ASU KAYA (Osmaniye) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, siz her ne kadar sabahki sunumunuzda sağlık sistemine yönelik hep olumlu noktalara değinmiş olsanız da gerçekleri yaşayan ve sahada olan, bizim gibi sağlık alanından gelen vekillerin sizlere söyleyecekleri var.

Ülkemizde sağlık sistemi gün geçtikçe daha büyük sorunlarla karşı karşıya. Sağlığa bir kamu hizmeti olarak değil, bir sektörel hizmet olarak bakıldığı sürece de bu böyle olacak. Ülkemizde halkımız kamusal sağlık hizmetlerine ulaşamıyor. Ülkemizin hastanelerinde yeterli hekim yok ve randevu sorunu had safhada. Depremde yıkılmış şehirlerde sağlık hizmeti hâlâ konteynerlerde verilmeye çalışılıyor. Deprem bölgelerinde doktorlardan performans bekleniyor. Zaten hekimlerin aldıkları maaşlar gün geçtikçe erimekte. Sadece şehir hastaneleri değil, devlet hastaneleri de şirket gibi işletiliyor. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet durdurulamıyor ve bu tabloda tabii ki sonuç olarak ilk kaybettiğimiz deneyimli hekimlerimiz. Hekimlerimiz motivasyon beklerken çalışma şartları her geçen gün ağırlaşıyor Sayın Bakan. Siz bu sabah "Cazip buldukları için 8.855 hekimimiz kamuya döndü." dediniz ama hekimler gitmeye devam ediyor. Beyaz Reform başarılıysa neden hekimler gidiyor, neden şiddet hâlâ devam ediyor, neden insanlar hastanelerde randevu bulamıyor? Önceki gün Osmaniye'min Kadirli'sinde kolon kanseri hasta kolonoskopi randevusu bulamadığı için özel bir hastaneye gitmek zorunda kaldı. Beyaz Reform'un geldiği nokta maalesef bu.

Her gün neredeyse bir hekimimiz, bir sağlık çalışanımız şiddete uğruyor; önceki gün Antalya, öncesinde Bursa, daha önceki gün Kocaeli, Türkiye'nin her yerinde yaygınlaşıyor şiddet. AKP iktidarının sağlıkta dönüşüm politikasının sağlık sisteminde maalesef getirdiği nokta bu. Beyaz Reform her gün kararıyor, şiddeti maalesef durduramıyorsunuz. Türk Ceza Kanunu'nda sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik etkin bir cezalandırma ve bunun uygulanmasını bekliyor bu ülkenin sağlık emekçileri sizden. "Giderlerse gitsinler!" denilen sağlık çalışanlarının yerine kendinizi koyup empati yapmanızı bekliyoruz Sayın Bakan. Buradan söylüyoruz, herkes bilsin: Şiddet varsa hizmet yok.

Gelelim benim kentim Osmaniye'nin de etkilendiği deprem sonrası sağlık alanında yaşananlara. Depremin üzerinden geçen dokuz ayda sağlık emekçilerinin sorunlarının çözümüne yönelik bir strateji geliştiremediniz. Tayin hakkı çıkması sonrası bazı branşlarda eksilme yaşandığını da deprem bölgesine atamaların boş kaldığını da biliyoruz. Bizim ses yükseltmemizle ancak eylül ayında Osmaniye'ye sadece 87 hekim ataması yaptınız ama hâlâ birçok branşta hekim yok ya da yetersiz, olan da gitmek için fırsat kolluyor; öyle ya deprem bölgesinde kim kalmak ister? Elinizi vicdanınıza koyup bu sorunun cevabını vermenizi bekliyorum sizden.

Diğer bir sorum, bölge hastanesi olarak hizmet veren Osmaniye Devlet Hastanesinde günde binlerce hastaya bakan hekimlere sözleşme hakkı tanıyacak mısınız Sayın Bakan? Deprem sonrası sağlık hizmeti veren birimlerin fiziki şartlarını da düzeltemediniz. Benim de aile hekimi olarak on beş yıl görev yaptığım ve bölgede yer alan aile sağlığı merkezlerinin yapımı noktasında kaplumbağa adımları atılıyor. Deprem kentlerinde hâlâ konteynerler içinde hizmet vermek için mücadele veren aile sağlığı merkezleri bulunmakta. Bu bölgeler için bir an önce prefabrik merkezler inşa edilmeli. Pek çok aile sağlığı merkezinde de aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı bulunmamaktadır. Mevcut aile hekimliği çalışanlarının birden fazla birime gönüllü olarak hizmet verdiğini biliyoruz Sayın Bakan.

Deprem ilimiz Hatay'a bakalım. Hekimlerin barınma sorunu var. Hatay'da mecburi hizmet süresi birçok batı iliyle aynı gün sayısında. Yıkılan Hatay'da ASM'lerde sınıflandırma denetlemesi yapıyorsunuz. Sık sık elektriği kesilen Hatay'da bozulan aşıları hekimlere, maalesef, tahakkuk ediyor Sağlık Bakanlığı. Depremde yağmalanan ASM'leri tekrar hekimler donatıyor. Sağlık Bakanlığı bir defaya mahsus hekimlere yardımcı olmalıydı. Hatay'da hekimler, sağlık çalışanları kaderiyle baş başadır.

Sabah siz "ASM'lerdeki muayene sayımız yüzde 31 arttı." deseniz de şirket gibi yönetilmesi nedeniyle aile sağlığı merkezleri "Ödenekler yetmiyor, masraflara yetişemiyoruz. ASM'ler bir bir kapanacak." diyor Sayın Bakan. Aile hekimleri hem kendilerine kayıtlı yaklaşık 3 bin hastaya bakarken hem de çalıştığı sağlık merkezinin finansal giderlerini tıpkı bir işletme gibi yönetmek durumunda. Sizin yaptığınız ödenek artışlarının enflasyon gerçekleriyle örtüşmediğini hepimiz biliyoruz.

Ayrıca, hekimlere emekliliğine de yansıyacak şekilde tek kalem ödeme yapmak çok mu zor Sayın Bakan? Emekli hekimler arasında SGK, BAĞ-KUR ayırmı yapmak da adil değildir. Emekli hekimlerimiz arasındaki gelir adaletsizliğini, lütfen, düzeltmenizi bekliyoruz.

Sayın Bakan, özetle, "Kamucu sağlık politikalarına geri dönün." çağrısı yapıyoruz size. Hekime uzanan ellerin önce Sağlık Bakanlığına uzandığını unutmayın, önce sağlıkta şiddetin önüne geçin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Kaya, toparlayın lütfen, açıyorum mikrofonunuzu.

ASU KAYA (Osmaniye) - İktidarınızın sağlıkta dönüşüm politikaları nedeniyle "Önce, zarar verme." diyen hekimlerden "Önce, zarar görme." diyen bir hekimlik anlayışına gelindiğini görmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Sayın Bakan, tüm yurttaşlarımıza nitelikli, erişilebilir kamu sağlık hizmeti verilmesi için atmanız gereken çok adım var, özellikle deprem bölgesinde.

Bir sağlık emekçisi milletvekili olarak söylediklerimi dikkatle dinlediğinizi görüyorum Sayın Bakan. Sözünü ettiğim adımları ivedi olarak atmanızı, en başta sağlık çalışanlarına, meslektaşlarınıza sahip çıkmanızı, halkımıza gerçek bir reform sunmanızı bekliyor, saygılar sunuyorum efendim.

SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA - Emeklilikte haklısınız, benden dolayı olmadı çünkü özel sektörün SSK'li olduğu için avantajlı olacağı algısı oluştu, ben ısrar edemedim. Benden sonra biri gelir, değiştirir.

Teşekkür ediyorum.