| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c) Meteoroloji Genel Müdürlüğü ç) İklim Değişikliği Başkanlığı d) Türkiye Çevre Ajansı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .11.2023 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.
Bugün 10 Kasım. 10 Kasım, bir matem günü değil; aziz Atatürk'ü, düşüncelerini ve eserlerini anlama ve kavrama vesilesidir. Atatürk, Türklüğün medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyetinin bundan sonraki inkişafıyla istikbalin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacağından şüphe duymuyordu ve diyordu ki: "Bu söylediklerim hakikat olduğu gün dileğim şudur: Beni hatırlayınız." Elbette her zaman hatırlayacağız, her ortamda da hatırlatacağız. Vefatının 85'inci yıl dönümünde cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kentleşme politikalarının önemi başta barınma ihtiyacı olmak üzere, yaşanan afetler ve iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedilmesiyle, ayrıca, çevre hakkı bilincinin gelişmesiyle son yıllarda öne çıkmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, kentleşme politikamızın esasını yerleşimlerin afete duyarlı olması; doğal, tarihî ve kültürel varlıkların korunması ve yaşatılması; kentlilik kültürünün oluşturulmasına katkı sağlaması; su kaynaklarının ve çevrenin korunması; planlı, çağdaş, altyapılı, yaşanabilir kentler inşa edilmesi; yerel kalkınmanın sağlanması; hizmetlere erişimini kolaylaştırılması ve kentte yaşayan vatandaşlarımızın hayat kalitesinin artırılması oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, gerekli altyapıya sahip yeterli endüstri, teknoloji ve sanayi bölgeleri ile mali ve ticari merkezlerin oluşturulması; ülkemizin ekonomik sosyal ve çevre politikaları ile stratejilerinin mekânla ilişkilendirilerek insan odaklı, yaşanabilir ve üreten şehirlerin meydana getirilmesidir. Kentlerimizin ön plana çıkan ve kentin kimliğiyle özdeşleşen tarih, kültür, hizmet, ürün ve kaynak potansiyeliyle markalaşmaları sağlanmalıdır. Uygun yer seçimi, konut ve sektörler için yeterli planlı alanların tahsisi, uygun malzeme ve teknoloji kullanımı, sürdürülebilir çevre ve her aşamada etkin denetim sağlıklı kentleşmenin vazgeçilmezleridir.
(Uğultular)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Aksu, bir saniye...
Değerli milletvekilleri, bir uğultu var salonda; dolayısıyla, konuşan hatibin kendini ifade etmekte zorlandığını düşünüyorum. Sayın Bakan notlarını alıyor, lütfen sükûneti tesis edelim ki daha verimli bir çalışma ortamı sağlamış oluruz.
Buyurun lütfen.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Eğitim, sağlık, sosyal hizmet, kültür, ulaşım ve kentsel altyapı hizmetlerinin hızlı, güvenli, zamanında, ucuz ve erişilebilir bir şekilde sunulması diğer politikalarla birlikte kentleşme politikalarının da bir gereğidir. Sanayileşme ve göç nedeniyle kentlerdeki yığılmanın ve çarpık yapılaşmanın önlenmesi için kentleşme hızı ile arsa arzı ilişkisi kurulması arz sorununun çözülmesine katkı sağlayacaktır.
Vatandaşlarımızın en çok şikâyet ettiği konuların başında gelen imar mevzuatındaki karmaşıklığın giderilmesi ve sadeleştirilmesi, e-devlet sisteminin getirdiği otomasyon imkânlarından faydalanılarak bürokratik işlemlerin kolaylaştırılması gerekmektedir. Çeşitli kurumlar tarafından yürütülen imar yetkisiyle ilgili planlama ve uygulama süreçlerinde birlik sağlanarak farklı kent dokularının oluşmasının önüne geçilmelidir. Ayrıca, imar yetkisinin vatandaşımızın mağduriyetine sebep olan keyfî uygulamalara ve şehir rantlarının oluşmasına fırsat verecek şekilde kullanılmaması sağlanmalıdır. Bu doğrultuda planlama ve ruhsat süreçlerinde merkezî düzeyde denetimlerin sıkılaştırılmasını temin eden yeni bir imar rejimi oluşturulması yerinde olacaktır. Ayrıca, yapı denetim sistemi tekrar ele alınarak eksiklikleri giderilmeli ve her belediyede büyüklüklerine göre yeterli sayıda ve ünvanda teknik personel istihdamına önem verilmelidir.
Herkesin insanca yaşayabileceği bir konutunun bulunmasının insan haklarının bir gereği olduğuna inanıyoruz. Son yıllarda kira ve konut fiyatlarındaki gelişmeler de göz önünde bulundurularak konut kira ve satışındaki fiyat artışlarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik konut arzını artırıcı ve konuta erişimi kolaylaştırıcı uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiği, kalkınma planında da Cumhurbaşkanlığı yıllık programında da vurgulanmıştır. Ülkemizde konut sektörünün regüle edilmesi, aşırı fiyat artışlarının önüne geçilmesi ve sürdürülebilir konut finansman politikalarının geliştirilmesi amacıyla Bakanlığınızın koordinasyonunda kamunun düzenleyici, denetleyici, yönlendirici ve destekleyici rolü güçlendirilmeli; dar ve orta gelir gruplarının konuta ulaşabilirliğinin kolaylaştırılması sağlanmalıdır. Bu kapsamda hayata geçirilen 50 bin, 100 bin ve 250 bin sosyal konut kampanyaları memnuniyet verici olmuştur. Ayrıca, öncelikle muhtaç ve kimsesizler, şehit yakını ve gazilerimiz için devlet eliyle ve sosyal sorumluluk projeleriyle desteklenen sosyal konutlar üretilmesi, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımıza yönelik konut finansman modellerinin yaygın ve ağırlık kazanması yerinde olacaktır. Özellikle İstanbul ve diğer büyükşehirlerdeki yabancılara yönelik satış ve kiralamaya ilişkin etkin bir denetim sistemi inşa edilerek kayıt dışılığa ve vergi kaybına sebep olan mevzuat eksikliğinin giderilmesi, uygulamaların denetlenmesi de fiyat artışlarını engellemeye yardımcı olabilecektir.
Değerli milletvekilleri, meydana getirdiği hasar ve can kaybı açısından deprem, yüzde 61'lik bir oranla Türkiye'de yaşanan afetler içerisinde 1'inci sırada yer almaktadır. Türkiye'nin yüzde 66'sı deprem riski olan alanlarda yer almaktadır. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve "asrın felaketi" olarak nitelendirilen deprem sonrasında devlet-millet iş birliğiyle yaraların sarılmasına ve deprem bölgesinin yeniden inşa ve ihyasına kararlılıkla odaklanılmıştır. 2023 yılında depremin yaralarını sarmak için bütçeden 762 milyar lira ödenek ayrılmış, 2024 yılı bütçesinden ise 1 trilyon 28 milyar kaynak ayrılması öngörülmüştür. Depremin yaklaşık maliyeti, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığının çalışmasına göre 104 milyar dolar olarak belirlenmişti. Sayın Bakanım, sunumunuzda sadece konutların yapımı için 110 milyar dolar ifade ettiniz. Bu durumda bu rakamın revize edildiğini anlıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak önceliğimiz depremin yaralarının bir an önce sarılması, bu amaçla gerekli adımların hızla atılmasıdır.
Ülkemiz, üzerinde bulunduğu coğrafyanın jeolojik özellikleri ve iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle depremlerin yanı sıra heyelan, sel, kaya düşmesi, kuraklık, erozyon, orman yangınları ve çığ gibi doğal kaynaklı birçok afet ve tehlikeye de maruz bulunmaktadır. On İkinci Kalkınma Planı'nda da afetlere dirençli yaşam alanlarıyla medeniyet temelli, akıllı ve sürdürülebilir şehirlerin tesis edilmesi öncelikli 5 ana eksenden 1'i olarak belirlenmiştir.
Afet yönetimi politikamız, afete maruz kalmadan önce tüm boyutlarıyla önlem alınması, yer seçiminin jeolojik etütlerle belirlenmesi, riskli alanların dönüştürülmesi ve doğal afetlerin zararlarının en aza indirilebilmesi temeline dayanmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye'nin tamamını kapsayacak bir çalışmayla jeolojik etütler yapılarak fay hatları, dere yatakları, kıyı şeritleri, tarım alanları ve doğal yapılar gibi imara uygun olmayan alanlar tespit edilerek yerleşime kapatılmalı, üst ölçekli planların tamamlanması suretiyle yer seçiminde yaşanan karmaşa giderilerek düzenli kentleşmenin altyapısı oluşturulmalıdır. Afetlerin etkisini azaltmak için sağlıklı yer seçimi yapıldıktan sonra inşaatlarda yeterli, kaliteli malzemeyle uygun teknolojinin kullanılması, uygulamaların denetlenmesi ve vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesini içeren bir bütünlük içinde politikalar üretilmeli, dünyanın depreme yönelik geliştirdiği teknolojilerden ve deneyimlerden faydalanılmalıdır.
Kamu kaynakları kentsel dönüşümlere yönlendirilirken afet bakımından en acil ve öncelikli yerlerden başlayarak kaynakların kullanılması, vatandaşlarımızı sıkıntıya düşürmeyecek şekilde mümkün olduğu ölçüde kendini finanse eden dönüşüm modellerinin geliştirilmesi, sürecin hızlı ve vatandaş odaklı sonuçlandırılmasını mümkün kılacaktır. AFAD ve Kızılay gibi kurumlarımızca fay hatlarında bulunan şehirlerin tamamında güvenli alanlarda depo ve lojistik merkezler, depremden etkilenenlerin toplanacağı açık alanlar ve barınma yerleri oluşturulmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı yıllık programında kentsel dönüşümün şehir dokusuna, estetiğine ve kimliğine uygun şekilde yerinde dönüşüm anlayışıyla, yaşam kalitesini yükseltme ile kent aidiyetini ve yerel bağları güçlendirme amacı çerçevesinde farklı müdahale türlerini içeren bütüncül bir bakış açısıyla yürütülmesinin sağlanması gerektiği belirtilmiştir. Biz de kentsel dönüşümde bu anlayışın hâkim olması gerektiğini düşünüyoruz. Başta İstanbul olmak üzere deprem riski taşıyan kentler ile sel ve benzeri afet riski taşıyan yerleşimlerin süratle dönüştürülmesi ertelenemez bir gerekliliktir.
Bununla birlikte dönüşüm süreçlerinde karşılaşılan zorlukların aşılması ilave mevzuat ve kapasite oluşturmayı gerektirmiştir. Bu doğrultuda ilk olarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığını değerli bir adım olarak görüyor, bu hafta Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 7471 sayılı Kanun'la birlikte dönüşüm sürecinin ilerletilmesinin daha kolay hâle geleceğini değerlendiriyoruz. Kanunla ülkemizin karşı karşıya olduğu afet riski karşısında 6306 sayılı Kanun kapsamında yürütülen afet riski odaklı dönüşüm uygulamalarına ilişkin süreçlerin hızlandırılması, dönüşüm uygulamalarına mali kaynak oluşturulması ve etkinliğin artırılması amaçlanmıştır. Kanunda hasar tespit iptal dosyalarındaki bazı sürelerin kısaltılması ve yargılama süreçlerinin hızlandırılması, depremle bağlantılı iş, dava, soruşturma ve kovuşturmalarda bilirkişi ihtiyacının ivedi şekilde karşılanması dış finansman imkânlarının Kentsel Dönüşüm Başkanlığına ve krediye ilişkin anlaşmadaki amaca sadık kalınarak kullandırılması yönünde düzenlemeler yapılarak dönüşüm uygulamalarının ivedilikle başlatılması ve tamamlanması öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri, insanın içine doğduğu çevre, insanın hayat boyu ayrılmaz bir parçası, koruyup gözetmesi mecburi olan ortak bir hazinesidir. Günümüzde çevre sorunları ile insan sorunlarını birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı bir durum söz konusudur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak çevre politikamızın esası, ekolojik dengenin sürdürülebilirliğine saygı duyarak herkesin temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının teminidir. Bize göre çevre demek, aynı zamanda vatan demektir ve milliyetçilik anlayışımızın ana eksenlerinden biri de çevreciliktir. Çevreye hürmet, huzurlu ve mutlu bir hayatın da ilk şartıdır. Bu doğrultuda çevre sorunlarını kalkınma-çevre koruma ikilemi yerine akılcı bir koruma kullanma ve geliştirmeyi öngören sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşarak gelecek nesillere temiz, doğal ve kültürel değerleri korunmuş yaşanabilir bir çevrenin intikalini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Doğal, tarihî ve kültürel değerlerin kirlenmesini, tahrip edilmesini ve yok olmasını önlemek için çevre konusuna bilimi ve aklı esas alan, tarih, kültür, inanç ve millî menfaatlerimizle çatışmayan bir bakış açısıyla yaklaşılmalı, ekonomik ve sosyal politikalar ile çevre politikası arasında uyum sağlanarak insan sağlığı, ekolojik denge, kültürel, tarihî ve estetik değerler korunmalıdır. Tabii zenginliklerimize toplum olarak sahip çıkma anlayışının kuvvetlenmesi için çevre duyarlılığını geliştirecek unsurlara ağırlık verilmeli, bunun için medyanın toplumsal sorumlulukla yayın yapması sağlanmalı, ayrıca eğitim müfredatı zenginleştirilmelidir. Turizm, sanayi, tarım ve şehirleşmenin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması için çevre düzeni planlarının ülke sathında tamamlanması, yatırım projelerinin yer seçiminde çevre duyarlılığına önem verilerek yatırımlarda çevre dostu teknoloji kullanılması koruyucu önlemler olacaktır.
Çevre duyarlılığını bir kültür hâline getirmek için çocuklarımızdan başlayarak erken yaştan itibaren bu kavramın eğitim süreçlerine dâhil edilmesi ve doğal kaynak kullanma bilincinin zihinlere yerleştirilmesi gerekmektedir. Çevre sorunları, kirlenmenin ortaya çıkmasından sonra çözümü aranan sorunlar olarak değil, genel kalkınma planının bir unsuru olarak önceden belirlenen kıstaslar çerçevesinde ele alınmalı ve tatbik edilmelidir. Kıyı, deniz, akarsu, göl, yapay göl ve diğer sulak alanların çevresiyle ekosisteminin tamamını bütünlük içinde ele alan kıyı alanı planlaması ve yönetimi uygulanarak su, hava, toprak ve denizi birlikte dikkate alan entegre çevre politikaları geliştirilmelidir. Ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin ve genetik kaynakların araştırılması, korunması ve ekonomik değer kazandırılması da son derece önemlidir. Su havzalarının korunarak su kaynaklarının kontrol altında tutulması, sulama kanalları ve diğer su yollarındaki su kayıplarını önleyici sistemlerin geliştirilmesiyle kuraklık ve çölleşmeyle mücadelede başarı sağlanabilecektir.
Küresel değer zincirinin yeni alanlarından biri hâline gelen ve büyük bir ekonomik potansiyel barındıran yeşil üretim stratejisi, muhtemel risklerinin önüne geçilerek hem ekolojik dengenin sağlanması hem de sürdürülebilir bir ihracat hedefi için öncelikli konulardan biri olmalıdır.
Enerji meselesinin artan önemi dikkate alınarak ülkemiz özellikle çevreye duyarlı enerji yatırımlarını desteklemelidir. Nüfusun sağlıklı ve güvenilir içme ve kullanma suyuna erişiminin sağlanması ve atık suyun insan ve çevreye sağlığına etkilerinin en aza indirilmesi, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kirlilikten korunması, hidrolojik dengeyi gözetecek şekilde kullanılması ve atık suların arıtılarak tarım ve sanayide kullanılması teşvik edilmelidir.
Katı atık yönetimi etkinleştirilmeli, katı atık yönetiminde kaynak verimliliğinin ve çevresel sorumluluğun sağlanması temin edilmelidir. Bu kapsamda hem israfı önlemek hem de kaynaklarımızı verimli kullanmak için başlatılan Sıfır Atık Projesi başladığında yüzde 13 olan geri kazanım oranı 2021 yılı Ağustos ayı itibarıyla yüzde 22,4'e çıkarılmış, 2022'de yüzde 30,13'e yükselmiş, 2023 yılında ise bu oranın yüzde 35'e çıkması hedeflenmiştir. İnanıyoruz ki ülkemiz sahip olduğu kapasite ve bütüncül bir çevre politikasıyla, maruz kaldığı risk ve tehditleri bertaraf edebilecek yetkinliğe sahiptir.
Değerli milletvekilleri, iklim değişikliği 20'nci yüzyılın özellikle son çeyreğinde en çok konuşulan ve tartışılan çevre sorunu olmuştur. İklim değişikliği, insanlığı, görünürde sel, kasırga, kuraklık ve susuzlukla karşı karşıya bırakmaktadır ancak iklim değişikliği ve çevre sorunları toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve ahlaki boyutları olan karmaşık sorunlar yumağı hâline gelmiş, ülkelerin kalkınma ve refah seviyelerini etkileyecek önemli bir risk faktörü olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Küresel nitelikte bir tehdit olarak algılanan ve değerlendirilen iklim değişiklikleriyle hiçbir devletin tek başına mücadele edebilmesi ve kendini iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuzlukların dışında tutabilmesi de mümkün değildir. Devletlerin, iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı tehlikeli süreçten kurtulmaları ya da etkilerini sınırlandırmaları bir sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini gerekli kılmıştır. Ülkemiz, coğrafi konumu ve gelişmekte olan ülke olması sebebiyle iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Bu sebeple, düşük karbon ekonomisine geçiş, sera gazı emisyonlarına sebep olan tüm sektörlerde yeşil dönüşümün sağlanmasıyla iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum kapasitesinin artırılması önem arz etmektedir.
29 Ekim 2021'de Bakanlığınızın adı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı" şeklinde değiştirilmiş, eş zamanlı olarak İklim Değişikliği Başkanlığı kurulmuş, görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanmıştır. İhtiyaca göre, bu yapıyı daha da güçlendirecek kurumsal kapasitenin artırılması da kuşkusuz mümkündür. İklim değişikliğiyle mücadelede 2053 yılında "net sıfır emisyon" hedefine ulaşılması doğrultusunda tüm alanlarda gerekli dönüşümlerin hızlı bir şekilde gerçekleştirileceği anlaşılmaktadır. İklim krizinin tesirlerini en aza çekmek için fosil yakıt kullanımını azaltarak yenilenebilir enerji kaynaklarını yaygınlaştırmak mecburiyeti bulunmaktadır ve Türkiye, bu alanlarda kaynak ve girişim zenginliğine sahiptir. İklim değişikliğine uyum politikaları kapsamında, şüphesiz, tarım, orman, su, gıda gibi konulara ilişkin tedbirlerin yanında ekonomik ve ticari hayat, uluslararası ilişkiler ve hukuk alanlarını da kapsayan uyum düzenlemeleri yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, Türkiye'yi, iklim krizi kaynaklı düzensiz göç durumuna ilişkin olarak hedef ülke konumundan çıkarabilecek hazırlıklar da yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - İlave süre veriyorum Sayın Aksu.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Toparlıyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen, toparlayalım.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Son olarak, tapu ve kadastroyla ilgili de bazı hususları ifade etmek istiyorum. Kadastro, devletin asli işlerinden biridir. Mülkiyet hakkının esasını kadastro ve tapu oluşturmaktadır. Türkiye'nin hemen tüm bölgelerinde kadastrodan kaynaklı sorunlar yaşanmaktadır. Günümüzde kadastro yenileme kapsamında önemli mesafeler alınmış, verilerin doğru tespiti adına yenileme çalışmaları da yürütülmüştür. Bununla birlikte, yeni belirlenen alanlar ile eskisi arasında farklılık olması, hukuki ihtilaflara ve kamu zararlarına yol açmaktadır.
Bunun dışında, veraset ve benzeri nedenlerle paylaşılmamış müşterek mülkiyet, hukuki bir mesele olmakla birlikte önemli sorunlara neden olan bir durumdur. Bunların çözümüne katkı sunacak, çözümü kolaylaştıracak, teşvikle destekleyecek yol ve yöntemleri Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün üretmesi yararlı olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Aksu, buyurun.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Bu doğrultuda, mülkiyet hakkına saygılı, kronik hâle gelmiş yıllara sâri sorunların biriktirdiği çözümsüzlükleri giderebilecek, teşvik edici, uzlaştırıcı bir kadastro barışı çalışması yapılması, bu alandaki pek çok ihtilafın çözülmesini sağlayabilecektir.
Bunun yanı sıra, kamulaştırma, toplulaştırma ve imar uygulamalarının etkinliğinin artırılmasıyla piyasanın daha sağlıklı işlemesini sağlamak üzere nesnel ölçütlere dayalı bir gayrimenkul değerleme sisteminin geliştirilmesi de büyük önem arz etmektedir.
Bu düşüncelerle, Bakanlığınız ve bağlı kuruluş bütçelerinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.