KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Bakan, merhabalar, hoş geldiniz.

Ben öncelikle bir konudan başlamak istiyorum, sonra kimi değerlendirmeler yapacağız, zaten beş dakika gibi kısa bir süre. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Rozet yok, evet.

Şunu söyleyeyim Sayın Bakan: Ben bir milletvekiliyim, Ömer Öcalan, Urfa Vekiliyim, beş yıldır pasaportumda idari tahdit var. Geçen sene Gaziantep 4. İdare Mahkemesi bir karar verdi. Bu karar bir milletvekili olmama rağmen bu tahdidi kaldırdı. Bu kararı ben aldım, sizin bünyenizde bulunan Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne dilekçeyle birlikte teslim ettim. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bize bir dönüş bile yapmadı. Şimdi, hukukta bu kararı uygulamamak ne demektir? "Mış" gibi bile yapmıyor "münafıklık" demektir "hukukta münafıklık" demektir. Şimdi, sizin mahkemenizin verdiği kararı sizin bünyenizdeki bir birim uygulamıyor. Ne yapabiliriz? Şu an siz bu ülkenin İçişleri Bakanısınız ve buna benzer onlarca dosya vardır. Bugün de görüldüğü gibi, maalesef, Anayasa Mahkemesi burada boşluğa düşürüldü, Can Atalay meselesinde.

Lakin, bu vekillerin pasaport tahdidiyle ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musunuz? Şimdi, adaletten bahsediyorsunuz, güzel şeylerden bahsediyorsunuz; biz milletvekili olmamıza rağmen katıldığımız birçok etkinliklerde darbediliyoruz Sayın Bakan. Yani ben, Halfeti'de, Göklü'de bir anmada darbedildim, ben karakola kadar götürüldüm. Artık bu ülkenin mahkemesine dava açmaktan bile vazgeçtim. Zaten, mahkeme uygulanmıyor, bir ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Bakınız, öyle bir kurumu temsil ediyorsunuz ki bu ülkede... Şimdi bazı arkadaşların zoruna gidebilir, rahatsız da olabilirler, kayyumların yüzde yüzünün tamamı yaşadığımız bölgede atanıyor. Coğrafi olarak "kürdistan" diyoruz, Başkan bize Anayasa'nın bilmem kaçıncı maddesini okuyor. Bu kürdistan meselesi. Binali Yıldırım söyleyince sorun olmuyor; Cumhurbaşkanı söyleyince sorun olmuyor, bundan yüzyıllar önce söylenince de sorun olmuyor, biz söyleyince Anayasa'nın 3'üncü maddesi, ülkenin bölünmez bütünlüğü vesaire vesaire. Biz bunu kabul etmiyoruz; coğrafi bir bölgedir, Kürtler yaşıyor ve tarihsel bir sorundur. Ben bu sorunun burada çözüleceğini de düşünmüyorum, sadece birbirine laf atmak veya da Anayasa'nın ilgili maddesi okunarak geçiliyor. Kürdistan coğrafyasında insanların seçme ve seçilme hakkı elinden alındı Başkan.

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Öyle bir yer yok.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Anayasa orada ihlal edildi, Anayasa'nın 3'üncü maddesini ben burada ihlal etmiyorum. 2016'dan şimdiye kadar milyonlarca insanın seçme ve seçilme hakkı elinden alındı, belediye eş başkanlarımız tutuklandı, yanınızda bulunan kimi bürokratlar kayyum olarak atandı. Kayyumluk, o mekân bu ülkenin bir yüz karasıdır, utanılacak bir meselesidir. Bir insan seçimle oraya geliyor, milyonlarca insanın oyunu alıyor ama oraya merkezî Hükûmet ya da Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atanıyor ve bunu da alkışlamamızı mı bekliyorsunuz? Yanılıyorsunuz Sayın Bakan. Kayyumlarla, yetki gasbıyla, hak gasbıyla bu meseleler çözülmez. Bakınız, bu ülkede insanlar bir basın açıklamasına katılınca bile gözaltına alınıyor. İnsanlar ailesinde tutuklanan bireyler olunca, birileri olunca cezaevine gidip para yatırdığı için sabahın köründe polisler evlere baskın yapıyor, insanları gözaltına alıyorlar; ailesinden birilerine 200 lira, 300 lira, 400 lira harçlık yatırdıkları için. Bu hukuksuzluklar sizin İçişleri Bakanı olduğunuz bir ülkede yaşanıyor ve bunu da farklı şekilde yorumluyor; "terörle mücadele." Kusura bakmayın, bu ülkede terörist olmak kıl payıdır; bir an, bir gece kapınızı çalabilir. Siz de biliyorsunuz, bünyenizde bulunan polis teşkilatında cemaate üye kaç bin tane polis vardı ya da Jandarmada ya da kollukta kaç bin tane bu örgütün üyesi vardı? Kimse kusura bakmasın, bu ülkede yaşadığınız müddetçe terör ve terörist olmak arasında... Bir ince sırat köprüsü gibidir, kıl payıdır, bir gün sizlere de bir soruşturma açılabilir. Bunların politik yaklaşım olduğunu biz biliyoruz, bizim de partimiz üzerinde kapatma davaları var, hâlen de devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın lütfen.

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Biz bu yöntemlerin, bu yaklaşımların bu ülkenin devasa sorunlarına, problemlerine çözüm getirmeyeceğini düşünüyoruz ve bir an önce, özellikle bu çatı altında görev alan milletvekillerinin pasaportundaki utanç vesikasını kaldırmanız lazım. Bunlar mahkeme kararıyla alınan kararlar değildir. Bir bürokrat, keyfi öyle istemiş, beyefendinin keyfi öyle istemiş, pasaportumuza tahdit koymuş; milletvekillerinin pasaportuna tahdit koymuş ki milyonlarca insanın da pasaportuna tahdit koymuş. Meclis Başkanına söylendi, Bülent Bey burada, kendileri bilir, sizler biliyorsunuz, ilgili bakanlıklar biliyor; bununla ilgili bir adım atılmayacak mı, bunun için de bir emir, talimat gerekiyor? Maalesef, ben iki bakanlık arasında bir ayrım yapmıyorum, bir danışıklı dövüş olduğunu da düşünüyorum.