KOMİSYON KONUŞMASI

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ayşe Hanım, biraz önce bir vekil arkadaşımız, işte, zamanı değerli kullanmak bakımından, Ankara'daki daha çok akademisyenlerle, uygulayıcılarla, hâkimlerle, STK temsilcileriyle görüşmemiz gerektiğini ifade etti.

BAŞKAN - Görüşünü bildirdi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Görüşünü bildirdi ancak ben bunu salt Ankara'yla sınırlandırmanın yanlış olduğunu düşünüyorum çünkü boşanma sebeplerine baktığınızda bölgeden bölgeye, ilden ile farklılıklar gözlemleyebiliyoruz. Onun için, şimdi şu listeye baktığımda da aslında çok da avantajlıyız çünkü hemen her seçim bölgesinden, çevresinden vekil arkadaşlarımız var bu Komisyonda. Herkes kendi seçim bölgesindeki işte uygulayıcılarla, STK'larla, oradaki yerel bazda bu konuyla ilgili çalışan akademisyenlerle, işte, avukatlarla, hukukçularla vesaire görüşüp bunu Komisyona getirirse -ki hemen hepimiz seçim bölgemize gidiyoruz mutlaka Parlamento faaliyetleri dışında- bence zaman bakımından da hem iktisatlı davranmış oluruz hem de birçok seçim bölgesinden gelen verileri ve talepleri de gözlemlemiş oluruz. Çünkü ben burada çözüme ulaşılması noktasında size katılıyorum; kesinlikle sorunlar tespit edilmeli ama bizim burada bir çözüm üretmemiz lazım.

BAŞKAN - Soruna bir çerçeve çizelimden yanayım ben yani bir iki toplantıda, ondan sonra çözüme geçelim.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Burada çözümler önemli. Çözüm noktasında da uygulayıcıların, hukukçuların, STK'ların talepleri yani bu işin mutfağında olan insanların talepleri, istekleri, görmüş oldukları eksiklikler ve bu eksikliklerin, yanlışların nasıl giderilebileceği noktasındaki görüşlerini ben son derece önemsiyorum. Mesela, sizin örnek verdiğiniz icra kanalıyla çocuk teslimatı bence yasadaki büyük bir eksikliktir, yanlıştır.

BAŞKAN - Çok ilkel bir durum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yine, nafaka ve tazminatların ne yazık ki icra kanalıyla dahi tahsil edilememesi, yaşanılan sıkıntılar bence eksikliktir, yanlıştır. Yine, mesela, somut bir örnek vereyim; bir eşin diğerini -özellikle erkeğin- terk edip gitmesi, adresinin bilinememesi, bulunamaması ve kadının boşanma davası açtığında yüksek maliyette tutan "ilanen tebligat" dediğimiz bir tebligat sistemi var ve harçlar son derece yüksek. Zaten maddi zorluk çeken bir kadın, bir de eşinden boşanabilmek adına bu harçları yatırmak zorunda kalıyor çünkü baroya bile müracaat etseniz, adli yardım dahi alsanız mahkeme masrafları size ait müvekkil olarak, vatandaş olarak. Onun için bu bana göre bir eksikliktir. Yani uygulamadaki eksiklikleri...

BAŞKAN - Gaipliği bahsetmiyorsunuz siz değil mi? Gaiplik konusunu söylemiyorsunuz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hayır, gaiplik değil. Yani, terk etmiş, adamın adresi bulunamıyor.

BAŞKAN - Tamam, tamam.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Yani, gaiplik kararı almak ayrı bir şey...

BAŞKAN - Tabii, tabii, o ayrı.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - ...gaiplik kararının dışında boşanma kararı almak ayrı bir şey. Gaiplik de yine bir hayli masraflı...

BAŞKAN - Meşakkatli bir süreç, evet.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - ...meşakkatli bir şey ama bu yönde boşanma da... Mesela, kadın boşanacak -babası vefat etmiş bayanlar özellikle, kadınlar- bunlar maaş alabilmek adına... Çünkü uzun zamandır eşinden haber alamıyor, eşi terk edip gitmiş. En azından diyor ki "Bir maddi güvencem olsun, boşanmaya müracaat edeyim." ama bu sefer de harçlar yani o ilanen tebliğ yapmak gerçekten çok külfetli oluyor. Yani, uygulamadaki sıkıntıların ne şekilde giderileceği noktasında -biraz önce de söylediğim gibi- uygulayıcıların önerileri ve görüşleri...

BAŞKAN - Şöyle bir şey öneriyim hemen sıcağı sıcağına, sizin söylediğinizi kesmeden: Biz uzmanları çağırırken dinlemek üzere "Sorunların tespitine bir çerçeve çizilmesini ama mutlaka çözüm önerilerine hazırlıklı gelmelerini..." şeklinde ifade yazılarını öyle yazalım. Bize yazılı çözüm önerileriyle gelsinler.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Kesinlikle.

BAŞKAN - Yani, burada masada konuşmayalım. Yani, bahsettiğiniz hukuki mevzuatta da olabilir bu, diğer, işte, sosyal hizmetler noktasında da olabilir. Hangi konunun uzmanını çağırıyorsak çağıralım, soruna bir çerçeve çizmeleri -kısa bir çerçeve- ama mutlaka pratiğe dönük, politika üretmeye dönük çözüm önerilerine hazırlıklı gelmeleri, mümkünse yazılı getirmeleri.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Kesinlikle, ben bu konuyu çok önemsiyorum.

Bir de biraz önce Mahmut Bey'in söylediği ve dün akşam benim Genel Kurulda dile getirdiğim 68 sayılı torba yasanın 6'ncı maddesindeki evlat edinmedeki "münferiten evlat edinme" müessesi -eşlerden birine- gerçekten önemli çünkü Anayasa'nın 41'inci maddesindeki aile bütünlüğünün korunmasını zedeleyici bir hüküm bu. Bunun mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor. Bu "münferit" kısmının yasadan çıkarılması lazım çünkü Medeni Kanun 306'da "Eşler birbirlerinin rızasıyla evlat edinebilirler." diyor. Eğer bu torba yasada 6'ncı madde bu şekildeki hâliyle çıkarsa, yürürlüğe girerse bu sefer Medeni Kanun 306'ncı maddedeki o eş rızası, her iki eşin rızası da ilga edilmiş olacak yani o da yürürlükten kalkmış olacak. Bu sefer, düşünebiliyor musunuz, siz evinizi, aile konutunu bir bankaya ipotek ederken dahi diğer eşin rızasını ararken evlat edinme gibi her iki eşi de her yönden etkileyebilecek bir olayda eşin rızasını arama şartını ortadan kaldırıyorsunuz ki bu her bakımdan aileyi zedeleyici, zarar verici bir durumdur. Bu konuda özellikle hassasiyet göstermenizi talep ediyorum.

Umarım güzel çalışmalar olur ve uygulamaya katkılarımız olabilir.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ve şunu da söyleyeyim: Kadının güçlendirilmesi, tamam, ailenin güçlendirilmesi.... Bence bizim topluma şunu çok iyi empoze etmemiz gerekiyor: Kadın bir birey; anne de olsa eş de olsa parlamenter de olsa avukat da olsa doktor da olsa öğretmen de olsa kadın bir birey. Yani her şeyden önce kadının bir birey olduğunu kabullenirsek ve topluma da bunu kabullendirebilirsek ailede de bir şeyleri çözebiliriz. Yoksa, kadını sadece evde bir eş, işte, çocuklar için bir anne olarak görürseniz yani tamamen toplumdan soyutlanmış, sadece aile içindeki bir kişi olarak algılarsanız o zaman biz bir çözüme ulaşamayız. Ama kadını bir birey olarak ele alırsak işte o zaman bence birçok şey...Çünkü "Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma" diye bir kural vardır. Birey olarak kendinize yapılmasını istemediğinizi karşınızdaki bireye de yapmak istemeyeceksiniz. Bence önce bunu...

BAŞKAN - Ben az önce verdiğiniz ifadeyi uzun yıllar gençlere eğitimlerde kullandım. Hiçbir inancınız, hiçbir ideolojiniz olmayabilir ama bir tek şuna inanıyor olmanız lazım: Kendin için istemediğini başkası için istememeye inanmak bile, bir tek o felsefe bile insanı insan yapmaya yeter.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Kesinlikle. Yani birey... Hani o Anadolu'daki "eksik etek" kavramı vardır, kadınlar için kullanılır. Ben bunu reddediyorum. Kadın eksik etek değil; kadın bir bireydir, kanun önünde eşittir ve bugün erkeklerin olduğu alanlarda bile, birçok alanda onlardan daha da başarılı olabilmiştir, bunu da kanıtlamıştır Türkiye Cumhuriyeti'nde. Onun için biz Medeni Kanun'da bile... Biliyorsunuz, eski Medeni Kanun'da "karı" kelimesi geçiyordu, bununla ilgili bile çok büyük mücadeleler verildi ve 1 Ocak 2002'de yürürlüğe giren Medeni Kanun'da "karı" kelimesi kaldırıldı. Yani, gerçekten, kadına bakış açısının toplumda biraz daha... Ne yazık ki hâlâ daha belli kesimlerde kadın sadece anne ve eş olarak görülüyor. Tüm toplumda kadının önce bir birey olarak kabul edilmesi gerekiyor. Kadın bir birey, onun da hakları var, o da erkekle eşit haklara ve statüye sahip. Bence bizim bunun kabullendirilmesi için de mücadele etmemiz gerekiyor.

Herkese iyi çalışmalar diliyorum.