KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, Değerli Sağlık Bakanımız; ben de öncelikle bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.

Bilindiği gibi, 3-9 Kasım haftası ülkemizde Organ ve Doku Bağışı Haftası olarak kutlanır ancak Sağlık Bakanlığımızın organ bağışını artırıcı bütün önlemlerine rağmen ülkemizde kadavradan bağış oranı Avrupa ülkelerinin neredeyse onda 1'i kadardır. Japonya, Kore gibi Uzak Doğu ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de bu sorun canlı vericili organ nakilleriyle aşılmaya çalışılmış ve büyük oranda aşılmıştır ancak canlı donörlerin kendi hastalarına organ verme olasılığı yüzde 30 oranındadır yani hastalar canlı donör getirdikleri hâlde bunların sadece üçte 1'i uygunluk göstermektedir. Son günlerde uyumsuz canlı donör sorununu çözebilecek bir proje olan çapraz organ nakillerinin Malatya İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsünde dünyada ses getirecek oranda yapılmaya başlandığını görmekteyiz. Bu, tabii ki multidisipliner bir çalışmanın ürünü gibi görünüyor. Malatya'da Profesör Doktor Sezai Yılmaz ve organ nakli ekibinin büyük başarıları var. Yine, Ekonomi Profesörleri Tayfun Sönmez ve Utku Ünver'in beraber çalıştıkları bir proje dünyada örnek olmuştur ve âdeta bir devrim niteliğindedir; dünyada örnek, devrimsel nitelikte bir çözüm ortaya konmuştur. Belki de bu proje karaciğer naklinde Nobel'e gidecek bir çalışma olacaktır. Ben bu 3 bilim adamını huzurlarınızda kutlamak istiyorum. 3'ü de Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu değerler. Amerika'da ekonomi profesörü olan, matematik profesörü olan hocalarımızın büyük katkısıyla bu proje gelişmiştir. Şimdiye kadar birkaç ülkede 2'li çapraz karaciğer nakli yapılmış ancak 2'li çaprazlar organ nakli bekleyen hastaların ancak yüzde 1,5'una çare olabilmiştir. Burada önem arz eden çoklu çapraz nakillerdir. Karaciğer nakillerinde şimdiye kadar 7 adet 3'lü çapraz nakil yapılmış olup bugün 7'ncisi Malatya'da yapılmıştır. Dünyada şimdiye kadar 4 adet 4'lü çapraz, 2 adet de 5'li çapraz karaciğer nakli yapılmış olmasına rağmen bunlar Malatya'da gerçekleşmiştir. Bu, organ bekleyen hastaların yüzde 30 kadarına da çare üreten bir buluş olmuştur. Malatya'daki Karaciğer Nakli Enstitüsünün Malatya ekonomisine yıllık katkısı 500 milyon TL civarındadır. Burada, emek veren, başta Rektör Sayın Ahmet Kızılay'a, Profesör Doktor Sayın Sezai Yılmaz'a, Araştırma Hastanesinin Başhekimi Profesör Doktor Adil Başkıran'a huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. Tabii ki bu karaciğer naklinin önünü açan Malatya Üniversitesi eski Rektörü Fatih Hilmioğlu'nu da buradan anmak istiyorum, onun çok büyük emekleri oldu. Bizim için bir dünya markası, Sağlık Bakanımızın da bilgisi olsun, hakikaten birçok hastaya çare oluyor. Sayın Bakana da söyledim, "Biraz öveceğim." dedim ama biraz Malatya'yı övüyoruz tabii ki.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Videoyu paylaştım, biliyorsunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet, biliyorum, ben de "retweet" ettim Sayın Bakanım. Ben de ilk kez bir Bakanımızın videosunu...

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Malatya olduğu için.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Malatya olduğu için, tabii.

Sayın Cevdet Yılmaz da sağ olsun, paylaşmıştı. Sizler de biliyorsunuz, bu insanların yapmış olduğu aslında büyük bir özveri. Siz profesör maaşlarını biliyorsunuz, 55-60 bin lira civarında sanırım.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Daha fazla.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Daha mı fazla?

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Daha fazla da söylemeyelim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu insanlar, biliyorsunuz, eğer bir özel hastaneye geçse bunun belki 100 katını alacaklar ancak bu insanlar Malatya adına, doğduğu topraklar adına... Hatta birçok insan da başka memleketin insanı, örneğin Adil Başkıran Siirt Kurtalanlı, Ahmet Kızılay Malatyalı ama birçok insanın büyük özverisi var, hele o karaciğer naklinde çalışan insanlar müthiş özverili insanlar; burada, huzurlarınızda onları kutlamak istiyorum. Dünyada yapılmayan bir şeyi yani çapraz nakli... Bu çok önemli bir şey, belki arkadaşlarımız bilmez, şöyle anlatayım: 6 hasta var, 6 donör var -biraz konuya hâkimiz Sayın Bakanım gördüğünüz gibi- o donörle hasta birbirine uymuyor ama Kayseri'den gelen donörü Malatya'dakine, Malatya'dakini Kayseri'ye, Konya'dan geleni Siirt'e verecek böyle bir sistem var yani çapraz yapıyorlar ve bu bir algoritmayla çalışıyor. Bu algoritmada birçok değer var yani işte kan grubundan uyumuna vesaire yüzlerce istatistikle giriliyor. Bu çok önemli bir konu, bir Malatyalı olarak gurur duyuyorum. Yani, sadece Malatya olarak değil, bunu yapan bilim adamlarının Türk olmasından dolayı da Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşı olmasından da büyük onur duyduğumu belirtmek istiyorum. Karaciğer konusunda -Sayın Bakanım, siz biliyorsunuz ama arkadaşlarımızın da bilgilendirilmesi açısından söylüyorum- hastanın cebinden bir tek kuruş para çıkmıyor. Dışarıda bu ameliyatlar milyonlarca liraya yapılırken fakir fukara insanlara yardım ediliyor. Hatta bu arkadaşlarımız, Malatya'daki arkadaşlarımız bazen yol parası veriyorlar, bazen otel ücretlerini ödüyorlar, böyle bir durum var. Bunu hepinizin dikkatine, bilgisine sunmak istedim. Önemli bir şey yapılıyor. Tekrar onları yürekten kutluyorum, onların önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara maddi olarak bir şey yapmıyor ama Sayın Bakanımız, inşallah, onlara manevi olarak bir şeyler yapılır. İnşallah, oraya da, İnönü Üniversitemize desteklerinizi bekliyoruz.

Şimdi, bir de bağımlılık konusu var, Türkiye'nin terör kadar önemli bir sorunu olduğunu düşünüyorum bu bağımlılık meselesinin, uyuşturucu meselesinin. Maalesef, sokaklara çıktığımız zaman, çıplak gözle -böyle hiç tahlil yapmadan- yüzlerce insanın uyuşturucu kullandığını görüyoruz. Bu, Türkiye için ciddi bir mesele. Yine, sigara bağımlılığı da aynı şekilde, onu da dikkatlerinize sunmak istiyorum. 2010-2021 yılları arasında toplam 5.156 yurttaşımız uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybetti. Dün, İçişleri Bakanlığı toplantısında Türkiye'de suç örgütlerinin nasıl yaygınlaştığı konuşuldu. Maalesef, yeni bir insan tipi yaratıldı AKP döneminde. Biraz önce sayın hatip söylüyordu, işte "Buzdolabını biz bulduk, elektriği biz getirdik, ampulü biz getirdik." diye, yeni bir insan tipi yaratıldı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Öyle bir şey söylemedi.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Ök -bakın, soy isminizi artık yanlış söylemiyorum- bu insan tipi yüksek ayakkabı giyiyor, dar pantolon giyiyor, yakasız kazak giyiyor, ceket giyiyor, burada pahalı bir saat, elde pahalı bir tespih; bu, sizin yaratmış olduğunuz insan tipi, nasıl zenginleştiği belli olmuyor. Bunları kimi zaman pudra şekeri çekerken görüyoruz, kimi zaman sayın bakanlarla -daha doğrusu Sayın Bakan değil, bazı bakanlarla, burada Sayın Bakana haksızlık yapmayalım- fotoğraf çekilirken görüyoruz. Bakın, bu insan tipi, maalesef, Türkiye'de hâkim olmuş durumda. İnsanlar sizin gibi okuyarak ya da çalışarak ya da siyaset yaparak bir yere gelmeye çalışmıyor, insanlar kısa yoldan ilişkilerini kurarak maalesef zenginleşmeye çalışıyor. Türkiye'de çok örneğini yaşıyoruz, şimdi gözle görülür olarak çıkmaya başladı. Bu insan tipinin de önüne geçmemiz lazım. Yani genç yaşta, 20 yaşında, 25 yaşında, maalesef, zenginleşen insan tipleri var. Bunlar, biliyorsunuz, alkol içmiyorlar ama -alkol günah, biliyorsunuz- pudra şekerini çok rahat içebiliyorlar. Şimdi, lüks nargile kafelerde çeşitli şeyleri çekiyorlar, bunların da tedbirinin alınması lazım ama en büyük tedbir olarak bu insanların toplumda itibarsızlaştırılması lazım. Maalesef, bu düzen yarattı bu insanları, bunları da bu düzen yarattı; eskiden insanlar memur olmak isterdi, bürokrat olmak isterdi, şimdi bunları yapmaya çalışıyor. Bunları da dikkatinize sunmak istiyorum.

Burada, tabii, doktor ve hemşire ücretleriyle ilgili, arkadaşlarımız konuşacak ama maalesef 2013 yılından 2022 yılına gelinceye kadar ücretler yüzde 9,5 düşmüş durumda. Türkiye'de yaşayan bir uzman hekim, satın alma gücüne göre karşılaştırıldığında, Almanya'daki bir hekimden yüzde 47, Koreli bir hekimden yüzde 48, Hollandalı bir hekimden yüzde 47 daha az gelir elde etmekte. "Almanya bizi kıskanıyor." Almanya bizi kıskanıyor, biz iyi bir ihracatçı olduk, insan ihraç ediyoruz, doktor ihraç ediyoruz. Şimdi tıp fakültelerinin yanında Almanca kursları var, bunu da başta Sağlık Bakanlığımızın ayıbı olarak nitelendirirsem, Hükûmetin ayıbı olarak nitelendirirsem herhâlde ağır bir cümle kullanmış olmam. Buna da dikkatinizi çekmek istiyorum.

Çalışma saatleriyle ilgili çeşitli durumlar var. Maalesef, insanlar hem ekonomik yönden hem de ülkenin yaşamış olduğu hukuk ve siyaset yönünden yurt dışına gitmeye çalışıyor. Dün alınan bir karar var, Can Atalay kararı; bu hem gençlerimizin önünü kapatacak hem de Türkiye'ye bir sermaye gelmesini önleyecek. Bir ülkede hukuk güvenliği yoksa, yargı güvenliği yoksa o ülkede demokrasi de olmaz, zenginleşme de olmaz, refah da olmaz, okuyan insanları da burada tutamazsınız, onu da belirtmek istiyorum.

Şimdi, 2023'ün ilk on ayında 2.500 hekim yurt dışına göçmek için iyi hâl belgesine başvurmuştu. Sayın Erdoğan "Giderlerse gitsinler." demişti. Şimdi hekimler gidiyor, maalesef devlet hastanesinde hastalar randevu bulamıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, ne kadar süre vereyim? Siz alacaklı olduğunuz için bizden.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, buradan düşmeyelim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, düşmeyelim. Ne kadar vereyim?

VELİ AĞBABA (Malatya) - İki, üç dakika verin.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamam, iki dakika vereyim.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dün Malatya'da hastane randevusu almak için e-nabıza girdim, birçok bölümde randevu aradım. Çocuk cerrahisinde randevu bulunamıyor, çocuk diş hekiminde randevu bulunamıyor, çocuk sağlığı ve hastalıkları bölümünde en erken randevu bir haftaya veriliyor, göğüs hastalıklarında en erken randevu 16 Kasım 2023'e veriliyor, cildiye bölümünde randevu yok, kadın hastalıklarında randevu bulunmuyor, radyolojide bulunmuyor, kalp ve damar cerrahisinde en erken randevu 20 Kasıma bulunabiliyor. Şimdi, vatandaş devlet hastanesinde randevu bulmakta zorluk çekiyor, AKP sağlık alanında yaptığını iddia ettiği uygulamalarla çok övünüyor fakat vatandaşın hizmetlerinden memnuniyeti 2016 yılından beri düzenli olarak düşüyor. 2016 yılında vatandaşların yüzde 75,4'ü sağlık hizmetlerinden memnunken 2022'ye gelindiğinde bu oran yüzde 65'e düşmüş durumda. Bunları da dikkatlerinize sunuyorum.

Ben, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum, emek veren herkesi de kutluyorum. Özellikle sağlık çalışanlarını buradan saygıyla sevgiyle selamlıyorum.