Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c) Meteoroloji Genel Müdürlüğü ç) İklim Değişikliği Başkanlığı d) Türkiye Çevre Ajansı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 10 .11.2023 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; öncelikle, bugün ölümünün 85'inci yıl dönümünde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ve onun silah arkadaşlarını saygıyla, özlemle, minnetle ve rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2024 yılı bütçesini görüşüyoruz ama biz geçen yıl burada 2023 yılı bütçesini de görüşmüştük ve o bütçeyi de sizden önceki Sayın Bakan Kurum açıklamıştı, bize de çok güzel bir kitapçık içinde de bazı doneler vermişti. Neydi bu? 2023 yılı bütçesinde Türkiye'de kira artışlarının durdurulacağı müjdelenmişti; kitapçıkta da var yani "Öyle bir uygulama yapacağız ki Türkiye'de kira artışlarını durduracağız." dendi. Bırakın durdurmayı, kira artışları uçtu; şehir merkezlerinde asgari ücretin altında kiralık ev bulmak mümkün değil.
Başka ne müjdelenmişti? İlk Evim Projesi'yle 500 bin, sonra 1 milyona çıkan rakamlarla insanların ev sahibi olacağı müjdelenmişti. Yine, kitapçığımızın içinde 263.663 konutun teslim edileceği vadediliyordu.
Tabii ki bütün bunların yanında da değerli arkadaşlar, 6 Şubat tarihindeki Kahramanmaraş merkezli depremle birlikte Türkiye kentsel dönüşüm, kentsel yenileme ve Bakanlığın çalışmaları, ilgili kurumların çalışmaları açısından yepyeni bir sürece girdi.
Şimdi, bütün bunlarla ilgili vadedilen rakamlar var: İki yıl içinde 680 bin yıkılmış binanın yerine yenisinin yapılacağı söyleniyor. Evet, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesine baktığımızda geçen yıl ile bu yıl bütçelerinde cari transferlerde ve yatırımlarda çok önemli bir artış var. Ama Sayın Bakan, en son yaptığınız ihalede aşağı yukarı 100 bin dolara -2 milyon 800 bin TL- 3+1 konutu mal ediyorsunuz; bütçeye bakıyorum, 247 milyarlık bir yatırım konmuş; bunun karşılığında bırakın vadedilen binaları, bunun onda 1'inin ancak yapılma ihtimali var. Önce, Türkiye'deki depremden mağdur olmuş insanlarımıza bizim gerçeği olduğu gibi söylememiz gerekir. Bütçe olanaklarınız içinde siz kur korumalı mevduat dolayısıyla 400 bin mevduat sahibine 1 trilyon lira kaynağı aktaracak parayı buluyorsunuz ama 6 milyondan fazla insanı ilgilendiren deprem bölgesindeki evleri yıkılmış olan yurttaşlar için koyabildiğiniz toplam rakam 247 milyar TL.
Yine, dönüyorsunuz, İstanbul için ve Türkiye için 6 milyon riskli konutun dönüşmesinden bahsediyorsunuz ki bunun yapılabilmesi için yine ortalama 100 bin dolarlık bir maliyet koyduğumuzda öngörülecek olan rakamlar ile bütçenin içine koyduğunuz rakamların arasındaki uçurumu dikkatinize çekmek istiyorum. Niye bunu söylüyoruz? Çünkü değerli arkadaşlar, kentsel dönüşüm sürecinin doğru yürüyebilmesi için kamusal alanlardan elde edilen rantın kentsel dönüşümdeki mağdur olmuş yurttaşlara aktarılması gerekir.
Şimdi, bakın, sizin Bakanlığınızın çok iyi bildiği bir bölge; siz rezerv konut sahası ilan ediyorsunuz ve buralardan milyarlarca liralık rant elde ediyorsunuz ama bu rantlar nereye aktarılıyor? Mesela, Kemerburgaz; 2010 yılında 14 milyon dolara satın alan Sayın Demirören'in arazisini 2018 yılında Ziraat Bankası 315 milyon dolara kamulaştırıyor, 14 milyon-315 milyon dolar. Sonra Ziraat Bankasının kamulaştırdığı bu yerle ilgili kamusal zararını gidermek için de bu bölgeyi Bakanlık olarak rezerv konut sahası ilan ediyorsunuz. İşte, sizin rezerv konut sahası diye ilan ettiğiniz yerde yaptığınız villaların arasındaki binalar, 2-3 milyon dolara daire satacaksınız. Sizin dünyanızda, sizin yönetim anlayışınızın içinde yoksullarla ilgili bir düzenleme yok ki; yabancı yatırımcıların, Türkiye'de son dönemde zengin olmuş insanların, üst gelir gruplarının yaşam alanlarını planlıyorsunuz. 2 katlı villa bölgesinde yaptığınız binalara bakın, 2 katlı villa bölgesi bunlar. 6 katlı binalar geçiriyorsunuz ve bunları "rezerv konut sahası" adı altında yapıyorsunuz.
Öylesine ilginç işler yapıyorsunuz ki Bakanlık olarak pazartesi günü mahkemenin iptal ettiği dosyayla ilgili perşembe günü yeni planı askıya çıkaracak kadar da mahirsiniz ama 2981 sayılı Yasa'yla mağdur olmuş, bundan dolayı imar planları yapılamadığı için hazine ya da belediye arazileri üzerindeki mülklerini satın almaktan mahrum bırakılmış mahalle birliği dediğimiz İstanbul, İzmir, Türkiye'nin her yerindeki milyonlarca gecekondu mağdurunun sorununu çözmek için yirmi beş yıllık süre doldu. 31 Mayıs tarihinde bunlarla ilgili süre dolmasına rağmen; AK PARTİ Grubunda Sayın Akbaşoğlu, Sayın Celal Adan, bizler, hepimiz bu sorunun çözüleceğini vadetmemize rağmen, hâlâ ilgili maddeyi ek bir madde olarak kentsel dönüşüm yasasının arkasına ilave ederek gecekonduda yaşayan yurttaşların sokak rayiç bedelleri üzerinden tapularına sahip olmasıyla ilgili düzenlemeyi getirmediniz ve bu manada ciddi bir problem devam ediyor.
Şimdi, Sayın Bakan, Türkiye'de iki tane problem var, sizi de çok yakından ilgilendiriyor. Zaten konuşmanızın içinde ağırlıklı olarak şehircilik ve deprem riski taşıyan bölgeleri aldınız, çevreyi neredeyse kenara bıraktınız. Benim kentim İstanbul'un bir su problemi var. Şu anda, bugün itibarıyla İstanbul'un su rezervlerinin oranı yüzde 16,67; Avrupa yakasındaki su rezervi oranı yüzde 7,75. Zaten yüzde 6'nın altında barajlardan su çekmek mümkün değil. Şimdi soruyorum -sizin yetki alanınıza giriyor veya girmiyor- ben size: Ne oldu Melen Barajı? 2014 yılında temeli atılan, 2018 yılında bitirilecek olan, 2020'de, 2022'de "Tamamlıyoruz, bitiriyoruz." dediğiniz, İstanbul'a 700 milyar metreküp su vereceğini söylediğiniz Melen Barajı'nın ihalesi de iptal edildi, ortada duruyor. İklim krizinin bu kadar yoğun olduğu bir bölgede İstanbul gibi 15 milyonluk bir kentin -siz onu birtakım projelerle 20 milyonluk bir kente büyütmeyi düşünüyorsunuz- günlük ihtiyacı olan su miktarı 3 milyon metreküpün üzerine çıkmış durumda, İstanbul'a yılda 1,5 milyar metreküp su lazım. Bu suyun rezervlerden karşılanma oranı düşük, mutlaka bir barajdan karşılanması gerekir. Soruyorum: Ne oldu Melen Barajı? Melen Barajı'yla ilgili yatırım yapma yetkisi Bakanlığınıza ait olmasa bile Devlet Su İşlerinde, siz de bu konularla ilgili AK PARTİ'nin başkanlığını yaptığınızı söylüyorsunuz. Niçin talimat vermiyorsunuz? Neden ihalenin iptal edilmediği meselesi üzerine gitmiyorsunuz? Neden İstanbul gibi Türkiye'nin en büyük kentinin su ihtiyacının giderilmesi konusunda adım atmıyorsunuz? Yani bir proje bile yapabilmiş değilsiniz. Çatlamış olan baraj orada duruyor, bari orayı müzeye çevirin, insanlar da gitsin, 315 milyon, 320 milyon dolarlık bir yatırımın nasıl çöpe dönüştüğünü size anlatsınlar.
Yine, bakın, buraya yasalar geliyor, düzenleme geliyor. Türkiye'de çok ciddi kentsel dönüşüm mağdurları var. Başta sizin sabık Esenyurt Belediye Başkanınızın yapmış olduğu yanlış uygulamalar yüzünden sadece Esenyurt'ta 30 binden fazla kentsel dönüşüm mağduru var. "Çarpık kentleşme" diyorsunuz, çarpık kentleşme değil; "plansız kentleşme" diyorsunuz, plansız kentleşme de değil. 5 katlık yere 15 kat ruhsat vermiş, kat irtifakı onaylamış, tapuya tescil ettirmiş. Bir arazi üzerine, 3-4 blok yapılacak olan yere 7-8'inci blokları plana işletmiş, vaziyet planını işletmiş, kat irtifakı kurdurmuş. Vatandaşlar da gitmişler, irtifak tapularını almışlar ama ortada bina yok ya da aynı daire üzerinde birden fazla insanın mağduriyeti var. Ne zaman siz kentsel dönüşüm mağdurlarının sorunlarını çözmeyle ilgili bir yasal düzenlemeyi getireceksiniz? Ya, gerçekten İstanbul'da ve Türkiye'nin bütün büyük şehirlerinde arazisini bu biçimde kaybetmiş olan, evine ulaşamamış olan insanların sorununu çözmek sizin açınızdan Suriye'den gelmiş olan mültecilerin sorununu çözmek kadar değerli değil mi? Onları düşündüğünüz kadar kendi T.C. kimlik numaralı vatandaşlarınızın sorununu çözmeyi neden gündeminize almıyorsunuz?
Yerel yönetimleri şikâyet ediyorsunuz. Değerli arkadaşlar, yerel yönetimlerin payı binde 41. Neyi artırdınız da şimdi siz 2002'yle kıyaslıyorsunuz Sayın Bakan? 2002 yılında Türkiye'de ekmeğin fiyatı ile bugünkü ekmeğin fiyatı bir mi? Yanlış açıkladığınız TÜİK rakamları yüzünden belediyelerin en temel geliri olan emlak vergilerinden alınacak değer artışları bile artık komik hâle geldi. 10 milyonluk bir evin emlak değeri... Bugün -belediyelere gidin, AK PARTİ'li belediyelere sorun, diğer belediyelere sorun- piyasa değeri 10 milyon olan bir gayrimenkul belediyelerde sizin belirlediğiniz yıllık emlak artış oranları üzerinden gittiğimizde üç yıl içinde 500 bin liralara düştü. İnsanlar 500 bin, 600 bin TL üzerinden 10 milyonluk evin emlak vergisini ödüyorlar; bunun üzerinden belediyelerin yatırım yapmasına imkân veriyorsunuz.
Bakın Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; kentsel dönüşümün bir numaralı düşmanı enflasyondur. Siz Bakanlık olarak ihale yapamıyorsunuz; TOKİ ya da diğer kurumlar ihaleye çıkıyor, belediyeler ihaleye çıkıyor, hiçbir ihalenize kimse girmiyor çünkü yanlış belirlenmiş olan katsayılar, yanlış belirlenmiş olan birim fiyatlar üzerinden artık müteahhitle iş yapma olanağı kalmadı. Eskiden iktidarlara sırtını dayan müteahhitlerin çok para kazandığı bir dönemi yaşarken şimdi devletten ihale alan, kamudan ihale alan müteahhitlerin iflas ettiğini görüyoruz. Niye? Şimdi söylüyorum size: Şubat ayında ilk yaptığınız, Gaziantep ve Hatay'da yaptığınız deprem konutlarının ihalesi 1 milyon 350 bin TL'ydi, daha ağustos ayının sonuna geldiğimizde 2 milyon 850 bin TL'ye çıktı. Peki, ben soruyorum: Yani şubat ayında 1 milyon 350 bin TL'yle ihale alan müteahhit daha 6'ncı ayına gelmeden, işinin tamamını bitirmeden bu bedellerle bunun nasıl altından kalkacak? Çünkü siz gerçek enflasyon rakamlarını maliye politikalarınız gereği, siyaset gereği gizlediğinizde belki bundan 15 milyon emekliyi kandırabilirsiniz, ücretli çalışanları kandırabilirsiniz ama siz ihale yapan insanları kandıramazsınız, piyasayı kandıramazsınız; kandıramadığınız için de kamunun açtığı ihalelerin çok büyük bir çoğunluğuna ya hiç kimse girmiyor ya da eşik değerinin çok üzerinde teklif verdikleri için ihaleler gerçekleşmiyor.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi deprem bölgesiyle ilgili bir düzenleme geldi, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu. Şimdi çok ilginç Sayın Başkan, burada bütçeleri söylüyorsunuz, hâlâ bugün Komisyona geldiğimizde Kentsel Dönüşüm Başkanlığının bütçe rakamı yazılmamış ve "Burada takdirlerimize sunacağız." diyorsunuz. Tekrar söylüyorum: Bu bütçenin içine konmuş olan rakamlarla birlikte siz Türkiye'deki ne 6 milyon riskli konutu ne İstanbul'daki 2 milyon riskli konutu ne de... Deprem bölgesinde elektrik tesisatı kapatılmış olan hane sayısı 950 bin; 680 bin -resmî rakam olarak- yıkılmış ya da yıkılacak evden bahsediyorsunuz. Siz bu rakamlarla, Türkiye'de, deprem bölgelerindeki sadece enkazı kaldırabilirsiniz ya da TOKİ'nin başlamış olduğu, diğer kurumların başlamış olduğu konutları bitirebilirsiniz. İlk Evim Projesi'yle "kaynak" dediniz, gitti; "Evi olmayanlara ev vereceğiz." dediniz, gitti. Sayın Bakan, 2020 yılında Elâzığ depremi sonrasında toplanan deprem komisyonunda biz ortalama 3+1 evin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Zeybek, sözlerinizi tamamlamak için size bir dakika ilave süre veriyorum.
Buyurun lütfen.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Tamamlıyorum.
120 ile 150 bin TL arasındaki bir maliyetle konutların yapılacağını öngörüyorduk arkadaşlar, daha üç yıl önce, 2020 yılı içinde. Avcılar Belediye Başkanımız geldi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde komisyonda sunum yaptı. 120 bin ile 150 bin TL arasında 3+1 konut yerine, şimdi 2 milyon 800 bin ile 3 milyon TL arasında bir bedel. Bakın, topluma bilgi verirken şunu öngörmeniz gerekir: Bu kadar vadettiğiniz konutu yapacak ustanız var mı, boyacınız var mı, tesisatçınız var mı, vinç operatörünüz var mı? Olmadığı için, arz talep dengesi dengelenemediği için, üstelik çimento ve demir ihracatında da "Aman döviz gelsin." diyerek bir düzenleme yapmadığınız için hazır beton fiyatlarında, demir çelik fiyatlarında, bütün inşaat girdi fiyatlarında olağanüstü artışlar ortaya çıkmıştır. Bakanlık olarak Türkiye'de dünyayla rekabet eden en temel sektörünüz olan müteahhitlik sektörünün bile neredeyse üçte 1'i sizin iktidarınız döneminde iflas etmiştir ve sektörden çıkmıştır. Yapabileceğiniz çok fazla bir şey olduğuna inanmıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)