Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c) Meteoroloji Genel Müdürlüğü ç) İklim Değişikliği Başkanlığı d) Türkiye Çevre Ajansı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 10 .11.2023 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Peki, çok teşekkür ederim. Çok sağ olun, burada bulunan arkadaşlarımdan da özür diliyorum.
Sayın Bakan, öncelikle bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Malatya'yla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Malatya hem depremden önce hem depremden sonra büyük bir trafik problemiyle karşı karşıya maalesef. Malatya'nın Kışla Caddesi'nden yeni devlet hastanesine gitmek belki bir saat alıyor; büyük bir problemle karşı karşıya Malatya. Depremden sonra da trafik problemi devam ediyor.
Yine, hep söylüyoruz, Malatya, yeşil Malatya, güzel Malatya ama maalesef son on yılda Malatya'nın o yemyeşil dokusu belediyeler eliyle yok edildi. Tarım arazileri imara açıldı, Malatya'nın "meyve ve bostan ambarı" dediğimiz Bostanbaşı bölgesi, Tecde bölgesi âdeta yok edildi. Bu tarım arazilerinin imara açılması sadece oradaki güzelliği ve tarımı yok etmedi, sonrasında büyük problemler doğurdu; bunu da depremde, 6 Şubat depreminde hep birlikte yaşadık. Maalesef 5 katlı, 6 katlı, 7 katlı, 10 katlı, 15 katlı binaların yapıldığı o tarım arazilerinde Bostanbaşı bölgesinde yeni binalar depremde ağır hasar gördü, birçoğu toprağın içine gömüldü.
Burada -tarım arazileri yok edildi ama- maalesef bu imar uygulamalarını veren insanlar yüzünden fakir fukara da mağdur edildi. Daha önce eski yerleşim yerinde 2-3 dairesini satarak Bostanbaşı'nda daha sosyal olsun, daha temiz binalar olsun, yeni binalar olsun diye daire alanların da daireleri yok edildi; onlar da büyük bir mağduriyetle karşı karşıya. Burada tabii, devletin verdiği parayla bu insanların orada bina yapmaları mümkün değil, imkânı yok; onu dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Depremle birlikte de tabii, Malatya büyük bir yıkımı yaşadı, Sayın Bakan da Malatya'ya birkaç kez geldi, Malatya'yı da yerinde gördü. Yerinde görmeyenler Malatya'da bir deprem yaşanmadığını düşünüyor ama Malatya şehir merkezi âdeta yok olmuş durumda; bunu da söylemek istiyorum. Enkaz kaldırma çalışmalarına başlandı ama biraz önce Adıyaman Milletvekilimizin de ifade ettiği gibi hem toz toprak hem asbest gibi büyük problemlerle karşı karşıya. Maalesef yazın Malatya'nın üzerinde toz bulutu hâkim durumdaydı, hâlâ da enkazların kaldırıldığı yerlerde bile bir düzenleme yapılabilmiş değil, tarla görünümü sürüyor. Molozlar, çevreye zarar veren yapılar hâlâ durmaya devam ediyor; bunu da sizin dikkatinize sunmak istiyorum.
Şimdi, ekim ayı başında Bakanlığınız "Yerinde Dönüşüm" kampanyasıyla hibe ve kredi miktarlarının artırıldığını açıkladı ve konutlar için 750 bin TL hibe, 750 bin TL kredi; iş yerleri için 400 bin TL hibe, 400 bin TL kredi verileceği belirtildi. Bir köy evinin 3,5 milyon civarında ihale edildiğini biliyoruz, şehir merkezindeki evlerin 2 milyon 800 bin lira civarında ihale edildiğini biliyoruz. Malatya'da 1 metrekare evin maliyeti ortalama 20-25 bin lira. Beton fiyatlarının yüksekliğini size de dile getirdiler, bizzat ilettiler. Dolayısıyla, bu paralara; 1,5 milyon liraya bir ev yapılması mümkün değil. 150 metrekarelik bir evin maliyeti en az 3 milyon TL; yine, Bakanlığın köy evi olarak yaptığı tek katlı evlerin maliyeti ise 3,5-4 milyon TL civarında. Bunlara 750 bin TL hibe veriliyor, bunun çözüm olmadığını size ifade etmek istiyorum, bu paralarla insanların ev yapması kolay değil.
Yani özetle söylemek gerekirse, yerinde dönüşüm yerine "yerinde sayma"yı daha doğru bir ifade olarak söyleyebiliriz, âdeta yerinde dönüşüm yerinde saymaya benzemiş durumda. 7.500 TL maaşla geçinen emeklinin, 11.400 lira alan asgari ücretlinin 1-1,5 milyon lira denkleştirmesi mümkün değil. Dolayısıyla, Malatyalılar ve deprem bölgesi büyük bir mağduriyetle karşı karşıya.
Bir başka sorun da müteahhitler sabit fiyat veremiyorlar. Enflasyon her gün arttığı için, yerinde dönüşüm için başvuran depremzedelere müteahhitler tam fiyat veremiyorlar; hem demir, beton, PVC kapı fiyatlarının da yerinde durmadığını biliyoruz.
Yine, bir başka problem: 29 Kasım 2015, Malatya Hekimhan-Kuluncak depreminin üzerinden sekiz yıl geçti; Hekimhan ilçesinde 892'si ağır hasarlı 1.155 konut, Kuluncak ilçesinde 122'si ağır hasarlı 168 konut tespit edildi; sekiz yıldır hâlâ bu konutlar teslim edilmedi. Buna bakarak Malatya depreminin de nasıl ilerleyeceğini anlamak mümkün aslında. Hekimhanlı ve Kuluncaklı depremzedeler yıllardır hak ettikleri evlerin yapılmasını bekliyor. "Bürokrasiyi bitireceğiz." diye iktidara gelen AK PARTİ, depremzedeleri bürokratik engellere boğup ortada bıraktı. Şans eseri yapılan konutlar ise yörenin iklim ve yaşam koşullarına uygun değil. Köylerde tek katlı yapılan konutların deposu yok; vatandaşın varsa traktörünü, ekipmanlarını, kayısı ve diğer ürünlerini koyacağı yer yok. Sekiz yıl önceki deprem konutlarının hâlâ yapılıyor olması da aslında bir utanç durumu, AKP döneminde maalesef bu hâlâ yapılamadı. Hekimhan ve Kuluncak öteleniyor, bu ilçeler Türkiye Cumhuriyeti'nin ilçeleri değil mi? Bunu da sizin takdirlerinize sunmak istiyorum. Malatya'da, 2015 depremine bakarak, 6 Şubat depremine bakarak neler yaşanacağını aslında görebiliriz. Malatya'da, belirlenen bölgenin iklimine ve yaşam şartlarına uygun olmayan tipte projeler yapılmaya başlandı, özellikle Doğanşehir ve Akçadağ'da kayısı üreticileri evlerinin altına depo yapılmasını beklerken tek katlı köy evleriyle karşılaştılar. Vatandaş traktörünü, mahsulünü koyacak yer istiyor.
Yine, tabii, burada konuşuluyor; bizim Malatya'nın kendine özgü kültürü var -mutlaka birçok arkadaşımız gitmiştir- Yeşilyurt gibi, Konak (Banazı) gibi, Polat gibi yerlerin kendine özgü kültürü var, bu kültürün yok edilmemesi lazım. Örneğin, uygunsa Polat kendi yerleşim yerinde bir yerleşim yapılmasını istiyor ama çok uzağa, Mızgı köyünün yakınına yapılıyor, Polatlılar buna itiraz ediyor. Bizim Yeşilyurt ilçemiz çok tarihî bir ilçe hem kültürüyle hem yemek kültürüyle, orada fırınlarımız var, kasaplarımız var. Yeşilyurt'un da Bostanbaşı'nın da Gündüzbey'in de bu şekilde imar edilmesi gerekiyor, bunu da söylemek istiyorum.
Kurumlar arasındaki kopukluk da çileye dönüşmüş durumda. Örneğin, yıkılan evin kapı numarası belediyede değiştirilmiş, değişen numara AFAD'a, Çevre, Şehircilike bildirilmemiş; vatandaş kurum kurum, kapı kapı dolaşıp yaşadığı yeri ispat etmekle uğraşıyor. Aynı sorun Tapuda da geçerli maalesef; dokuz ay sonunda depremzedeler ya hak sahibi olduklarını ya da o evde oturduklarını, tapusunu, kendisine ait olduğunu ispat etmeye çalışıyor.
Siz, 29 Temmuz günü, ilk temeli Malatya'da attınız, bir yerinde dönüşüm çarşı merkezinde Malatya'da. Ticari faaliyetlerin yeniden canlandırılması amacıyla, enkazların kaldırılmasının ardından, 29 Temmuz günü "Bakırcılar Çarşısı" dediğimiz bölgede bir temel atıldı. 200 araçlık otoparkı olmak üzere, 295 dükkânlı çarşının temel atma töreninden önce temel atılacak yerin kazısı sırasında su çıkmış, temel atma töreni de sulu temel çukurunun etrafında yapılmıştı. Aradan üç ay geçti, kazılan temel çukurunu yer altı suları doldururken henüz bir çözüm bulunmaması nedeniyle alan maalesef gölete dönüşmüş durumda. Türkiye'de ilk kez temel attığınız yerinde dönüşüm ticari alanının Malatya'daki son durumu bu, bu sorunun çözümü için ne yapmayı planlıyorsunuz? Üç aydır maalesef bir arpa boyu yol gidilemediğini de söylemek istiyorum.
Biraz önce söyledim sözlerimin başında, bu imar durumunu dün de söyledim İçişleri Bakanlığında, maalesef bu imar durumunu veren hiçbir yerel yönetici yargılanmadı; müteahhidi, mühendisi tutuklandı, gözaltına alındı ama bu imar durumunu verip milleti mağdur eden bir tane yerel yönetici yargılanmadı. Bu imar durumunu nasıl verdi? Bu cezasızlık olduğu sürece de bu devam edecek.
Yine, bizim dillere destan bir Yeşilyurt Belediyemiz var -geçtiğimiz yıl sizin elinizden ödül aldı- gri pasaportla insan kaçakçılığı yapan. Yapmış olduğu bir şey daha var, dün söyledim yine burada, "yapay zekâ" dediğimiz... Yapay zekânın aslında düzgün yerlerde kullanılması lazım, bu arkadaşlar yapay zekâyla, bir programla sahte belediye meclisi kararı, daha doğrusu, yapay zekâyla belediye meclisi kararı geliştirerek Yeşilyurt Belediyesinin arazilerini satmış durumda. Burada hiç belediye başkanının sorumluluğu yok, bu cezasızlık devam ettiği sürece bu tür yolsuzluklar devam edecek. Yine, Yeşilyurt Belediyesinin -siz çok iyi biliyorsunuz yerini- "Topsöğüt Konutları" dediğimiz, depreme dayanıklı diye geçtiğimiz yıl yapılan ama 6 Şubat depremiyle ağır hasarlı olan binalarda da maalesef vatandaşlar, fakir fukara, Belediye Başkanının sorumsuzluğu yüzünden büyük mağduriyet çekmekte. Aynı Malatya Yeşilyurt Belediyesi eski SSK hastanesinin yerine bir belediye binası yaptı; gözle görülür yüzde 50'si yapılmamış "Yüzde 80'i yapıldı." diye ilan ettiler, müteahhide parayı verdiler, gitti. Bu konunun da bir denetlenmesi gerekir. Nasıl ki Cumhuriyet Halk Parti belediyelerin belediye başkan yardımcısı, imar müdürü gibi odaları var ve yanında mutlaka müfettiş odası varsa mutlaka...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, hemen bitiriyorum.
...bu belediyelerin de denetlenmesi gerektiğini söylemek istiyorum. Malatya'da belediyecilik anlamda tam bir kepazelik yaşandığını da ifade etmek istiyorum.
Bir başka konu -sadece deprem bölgesini ilgilendiriyor ama biz de bu kiracı meselesi çok büyük sorun. Malatya'da kiralar depremden önce bin, 1.500, 2 bin lirayken, lüks konutlarda 3 bin lirayken şu anda en kötü dairede, TOKİ'nin 1+1'lerinde bile asgari ücret seviyesinde kiralar. Maalesef, insanların kira ödeyecek güçleri yok, ev sahipliği oranı yıldan yıla düşmeye devam ediyor, Türkiye bir barınma problemiyle karşı karşıya. Büyükşehirlerde 15-20 bin lira kira, hatta üniversiteye yakın -İstanbul gibi- yerlerde 30 bin liradan, 40 bin liradan aşağıya kiralık konut bulunamıyor, maalesef, yüzde 100'ün üzerinde artışlar var. Malatya'da yüzde 156 kira artışı var, Ankara'da yüzde 173, İzmir'de yüzde 114; buna da dikkat çekmek istiyorum. Büyük bir barınma sorunuyla ve kira sorunuyla karşı karşıya kaldığımızı da ifade etmek istiyorum.
Tekrar Malatya ve deprem bölgesiyle ilgili de mutlaka -Abdurrahman Vekilimiz de söyledi- daha fazla bütçenin ayrılması lazım, daha fazla paranın ayrılması lazım ve insanlar mağdur edilmeden, can kaybı yaşayan insanlar mağdur edilmeden bir an önce kışı evlerinde geçirmesi lazım. Bu kış geçecek gibi gözükmüyor, onu da ifade etmek istiyorum.
Ben tekrar Sayın Başkanın nezaketine çok teşekkür ediyorum.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.