KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bürokratlar, değerli basın emekçileri ve değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi selamlıyorum.

Ülke genelinde işsizliğin, enflasyonun ve yoksulluğun geldiği noktaya, özellikle de ücretlilerin alım gücünün ne kadar düştüğüne, iş güvenliğinin ne kadar sorunlu olduğuna, her gün ölümlerin yaşandığına dair sabahtan beri pek çok ulusüstü veya ulusal endeks paylaşıldı. Gerçekten, özellikle de yoksullukla ve işsizlikle ilgili veriler inanılmaz boyutlarda. Bu konuyla ilgili, özellikle iktidar vekilleri "istikrar" kelimesini çok seviyor, ben de izinleriyle kullanmak istiyorum, neredeyse olumlu bir kelime olmaktan çıktı. İstikrarlı bir şekilde yoksullaşıyoruz. Türkiye genelinin haritası ne kadar olumlu veya olumsuz olursa olsun fark etmiyor; özellikle bölgesel anlamdaki farklılıklar, eşitsizlikler hiçbir şekilde değişmiyor. Bu anlamda işsizliğin ve yoksulluğun en yüksek olduğu illere baktığımızda, tarihsel anlamda da şimdi de hep aynı olduğunu görüyoruz.

Ben de TÜİK'in birkaç verisini paylaşmak istiyorum: İşsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 19,2'yle Van, Muş, Bitlis, Hakkâri. İstihdam oranı en düşük bölge yüzde 33,8'le Mardin, Batman, Şırnak, Siirt. İş gücüne katılma oranı en düşük bölge yine yüzde 41,5'le Mardin, Batman, Şırnak, Siirt. Mesela, vekili olduğum Diyarbakır'da İŞKUR'un alacağı 1.400 kişilik geçici işçi kadrosuna tam 20 bin kişi başvurdu, rekor düzeyde bir başvuru yapıldı, üstelik bu sadece dokuz aylık geçici süreli bir işçi alımı. Buna rağmen yani geçici süreli olmasına rağmen İŞKUR'un belirlediği kriterleri okumak istiyorum. Bu da yine hem ayrımcılık açısından hem de ortaya koydukları sıkıntı açısından yani zorluk açısından inanılmaz. Adayların geçmişe dayalı İŞKUR kaydının olmaması gerekiyor. Daha önce dokuz aydan fazla çalışmamış olmaları gerekiyor. Öğrenci olmamaları gerekiyor. Herhangi bir iş yerinde SGK kayıtlarının olmaması gerekiyor. Bu verilere baktığımız zaman hâliyle bölgesel anlamda da nasıl bir yoksulluk uçurumunun oluştuğunu görüyoruz.

Yine, sizlerle başka bir çarpıcı veri paylaşmak istiyorum, SGK verisi paylaşmak istiyorum: Iğdır, Van, Diyarbakır, Mardin, Bitlis, Siirt, Batman, Bingöl, Kars ve Adıyaman'da nüfusun yüzde 20'sinden fazlasında hanede kişi başına düşen gelir asgari ücretin üçte 1'inden az ve bu oran; Ağrı, Urfa, Muş, Hakkâri, Şırnak ve Van'da daha da vahim, nüfusun yüzde 30'unda yine hanedeki kişi başına düşen gelir asgari ücretin üçte 1'inden az. Bununla ilgili size bir harita göstermek istiyorum, yoksulluk haritası. Evet, bu da yine TÜİK verilerine göre hazırlanmış bir harita.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İlave bir dakika veriyorum, toparlayın lütfen.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bununla ilgili olarak da -Sayın Yegin'di sanırım- "Kürt illeri" dediğimiz için bizi ayrımcılıkla suçladı. Nasıl bir ayrımcılık olduğunu aslında burada çok net görebilirsiniz. Bakın, görmenizi istiyorum özellikle çünkü burada, özellikle az önce saydığım bölgelere baktığınız zaman yoksulluk oranını göreceksiniz. Bu, bölgesel ayrımcılığın, aslında dünyada yeni tabiriyle "ekonomik ırkçılığın" göstergesi. Ya, bugün işte "Kürtler" "kadınlar" "mülteciler" "engelliler" diye bunların çalışma hakkının ayrımcılıkla engelleniyor olması ekonomik ırkçılıktır. Bu, dünyada böyle tanımlanıyor. Ben size sormak istiyorum Sayın Bakan: Siz bunu nasıl tanımlayacaksınız? Biz Kürt illeri demeyelim de ne diyelim? "Yoksulistan" falan mı diyelim mesela?

Ben, daha bitmemişti ama çok teşekkür ediyorum hepinize.