KOMİSYON KONUŞMASI

VEZİR COŞKUN PARLAK (Hakkâri) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Mardin Milletvekilimiz Beritan Güneş Altın'ın yapmış olduğu konuşmanın altına grubumuz olarak imzamızı attığımızı belirtmek istiyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığının raporlarına, sosyal medya hesaplarına, internet sitesine ve Sayın Bakanın konuşmalarına baktığımız zaman yani her şey çok güllük gülistanlık görünüyor; size göre, liseli gençler geleceğine güvenle bakıyor, üniversiteli gençler barınma ve beslenme sorunu yaşamıyor, çalışan gençler hak ettikleri ücretleri alıyor, insani koşullarda çalışıyor. Oysa tablonun aslında bunun tam tersi olduğunu hepimiz, işte, bugünkü yapmış olduğumuz konuşmalarda da ortaya koyduk.

Türkiye'de işsizlik yüksek fakat genç işsizlik aslında çok daha yüksek. Üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlar bugün çok dile getirildi, tekrar etmek istemiyorum ama bütün badireleri atlatınca bitmiyor çünkü üniversiteyi başlatınca da aslında bu sorunlar yığınla devam ediyor. Üniversite mezunu gençler, okulda yaşadıkları sorunların daha ağırlarıyla okulu bitirdikten sonra da karşı karşıya kalıyorlar; üniversiteyi bitirdikten sonra kamu kurumlarına girmek isteyen öğrenciler -üniversiteyi bitirdikten sonra- mülakat, bir şekliyle, güvenlik soruşturmaları gibi engellerle de karşılaşıyorlar. Özel sektörde çalışanlar ise düşük ücretlerle ve güvencesiz bir şekilde çalışmak mecburiyetinde kalıyorlar. İşte bu koşullar altında kalan gençler aslında çareyi ülkeyi terk etmekte buluyorlar; farklı araştırmalara göre, Türkiye'deki gençlerin en az yüzde 70'i aslında yurt dışında yaşamak istiyor. Artık üniversitede hatta lisede okuyan gençlerin tek bir hayali var; liseyi bitirir bitirmez Avrupa'ya gitmek ve bir daha da kesinlikle, tekrardan ülkeye geri dönmemek. Bu gençlerin göç etme isteğinin temel nedeni aslında gelecek kaygısı; Türkiye'nin gençleri hem ekonomik hem de sosyal ve siyasal olarak iyi bir gelecek hayal edemiyorlar ne yazık ki ülkemizde.

Kürtlerin yaşadığı şehirler ekonomik olarak Türkiye sıralamasının en altında yer alıyor. Bunun yanı sıra, Kürt gençleri siyasi olarak da aslında büyük bir baskı altındalar; eğitimde fırsat eşitliğine sahip olmayan, yaşadığı yerde yatırım yapılmadığı için iş bulamayan, bu ekonomik sıkıntıların üzerine bir de her gün iktidarın zor ve şiddet aygıtlarıyla karşı karşıya kalan gençlere tek bir seçenek bırakılıyor, o da Avrupa'ya göç etmek. Avrupa Komisyonu verilerine göre, Avrupa ülkelerine sığınma başvurusu yapanlar arasında, 2022 yılında yapılan bir araştırmaya göre, 50 bin kişi sığınma başvurusu yapmış ve bunların büyük bir kısmı aslında ülkemizin gençlerinden oluşuyor. Gençlerden sorumlu bir bakanın, aslında, bu yaşanılan tablo üzerinde, bu yeni dönemde daha fazla düşüneceğini de umuyoruz.

Sayın Bakan sunumunda Hakkâri'de artık rafting yapıldığını, Cudi'de tenis oynandığını söyledi. Bu sporların yapılması elbette çok güzel fakat Bakana şunu hatırlatmak isterim: Siz sadece Hükûmetinizin reklamını yapmak için bu etkinlikleri yapıyorsunuz, kameralar kapandıktan sonra aslında geride bıraktığınız yere bir daha dönüp bakmıyorsunuz. Örneğin, Hakkâri'de Cilo ve Sat Buzul Gölleri'nde her yıl Valilik sponsorluğunda festival yapılıyor fakat festivalin yapıldığı iki gün dışında bölgede tamamen güvenlikçi politikalara dönülüyor ve aslında yasaklara devam ediliyor; Hakkâri yaylarında hayvancılık yapan gençler kolluk şiddetine maruz kalıyor, yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalıyorlar. Festival yapıp gençleri sosyalleştirdiğini iddia eden Vali, on beş günde 1 yayınladığı kararlarla şehir genelinde aslında her türlü etkinliği de yasaklıyor. "Tenis oynanıyor." dediğiniz Cudi'nin ormanları geçtiğimiz aylarda aslında cayır cayır yandı, yangına müdahale etmek isteyen yurttaşlara da ne yazık ki güvenlik güçleri müdahale etti.

Eğer gençlerin mutlu olmasını istiyorsanız, aslında buna göre bir bütçe yapmanız gerekiyor, bölgeler arası eşitsizlikleri giderecek önlemler almanız gerekiyor, tüm gençler için erişilebilir spor salonları sosyal mekânlar yapmanız gerekiyor, reklam olsun diye değil, gerçek festivaller düzenlemeniz gerekiyor.

Sayın Bakana ve Hükûmete sesleniyorum: Üniversitelerde bahar şenliklerini yasakladınız, gençlerin neşesini çaldınız; üniversiteleri niteliksiz hâle getirdiniz, gençlerin geleceğini çaldınız; mülakatlarla, torpillerle gençlerin umudunu çaldınız; yakamızda fotoğrafını görüyorsunuz, öğrenci yurtlarındaki ihmalkârlığınızla Zeren Ertaş'ın hayatını çaldınız.

Konuşmamı burada bitiriyorum, hepinizi de saygıyla selamlıyorum.