluyla yapılması nedeniyle ücretli çalışanlar asgari ücret vergi istisnasından gerektiği gibi yararlanamıyor. Tüm bu gerçekler nedeniyle, çalışanların gelirlerinden yapılan kesintilerin düşürülmesi, çalışanların alım güçlerinin korunması için gelir vergisi oranlarının güncel ekonomik koşullara uygun biçimde yükseltilmesi ve ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinin yüzde 15'e sabitlenmesi talebimizdir.
Gelelim bir diğer önemli konuya: Emeklilerin maaşı haziran ayı sonunda yapılan zamla beraber açlık sınırının altında kalmıştır. 9 milyon emekliye ise sıfır zam yapıldı. Tüm emeklilerimiz bir zam haberi beklerken sadece çalışmayan emeklilere 5 bin lira ikramiye verilmesi adaletsizlik, eşitsizlik, hakka girmektir. Emekliler arasında çalışan-çalışmayan diye ayrım yapılıyor ya da kayıtlı-kayıt dışı gibi bir ayrıma gidiliyor. İktidar söz konusu uygulamayla Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı davranarak ayrımcı bir tutum sergilemiştir. Sigortalı çalışan emeklilerin uygulamanın dışında bırakılması emekliler arasında bir ayrım yaratmaktadır. Devlet, emeklilerin çalışmasını teşvik ediyor, bu konuda yasal düzenleme yapıyor, sonra da çalışan emeklileri cezalandırıyor. Hâl böyleyken emekliler, dul ve yetimler için yapılması gereken, maaşların insanca yaşama düzeyine çekilmesidir; en düşük emekli aylığı en az asgari ücrete yükseltilmelidir. Bu tutar emeklilerin kök aylığı kabul edilmelidir, diğer aylıklar da aynı oranda yükseltilmelidir. Bunun çözümü bir defaya mahsus ikramiye değildir.
Yine, emekli aylıklarının bağlanmasında 2000 öncesi, 2000-2008 arası ve 2008 sonrası olmak üzere var olan üç ayrı sistemden doğan farklar ve dengesizlikler giderilmelidir. Aynı sürelerde çalışan ve eşit prim ödeyen emeklilerin aylıkları arasında farklar eşitlik ilkesine aykırıdır. Aylık bağlama oranları eski düzeyine yükseltilmeli ve kapsamlı intibak düzenlemesiyle emekli ayrılıkları arasında eşitsizlik giderilmelidir.
Diğer yandan, emeklilik yaşı konusunda adalet ve denge sağlanmalıdır, emeklilikte adil bir kademeli geçiş sistemi uygulanmalıdır. Uzun yıllardır verilen mücadele sonucu yapılan EYT düzenlemesi önemli bir mağduriyeti giderirken yeni adaletsizlikler de yaratmıştır. 8 Eylül 1999 gününden önce sigortalı olanlar için emeklilikte yaş koşulu olmadan emeklilik imkânı tanınırken 9 Eylül 1999 ve sonrasında sigortalı olan kadınlarda yirmi ve erkeklerde on yedi yıl daha geç emeklilik söz konusu olmaktadır. Bir gün, bir ay, bir yıl farkla ortaya büyük bir dengesizlik çıkmıştır. Sigorta başlangıcı 9 Eylül 1999 ve sonrası olanlar için adil bir kademeli geçiş sistemi kabul edilmelidir.
Teşekkür ederim.