KOMİSYON KONUŞMASI

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri, değerli bürokrat arkadaşlar, basınımızın kıymetli mensupları; ben de hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.

Sabahtan bu yana sanıyorum birbirine benzer çok fazla cümle kurduk yani Tarım Kanunu'ndan, ormanlara, suya birçok şeyde ortak kanaatler var. Sayın Bakanımız başta olmak üzere birçok arkadaş da not alıyor.

Ben ortamı da biraz yumuşatma adına şöyle bir şeyle başlayayım: Nasrettin Hoca'nın, işte, kedi buradaysa et nerede, et buysa kedi nerede hikâyesini bilirsiniz. Aslında, bence şöyle bir durum söz konusu: Burada muhalefetin söylediği her şeyi aslında sizler biliyorsunuz, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, arkadaşlarımızın hepsi biliyor. Neden, biz bu dayağı niye yiyoruz? Mesela, biraz önce Ümit Hoca konuşurken... Muhtemelen sizin de elinizde vardır, Türkiye Bankalar Birliğinin 2022 Tarım Raporu var, çok detaylı bir rapor; ben İlgili arkadaşların mutlaka bakmasını öneririm. Şimdi, çiftçi borçlarından bahsedildi, doğru; kamu bankaları ve özel bankalarda çiftçilerin borçları 2,4 milyar TL'den 245 milyar TL'ye gelmiş. Ama isterseniz buradan başlamayalım, şöyle bir noktadan başlayalım: 2018 yılı Ocakta mazotun litre fiyatı bu ülkede 2,53 TL idi, bir ekmek 1,5 TL idi. Şimdi meseleyi böyle değerlendirdiğimizde, bu ülkede beş yıl içinde biz ne yaşadık ki şu an tarımla ilgili bu meseleleri konuşuyoruz? Yani böyle kitabın ortasından konuşmaya başladığımız zaman şöyle bir sorunumuz var: Evet, belki maaşımızı dolar almadık ama biz enerjide ithalat bağımlısı bir ülkeyiz. İnşallah çok güzel gelişmeler var, inşallah bu bağımlılığı düşüreceğiz ama sonuç itibarıyla mazot önemliymiş, sonuç itibarıyla gübre fabrikalarını 266 milyon dolara özelleştiren Türkiye'nin bugün gübre ithal edip onu alım noktasında çiftçiye sunduğunda, bu alınamadığında bu problemmiş. Dolayısıyla ithalata bağlı bir tarımın, şu beş yıl içerisinde, özellikle, bu büyük devalüasyonlarla birlikte, maalesef, böyle büyük bir maliyet problemi var Sayın Bakanım.

Peki, burada, hani yeni ekonomi modeli, Türkiye ekonomi modeli, birçok şey yaptık, birçok program denedik ama şunu bilin: Siz buraya gelene kadar burada birçok bakanlığın meselesi konuşulurken... Biraz önce Orhan Bey çok güzel bir şey söyledi "Toprağı ihmal eden geleceğini ihmal eder." dedi. Ya, buna kimsenin itirazı olamaz ve şu anda da biz bence veriler üzerinden gidip yapılan doğru şeyleri inanın, sizden daha çok alkışlayacağız; bunda problem yok ama şimdi, eğer bir traktör... Bakın, ben geçtiğimiz yaz Adana Kozan'daydım. Büyük bir arazi, arazinin ortasında iş makineleri toplanmış ve üzülerek ifade ediyorum, şu anda Filistinlilere kan kusturan alçaklar gelmişler, tarım makinelerini ikinci elden düşük fiyatlarda oradan toplayıp götürmeye çalışıyorlar. Oradaki birçok insanla sohbet ettik -Çukurova'da 20 noktaya gittim Sayın Bakan- bu insanlar elbette ekim dikim yapıyorlar ama bu insanların şöyle bir problemi var: Bu insanlar artık ekmeye dikmeye başladıklarında "Ne kadar zarar ederim"i hesap etmeye başlıyor. Dolayısıyla Türkiye'de, şu anda Tarım ve Orman Bakanlığını konuşuyoruz ama siz sizin üzerinize -üzülerek ifade ediyorum- boca edilmiş yanlış ekonomik politikaların sonucuna katlanıyorsunuz; üzülerek bunu ifade etmem lazım. Çünkü eğer mazotun litresi 2,53'ten bugün 40 liraya çıktığında o vatandaş, o çiftçi almak zorundaysa bizim bir çare üretmemiz lazım. Biz bu çareyi şöyle ürettik: Bakın, bu sene sonu itibarıyla 4-5 defa revize edildi ama sanıyorum yüzde 65-70'lerde bir enflasyonla bitireceğiz. Enflasyonun üzerinde olan bütün yükte devlet çiftçisini korumak zorunda.

Bakın, biz Ukrayna tahılının uluslararası piyasalara açılması noktasında Türkiye'nin girişimlerini alkışladık, bunlar çok kıymetli şeylerdi ama bunun da önemli bir kısmının -sizler de çok iyi biliyorsunuz ki- Avrupa ve Amerika'ya gittiğini biliyoruz, keşke az gelişmiş ülkelere daha fazla gönderebilseydik. Sayın Cumhurbaşkanımızın burada çok önemli adımları oldu, bakın, bunların altını çiziyoruz ama şöyle bir problemimiz var: Türkiye şu anda bir karar vermek zorunda. Bugün pandemi, uluslararası krizler, iklim değişikliği eğer tarım üzerinde bu kadar etkili oluyorsa... Ben, şimdi arkadaşlar söyledi yani çok detaya girmeyeceğim arkadaşlar, bırakın şu yüzde 1'i. Şu an Tarım Bakanlığımızın bütçesi 283 milyar TL. Genel bütçeyi konuştuk, 41 trilyon küsur. Sayın Bakanım yani 41 trilyonun yüzde 1'ini Tarım Bakanlığına verememişiz, bırakın çiftçiye vermeyi. Dolayısıyla elbette bütçe yetersiz ama ben şöyle bir öneride bulunmak istiyorum: Enflasyonun üzerinde kurdan kaynaklı ki o çiftçinin günahı değil bakın, burada Dünya Ticaret Örgütünün de FAO'nun da bütün verileri... Siz sektörün içinden gelen birisiniz, hepsini biliyorsunuz, burada bahsedildi yani gıda enflasyonunda Türkiye'nin yaşadığı bu büyük sorunu kim ortaya çıkarttı meselesini bizim önce görüp açık söyleyeyim, burada çiftçiden, tarımdan bir özür dilememiz lazım. Bakın, ben Rizeliyim, biraz önce Sayın Milletvekilimiz Tahsin Bey birçok şeye girdi. Geçtiğimiz mayıs ayında çay fiyatları açıklandı; 11,30 Sayın Bakanım; 11,30. 17,5 liraydı doların Türk lirası kotasyonu. Ya, bir para birimi eğer beş ayda yüzde 65-70 değer kaybederse o çiftçiye vermiş olduğunuz fiyat ölür, işte, gübre fiyatı artar. Dolayısıyla kur korumalı mevduat nasıl varsa kur korumalı tarımı getirip mutlaka enflasyona endeksli bir çalışma yapmamız lazım. Ya, bu ülkede 2018'den bu yana Allah aşkına ne yaşandı da 1,5 lira olan ekmek bugün İstanbul'da iki gün önce 8 liraya çıktı? Yani az önce biraz da gülelim diye verdiğim örnek bu. Eğer her şey mükemmelse bu millet bu sorunları niye yaşıyor? Onun için ben gerçekten -ekipte çok kıymetli arkadaşlar da var, başta siz olmak üzere- Allah yardımcınız olsun diyorum.

Tabii, burada iki dakikam kaldı, neyi söyleyeyim? Şimdi, gayrisafi millî hasıladan alınan payı çok konuştuk ama ben şöyle bir şeyi dikkatinize sunmak isterim, en son uluslararası raporlarda da dikkatimizi çekmişti: Tarımdaki istihdam yüzde 20'lerden 15,8'lere kadar indi ama burada önemli olan sanayinin istihdamdaki payı da yüzde 20'nin üzerinde, gayrisafi millî hasıladan aldığı pay da yüzde 20'nin üzerinde. Eğer bir sektör, tarım sektörü istihdamın yüzde 15,8'ini sağlıyorsa gelirden ne kadar pay alıyora bizim bakmamız lazım. Dünya örnekleriyle ve özellikle Avrupa'yla karşılaştırdığımızda şöyle bir tablo var: Bizde yüzde 15,8 istihdam sağlayan tarım yüzde 6,9 alıyorsa kişi başına verimlilikte çok ciddi bir problemimiz var. Bakın, biz tarımda küresel hasılada, verimlilikte dünyada 9'uncuyuz ama üstümüzde kim var diye baktığımızda -siz de biliyorsunuz- Meksika üzerimizde, Avusturya üzerimizde.

Zamanım bitmek üzere, bunu da burada üzerimize bir vebal olarak aldık, birçok kişi söyledi. Ya, ne olur, şu ziraat odasına kayıtlı çiftçiler meselesi... Ya, bugün Rize'de çay müstahsillerinin dörtte 3'ünün tarlası var Sayın Bakanım ve bunların hiçbiri 5 bin lira alamıyor; ya burada bir yanlış uygulama var, mutlaka bunun giderilmesi lazım.

Bir dakikam var, şu taban fiyat meselesi... Bakın siz anlattınız, şurada çiftçi sayımızla ilgili olarak tek bir cümle yok Sayın Bakanım.

TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Yok, söyledik, yazdık.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Atlamış olabilirim ama bakın, şöyle bir realitesi var Türkiye'nin: Bugün Türkiye'yi AK PARTİ idare ediyor, yarın demokratik yollarla başka birileri idare edecek. Ben defalarca burada bunu söyledim, tekrar altını çiziyorum. Bakın, köyler boşalıyor, Anadolu boşalıyor. Neden? Çünkü çiftçi ekim yaptığında para kazanamadığına inanıyor. Bizim burada Tarım Bakanlığımız ile Millî Eğitim Bakanlığımız mutlaka ve mutlaka, Millî Eğitim içerisinde, 1950'lerde, 1960'larda olduğu gibi artık bunu yapmak zorundayız; bize bu pandemi bunu öğretti, buradan ders çıkartmalıyız. Sadece bütçe meselesi değil, bizim artık çocuklarımızın da tarımla, hayvancılıkla tanışması lazım ve bunun için okullarda ders olarak 1940'larda, 1950'lerde, 1960'larda olduğu gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Temurci, açıyorum, buyurun lütfen.

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - ...bunu mutlaka ders olarak koymak lazım ve insanların buralardan para kazanması gerekiyor.

Tarım Kanunu'ndan çok bahsedildi. Ben burada tabii şunu söylemek isterim, burada özellikle tarımla ilgili olarak şöyle bir sorunumuz var: Şimdi biz burada anlatırken arkadaşlarımız da birtakım fikirler geliştiriyorlar, diyorlar ki: "Ya, işte burada gelişme oldu." Evet, 2022 yılında ithalatta bir artış oldu, orada bir eksi yazdık tarımsal dış ticarette, bunu biliyoruz, uzun yıllardır da artı yazıyoruz. Ama şöyle bir problemimiz var bizim: Şu anda mevcut resmi çekemezsek, bu maliyet resmini ortaya koyamazsak... Bakın, benim elimde şu anda kalkınma planımızdan bir tablo var, bunu okuyarak bitiriyorum Sayın Başkanım. Bakın, sulama çok önemli, makineleşme çok önemli tarımda değil mi, verimliliği arttırmak için? 2022 yılında sulama oranımız yüzde 69'dan yüzde 68'e düşmüş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - 2028 hedefimiz -Sayın Bakanım, gördünüz herhâlde bunu- yüzde 72 yani beş yılda yüzde 4 artıracağız sulamayı ve buradan biz bir şey elde edeceğiz.

Son bir şey, hububata, yağlı tohuma, sığır varlığına bakın. Buradaki artışlar Türkiye'nin hani yüzde 1,5-2 nüfus artışı olduğunu düşünürsek bunu dahi karşılayamayacak bir ölçüde.

Son söz mera ıslahı konusunda. Bir yılda 500 bin hektar artırmışız, önümüzdeki beş yılda 1 milyon hektar artırmayı düşünüyorsunuz ıslahla ilgili olarak. Dolayısıyla çok daha fazla rakam paylaşabiliriz ama sonuç itibarıyla ülke bizim.

Şu taban fiyat meselesi de, taban fiyat gerçekten minimum fiyat olsun, taban fiyatın altında -bugün fındıkta da aynı şey var- 1-2 tane firma alıyorlar işlenmemiş malı, işliyorlar ve bize satıyorlar ve biz burada yüzde 75 monopol bir ülkeyiz, bunu kabul etmemiz mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM TEMURCİ (İstanbul) - Onun için bizim taban fiyatı bütün tarımsal ürünlerde minimum fiyat olarak kabul edecek bir yasal düzenlemeye ihtiyacımız var.

Allah yardımcınız olsun, başarınız için dua ediyoruz.